Ana sayfa
Forumlar
Yeni mesajlar
Forumlarda ara
Blog
Neler yeni
Yeni mesajlar
Son aktiviteler
Giriş yap
Kayıt ol
Neler yeni
Ara
Ara
Sadece başlıkları ara
Kullanıcı:
Yeni mesajlar
Forumlarda ara
Menü
Giriş yap
Kayıt ol
Install the app
Yükle
Forumlar
Risale-i Nur Okuma ve Anlama
Risale-i Nur Külliyatı
Mesnevi-i Nuriye
Temsiller ve Hikayelerle "Mesnevi-i Nuriye"
JavaScript devre dışı. Daha iyi bir deneyim için, önce lütfen tarayıcınızda JavaScript'i etkinleştirin.
Çok eski bir web tarayıcısı kullanıyorsunuz. Bu veya diğer siteleri görüntülemekte sorunlar yaşayabilirsiniz..
Tarayıcınızı güncellemeli veya
alternatif bir tarayıcı
kullanmalısınız.
Konuya cevap cer
Mesaj
<blockquote data-quote="Huseyni" data-source="post: 228031" data-attributes="member: 27"><p>[BILGI]<strong><span style="font-family: 'Courier New'"><span style="font-size: 18px"><span style="color: red">Şemme</span></span></span></strong>[/BILGI]<span style="font-family: 'Courier New'"><span style="font-size: 12px"><strong></strong></span></span></p><p><span style="font-family: 'Courier New'"><span style="font-size: 12px"><strong></strong></span></span></p><p><span style="font-family: 'Courier New'"><span style="font-size: 12px"><strong>İ’lem eyyühe’l-aziz!</strong> <strong>Maddî olan birşey,</strong> kesafeti ne kadar fazla olursa o nisbette ince ve gizli şeyleri göremez ve onları idrakten kasırdır. Fakat nur ve nurânî şeyler, ne kadar nurâniyette terakki ederse, o nisbette ince ve gizli şeylere nüfuzu tam ve keskin olur. Ve keza, ne kadar lâtif olursa, o derecede maddiyatın içlerini keşfeder: (Röntgen şuâı gibi.) Mümkinatta mesele bu merkezde ise, Vâcib, Vâhid olan Nûru’l-Envâr ne derece <strong><span style="color: darkgreen">1</span></strong></span></span> <span style="font-family: 'Courier New'"><span style="font-size: 12px"><strong><span style="color: darkgreen">نَافِذُ الْخَفَايَا عَالِمٌ بِاْلاَسْرَارِ</span></strong> olacağı bir derece anlaşıldı. Öyleyse, azameti, tam mânâsıyla ihata, nüfuz, şümulü iktiza ve istilzam eder.</span></span></p><p><span style="font-family: 'Courier New'"><span style="font-size: 12px"></span></span></p><p><span style="font-family: 'Courier New'"><span style="font-size: 12px"><strong><span style="color: darkgreen">1 : Gizliliklere nüfuz eden, sırları bilen.</span></strong></span></span></p><p><span style="font-family: 'Courier New'"><span style="font-size: 12px"></span></span></p><p><span style="font-family: 'Courier New'"><span style="font-size: 12px"></span></span></p><p><span style="font-family: 'Courier New'"><span style="font-size: 12px"></span></span><p style="text-align: center"><strong><span style="font-family: 'Courier New'"><span style="font-size: 12px"><span style="color: red">******</span></span></span></strong></p> <p style="text-align: center"></p><p><span style="font-family: 'Courier New'"><span style="font-size: 12px"></span></span></p><p><span style="font-family: 'Courier New'"><span style="font-size: 12px"><strong></strong></span></span></p><p><span style="font-family: 'Courier New'"><span style="font-size: 12px"><strong>İ’lem eyyühe’l-aziz! Bir kelimeyi yazan harfini</strong> yazanın gayrısı, bir sahifeyi yazan satırı yazanın gayrısı, kitabı yazan sahifeyi yazanın gayrısı olması mümkün olmadığı gibi; karıncayı halk eden cins-i hayvanı halk edenin gayrısı, hayvanı yaratan arzı yaratanın gayrısı, arzı halk eden, Rabbü’l-Âlemînin gayrısı olması muhaldir.</span></span></p><p><span style="font-family: 'Courier New'"><span style="font-size: 12px"></span></span></p><p><span style="font-family: 'Courier New'"><span style="font-size: 12px"><strong>Rububiyet-i âmmenin işaretlerindendir ki,</strong> kâinat kitabında öyle büyük harfler vardır ki, o harflerin bir kısmında bir kelime yazılıdır. Bir kısmında bir kelam, bir kısmında bir kitap yazılıdır. <strong><span style="color: red">Meselâ,</span></strong> o kitapta bahr, şecer, arz birer harf makamındadırlar. Birinci harfte semek kelimesi, ikincisinde şecer kelâmı, üçüncüsünde hayvan kitabı yazılmıştır. Hattâ, Yâsin suretinde tam Yâsin Sûresi yazıldığı gibi, bazı masnûatta, bir kelime olan isminde, çekirdeğinde o masnûun sûresi ve kitabı yazılmıştır.</span></span></p><p><span style="font-family: 'Courier New'"><span style="font-size: 12px"></span></span></p><p><span style="font-family: 'Courier New'"><span style="font-size: 12px"></span></span></p><p><span style="font-family: 'Courier New'"><span style="font-size: 12px"></span></span><p style="text-align: center"><span style="color: red"><strong><span style="font-family: 'Courier New'"><span style="font-size: 12px">******</span></span></strong></span></p> <p style="text-align: center"></p><p><span style="font-family: 'Courier New'"><span style="font-size: 12px"></span></span></p><p><span style="font-family: 'Courier New'"><span style="font-size: 12px"></span></span></p><p><span style="font-family: 'Courier New'"><span style="font-size: 12px"><strong>İ’lem eyyühe’l-aziz!</strong> <strong>İnsanın bir ferdinde</strong> bir cemaat-i mükellefîn bulunur. Evet, her bir uzuv, birşey için yaratılmıştır. O uzvu, o şeyde kullanmakla mükelleftir. <strong><span style="color: red">Meselâ,</span></strong> herbir hasse için bir ibadet vardır. Onun hilâfında kullanılması dalâlettir. <strong><span style="color: red">Meselâ,</span></strong> baş ile yapılan secde Allah için olursa ibadettir, gayrısı için dalâlettir. <span style="color: red"><strong>Kezâlik,</strong></span> şuarânın hayalen yaptıkları hayret ve muhabbet secdeleri dalâlettir. Hayal, onunla fâsık olur.</span></span></p><p><span style="font-family: 'Courier New'"><span style="font-size: 12px"></span></span></p><p><span style="font-family: 'Courier New'"><span style="font-size: 12px"></span></span></p><p><span style="font-family: 'Courier New'"><span style="font-size: 12px"></span></span><p style="text-align: center"><strong><span style="font-family: 'Courier New'"><span style="font-size: 12px"><span style="color: red">******</span></span></span></strong></p> <p style="text-align: center"></p><p><span style="font-family: 'Courier New'"><span style="font-size: 12px"></span></span></p><p><span style="font-family: 'Courier New'"><span style="font-size: 12px"></span></span></p><p><span style="font-family: 'Courier New'"><span style="font-size: 12px"><strong>İ’lem eyyühe’l-aziz! İnsanları fikren dalâlete</strong> atan sebeplerden biri, ülfeti ilim telâkki etmeleridir. Yani melûfları olan şeyleri kendilerince mâlum bilirler. Hattâ, ülfet dolayısıyla âdiyâta teemmül edip ehemmiyet vermezler. Halbuki, ülfetlerinden dolayı malûm zannettikleri o âdi şeyler, birer harika ve birer mu’cize-i kudret oldukları halde, ülfet sâikasıyla onları teemmüle, dikkate almıyorlar; ta onların fevkinde olan tecelliyat-ı seyyâleye im’ân-ı nazar edebilsinler. Bunların meseli, deniz kenarında durup, denizin içerisindeki hayvanata ve sair garip hâlâtına bakmayarak, yalnız rüzgârla husule gelen dalgalara ve şemsin şuââtından peydâ olan parıltısına dikkat etmekle Mâlikü’l-Bihar olan Allah’ın azametine delil getiren adamın meseli gibidir.</span></span></p><p><span style="font-family: 'Courier New'"><span style="font-size: 12px"></span></span></p><p><span style="font-family: 'Courier New'"><span style="font-size: 12px"></span></span></p><p><span style="font-family: 'Courier New'"><span style="font-size: 12px"></span></span><p style="text-align: center"><strong><span style="font-family: 'Courier New'"><span style="font-size: 12px"><span style="color: red">******</span></span></span></strong></p> <p style="text-align: center"></p><p><span style="font-family: 'Courier New'"><span style="font-size: 12px"></span></span></p><p><span style="font-family: 'Courier New'"><span style="font-size: 12px"></span></span></p><p><span style="font-family: 'Courier New'"><span style="font-size: 12px"><strong>İ’lem eyyühe’l-aziz!</strong> <strong>Aralarında münasebet, muamele,</strong> hattâ mükâleme bulunan iki şeyin, birbirine müşabih veya müsâvi olmasını istilzam etmez. <strong><span style="color: red">Meselâ,</span></strong> yağmurun bir katresi veya semerenin bir çiçeğinin, küçüklüğüyle beraber, şemsle münâsebeti ve muamelesi vardır.</span></span></p><p><span style="font-family: 'Courier New'"><span style="font-size: 12px"></span></span></p><p><span style="font-family: 'Courier New'"><span style="font-size: 12px">Binaenaleyh, ey insan, Senin hakaretin, seni Hallâk-ı Âlemin nazar-ı inâyetinden setredecek bir sebep olamaz.</span></span></p><p><span style="font-family: 'Courier New'"><span style="font-size: 12px"></span></span></p><p><span style="font-family: 'Courier New'"><span style="font-size: 12px"></span></span></p><p><span style="font-family: 'Courier New'"><span style="font-size: 12px"></span></span><p style="text-align: center"><strong><span style="font-family: 'Courier New'"><span style="font-size: 12px"><span style="color: red">******</span></span></span></strong></p> <p style="text-align: center"></p><p><span style="font-family: 'Courier New'"><span style="font-size: 12px"></span></span></p><p><span style="font-family: 'Courier New'"><span style="font-size: 12px"></span></span></p><p><span style="font-family: 'Courier New'"><span style="font-size: 12px"><strong>İ’lem eyyühe’l-aziz!</strong> <strong>Denizlerde vukua gelen med</strong> ve cezir gibi, evliya arasında da bast-ı zaman, <span style="color: purple"><strong>(HAŞİYE 1) (HAŞİYE 2) (HAŞİYE 3) (HAŞİYE 4)</strong></span> tayy-ı mekân meselesi şöhret bulmuştur. Ezcümle: Kitab-ı Yavâkit’in rivayetine göre, İmam-ı Şa’rânî bir günde iki buçuk defa kocaman Fütuhat-ı Mekkiye namındaki büyük mecmuayı mütalâa etmiştir. Bu gibi vukuat istiğr inkâr edilmesin. Zira bu gibi garip meseleleri tasdike yaklaştıran misaller pek çoktur. <strong><span style="color: red">Meselâ,</span></strong> rüyada bir saat zarfında bir senenin geçtiğini ve pek çok işler görüldüğünü görüyorsun. Eğer o saatte o işlere bedel Kur’ân okumuş olsaydın, birkaç hatim okumuş olurdun. Bu hâlet evliya için hâlet-i yakazada inkişaf eder. Zaman inbisat eder. Mesele ruhun dairesine yaklaşır. Ruh zaten zamanla mukayyed değildir. Ruhu cismâniyetine galip olan evliyanın işleri, fiilleri, sür’at-i ruh mizanıyla cereyan eder.</span></span></p><p><span style="font-family: 'Courier New'"><span style="font-size: 12px"></span></span></p><p><span style="font-family: 'Courier New'"><span style="font-size: 12px"><strong><span style="color: purple">(HAŞİYE 1)</span> </strong> : <span style="color: purple">Bast-ı zaman sırrıyla çok seneler hükmünde olan birkaç dakikalık zaman-ı Mirac, bu hakikatın vücudunu ispat eder ve bilfiil vukuunu gösteriyor. Mirac’ın birkaç saat müddeti, binler seneler hükmünde vüs’ati ve ihatası ve uzunluğu vardır. Çünkü, Mirac yoluyla beka âlemine girdi. Beka âleminin birkaç dakikası bu dünyanın binler senesini tazammun etmiştir. Hem, bu hakikate binaen, bazı evliya bir dakikada bir günlük işi görmüş. </span><strong><span style="color: purple"></span></strong></span></span></p><p><span style="font-family: 'Courier New'"><span style="font-size: 12px"><strong><span style="color: purple"></span></strong></span></span></p><p><span style="font-family: 'Courier New'"><span style="font-size: 12px"><strong><span style="color: purple"></span></strong><span style="color: purple"><strong>(HAŞİYE 2) :</strong> Bazıları, bir saatte bir senelik vazifesini yapmış. Bazıları, bir dakikada bir hatme-i Kur’âniye’yi okumuş oldukları gibi, Risale-i Nur’un telifinde de bu bast-ı zaman hakikati çok defa vukua gelmiş. Ezcümle: On Dokuzuncu Mektup yüz elli sahifedir. Üç yüzden fazla mu’cizatı, kitaplara müracaat edilmeden, ezber olarak, dağ, bağ köşelerinde dört gün zarfında hergün üçer saat meşgul olmakla, mecmûu on iki saatte telif edilmesi; Ramazan Risalesi kırk dakikada telif edilmesi; </span></span></span></p><p><span style="font-family: 'Courier New'"><span style="font-size: 12px"><span style="color: purple"></span></span></span></p><p><span style="font-family: 'Courier New'"><span style="font-size: 12px"><span style="color: purple"><strong>(HAŞİYE 3) : </strong> Yirmi Sekizinci Söz, yirmi dakikada telif edilmesi, bast-ı zamanın vukuunu ispat etmiştir. {1} قَالَ قَاۤئِلٌ مِنْهُمْ كَمْ لَبِثْتُمْ قَالُوا لَبِثْنَا يَوْمًا اَوْ بَعْضَ يَوْمٍ âyeti tayy-ı zamanı gösterdiği gibi, {2} وَاِنْ يَوْمًا عِنْدَ رَبِّكَ كَاَلْفِ سَنَةٍ مِمَّا تَعُدُّونَ âyeti de bast-ı zamanı gösterir. </span></span></span></p><p><span style="font-family: 'Courier New'"><span style="font-size: 12px"><span style="color: purple"></span></span></span></p><p><span style="font-family: 'Courier New'"><span style="font-size: 12px"><span style="color: purple"><strong>(HAŞİYE 4) : </strong>{1} “İçlerinden söze başlayan biri, ‘Bu halde ne kadar kaldık?’ diye sordu. ‘Bir gün, yahut daha da az’ dediler.” Kehf Sûresi, 18:19. {2} “Lâkin Rabbinin katında bir gün, sizin hesabınıza göre bin yıl gibidir.” Hac Sûresi, 22:47.</span></span></span></p><p><span style="font-family: 'Courier New'"><span style="font-size: 12px"></span></span></p><p><span style="font-family: 'Courier New'"><span style="font-size: 12px"></span></span></p><p><span style="font-family: 'Courier New'"><span style="font-size: 12px"></span></span><p style="text-align: center"><span style="font-family: 'Courier New'"><span style="font-size: 12px"><span style="color: red"><strong>******</strong></span></span></span></p> <p style="text-align: center"></p><p><span style="font-family: 'Courier New'"><span style="font-size: 12px"></span></span></p><p><span style="font-family: 'Courier New'"><span style="font-size: 12px"></span></span></p><p><span style="font-family: 'Courier New'"><span style="font-size: 12px"><strong>Fesübhânallah!</strong> <strong>Mülk ile melekût arasındaki hicap</strong> ne kadar incedir, aralarındaki mesâfe ne kadar büyüktür! Dünya ile âhiret arasındaki yol ne kadar kısa ve ne kadar uzundur. İlim ile cehil arasındaki hicap ne kadar lâtif ve ne kadar kalındır! İman ile küfür arasındaki berzah ne kadar şeffaf ve ne kadar kesiftir! İbadet ile mâsiyet arasındaki mesafe ne kadar kısadır! Halbuki araları Cennet ile nârın araları kadardır. Hayat ne kadar kısa, emel ne kadar uzundur! Evet, hal ile mâzi arasında öyle ince bir perde vardır ki, ruhun mâzi cihetine geçmesine mâni değildir; cesede nisbeten bitmez bir mesafedir.</span></span></p><p><span style="font-family: 'Courier New'"><span style="font-size: 12px"></span></span></p><p><span style="font-family: 'Courier New'"><span style="font-size: 12px"><strong>Kezâlik, mülk ile melekût,</strong> dünya ile âhiret arasında ehl-i kalb için şeffaf, ehl-i hevâ için kesif ince bir perde vardır.</span></span></p><p><span style="font-family: 'Courier New'"><span style="font-size: 12px"></span></span></p><p><span style="font-family: 'Courier New'"><span style="font-size: 12px"><strong>Kezâlik, geceyle gündüz arasında </strong>lâtif bir perde var ki, gözün kapanmasıyla gece olup, açılmasıyla gündüz olduğu gibi; nefsin âlem-i mâneviyata gözü kapanırsa ebedî bir gece içinde kalır, gözü mâneviyata açılırsa neharı inkişaf eder.</span></span></p><p><span style="font-family: 'Courier New'"><span style="font-size: 12px"><strong></strong></span></span></p><p><span style="font-family: 'Courier New'"><span style="font-size: 12px"><strong>Kezâlik, Allah’ın hesabına kâinata</strong> bakan adam her ne müşahede ederse ilimdir. Eğer gaflet ile esbab hesabına bakarsa, ilim zannettiği şey de cehl olur.</span></span></p><p><span style="font-family: 'Courier New'"><span style="font-size: 12px"><strong></strong></span></span></p><p><span style="font-family: 'Courier New'"><span style="font-size: 12px"><strong>Kezâik, iman ve tevhid ile bakan,</strong> âlemi nurlu görür ve illâ âlemi zulümat içerisinde görecektir.</span></span></p><p><span style="font-family: 'Courier New'"><span style="font-size: 12px"></span></span></p><p><span style="font-family: 'Courier New'"><span style="font-size: 12px"><strong>Kezâlik, ef’âl-i beşer için iki</strong> cihet vardır. Eğer niyet ile Allah’ın hesabına olursa, tecelliyata mâkes, şeffaf, parlak olur. Eğer Allah hesabına olmasa, zulmetli bir manzarayı göstermiş olur.</span></span></p><p><span style="font-family: 'Courier New'"><span style="font-size: 12px"><strong></strong></span></span></p><p><span style="font-family: 'Courier New'"><span style="font-size: 12px"><strong>Kezâlik, hayatın da iki veçhi vardır.</strong> Biri siyah, dünyaya bakar; diğeri şeffaf, âhirete nâzırdır. Nefis, siyah veçhin altına girer, şeffaf veçhe terettüp eden saadet-i ebediyeyi ister. </span></span></p><p><span style="font-family: 'Courier New'"><span style="font-size: 12px"></span></span></p><p><span style="font-family: 'Courier New'"><span style="font-size: 12px"></span></span></p><p><span style="font-family: 'Courier New'"><span style="font-size: 12px"></span></span><p style="text-align: center"><span style="font-family: 'Courier New'"><span style="font-size: 12px"><span style="color: red"><strong>******</strong></span></span></span></p> <p style="text-align: center"></p><p><span style="font-family: 'Courier New'"><span style="font-size: 12px"></span></span></p><p><span style="font-family: 'Courier New'"><span style="font-size: 12px"></span></span></p><p><span style="font-family: 'Courier New'"><span style="font-size: 12px"><strong>İ’lem eyyühe’l-aziz!</strong> <strong>Hayrat ve hasenâtın</strong> hayatı niyet iledir. Fesadı da ucub, riyâ ve gösteriş iledir. Ve fıtrî olarak vicdanda şuur ile bizzat hissedilen vicdaniyatın esası, ikinci bir şuur ve niyet ile inkıtâ bulur.</span></span></p><p><span style="font-family: 'Courier New'"><span style="font-size: 12px"></span></span></p><p><span style="font-family: 'Courier New'"><span style="font-size: 12px"><strong><span style="color: red">Nasıl ki</span></strong> <strong>amellerin hayatı niyet iledir.</strong> Onun gibi, niyet bir cihetle fıtrî ahvalin ölümüdür. <strong><span style="color: red">Meselâ,</span></strong> tevâzua niyet onu ifsad eder; tekebbüre niyet onu izâle eder; feraha niyet onu uçurur; gam ve kedere niyet onu tahfif eder. Ve hâkezâ, kıyas et.</span></span></p><p><span style="font-family: 'Courier New'"><span style="font-size: 12px"></span></span></p><p><span style="font-family: 'Courier New'"><span style="font-size: 12px"></span></span></p><p><span style="font-family: 'Courier New'"><span style="font-size: 12px"></span></span><p style="text-align: center"><strong><span style="font-family: 'Courier New'"><span style="font-size: 12px"><span style="color: red">******</span></span></span></strong></p> <p style="text-align: center"></p><p><span style="font-family: 'Courier New'"><span style="font-size: 12px"></span></span></p><p><span style="font-family: 'Courier New'"><span style="font-size: 12px"></span></span></p><p><span style="font-family: 'Courier New'"><span style="font-size: 12px"><strong>İ’lem eyyühe’l-aziz!</strong> <strong>Kâinat bir şeceredir.</strong> Anâsır onun dallarıdır. Nebatat yapraklarıdır. Hayvanat onun çiçekleridir. İnsanlar onun semereleridir. Bu semerelerden en ziyadar, nurlu, ahsen, ekrem, eşref, eltaf Seyyidü’l-Enbiyâ ve’l-Mürselîn, İmâmü’l-Müttakîn, Habîbi Rabbü’l-Âlemîn Hazret-i Muhammed’dir.</span></span> <span style="font-family: 'Courier New'"><span style="font-size: 12px"></span></span></p><p><span style="font-family: 'Courier New'"><span style="font-size: 12px"></span></span></p><p><span style="font-family: 'Courier New'"><span style="font-size: 12px"><strong><span style="color: darkgreen">عَلَيْهِ اَفْضَلُ الصَّلَوَاتِ مَادَامَتِ اْلاَرْضُ وَالسَّموَاتُ1 </span></strong></span></span></p><p><span style="font-family: 'Courier New'"><span style="font-size: 12px"></span></span><span style="font-family: 'Courier New'"><span style="font-size: 12px"></span></span></p><p><span style="font-family: 'Courier New'"><span style="font-size: 12px"><strong><span style="color: darkgreen">1 : Yer ve gökler devam ettikçe salâvatın en üstünü onun üzerine olsun.</span></strong></span></span></p><p><span style="font-family: 'Courier New'"><span style="font-size: 12px"></span></span><span style="font-family: 'Courier New'"><span style="font-size: 12px"></span></span></p><p><span style="font-family: 'Courier New'"><span style="font-size: 12px"></span></span><span style="font-family: 'Courier New'"><span style="font-size: 12px"></span></span></p><p><span style="font-family: 'Courier New'"><span style="font-size: 12px"></span></span></p></blockquote><p></p>
[QUOTE="Huseyni, post: 228031, member: 27"] [BILGI][B][FONT=Courier New][SIZE=5][COLOR=red]Şemme[/COLOR][/SIZE][/FONT][/B][/BILGI][FONT=Courier New][SIZE=3][B] İ’lem eyyühe’l-aziz![/B] [B]Maddî olan birşey,[/B] kesafeti ne kadar fazla olursa o nisbette ince ve gizli şeyleri göremez ve onları idrakten kasırdır. Fakat nur ve nurânî şeyler, ne kadar nurâniyette terakki ederse, o nisbette ince ve gizli şeylere nüfuzu tam ve keskin olur. Ve keza, ne kadar lâtif olursa, o derecede maddiyatın içlerini keşfeder: (Röntgen şuâı gibi.) Mümkinatta mesele bu merkezde ise, Vâcib, Vâhid olan Nûru’l-Envâr ne derece [B][COLOR=darkgreen]1[/COLOR][/B][/SIZE][/FONT][B][FONT=Courier New][COLOR=darkgreen] [/COLOR][/FONT][/B][FONT=Courier New][SIZE=3][B][COLOR=darkgreen]نَافِذُ الْخَفَايَا عَالِمٌ بِاْلاَسْرَارِ[/COLOR][/B] olacağı bir derece anlaşıldı. Öyleyse, azameti, tam mânâsıyla ihata, nüfuz, şümulü iktiza ve istilzam eder. [B][COLOR=darkgreen]1 : Gizliliklere nüfuz eden, sırları bilen.[/COLOR][/B] [/SIZE][/FONT][CENTER][B][FONT=Courier New][SIZE=3][COLOR=red]******[/COLOR][/SIZE][/FONT][/B] [/CENTER] [FONT=Courier New][SIZE=3] [B] İ’lem eyyühe’l-aziz! Bir kelimeyi yazan harfini[/B] yazanın gayrısı, bir sahifeyi yazan satırı yazanın gayrısı, kitabı yazan sahifeyi yazanın gayrısı olması mümkün olmadığı gibi; karıncayı halk eden cins-i hayvanı halk edenin gayrısı, hayvanı yaratan arzı yaratanın gayrısı, arzı halk eden, Rabbü’l-Âlemînin gayrısı olması muhaldir. [B]Rububiyet-i âmmenin işaretlerindendir ki,[/B] kâinat kitabında öyle büyük harfler vardır ki, o harflerin bir kısmında bir kelime yazılıdır. Bir kısmında bir kelam, bir kısmında bir kitap yazılıdır. [B][COLOR=red]Meselâ,[/COLOR][/B] o kitapta bahr, şecer, arz birer harf makamındadırlar. Birinci harfte semek kelimesi, ikincisinde şecer kelâmı, üçüncüsünde hayvan kitabı yazılmıştır. Hattâ, Yâsin suretinde tam Yâsin Sûresi yazıldığı gibi, bazı masnûatta, bir kelime olan isminde, çekirdeğinde o masnûun sûresi ve kitabı yazılmıştır. [/SIZE][/FONT][CENTER][COLOR=red][B][FONT=Courier New][SIZE=3]******[/SIZE][/FONT][/B][/COLOR] [/CENTER] [FONT=Courier New][SIZE=3] [B]İ’lem eyyühe’l-aziz![/B] [B]İnsanın bir ferdinde[/B] bir cemaat-i mükellefîn bulunur. Evet, her bir uzuv, birşey için yaratılmıştır. O uzvu, o şeyde kullanmakla mükelleftir. [B][COLOR=red]Meselâ,[/COLOR][/B] herbir hasse için bir ibadet vardır. Onun hilâfında kullanılması dalâlettir. [B][COLOR=red]Meselâ,[/COLOR][/B] baş ile yapılan secde Allah için olursa ibadettir, gayrısı için dalâlettir. [COLOR=red][B]Kezâlik,[/B][/COLOR] şuarânın hayalen yaptıkları hayret ve muhabbet secdeleri dalâlettir. Hayal, onunla fâsık olur. [/SIZE][/FONT][CENTER][B][FONT=Courier New][SIZE=3][COLOR=red]******[/COLOR][/SIZE][/FONT][/B] [/CENTER] [FONT=Courier New][SIZE=3] [B]İ’lem eyyühe’l-aziz! İnsanları fikren dalâlete[/B] atan sebeplerden biri, ülfeti ilim telâkki etmeleridir. Yani melûfları olan şeyleri kendilerince mâlum bilirler. Hattâ, ülfet dolayısıyla âdiyâta teemmül edip ehemmiyet vermezler. Halbuki, ülfetlerinden dolayı malûm zannettikleri o âdi şeyler, birer harika ve birer mu’cize-i kudret oldukları halde, ülfet sâikasıyla onları teemmüle, dikkate almıyorlar; ta onların fevkinde olan tecelliyat-ı seyyâleye im’ân-ı nazar edebilsinler. Bunların meseli, deniz kenarında durup, denizin içerisindeki hayvanata ve sair garip hâlâtına bakmayarak, yalnız rüzgârla husule gelen dalgalara ve şemsin şuââtından peydâ olan parıltısına dikkat etmekle Mâlikü’l-Bihar olan Allah’ın azametine delil getiren adamın meseli gibidir. [/SIZE][/FONT][CENTER][B][FONT=Courier New][SIZE=3][COLOR=red]******[/COLOR][/SIZE][/FONT][/B] [/CENTER] [FONT=Courier New][SIZE=3] [B]İ’lem eyyühe’l-aziz![/B] [B]Aralarında münasebet, muamele,[/B] hattâ mükâleme bulunan iki şeyin, birbirine müşabih veya müsâvi olmasını istilzam etmez. [B][COLOR=red]Meselâ,[/COLOR][/B] yağmurun bir katresi veya semerenin bir çiçeğinin, küçüklüğüyle beraber, şemsle münâsebeti ve muamelesi vardır. Binaenaleyh, ey insan, Senin hakaretin, seni Hallâk-ı Âlemin nazar-ı inâyetinden setredecek bir sebep olamaz. [/SIZE][/FONT][CENTER][B][FONT=Courier New][SIZE=3][COLOR=red]******[/COLOR][/SIZE][/FONT][/B] [/CENTER] [FONT=Courier New][SIZE=3] [B]İ’lem eyyühe’l-aziz![/B] [B]Denizlerde vukua gelen med[/B] ve cezir gibi, evliya arasında da bast-ı zaman, [COLOR=purple][B](HAŞİYE 1) (HAŞİYE 2) (HAŞİYE 3) (HAŞİYE 4)[/B][/COLOR] tayy-ı mekân meselesi şöhret bulmuştur. Ezcümle: Kitab-ı Yavâkit’in rivayetine göre, İmam-ı Şa’rânî bir günde iki buçuk defa kocaman Fütuhat-ı Mekkiye namındaki büyük mecmuayı mütalâa etmiştir. Bu gibi vukuat istiğr inkâr edilmesin. Zira bu gibi garip meseleleri tasdike yaklaştıran misaller pek çoktur. [B][COLOR=red]Meselâ,[/COLOR][/B] rüyada bir saat zarfında bir senenin geçtiğini ve pek çok işler görüldüğünü görüyorsun. Eğer o saatte o işlere bedel Kur’ân okumuş olsaydın, birkaç hatim okumuş olurdun. Bu hâlet evliya için hâlet-i yakazada inkişaf eder. Zaman inbisat eder. Mesele ruhun dairesine yaklaşır. Ruh zaten zamanla mukayyed değildir. Ruhu cismâniyetine galip olan evliyanın işleri, fiilleri, sür’at-i ruh mizanıyla cereyan eder. [B][COLOR=purple](HAŞİYE 1)[/COLOR] [/B] : [COLOR=purple]Bast-ı zaman sırrıyla çok seneler hükmünde olan birkaç dakikalık zaman-ı Mirac, bu hakikatın vücudunu ispat eder ve bilfiil vukuunu gösteriyor. Mirac’ın birkaç saat müddeti, binler seneler hükmünde vüs’ati ve ihatası ve uzunluğu vardır. Çünkü, Mirac yoluyla beka âlemine girdi. Beka âleminin birkaç dakikası bu dünyanın binler senesini tazammun etmiştir. Hem, bu hakikate binaen, bazı evliya bir dakikada bir günlük işi görmüş. [/COLOR][B][COLOR=purple] [/COLOR][/B][COLOR=purple][B](HAŞİYE 2) :[/B] Bazıları, bir saatte bir senelik vazifesini yapmış. Bazıları, bir dakikada bir hatme-i Kur’âniye’yi okumuş oldukları gibi, Risale-i Nur’un telifinde de bu bast-ı zaman hakikati çok defa vukua gelmiş. Ezcümle: On Dokuzuncu Mektup yüz elli sahifedir. Üç yüzden fazla mu’cizatı, kitaplara müracaat edilmeden, ezber olarak, dağ, bağ köşelerinde dört gün zarfında hergün üçer saat meşgul olmakla, mecmûu on iki saatte telif edilmesi; Ramazan Risalesi kırk dakikada telif edilmesi; [B](HAŞİYE 3) : [/B] Yirmi Sekizinci Söz, yirmi dakikada telif edilmesi, bast-ı zamanın vukuunu ispat etmiştir. {1} قَالَ قَاۤئِلٌ مِنْهُمْ كَمْ لَبِثْتُمْ قَالُوا لَبِثْنَا يَوْمًا اَوْ بَعْضَ يَوْمٍ âyeti tayy-ı zamanı gösterdiği gibi, {2} وَاِنْ يَوْمًا عِنْدَ رَبِّكَ كَاَلْفِ سَنَةٍ مِمَّا تَعُدُّونَ âyeti de bast-ı zamanı gösterir. [B](HAŞİYE 4) : [/B]{1} “İçlerinden söze başlayan biri, ‘Bu halde ne kadar kaldık?’ diye sordu. ‘Bir gün, yahut daha da az’ dediler.” Kehf Sûresi, 18:19. {2} “Lâkin Rabbinin katında bir gün, sizin hesabınıza göre bin yıl gibidir.” Hac Sûresi, 22:47.[/COLOR] [/SIZE][/FONT][CENTER][FONT=Courier New][SIZE=3][COLOR=red][B]******[/B][/COLOR][/SIZE][/FONT] [/CENTER] [FONT=Courier New][SIZE=3] [B]Fesübhânallah![/B] [B]Mülk ile melekût arasındaki hicap[/B] ne kadar incedir, aralarındaki mesâfe ne kadar büyüktür! Dünya ile âhiret arasındaki yol ne kadar kısa ve ne kadar uzundur. İlim ile cehil arasındaki hicap ne kadar lâtif ve ne kadar kalındır! İman ile küfür arasındaki berzah ne kadar şeffaf ve ne kadar kesiftir! İbadet ile mâsiyet arasındaki mesafe ne kadar kısadır! Halbuki araları Cennet ile nârın araları kadardır. Hayat ne kadar kısa, emel ne kadar uzundur! Evet, hal ile mâzi arasında öyle ince bir perde vardır ki, ruhun mâzi cihetine geçmesine mâni değildir; cesede nisbeten bitmez bir mesafedir. [B]Kezâlik, mülk ile melekût,[/B] dünya ile âhiret arasında ehl-i kalb için şeffaf, ehl-i hevâ için kesif ince bir perde vardır. [B]Kezâlik, geceyle gündüz arasında [/B]lâtif bir perde var ki, gözün kapanmasıyla gece olup, açılmasıyla gündüz olduğu gibi; nefsin âlem-i mâneviyata gözü kapanırsa ebedî bir gece içinde kalır, gözü mâneviyata açılırsa neharı inkişaf eder. [B] Kezâlik, Allah’ın hesabına kâinata[/B] bakan adam her ne müşahede ederse ilimdir. Eğer gaflet ile esbab hesabına bakarsa, ilim zannettiği şey de cehl olur. [B] Kezâik, iman ve tevhid ile bakan,[/B] âlemi nurlu görür ve illâ âlemi zulümat içerisinde görecektir. [B]Kezâlik, ef’âl-i beşer için iki[/B] cihet vardır. Eğer niyet ile Allah’ın hesabına olursa, tecelliyata mâkes, şeffaf, parlak olur. Eğer Allah hesabına olmasa, zulmetli bir manzarayı göstermiş olur. [B] Kezâlik, hayatın da iki veçhi vardır.[/B] Biri siyah, dünyaya bakar; diğeri şeffaf, âhirete nâzırdır. Nefis, siyah veçhin altına girer, şeffaf veçhe terettüp eden saadet-i ebediyeyi ister. [/SIZE][/FONT][CENTER][FONT=Courier New][SIZE=3][COLOR=red][B]******[/B][/COLOR][/SIZE][/FONT] [/CENTER] [FONT=Courier New][SIZE=3] [B]İ’lem eyyühe’l-aziz![/B] [B]Hayrat ve hasenâtın[/B] hayatı niyet iledir. Fesadı da ucub, riyâ ve gösteriş iledir. Ve fıtrî olarak vicdanda şuur ile bizzat hissedilen vicdaniyatın esası, ikinci bir şuur ve niyet ile inkıtâ bulur. [B][COLOR=red]Nasıl ki[/COLOR][/B] [B]amellerin hayatı niyet iledir.[/B] Onun gibi, niyet bir cihetle fıtrî ahvalin ölümüdür. [B][COLOR=red]Meselâ,[/COLOR][/B] tevâzua niyet onu ifsad eder; tekebbüre niyet onu izâle eder; feraha niyet onu uçurur; gam ve kedere niyet onu tahfif eder. Ve hâkezâ, kıyas et. [/SIZE][/FONT][CENTER][B][FONT=Courier New][SIZE=3][COLOR=red]******[/COLOR][/SIZE][/FONT][/B] [/CENTER] [FONT=Courier New][SIZE=3] [B]İ’lem eyyühe’l-aziz![/B] [B]Kâinat bir şeceredir.[/B] Anâsır onun dallarıdır. Nebatat yapraklarıdır. Hayvanat onun çiçekleridir. İnsanlar onun semereleridir. Bu semerelerden en ziyadar, nurlu, ahsen, ekrem, eşref, eltaf Seyyidü’l-Enbiyâ ve’l-Mürselîn, İmâmü’l-Müttakîn, Habîbi Rabbü’l-Âlemîn Hazret-i Muhammed’dir.[/SIZE][/FONT] [FONT=Courier New][SIZE=3] [B][COLOR=darkgreen]عَلَيْهِ اَفْضَلُ الصَّلَوَاتِ مَادَامَتِ اْلاَرْضُ وَالسَّموَاتُ1 [/COLOR][/B] [/SIZE][/FONT][FONT=Courier New][SIZE=3] [B][COLOR=darkgreen]1 : Yer ve gökler devam ettikçe salâvatın en üstünü onun üzerine olsun.[/COLOR][/B] [/SIZE][/FONT][FONT=Courier New][SIZE=3] [/SIZE][/FONT][FONT=Courier New][SIZE=3] [/SIZE][/FONT] [/QUOTE]
Adı
İnsan doğrulaması
Peygamber Efendimiz a.s.v.'ın kabri nerededir? (Sadece şehir adını küçük harfler ile giriniz)
Cevap yaz
Forumlar
Risale-i Nur Okuma ve Anlama
Risale-i Nur Külliyatı
Mesnevi-i Nuriye
Temsiller ve Hikayelerle "Mesnevi-i Nuriye"
Bu site çerezler kullanır. Bu siteyi kullanmaya devam ederek çerez kullanımımızı kabul etmiş olursunuz.
Accept
Daha fazla bilgi edin.…
Üst