Zikir ederken düşüncemiz ne olmali ?

ya.adem

New member
Selam aleyküm.
(Nakşibendilik ile alakası yok, genel anlamda bir soru.)

Zikir yaparken, düşüncemiz nasıl olmalıdır ?
Zikr edilen ismin manasıni sorgulamaya(anlamaga) mi çalışmalıyız, yoksa hiçbir düşünce'ye yer vermemeliyiz mi ?
 

faris

Well-known member
Ustad Bediüzzaman r.a. tefekkürü afaki ve enfüsi olarak ele almakta. Afaki tefekkürde çok derine girme enfusi tefekkürde ise yüzeysel gezinme söz konusudur. Ancak belirli meseleleri aşmış kişiler afaki tefekküre gidebilmekteler. Mesela kader meselesinde afaki tefekküre girmek çok sakıncalıdır. Girebilmek için bir çok meseleyi aşmak gerekir. Nitekim şeytan herdaim işbaşında ve vesvese vermektedir. Kişi bazen bu vesvesenin kendi kalbinden geldiğini sanır imanını kaydırırır. Onun için tefekkürde yüzeysel kalmayı tavsiye etmiştir.

Enfüsi tefekküre en güzel örnek Risale-i Nur eserleridir. Allah'ın esma ve sıfatlarını enfusi tefekkürle tefekkür ettirmektedir.

Ancak yine Risale-i Nurda hususan yedinci şuada afaki tefekkürü görmek mümkündür.. Onun için Risale-i Nurdaki bazı meseleler çok ağır kalmaktadır.

İ'lem Eyyühel-Aziz! Tefekkür, gafleti izale eder. Dikkat, teemmül; evham zulümatını dağıtıyor. Lâkin nefsinde, bâtınında, hususî ahvalinde tefekkür ettiğin zaman derinden derine tafsilât ile tedkikat yap. Fakat âfâkî, haricî, umumî ahvalâta teemmül ettiğin vakit sathî, icmalî düşün, tafsilâta geçme. Çünki icmalde, fezlekede olan kıymet ve güzellik, tafsilâtında yoktur. Hem de âfâkî tefekkür, dipsiz denize benziyor, sahili yoktur. İçine dalma, boğulursun.



Arkadaş! Nefsî tefekkürde tafsilâtlı, âfâkî tefekkürde ise icmalî yaparsan, vahdete takarrüb edersin. Aksini yaptığın takdirde kesret fikrini dağıtır, evham seni havalandırır. Enaniyetin kalınlaşır, gafletin kuvvet bulur, tabiata kalbeder. İşte dalalete îsal eden kesret yolu budur.


Mesnevi-i Nuriye ( 147 )


Ve enfüsî tefekkür-ü imanî hakikatının bir parçası, Otuzuncu Söz'ün "ene ve enaniyet"te ve Otuzüçüncü Mektub'un Hayat Penceresinde ve İnsan Penceresinde ve bazı parçaları da sair ecza-yı Nuriyede bir derece beyan edilmiş.

Emirdağ Lahikası-1 ( 147 )

Yine bununla beraber sizin sorunuzu yeniden ele aldığımızda Allah'ı tesbih etmek bir zikirdir nasıl ki kalb ve dil Allah'ı tesbih ve takdis eder öyle de Fikren ve Hayalende Allah'a gitmek gerekir. Ancak kayıd altına almak çok ileri gitmemek gerekir.



 

Huseyni

Müdavim
Ve aleyküm selam kardeş..

Benim anladığım her iki şekilde de olabilir.Yani zikrettiğiniz ismin manasını da bir yandan tefekkür ederek yapabilirsiniz. Esma taliminiz varsa bu kısa yoldur. Zaten Risale-i Nur bu ilmi veriyor. Sadece zikirle yaparsanız bu da mümkündür ve bu yolda da gittikçe, tekrar ettikçe, kalpten söyledikçe o manalar açılır. Ben bunu Üstadın tarikat-hakikat kıyaslaması gibi görüyorum. Birinde yaptğınız virdler, nafileler vs. ameller seyrü süluk yoluyla hakikate götürüken, diğeri direkt hakikate götürüyor. Yanlış anlamışta olabilirim..

İkincisi Esma'ül Hüsnanın iki şekilde tecellisi vardır. Birisi kainatta, diğeri kainatın çekirdeği olan, küçük kainat olan insanın kendisinde..Kainattaki tecellileri tefekkür ederken afaki, kendimizde olan tecellileri tefekkür ederken enfüsi tefekkür yapmış oluyoruz. Afaka ait tefekür hem çok geniş bir dairede olduğundan, hem de o alemde sebepler çok fazla olduğundan tehlikeye düşmek, boğulmak ihtimali var. Ancak sürekli ilim talimi, esma talimi yapanlar için inşaallah bu tehlike daha az seviyededir. Allahu alem..
 
Üst