Ana sayfa
Forumlar
Yeni mesajlar
Forumlarda ara
Blog
Neler yeni
Yeni mesajlar
Son aktiviteler
Giriş yap
Kayıt ol
Neler yeni
Ara
Ara
Sadece başlıkları ara
Kullanıcı:
Yeni mesajlar
Forumlarda ara
Menü
Giriş yap
Kayıt ol
Install the app
Yükle
Forumlar
Risale-i Nur Okuma ve Anlama
Risale-i Nur Külliyatı
Mesnevi-i Nuriye
Mukaddime
JavaScript devre dışı. Daha iyi bir deneyim için, önce lütfen tarayıcınızda JavaScript'i etkinleştirin.
Çok eski bir web tarayıcısı kullanıyorsunuz. Bu veya diğer siteleri görüntülemekte sorunlar yaşayabilirsiniz..
Tarayıcınızı güncellemeli veya
alternatif bir tarayıcı
kullanmalısınız.
Konuya cevap cer
Mesaj
<blockquote data-quote="Huseyni" data-source="post: 275223" data-attributes="member: 27"><p><span style="font-family: 'tahoma'"><strong>Sayfa No: 16</strong></span></p><p><span style="font-family: 'tahoma'"></span></p><p><span style="font-family: 'tahoma'"></span><p style="text-align: center"><span style="font-family: 'tahoma'"><span style="font-size: 10px"><strong><span style="font-size: 10px">RİSALE-İ NUR’UN BİR NEVİ ARABÎ MESNEVÎ-İ ŞERİF’İ HÜKMÜNDE OLAN BU MECMUANIN MUKADDEMESİ</span></strong></span></span></p> <p style="text-align: center"><span style="font-family: 'tahoma'"><span style="font-size: 10px"><strong><span style="font-size: 10px"></span></strong></span></span></p> <p style="text-align: center"><span style="font-family: 'tahoma'"><span style="font-size: 10px"><strong><span style="font-size: 10px">BEŞ NOKTA’DIR.</span></strong></span></span></p> <p style="text-align: center"><span style="font-family: 'tahoma'"><span style="font-size: 10px"><strong></strong></span></span></p> <p style="text-align: center"><span style="font-family: 'tahoma'"><span style="font-size: 10px"><strong></strong></span></span></p> <p style="text-align: center"><span style="font-family: 'tahoma'"><span style="font-size: 10px"></span></span></p><p><span style="font-size: 10px"><span style="font-family: 'tahoma'"><strong><em>BİRİNCİ NOKTA:</em> </strong> Kırk elli sene evvel, Eski Said, ziyade ulûm-u akliye ve felsefiyede hareket ettiği için, hakikatü’l-hakaike karşı ehl-i tarikat ve ehl-i hakikat gibi bir meslek aradı. Ekser ehl-i tarikat gibi yalnız kalben harekete kanaat edemedi. Çünkü, aklı, fikri hikmet-i felsefiye ile bir derece yaralıydı, tedavi lâzımdı. </span></span></p><p><span style="font-size: 10px"><span style="font-family: 'tahoma'"></span></span></p><p><span style="font-size: 10px"><span style="font-family: 'tahoma'">Sonra, hem kalben, hem aklen hakikate giden bazı büyük ehl-i hakikatin arkasında gitmek istedi. Baktı, onların herbirinin ayrı, câzibedar bir hassası var. Hangisinin arkasından gideceğine tahayyürde kaldı. İmam-ı Rabbânî de ona gaybî bir tarzda “Tevhid-i kıble et” demiş. Yani, “Yalnız bir üstadın arkasından git”<img src="http://erisale.com/images/blank.gif" alt="" class="fr-fic fr-dii fr-draggable " style="" />1 O çok yaralı Eski Said’in kalbine geldi ki: </span></span></p><p><span style="font-size: 10px"></span></p><p><span style="font-size: 10px"><span style="font-family: 'tahoma'">“Üstad-ı hakikî Kur’ân’dır. Tevhid-i kıble bu üstadla olur” diye, yalnız o üstad-ı kudsînin irşadıyla hem kalbi, hem ruhu gayet garip bir tarzda sülûke başladılar. Nefs-i emmaresi de şükûk ve şübehatıyla onu mânevî ve ilmî mücahedeye mecbur etti. Gözü kapalı olarak değil; belki İmam-ı Gazâlî (r.a.) Mevlâna Celâleddin (r.a.) ve İmam-ı Rabbânî (r.a.) gibi kalb, ruh, akıl gözleri açık olarak, ehl‑i istiğrâkın akıl gözünü kapadığı yerlerde, o makamlarda gözü açık olarak gezmiş. Cenâb-ı Hakka hadsiz şükür olsun ki, Kur’ân’ın dersiyle, irşadıyla hakikate bir yol bulmuş, girmiş. Hattâ</span> <span style="font-family: 'trebuchet ms'"><span style="font-size: 22px">وَفِى كُلِّ شَىْءٍ لَهُ اٰيَةٌ تَدُلُّ عَلٰۤى اَنَّهُ وَاحِدٌ </span></span><strong><u><img src="http://erisale.com/images/blank.gif" alt="" class="fr-fic fr-dii fr-draggable " style="" />2</u></strong> <span style="font-family: 'tahoma'">hakikatine mazhar olduğunu, Yeni Said’in Risale-i Nur’uyla göstermiş. </span></span></p><p><span style="font-size: 10px"> </span></p><p><span style="font-size: 10px"></span></p><p><span style="font-size: 10px"></span></p><p><span style="font-size: 10px"></span><span style="font-size: 10px">[NOT]Dipnot-1<span style="font-family: 'Trebuchet MS'"> İmam-ı Rabbanî, <em>el-Mektubat, </em>1:87. 75. Mektubat. </span> Dipnot-2<span style="font-family: 'Trebuchet MS'"> “Herbir şeyde Onun bir olduğuna delâlet eden bir delil vardır.” İbnü’l-Mu’tez’in bir şiirinden alınmıştır. İbn-i Kesîr, <em>Tefsîrü’l-Kur’âni’l-Azîm, </em>1:24. </span> [/NOT] </span></p><p><span style="font-size: 10px"></span></p><p><span style="font-size: 10px"></span></p><p><span style="font-size: 10px"></span></p><p><span style="font-size: 10px"></span> <table style='width: 100%'><tr><td><span style="font-size: 10px"><strong>Arabî</strong>: Arapça </span></td><td><span style="font-size: 10px"><strong>Cenâb-ı Hak</strong>: Hakkın ta kendisi olan sonsuz şeref ve yücelik sahibi Allah </span></td></tr><tr><td><span style="font-size: 10px"><strong>Eski Said</strong>: (bk. bilgiler – Bediüzzaman Said Nursî)</span></td><td><span style="font-size: 10px"><strong>Mesnevî-i Şerif</strong>: her beyti ayrı kafiye olan manzum eser; Mevlânâ’nın Farsça eseri</span></td></tr><tr><td><span style="font-size: 10px"><strong>Mevlâna Celâleddin</strong>: (bk. bilgiler – Mevlânâ Celâleddin-i Rûmî)</span></td><td><span style="font-size: 10px"><strong>Yeni Said</strong>: (bk. bilgiler – Bediüzzaman Said Nursî)</span></td></tr><tr><td><span style="font-size: 10px"><strong>aklen</strong>: akıl vasıtasıyla</span></td><td><span style="font-size: 10px"><strong>câzibedar</strong>: çekici</span></td></tr><tr><td><span style="font-size: 10px"><strong>ehl-i hakikat</strong>: gerçekleri bilenler, hakikatlere ulaşmayı temel alanlar</span></td><td><span style="font-size: 10px"><strong>ehl-i istiğrâk</strong>: manevî zevklere dalıp kendinden geçen kişiler</span></td></tr><tr><td><span style="font-size: 10px"><strong>ehl-i tarikat</strong>: bir tarikata mensup olmak suretiyle hakikate ulaşmaya çalışanlar</span></td><td><span style="font-size: 10px"><strong>ekser</strong>: pek çok</span></td></tr><tr><td><span style="font-size: 10px"><strong>gaybî</strong>: gayba ait; bilinmeyen âlemlerle bağlantılı</span></td><td><span style="font-size: 10px"><strong>gayet</strong>: çok</span></td></tr><tr><td><span style="font-size: 10px"><strong>hadsiz</strong>: sınırsız</span></td><td><span style="font-size: 10px"><strong>hakikat</strong>: bir şeyin aslı ve esası, gerçek mahiyeti</span></td></tr><tr><td><span style="font-size: 10px"><strong>hakikatü'l-hakaik</strong>: hakikatlerin hakikati; en büyük hakikat</span></td><td><span style="font-size: 10px"><strong>hassa</strong>: nitelik, özellik</span></td></tr><tr><td><span style="font-size: 10px"><strong>hikmet-i felsefiye</strong>: varlıkların hakikatlerini felsefî yollarla açıklamayı esas alan sistem</span></td><td><span style="font-size: 10px"><strong>hükmünde olan</strong>: bir şeyle aynı hükmü alan</span></td></tr><tr><td><span style="font-size: 10px"><strong>irşad</strong>: doğru yol gösterme</span></td><td><span style="font-size: 10px"><strong>kalben</strong>: kalp aracılığıyla</span></td></tr><tr><td><span style="font-size: 10px"><strong>kanaat etmek</strong>: yetinmek</span></td><td><span style="font-size: 10px"><strong>mazhar olma</strong>: ayna olma, nail olma</span></td></tr><tr><td><span style="font-size: 10px"><strong>mecmua</strong>: derlenmiş eser</span></td><td><span style="font-size: 10px"><strong>mukaddeme</strong>: önsöz, başlangıç </span></td></tr><tr><td><span style="font-size: 10px"><strong>mücahede</strong>: cihad etme, din uğrunda çaba harcama</span></td><td><span style="font-size: 10px"><strong>nefs-i emmare</strong>: insanı daima kötülüğe, yasak zevk ve isteklere sevk eden duygu</span></td></tr><tr><td><span style="font-size: 10px"><strong>nevi</strong>: çeşit, tür</span></td><td><span style="font-size: 10px"><strong>sülûke başlamak</strong>: mânevî âlemlere ve derecelere yönelmek</span></td></tr><tr><td><span style="font-size: 10px"><strong>tahayyürde kalma</strong>: hayrete düşme; ne yapacağını şaşırma</span></td><td><span style="font-size: 10px"><strong>tevhid-i kıble</strong>: bir tek hedef belirleme</span></td></tr><tr><td><span style="font-size: 10px"><strong>ulûm-u akliye ve felsefiye</strong>: aklî ve felsefî ilimler</span></td><td><span style="font-size: 10px"><strong>ziyade</strong>: çok, fazla</span></td></tr><tr><td><span style="font-size: 10px"><strong>üstad</strong>: eğitici; lider, öncü</span></td><td><span style="font-size: 10px"><strong>üstad-ı hakikî</strong>: gerçek öğretici</span></td></tr><tr><td><span style="font-size: 10px"><strong>üstad-ı kudsî</strong>: kutsal üstad, yol gösterici hoca</span></td><td><span style="font-size: 10px"><strong>İmam-ı Gazâlî</strong>: (bk. bilgiler)</span></td></tr><tr><td><span style="font-size: 10px"><strong>İmam-ı Rabbânî</strong>: (bk. bilgiler)</span></td><td><span style="font-size: 10px"><strong>şükûk ve şübehat</strong>: tereddütler ve şüpheler</span></td></tr><tr><td><span style="font-size: 10px"><strong>şükür</strong>: Allah’a karşı minnet duyma ve Ona teşekkür etme</span></td><td></td></tr></table></blockquote><p></p>
[QUOTE="Huseyni, post: 275223, member: 27"] [FONT=tahoma][B]Sayfa No: 16[/B] [/FONT][CENTER][FONT=tahoma][SIZE=2][B][SIZE=2]RİSALE-İ NUR’UN BİR NEVİ ARABÎ MESNEVÎ-İ ŞERİF’İ HÜKMÜNDE OLAN BU MECMUANIN MUKADDEMESİ BEŞ NOKTA’DIR.[/SIZE] [/B] [/SIZE][/FONT][/CENTER] [SIZE=2][FONT=tahoma][B][I]BİRİNCİ NOKTA:[/I] [/B] Kırk elli sene evvel, Eski Said, ziyade ulûm-u akliye ve felsefiyede hareket ettiği için, hakikatü’l-hakaike karşı ehl-i tarikat ve ehl-i hakikat gibi bir meslek aradı. Ekser ehl-i tarikat gibi yalnız kalben harekete kanaat edemedi. Çünkü, aklı, fikri hikmet-i felsefiye ile bir derece yaralıydı, tedavi lâzımdı. Sonra, hem kalben, hem aklen hakikate giden bazı büyük ehl-i hakikatin arkasında gitmek istedi. Baktı, onların herbirinin ayrı, câzibedar bir hassası var. Hangisinin arkasından gideceğine tahayyürde kaldı. İmam-ı Rabbânî de ona gaybî bir tarzda “Tevhid-i kıble et” demiş. Yani, “Yalnız bir üstadın arkasından git”[IMG]http://erisale.com/images/blank.gif[/IMG]1 O çok yaralı Eski Said’in kalbine geldi ki: [/FONT] [FONT=tahoma]“Üstad-ı hakikî Kur’ân’dır. Tevhid-i kıble bu üstadla olur” diye, yalnız o üstad-ı kudsînin irşadıyla hem kalbi, hem ruhu gayet garip bir tarzda sülûke başladılar. Nefs-i emmaresi de şükûk ve şübehatıyla onu mânevî ve ilmî mücahedeye mecbur etti. Gözü kapalı olarak değil; belki İmam-ı Gazâlî (r.a.) Mevlâna Celâleddin (r.a.) ve İmam-ı Rabbânî (r.a.) gibi kalb, ruh, akıl gözleri açık olarak, ehl‑i istiğrâkın akıl gözünü kapadığı yerlerde, o makamlarda gözü açık olarak gezmiş. Cenâb-ı Hakka hadsiz şükür olsun ki, Kur’ân’ın dersiyle, irşadıyla hakikate bir yol bulmuş, girmiş. Hattâ[/FONT] [FONT=trebuchet ms][SIZE=6]وَفِى كُلِّ شَىْءٍ لَهُ اٰيَةٌ تَدُلُّ عَلٰۤى اَنَّهُ وَاحِدٌ [/SIZE][/FONT][B][U][IMG]http://erisale.com/images/blank.gif[/IMG]2[/U][/B] [FONT=tahoma]hakikatine mazhar olduğunu, Yeni Said’in Risale-i Nur’uyla göstermiş. [/FONT] [/SIZE][SIZE=2][NOT]Dipnot-1[FONT=Trebuchet MS] İmam-ı Rabbanî, [I]el-Mektubat, [/I]1:87. 75. Mektubat. [/FONT] Dipnot-2[FONT=Trebuchet MS] “Herbir şeyde Onun bir olduğuna delâlet eden bir delil vardır.” İbnü’l-Mu’tez’in bir şiirinden alınmıştır. İbn-i Kesîr, [I]Tefsîrü’l-Kur’âni’l-Azîm, [/I]1:24. [/FONT] [/NOT] [/SIZE][TABLE] [TR] [TD][SIZE=2][B]Arabî[/B]: Arapça [/SIZE][/TD] [TD][SIZE=2][B]Cenâb-ı Hak[/B]: Hakkın ta kendisi olan sonsuz şeref ve yücelik sahibi Allah [/SIZE][/TD] [/TR] [TR] [TD][SIZE=2][B]Eski Said[/B]: (bk. bilgiler – Bediüzzaman Said Nursî)[/SIZE][/TD] [TD][SIZE=2][B]Mesnevî-i Şerif[/B]: her beyti ayrı kafiye olan manzum eser; Mevlânâ’nın Farsça eseri[/SIZE][/TD] [/TR] [TR] [TD][SIZE=2][B]Mevlâna Celâleddin[/B]: (bk. bilgiler – Mevlânâ Celâleddin-i Rûmî)[/SIZE][/TD] [TD][SIZE=2][B]Yeni Said[/B]: (bk. bilgiler – Bediüzzaman Said Nursî)[/SIZE][/TD] [/TR] [TR] [TD][SIZE=2][B]aklen[/B]: akıl vasıtasıyla[/SIZE][/TD] [TD][SIZE=2][B]câzibedar[/B]: çekici[/SIZE][/TD] [/TR] [TR] [TD][SIZE=2][B]ehl-i hakikat[/B]: gerçekleri bilenler, hakikatlere ulaşmayı temel alanlar[/SIZE][/TD] [TD][SIZE=2][B]ehl-i istiğrâk[/B]: manevî zevklere dalıp kendinden geçen kişiler[/SIZE][/TD] [/TR] [TR] [TD][SIZE=2][B]ehl-i tarikat[/B]: bir tarikata mensup olmak suretiyle hakikate ulaşmaya çalışanlar[/SIZE][/TD] [TD][SIZE=2][B]ekser[/B]: pek çok[/SIZE][/TD] [/TR] [TR] [TD][SIZE=2][B]gaybî[/B]: gayba ait; bilinmeyen âlemlerle bağlantılı[/SIZE][/TD] [TD][SIZE=2][B]gayet[/B]: çok[/SIZE][/TD] [/TR] [TR] [TD][SIZE=2][B]hadsiz[/B]: sınırsız[/SIZE][/TD] [TD][SIZE=2][B]hakikat[/B]: bir şeyin aslı ve esası, gerçek mahiyeti[/SIZE][/TD] [/TR] [TR] [TD][SIZE=2][B]hakikatü'l-hakaik[/B]: hakikatlerin hakikati; en büyük hakikat[/SIZE][/TD] [TD][SIZE=2][B]hassa[/B]: nitelik, özellik[/SIZE][/TD] [/TR] [TR] [TD][SIZE=2][B]hikmet-i felsefiye[/B]: varlıkların hakikatlerini felsefî yollarla açıklamayı esas alan sistem[/SIZE][/TD] [TD][SIZE=2][B]hükmünde olan[/B]: bir şeyle aynı hükmü alan[/SIZE][/TD] [/TR] [TR] [TD][SIZE=2][B]irşad[/B]: doğru yol gösterme[/SIZE][/TD] [TD][SIZE=2][B]kalben[/B]: kalp aracılığıyla[/SIZE][/TD] [/TR] [TR] [TD][SIZE=2][B]kanaat etmek[/B]: yetinmek[/SIZE][/TD] [TD][SIZE=2][B]mazhar olma[/B]: ayna olma, nail olma[/SIZE][/TD] [/TR] [TR] [TD][SIZE=2][B]mecmua[/B]: derlenmiş eser[/SIZE][/TD] [TD][SIZE=2][B]mukaddeme[/B]: önsöz, başlangıç [/SIZE][/TD] [/TR] [TR] [TD][SIZE=2][B]mücahede[/B]: cihad etme, din uğrunda çaba harcama[/SIZE][/TD] [TD][SIZE=2][B]nefs-i emmare[/B]: insanı daima kötülüğe, yasak zevk ve isteklere sevk eden duygu[/SIZE][/TD] [/TR] [TR] [TD][SIZE=2][B]nevi[/B]: çeşit, tür[/SIZE][/TD] [TD][SIZE=2][B]sülûke başlamak[/B]: mânevî âlemlere ve derecelere yönelmek[/SIZE][/TD] [/TR] [TR] [TD][SIZE=2][B]tahayyürde kalma[/B]: hayrete düşme; ne yapacağını şaşırma[/SIZE][/TD] [TD][SIZE=2][B]tevhid-i kıble[/B]: bir tek hedef belirleme[/SIZE][/TD] [/TR] [TR] [TD][SIZE=2][B]ulûm-u akliye ve felsefiye[/B]: aklî ve felsefî ilimler[/SIZE][/TD] [TD][SIZE=2][B]ziyade[/B]: çok, fazla[/SIZE][/TD] [/TR] [TR] [TD][SIZE=2][B]üstad[/B]: eğitici; lider, öncü[/SIZE][/TD] [TD][SIZE=2][B]üstad-ı hakikî[/B]: gerçek öğretici[/SIZE][/TD] [/TR] [TR] [TD][SIZE=2][B]üstad-ı kudsî[/B]: kutsal üstad, yol gösterici hoca[/SIZE][/TD] [TD][SIZE=2][B]İmam-ı Gazâlî[/B]: (bk. bilgiler)[/SIZE][/TD] [/TR] [TR] [TD][SIZE=2][B]İmam-ı Rabbânî[/B]: (bk. bilgiler)[/SIZE][/TD] [TD][SIZE=2][B]şükûk ve şübehat[/B]: tereddütler ve şüpheler[/SIZE][/TD] [/TR] [TR] [TD][SIZE=2][B]şükür[/B]: Allah’a karşı minnet duyma ve Ona teşekkür etme[/SIZE][/TD] [/TR] [/TABLE] [/QUOTE]
Adı
İnsan doğrulaması
Peygamber Efendimiz a.s.v.'ın kabri nerededir? (Sadece şehir adını küçük harfler ile giriniz)
Cevap yaz
Forumlar
Risale-i Nur Okuma ve Anlama
Risale-i Nur Külliyatı
Mesnevi-i Nuriye
Mukaddime
Bu site çerezler kullanır. Bu siteyi kullanmaya devam ederek çerez kullanımımızı kabul etmiş olursunuz.
Accept
Daha fazla bilgi edin.…
Üst