Vecize Analizi 39 : Hikmetteki Desâtir, Hükümette Nevâmis...

Huseyni

Müdavim
Kuvvet hakka hizmetkâr olmalı

NURDAN BİR VECİZE
BAKİ ÇİMİÇ

“Hikmetteki desâtir,
hükümette nevâmis,
hakta olan kavânîn,
kuvvetteki kavâid birbiriyle
olmazsa müstenid ve
müstemid: Cumhur-u nâsda olmaz, ne müsmir ve müessir. Şeriatte şeâir; kalır mühmel, muattal. Umur-u nâsda
olmaz, müstenid ve
mu’temid.”


(Lemeat)


Kuvvet hakka hizmetkâr olmalı, haklı olan kuvvetli olmalı. Yoksa “Kuvvetli olan haklı olmalıdır” gibi bir durum zulümdür. Bu sır gereği kuvvet her halükârda hakta istimâl edilmeli. Haktaki kuvvet adalete hizmet etmeli.

Bilgi, hakkın üstün olmasına hizmet eden söz ve hareketlerin uygunluğu olan hikmetteki düstûrlar, yönetimdeki kânunlar, hakta olan prensipler, kuvvette bulunan kurallar birbirleriyle istinâd, dayanışma yardımlaşma içinde, i’timâd edilen olmalı ve birbirlerine yardım etmeli.

Yoksa kamuoyu, kamu vicdanı ve çoğunluk olan cumhur-u nâs verimli, meyvedâr ve tesîrli olamaz. İstifâde edemez ve o kânunlar cumhur-u nâsa yararlı olamaz. O zaman hikmetteki düstûrlar, yöneticilerin kuralları ve kânunları, hak olan prensip ve kavânîn ve kuvvetteki kurallar birbiri ile uyumlu olmalı ve birbirini desteklemelidir. İnsanların saadeti, huzur ve mutluluğu bu kânunların ve kuralların ve de prensiplerin içtimâsına ve ittihâdına bağlıdır.

Böyle olmazsa, İslâm şeriatı yani âyet, hadîs, kıyas, icmâ-i ümmet ve büyük mezhep imamlarının içtihatları üzerine kurulan İslâm dinînin kuralları ve namaz, ezan, cami gibi İslâm alâmetleri ve sembolleri olan şeair ihmâl edilmiş, uygulanmamış olur, başıboş kalır. İnsanlara ait işlerde de yardım, yardımlaşma ve kendisine i’timâd edilen, güvenilen işler ve davranışlar olmaz. Bu ise insanlığın ifsâda gidişi ve maddî, manevî marazların ve de sosyal hayatın bağlarının çözülmesidir.

Kuvvet hakka hizmetkâr olmalı
 

faris

Well-known member
Cevap: Hikmetteki Desâtir, Hükümette Nevâmis...

Hikmet var, hükümet yok, o zaman hikmeti tatbik edecek merci olmaz. Tersi hükümet var, ama hikmet yok, bu sefer de hükümet zulüm ve baskı ile insanlara rahatsızlık verir. Bu yüzden hükümete hikmet, hikmete hükümet lazım, bunlar birbirini tamamlayan şeylerdir.

Yine hak var; ama onu tatbik edecek siyasi ve iktisadi güç yok, o zaman hakkın insanlara bir faydası olmaz. Hakkın tatbiki için kuvvet lazım. Tersi kuvvet var, ama hak yok; bu sefer de kuvvet insanları ezmekte ve zulümde kötü bir araç haline dönüşür. Öyle ise hakka kuvvet, kuvvete hak lazım.



Bu birbirini tamamlayan şeyler bir arada olmaz ise, insanları adil ve merhametli bir şekilde idare etmek mümkün olmaz. Şeriatın güce, gücün de şeriata ihtiyacı var; yoksa şeriat insanların pratik hayatından çıkar gider, halihazırda olduğu gibi...


(1) bk. Sözler, Lemeat

Kaynak : Sorularla Risale | "Kavaid birbiriyle olmazsa müstenid ve müstemid: Cumhur-u nâsta olmaz, ne müsmir ve müessir. Şeriatta şeair; kalır mühmel, muattal. Umûr-u nâsta olmaz, müstenid ve mu'temid." cümlelerini açıklar mısınız?
 

dcyln

Yeni Üye
Cevap: Hikmetteki Desâtir, Hükümette Nevâmis...

benim anladıgım da bir kanunu tatbik eden yoksa o kanun ortaya çıkmaz. ilmi bir vücudda kalır. bu yüzden kanun hakimsiz olmaz. yani kanunla hükmeden bir kuvvet olmazsa kanunun varlığı da bilinemez..
bu kaideye göre kainatta hükümferma olan kanunların esasında bir tatbik eden vardır. yoksa o kanunlar kendileri harice çıkıp bir icraat ifa edemezler. bi iş yapamazlar. kanunun varlığı için bir hakim gereklidir. üstad bir kanun hakimsiz olmaz kaidesini allah ın varlığının zarureti vücubu için kullanmıştır.

diğer taraftan o kanunla hükmeden kuvvet herhangi başıboş bir kuvvet olamaz. bilen ilim sahibi vaziyete hakim birisi ancak hükmeder. mesela bir ilçeyi mevcut kanunlarla yönetecek şahıs rastgele bir adam olamaz. emrinde ne kadar asker ve polis de olsa o kuvvet başıboş serseri bir kuvvettir. o kanunları bilen onlara vukufiyeti olan bir şahıs ancak hükmeder ki ona kaymakam denir. bu durum daire daire gider. ülkeyi yöneten hakim de daha alim ve vaziyete daha hakim bir zattir. işte kainatte hükmeden zat ne derece muktedir alim bir zat olmalıdır burdan anlaşılabilr.
 
Son düzenleme:

kenz-i mahfi

Sorumlu
Cevap: Hikmetteki Desâtir, Hükümette Nevâmis...

Bu vecizeden anladığım şudur ki; Kanunu tatbik eden merci ile tatbik ettiği husus çok mühimdir. Kanunu tatbik eden hükümet olduğu gibi, tatbik ettiği kanun ise "hikmetteki desatir"e uygun olan kanunun tatbiki iledir. Görünüşte hikmetteki desatir yani şeriatın emrettiği kaide her ne kadar akla ve mantığa uygun değil ve sanki zulüm gibi görünse de, verdiği neticeler ile meyvedardır. Hikmetteki desatir ise şimdiki manada şeriatın emrettiği usulleri tatbik etmek iledir. Yoksa beşerin icat ettiği düsturları yani beşeri kanunları tatbik etmek, her ne kadar tatbik eden merci hükümet olsa da işte cumhur-u avamda tesir etmiyor. İşte hırsızlığın önüne geçilemiyor. Zinanın haddi hesabı kesilmiyor. Bunlardan en çok bildiğimiz husus, hırsızlık konusundadır. Hikmetteki desatir yani şeriat hırsızlığın cezasını farklı tayin ettiği halde, beşeri kanunlar farklı tayin etmiş ve halen bu beşeri düsturları tatbik ediyoruz. Onun için tesiri olmuyor. Hırsızlığın önüne geçilmediği gibi "nasıl olsa insanlar görmüyor, hükümet polisi beni yakalayamaz" düşüncesiyle hırsızlığa devam ediliyor. Muhakkak surette "hikmetteki desatir"e göre tatbik edilmesi lazım. Zaten tarih buna şahit olmuştur. Öyle bir zaman ki hırsızlık yok denecek kadar az ve cezası da yok denecek kadar az verilmiştir.

Yalnız hükümet, kanunu tatbik ederken müsavat üzere kanunu tatbik etmelidir. Yani bütün herkese eşit surette kanunu tatbik etmelidir. Bu kaide "müsavatsız adalet, adalet değil" kaidesiyle izah edilir. Yani fakire ayrı, zengin ve makam sahibine ayrı kanun tatbik etmek eşitlik olmadığı gibi müthiş bir zulmü netice verir. Şu anda ülkemizde tatbik edilen kanunlar gibi....

Bir de kanunu tatbik ederken şu usul uygulanmalıdır. "Kuvvet hakka hizmetkar olmalı" Zaten meselenin özü budur. Kuvvet hakta olmalı, hak kuvvette olmamalıdır. Bu düsturun ucu kaçtığı zaman, kuvvet elinde olan hükümet veya şahıslar zulme başlıyor maalesef...
 
Üst