Kelime Analizi 6: Haşiye

kenz-i mahfi

Sorumlu
HAŞİYE: Sahife kenarına veya altına yazılan izah. Bir kitabın izah ve şerhini yapan yazı, Kenar, pervaz.

Haşiye yazmaya "tahşiye",
tahşiye yazan kişiye "muhaşşi" ve
haşiyeli eserlere de "muhaşşa" denilmektedir.

Bir metnin altına, metnin herhangi bir noktasıyla ilgili olarak yazılan açıklamadır. Günümüzde bu kelime unutulmaya yüz tutmuştur. Günlük dilde "dipnot" veya "not" olarak bilinen kelimedir.

"haşiye" kelimesi Arapça'da "kumaşın kenar süsü" manasına gelmektedir. "haşiye" manasına gelen "hamiş" kelimesi de kullanılmaktadır. Fakat "hamiş" daha çok metnin bittiği yerde konulmakla "haşiye"den ayrılmaktadır. Çünkü haşiye hem metnin kenarına ve sayfa altına ve metnin herhangi bir noktası için konulabilmektedir.

Osmanlı Devleti zamanında bir kitabın metniyle ilgili düşüncelerin, açıklayıcı notların sayfa kenarına veya altına yazılmasıyla hususan fıkıh, kelam ve tasavvuf dalındaki eserlerde yüzlerce mükemmel eser verilmiştir. Osmanlı Devleti'nin son zamanlarında kitap yazmak yerine yazılan kitaplara "haşiye" şeklinde notlar düşülmek veya ayrı bir "haşiye" eser yazmak şeklinde telifatta bulunulmuştur. Eskimiş bir eseri bu şekilde "haşiye" düşülmek suretiyle yeniden ihya etme yoluna gidilmiştir. "haşiye" yazmak hususunda en meşhurlardan birisi "Beydavi"dir.

Osmanlı Devleti zamanında müellifler kibarlıktan olacak ki "not" yerine Arapça "kumaşın kenar süsü" manasına gelen "haşiye" kelimesini yani "süs" kelimesini kullanmışlardır.

Hukuki Terim olarak "haşiye" kelimesi, "metnin herhangi bir noktasıyla ilgili olarak yazılan açıklama, dipnot" manasına gelmektedir.

"haşiye"ler sayfa sonlarına daha ince harf ile yazılmaktadır.

Yazma eserlerin saçaklı ve yaldızlı olan sayfalarına da "haşiye" denilmiştir. Osmanlı Devleti zamanında Kur'an-ı Kerim'lerin ilk iki sayfası diğer sayfalardan farklı olarak yaldızlı, Kur'an-ı Kerim dışındaki eserlerin ise birer sayfası yaldızlı, süslü ve haşiyeli olurdu. Bu gelenek halen devam etmekle Kur'an-ı Kerim'lerin ilk iki sayfası farklı yazılmaktadır.

Yeni nesil maalesef bu kelimeye yabancıdır. Ecdadımız ile aramıza nasıl bir uçurum konulduğu bu kelimeden de anlaşılmaktadır.
 

kenz-i mahfi

Sorumlu
Risale-i Nur Külliyatı'nda "haşiye" geleneğine çok ehemmiyet verilmiş ve külliyatın her kitabında "haşiye" kullanılmıştır. Haşiyeler genellikle sayfa sonuna yazılmakla beraber 17. Söz'de olduğu gibi metnin içine de yazılmıştır. 17. Söz'de 17 haşiye kullanılmıştır.

Risale-i Nur okuyucularının çok aşina olduğu bir kelimedir. En fazla ve ilmi haşiyeler Sözler kitabında bulunmaktadır.

"haşiye" manasında olan "hamiş" sadece Barla Lahikası'nda ve 1 defa geçmektedir.

Dipnot olmayıp dipnot makamında kullanılan "ihtar" ise külliyatta toplam 15 defa kullanılmıştır.

Yine dipnot makamında kullanılan "tenbih" 2 yerde, "itizar" 1 yerde zikredilmiştir.

Dipnot yerine kullanılan (*) işareti külliyatta toplam olarak 79 defa kullanılmıştır.

Dipnot yerine kullanılan [1] ise külliyatta toplam olarak 52 defa kullanılmıştır.

Yine dipnot makamında kullanılan "nüsha" kelimesi ise 23 tanesi 29. Lem'ada ve 1 tanesi Sözler'de olmak üzere toplam 24 defa zikredilmiştir.

Risale-i Nur Külliyatı'nda dipnot olarak geçmeyen "haşiye" kelimesinin geçtiği bazı yerler şöyledir:

"Elbette ve herhalde o kitâbın aslı yazılmış ve haşir ve neşir ile haşiyeleri de yazılacak. Ve umumun defter-i a'mâlleri onda kaydedilecek." (10.Söz)

"Şu Sözün İkinci Makamının dördüncü Allahü ekber mertebesinin âhir fıkrasının haşiyesinde, hem Yirmi İkinci Sözde, hem Yirminci Mektupta ve Zeylinde ispat edilmiş ki, hilkat-i eşya, Vâhid-i Ehade verilse, bütün eşya bir şey gibi kolay olur." (29. Söz)

"Yirmi Sekizinci Sözün ikinci suâlinin cevabındaki Haşiyede denilmişti ki: Tahavvülât-ı zerrâtın ve zîhayat cisimlerde zerrât harekâtının binler hikmetlerinden bir hikmeti dahi, zerreleri nurlandırmaktır..." (30. Söz)

"Şu defterin vücudu, Yirmi Altıncı Sözde, hem Onuncu Sözün haşiyesinde ispat edilmiştir." (10. Mektup)

"Hazret-i Üstadımız, Yirmi Dokuzuncu Arabî Lem'anın Altıncı Babının haşiyesinde, bu iki cümle hakkında, "Bu iki mübarek kelâmın merâtibi, ilimden ziyade fikir ve zikir olduğundan, Arabî zikredildi" diye beyanda bulunmaktadır." (5. Lem'a) ==> Aynı ibare Fihristesinde de geçmektedir.

"Onuncu Sözün haşiyesinde beyan edildiği gibi, bir zaman bir dünya güzeli, bir âşıkını huzurundan çıkarıyor. O adamdaki aşk, birden adâvete dönüyor ve diyor ki: "Tuh, ne kadar çirkindir!" diyerek, kendine teselli vermek için cemâlinden küsüyor, cemâlini inkâr ediyor." (30.Lem'a)

"mezkûr bahsimiz münasebetiyle Gençlik Rehberinde bir haşiye olarak yazılan bir temsil ile beyan edeceğiz." (11. Şua)

"Üçüncü Meselede izah edilen ve Gençlik Rehberinde bir haşiye bulunan çok ehemmiyetli bir neticedir." (11. Şua)

"...iki güzel ve latif haşiyelerle hatime verilmek suretiyle çiçeğin tamam edilmesi..." (11.Şua)


Bu ve benzeri şekilde toplam olarak 58 yerde zikredilmiştir.

Herhangi bir risalenin bölümü ve lahikaların bir mektubu makamında zikredilen haşiyelerin toplamı ise 16'dır.

Risale-i Nur Külliyatı'nda "haşiye"nin geçme oranları şöyledir:
Sözler127
Lem'alar100
Mektubat77
Şualar39
Asa-yı Musa35
Mesnevi-i Nuriye4
İşarat-ül İ'caz14
Barla Lahikası36
Kastamonu Lahikası32
Emirdağ Lahikası46
Sikke-i Tasdik-i Gaybi37
Tarihçe-i Hayatı75
TOPLAM589
 
Üst