Yaratan’ın Vefâ Buyruğu

ABDULLAH4

Forum Yöneticisi
Yaratan’ın Vefâ Buyruğu




Cenâb-ı Hak buyuruyor:

“Rabbin, sadece kendisine kulluk etmenizi, ana-babanıza da iyi davranmanızı kesin bir şekilde emretti. Onlardan biri veya her ikisi senin yanında yaşlanırsa, kendilerine «of!» bile deme; onları azarlama; ikisine de güzel söz söyle. Onları esirgeyerek alçakgönüllülükle üzerlerine kanat ger ve: «Rabbim! Küçüklüğümde onlar beni nasıl yetiştirmişlerse, şimdi de sen onlara (öyle) rahmet et!» diyerek dua et.” (İsra, 23-24)

Rasûlullah (sav) buyurdular:

“Allah Teâlâ, yaşından ötürü bir ihtiyara saygı gösteren gence, yaşlılığında hizmet edecek kimseler lutfeder.” (Tirmizî, Birr, 75)

Hayatımız perde perde… Her açışımızda hayatın bir başka döneminde buluyoruz kendimizi. Son perdeyle gelen yaşlılık adeta “ebediyyet âleminin bekleme odası” gibi. Hastalıkların, alınganlıkların bir de ele muhtaç olmanın hissedildiği o demler... Daha önce tatmadığı güçsüzlüğü, bir kenara itilmişliği, gözlerden düşmüşlüğü fark etmenin ağırlığı oturur yorgun yüzlere. Hele özene bezene yetiştirdiği, herkesin bildiği tabirle “yemeyip yedirdiği, giymeyip giydirdiği” çocukları tarafından horlanmak, azarlanmak, terk edilmek, önemsenmemek, dışlanmak yok mu, yaşlılığın sabredilmesi en zor tarafı da bu olsa gerek.

Yaşlıları hayatımızın dışına ittiğimizden beri dünyamıza renk veren güzelliklerin birer birer ortadan kaybolduğunu fark edemiyoruz. Onların yolumuza ışık tutan, anlam kazandıran tecrübelerine ihtiyacımız olmadığına inandığımız andan beri değişmeye başladı hayatın tadı. Bir zamanlar işimizle meşgulken himayesine bıraktığımız çocuklarımız mutlu, bizler huzurlu idik. Evlerde daha serbest (!) olma adına onları huzur evlerine yerleştirdikten sonra bizler aynı huzuru duyamazken, çocuklarımız da mutlu değil. Bu gelişmeler yavaş yavaş kendisinden başkasını düşünmeyen bireyleri çıkarıyor ortaya. Yaşlıları sırtında kambur gibi görenlerin sayısı artıyor ne yazık ki… Geniş odalar, ferah ortamlar dar geliyor bencil yüreklere. Evlerinde barındıramadıkları yaşlılar, artık gönüllerinde de barınamıyor.

Oysa sevdiklerinin dünyasından çıkarılmak pek ağır gelir onların gönüllerine. Buna karşılık içten bir tebessüm, güzel bir söz, değerli olduklarını hissettiren minik bir hediye onları mutluluğun zirvesine çıkarmak için yeterlidir.

Ayrıca ailede ya da çok yakınımızda bulunan yaşlı insanlar hayatın koşuşturmacısında nefes aldığımız bir alan sağlar. Biliriz ki onlar evin bereketidir. Musibetlerde birer kalkan vazifesi yaptıklarını Peygamber Efendimiz (sav) bildiriyor:

“Eğer süt emen çocuklar, beli bükük yaşlılar, otlayan hayvanlar olmasaydı, üzerinize azâb sel gibi gelirdi.” Yaşlarından ötürü büyüklerin bir takım sıkıntılarına katlanmak hayır kapılarını açar, gönüllerdeki ülfeti çoğaltır. Adını koyamadığımız bir huzur kaplar yüreğimizi. (Necla Günay, Altınoluk Dergisi Mart-2011)

Her Güne Bir Esma-ül Hüsna (Allah’ın En Güzel İsimleri)

el-Aliyy: Pek yüce olan, beşerî tasavvurun tahayyül edeceği her şeyin ötesinde ve üstünde olan, kendinden daha üstün hiçbir şey olmayan, izzet ve şeref bakımından hükümranlığı ile en yüce olan demektir.

Kısa Günün Kârı

Ne mutlu kendini bilen ve kalben Yaratan’ı ile buluşmuş büyüklerimize… Ve ne mutlu yaşlıların değerini bilip, onlara sevgi ve saygı gösteren gençlere!
 
Üst