Yeni eğitim sistemi ile ilgili düşünce ve tavsiyeler

kasif1

Well-known member
Yeni eğitim sistemi ile ilgili düşünce ve tavsiyeler
Geçilmesi düşünülen yeni eğitim sistemi (1-4-4-4) ile ilgili düşünce ve tavsiyeler Mevcut sistemin genel bir değerlendirmesi:
1-Mevcut eğitim sistemi, önemli ölçüde “çoktan seçmeli test tekniği” üzerine kurulmuştur. İlköğretimden başlayan bu sistem, doçentlik sınavına girecek bir akademisyeni dahi etkilemektedir. (Üniversitelerarası Kurul Yabancı Dil Sınavı, gibi.) Bu sistem, ailedeki tüm bireyleri etkisi altına almaktadır. Çocuklar birer yarış atı, aileler de onları yarışlara hazırlayan görevliler haline gelmiştir. Muhakeme, yorumlama, analiz, sentez, değerlendirme gibi zihin becerileri tamamen ihmal edilip -iş ve çalışma imkânı olsun olmasın tüm öğrenciler üniversite okumaya yönlendirilmektedir.
2-Mesleki ve teknik eğitim, akademik başarı düzeyi düşük, “işe yaramaz olarak görülen” öğrencilerin ettiği/ettirildiği bir eğitim alanı haline gelmiştir. Bu durum günümüzde sanayi sahasında ciddi anlamda “kalifiye elaman” eksikliğini ortaya çıkarmaktadır. Devlet üniversitelerin ilgili bölümlerine “istihdam edebileceği kadar” öğrenci almalı ve bu şekilde “diplomalı işsizler ordusu” oluşturmamalıdır. Mesleki ve teknik eğitim teşvik edilmeli, üretim ve beraberinde ihracata dayalı makul bir sistem oluşturularak, ihracata yönelik katma değer oluşturulmalıdır. Bu durum, işsizliği önemli oranda azaltacağı gibi, sosyal refahı da artıracaktır.
3-Din, vicdan, değer ve karakter eğitimi: Tamamen seküler ve “üniversite kazanmaya” dayalı oluşturulan sistemde işin manevi ve “eğitim” tarafı “teferruat” olarak görülmektedir. “Hak etme ve kazanma” anlayışı tamamen dünyevi temeller üzerine bina edilmektedir. Bu durum genel olarak sistemin ürün ve kazanımlarını “dünyevileşme eğilimine” sevk etmektedir. Devlet bu sorunla ilgili olarak üzerine düşeni tümüyle yerine getirmeli, yapamadığı ve eli yetişemediği yerlerde STK’lardan maksimum verimlilik prensibine göre destek almalıdır.
4- Uzaktan eğitim: ABD, 1883 yılında "Correspondence University"nin kurulmasıyla uzaktan eğitim uygulamalarına başlamıştır. Maliyet, zaman ve mekân tasarrufu, eğitim verimliliği, kesintisiz ve sınırsız eğitim imkanı gibi birçok açıdan üstün yönleri bulunan bu sistemde bireylere sınırsız eğitim özgürlüğü tanınmaktadır. Bu sistem eğitim düzeylerine uygun olarak direkt sisteme dahil edilmeli ve yaygınlaştırılmalıdır.
Yeni eğitim sisteminin teknik yönleriyle ilgili düşünceler ve tavsiyeler
OKULÖNCESİ EĞİTİM (1-3 yıl) (4-6 yaşlar arası) -Okulöncesi eğitim 4 – 6 yaş çocuklarını kapsamalıdır. -Çocukların aileleriyle de yeteri kadar zaman geçirebilmesi için haftalık ders saati en fazla 20 saat olmalıdır. -Okulöncesi eğitim kurumlarının denetimi tamamen Milli Eğitim Bakanlığına bağlanmalı ancak velilerin ilgi ve ihtiyaçları göz önüne alınarak kurumlar kendi öğretim programlarını hazırlayabilmelidir. -STK’lar ana baba eğitimi başta olmak üzere her türlü aile destek programı hazırlama ve yürütme yetkisine sahip olmalıdır. -Dersliklerde, öğretmen başına düşen öğrenci sayısı 16’dan fazla olmamalıdır. -Öğrencilerin okula devamı konusunda esneklik gösterilmeli, çocuklar aileleriyle de yeterince zaman geçirebilmelidir. -Okul öncesi eğitim programları bilişsel beceriler kazandırmaktan çok değer ve ahlak eğitimi merkezli olarak hazırlanmalı, çocuğa “okul” ve “ öğrenme” “dini ve milli değerler” sevdirilmelidir. -Kural öğretimi açısından okulöncesi dönemin önemi gözden kaçırılmamalı, hukuk ve toplum, genel ahlak ve din kurallarına uyan bireyler yetiştirmenin en etkili yönteminin okulöncesi dönemde alışkanlık ve kural eğitimi olduğu göz önünde bulundurulmalıdır.
İLKOKUL (4 YIL) (7-10 yaşlar arası) -7-10 yaş çocuklarının devam edeceği bu okullar ülkemizde uygulanan 8 yıllık eğitimden farklı olmalıdır. -Mesela, şu an uygulanan 1’den 8’e kadar tüm sınıfların aynı binada eğitilmesi anlayışından vazgeçilmelidir. Çünkü gelişim psikolojisi açısından düşündüğümüzde 7 ve 14 yaş grubu çocuklar arasında: a)fiziksel gelişim, b)olaylara bakış, c)öncelikler, ihtiyaçlar vb. açılardan çok büyük farklılıklar vardır. -İlkokul programları çocuğun temel yaşam becerileri kazanmasını sağlayacak şekilde düzenlenmeli, her öğrencinin başarıyı tadarak okulu sevmesi sağlanmalıdır. -Öğrencilerin birçok konuda eksik bilgi sahibi olmaları yerine belli konularda tam ve derinlemesine öğrenmesini sağlayacak etkinlikler önemsenmelidir.
Örneğin bu yaştaki çocuğa dilimizdeki “ büyük ünlü uyumu – küçük ünlü uyumu” gibi konuları öğretmeye çalışırken harcanan zaman, çocuğun kendisini yazılı ve sözlü olarak ifade etme yeteneğini geliştirmesi için harcanmalıdır. Benzeri örnekler diğer dersler için de verilebilir. -Eğer programda çocuğun her gün hayatında kullanacağı bilgileri öğretirsek derslerde sık sık tekrar etme gereği de ortadan kalkar. (Yaşam için öğrenme) Zaten çocuk her gün yaşamında bunu kullanmaktadır. Okuma - yazmayı bu konuda örnek verebiliriz: Okuma -yazmayı öğrenen bir çocuk bunu asla unutmaz. Çünkü her an her yerde kullanmaktadır. Oysa bir sayının onluk birlik ayırımı, basamak isimleri gibi konuları her ay tekrar etsek çocuk unutacaktır. Çocuk markette gördüğü etikete bunda kaç onluk kaç birlik var diye bakmaz. Bu açıdan sayıların anlamının öğretilmesi bizi tekrar zahmetinden kurtaracaktır.
-İlkokullarda din dersi programları ülkedeki tüm inanç kesimleri dikkate alınacak şekilde hazırlanmalı her aile çocuğunun alacağı din dersi programını kendisi belirlemelidir.
-Bu kademede Hayat Bilgisi, Türkçe, Matematik, Sanat, Beden Eğitimi ve Karakter eğitimi, Değerler eğitimi dersleri yer almalıdır. Haftalık ders saati sayısı 24-27 olmalı, okul dışında aile çocuğunu istediği zaman istediği eğitime dahil edebilmelidir. Bu kademede not ile değerlendirme yapılmamalı yılda en az dört kez ayrıntılı gözlem formları ve raporlar tutulmalıdır. Bu raporlar öğrenci velisi ve öğretmenin işbirliği ile doldurulmalı öğrenci sınıf tekrarı yapacaksa bu raporlara göre karar verilmelidir. Ancak 1. sınıfta kesinlikle sınıf tekrarı olmamalıdır. Bahsedilen gözlem formları bir üst kurum olan ortaokullara kayıt esnasında dikkate alınmalıdır. -Bu kademede her öğretmene düşen öğrenci sayısı 20’den fazla olmamalıdır. Böylelikle öğretmenlere öğrencilerini tanıyabilme ve yönlendirebilme şansı verilmiş olacaktır. Hatta bu tanıma işlemi için zaman zaman ilgi envanteri, yetenek testi gibi standart araçlardan da faydalanılmalıdır.
ORTAOKUL ( 4 yıl) (11-14 yaşlar arası) -Ortaokul binaları ilköğretim binalarından ayrılmalıdır. -Kayıtlarda ilkokulda hazırlanan gözlem formları dikkate alınmalı, ayrıca istemeleri halinde okullar da yeteneklerine göre öğrencileri sınıflara ayırabilmelidir. Mümkün olduğu takdirde bu ayrım “okul bazlı” olarak da yapılabilir.
-Bu okullarda Türkçe, Matematik, Fen, Sosyal gibi dersler zorunlu olmalı bu derslerin yanı sıra öğrenciler ilgi ve isteklerine göre sanat, beden eğitimi, meslek dersleri, din dersleri gibi dersleri seçebilmelidir. Bu derslerin okutulabilmesi için okullarda iş laboratuarları kurulmalı veya çıraklık eğitim merkezleri ile işbirliği yapılmalıdır. -Yine bu kademede açık öğretim seçeneği açılmalı, isteyen öğrenci açık öğretim sınavları ile okulunu devam zorunluluğu olmadan bitirebilmelidir. -Bu kademedeki okullara devam eden öğrenciler zorunlu derslerin yanında istemeleri halinde; meslek, din, sanat eğitimi ağırlıklı programlardan birini veya daha fazlasını seçebilmelidir. Mesela, temel dersleri alan bir öğrenci, isterse, ek olarak “meslek eğitimi, din eğitimi, sanat eğitimi” ağırlıklı programlardan birini tercih edebilmeli, gerekirse bu programları okutulduğu ayrı ayrı okullar açılmalıdır. Mesela sabahtan öğlene kadar temel dersleri alan bir öğrenci, öğlenden sonra, sanat, meslek, din ağırlıklı programlardan birine devam edebilir. Bunun örgütlenmesi şu şekilde olabilir: A okulu sabahtan öğlene kadar temel dersleri verirken, öğlenden sonra, sanat eğitimi, B okulu yine aynı şekilde öğlenden sonra din eğitimi verebilmelidir. -Açık ortaokula devam eden öğrenciler -istedikleri takdirde- mesleki kurslara, çıraklık eğitim merkezlerine devam edebilmeli ve erken yaşta meslek becerisi kazanabilmelidir. -Bu okullardaki meslek dersleri ve zorunlu derslerdeki ilgi ve başarıya göre öğrenciler liseye yönlendirmelidir. -Bu kademeden itibaren okulların yapılanması da gerçek demokrasi ülkelerinde olduğu gibi olmalı;karma okulların yanı sıra dileyen veli ya da öğrencinin tercih edebileceği tek cinsiyetli eğitim veren okullar açılmalıdır.
LİSE (4 yıl) (15-18 yaşlar arası) -Lise kademesi ortaokul üzerine kurulmalı, okullar tamamen gene liseler ve mesleki liseler olacak şekilde ayarlanmalıdır. Ancak bu okul türlerinden birini seçen öğrenci sınavla başka bir liseye geçebilme hakkına sahip olabilmelidir. (Mesela sosyal bilimler lisesine devam eden bir öğrenci istekli ve başarılı olduğu takdirde Japonya ve Almanya’daki gibi lise değiştirebilecektir.)
-Bu okulların temel amacı öğrenciyi üniversiteye hazırlamak ve öğrenciye meslek kazandırmaktır. Ortaokulda yeteneklerinin farkına varmış ve meslekler hakkında bilgi edinmiş öğrenci, lise seçimini daha iyi yapacağı için lisedeki başarısı da artacaktır. Ayrıca mesleği ile ilgili düşünceleri ve anlayışı erken yaşlarda gelişmiş bireyler iş yaşamında daha başarılı olacaktır. -Üniversiteye giriş için okullarda olgunluk sınavı yapılmalı, olgunluk sınavını geçen öğrenciler her üniversitenin kendisinin yapacağı bir sınavla seçilmeli bu sınavı da merkezi bir kurul/birim değerlendirmelidir. Üniversite sadece öğrenci seçmek için soracağı soruları belirlemeli değerlendirme merkezi kurulca yapılmalıdır. (Sorular ilgili üniversite tarafından hazırlandıktan sonra seçme ve yerleştirme işlemi yine ÖSYM tarzı merkezi bir birim tarafından yapılacaktır.) -Son olarak, mutlaka ve mutlaka genel liselerin oranı azaltılarak, mesleki ve teknik lise oranı artırılmalıdır.
 
Üst