"Talebe, dost, kardeş" kategorilerinden hangisine girdiğimizi nasıl anlarız?

Muvahhid1

Well-known member
"Talebe, dost, kardeş" kategorilerinden hangisine girdiğimizi nasıl anlarız?

[BILGI]
"Dostun hassası ve şartı budur ki: Katiyen Sözlere ve envâr-ı Kurâniyeye dair olan hizmetimize ciddî taraftar olsun; ve haksızlığa ve bidâalara ve dalâlete kalben taraftar olmasın; kendine de istifadeye çalışsın."

"Kardeşin hassası ve şartı şudur ki:Hakikî olarak Sözlerin neşrine ciddî çalışmakla beraber, beş farz namazını edâ etmek, yedi kebâiri işlememektir."

"Talebeliğin hassası ve şartı şudur ki: Sözleri kendi malı ve telifi gibi hissedip sahip çıksın ve en mühim vazife-i hayatiyesini onun neşir ve hizmeti bilsin."(1)​
[/BILGI]


Yukarıdaki ifadelerde Üstad Hazretleri; dost, kardeş ve talebeliğin özelliklerini sıralamış. Bu şartlarda insanın kaldıramayacağı kadar zorluklar yoktur. Burada göze çarpan en önemli husus; dost ve kardeş olma şartlarının zaten İslamın emir ve yasakları olmasıdır. Üstad buna ilave olarak, bizden sadece Risale-i Nur'u kendi malımız ve telifimiz gibi telakki edip, neşri için gayret etmemizi istemiştir.

Elbette talebeliğin de çekirdekten ağaca kadar derece ve mertebeleri vardır. Biz belki ağaç gibi olmaya güç yetiremeyiz; ama çekirdek gibi bir dereceye de pekala ulaşabiliriz. Bu yüzden keskin bir hat çizip, talebelik budur gerisi talebe olamaz demek yanlış olur. Ama talebeliğin asgari şartlarına uymak zorunluluğu vardır. Ondan sonrası insanın gayret ve azmine bakar.

Haslar, rükünler gibi ifade ve makamlar, talebeliğin çekirdekten ağaca kadar olan mertebelerin, ileriki ve ağaca yakın olan mertebelerdir. Bazen olur ki iman ve hizmette çok kamil bir insan, istişare ve sair işlerde kabiliyetsiz ya da müşavere edilemeyecek bir mahiyette olur.

İşte her yönü ile kamil olan Nur talebelerine, Üstad Hazretleri bazı ifade ve özel tabirler kullanmış, bunlara haslar ve rükünler demiştir. Yoksa hasların ve rükünlerin dışında olanlar da Nur dairesinin içinde ve talebe kapsamındadır.


(1) bk.Mektubat, Yirmi Altıncı Mektup.
Sorularla Risale
 
Üst