Cesetler Denizde Eğlenmezler

ASHAB-I BEDR

Well-known member

317475_10150368616184600_282050234599_8163340_1995447514_n.jpg


Dalgıçlar genç çocuğu usulca sahile doğru taşıdılar.

Birkaç saat önce denize girdiği sahilin kumlarında şimdi cansız bir şekilde uzanmış yatıyordu. Vücudunda gözle görülür bir şişkinlik oluşmuştu.

Onaltı yaşında hevesle kendisini denizin sularına bırakmış bir genç şimdi sahildeki kumların üzerinde öylece yatıyordu.

Ne bir gülümseme ne de en küçük bir hareket…

Çevredeki üç dört tane plaj şemsiyesini çocuğun çevresine doğru, cesedini kapatacak şekilde kapattılar. Çocuk kafasını kaldırıp bakamadı. Bakabilseydi de yerinden kalkmanın anlamsız olacağına karar verip, yeniden geriye uzatacaktı kafasını.

Rüzgar son bir gayretle çocuğun göz kapaklarını açmak istediyse de, her şeyin bittiğini anlayıp, çocuğun alnına anaç bir öpücük kondurdu ve denizin üzerinden esip gitti.

Büyük gürültüyle, büyük reklamlarla, “nihayet, yaşasın” haykırışlarıyla açılan halk plajında onaltı yaşında bir çocuğun cansız vücudu, çevresindeki plaj şemsiyelerinin engellemesiyle kimsenin ilgisini çekmeden öylece yatıyordu gazetelere düşen fotoğrafta.

Fotoğrafın çekildiği açıdan, plaj şemsiyelerinin örtemediği yerden çocuğun cesedini fark etmek mümkün. İnsan her ne kadar görmemek için elinden geleni yapsa da gözler bir münasebetsizlik edip, görüvermiştir çocuğu.

Plaj şemsiyelerinin altında hareketsiz yatan çocuğun aksine, diğer plaj sakinleri büyük bir neşeyle eğlenmelerine devam ediyordu aynı karede.


Bir anlığına olup bitenin gerçek olamayacağını, fotoğrafın gerçek olmadığını düşünmek istiyor insan. Sonra gerçek, bütün sessizliği ile gelip yanıbaşınızda oturuveriyor. Müşfik elleriyle sırtınızı sıvazlayıp, teskin etmeye çalışırken, dudaklarınızın kenarına yapışmış bir titreme inatla gözyaşlarınızı çağırmaktadır.

Belki ağlarsınız.
Belki ağlamanızı fırsat bilen geçmiş zaman hüzünleri de ilişir kalbinize. Düşündükçe artar ağlamanız. Gözyaşlarınız için sıra bekleyen eski acılar çıkar bir bir ortaya.

Çocuğun hemen yanıbaşında onlarca erkek, kadın umursamadan eğlenmeye devam etmektedirler.Bunu nasıl anlamak gerekir hiç bilmiyorum.


İnsanlar denize girmekten vazgeçseler, sussalar, neşeleri kaçsa, boğazlarına bir şeyler düğümlense, ağlasalar çocuk için, dua etseler, yere oturup kalsalar, ayağa kalkabilmek için derman kalmasa dizlerinde, bakışlarını birbirlerinden kaçırsalar, bir taş atsalar denize doğru, çocuklarını yanlarına çağırıp saçlarını okşasalar, eşyalarını toplasalar, hiç konuşmak gelmese içlerinden, kendi hayatlarını düşünseler, yaşadıkları günleri, çevrelerinde yorulmadan gezip duran ölümleri, okudukları bir öykü gelse akıllarına, izledikleri bir film, henüz kaybettikleri bir yakınlarını ansalar usulca, bir isyan cümlesi savursalar, derin bir nefes alıp tek bir noktaya dikseler gözlerini, bir sigara yaksalar, çekip gitseler oradan…

Bütün bunların birini, birkaçını yapsalar.

Susup gitseler hiç olmazsa.

Oysa onlar, görmezden gelip neşeyle denize girmeye devam ettiler.
Güldüler, bağırdılar, koştular, yüzdüler, bir şeyler atıştırdılar, birbirlerine şakalar yaptılar, güneşlendiler, üzerilerine kumlar örttüler, güneş yağlarını sürdüler, güneş gözlüklerini taktılar, kızlara baktılar, havadan sudan konuştular.

Hiçbir şeyin keyiflerini bozmasına izin vermediler.

Hiçbir şeyin neşelerinin kaçırmasına izin vermediler.

Hiçbir şeyin onları eğlenmekten alıkoymasına izin vermediler.

Ölümün bile!
İnsanı kıskıvrak, habersiz, ansızın buluveren ölümün bile…

Rüzgar sustu, deniz sustu, onlar susmadılar.

Bir ölümün yanıbaşlarında kumlara uzanmasıyla ilgilenmediler. Plaj şemsiyeleriyle gözlerinden uzaklaşan ölümü umursamadıklar. Kendileri göremedikçe yok saydılar.

Gözlerinin önünde olmayan şeylerin varlığıyla hiç ilgilenmediler.

Plaj şemsiyelerinin altında yatan çocuk onlar için hiç varolmadı zaten.
Başka coğrafyalarda ölenlerin hiç varolmadıkları gibi.

Başka sokaklarda açlıktan ölenlerin hiç varolmadıkları gibi.

Başka yerlerdeki insanların göğüs kafeslerini parçalayan acıların hiç varolmadıkları gibi…

Bir martı, eski bir İstanbul şarkısını mırıldanıp, çekip gitti oradan.

Bir martı ağladı sessizce...

Tarık Tufan
 
Üst