Uhud Harbi ve Cevşen...

Muvahhid1

Well-known member
İslam tarihinin unutulmaz savaşlarının ikincisidir uhud harbi. Öyle dehşetli bir savaştır ki; Resul-ü Ekrem asm Allah’ın emri ile zırhının üstüne bir zırh daha giymiştir. Efendimiz asm’ın amcası Hz. Hamza ra, İslamiyetin ilk muallimi Mus’an bin Umeyr ra gibi bir çok güzide sahabe bu savaşta şehit düştüler. Halbuki Resul-ü Ekrem asm savunma harbi yapılmasını istemişti, fakat bedir harbine katılamayan genç sahabelerin ısrarı üzerine uhud’a çıkmaya karar verdi. Daha sonra genç sahabeler görüşlerinde ısrar ettikleri için pişman olmuşlarsa da netice değişmemiştir. Okçular yerleştirmiştir Resul-ü Ekrem asm ayneyn tepesine ve mahvolduğumuzu görseniz bile, düşmanı darmadağın ettiğimizi görseniz bile yerlerinizden ayrılmayınız diye tembih de bulunmuştur.

Savaş mutlak galibiyet olarak gözükürken, Müslümanların, hususan okçu tepesindeki sahabelerin bir anlık zaafı ile mağlubiyet meydana gelmiştir. Ve bu savaş başlamadan evvel bir ayet nazil olur ve der ki; ‘’Allah seni insanlardan koruyacaktır’’ Cenab-ı Hak Resulüne diyor ki; ‘’korkma, Allah seni su-i kasıtlardan koruyacaktır.’’ Evet Allah koruyacaktır ama esbaba teşebbüs etmek icap ediyor. Allah tarafından koruma altına alınan Resul-ü Ekrem asm iki zırh giyerek çıkıyor savaş meydanına. Bir asker için, bir savaşçı için kılıç, silah ne kadar önemli ise, zırh ve kalkan da o derece önemli ve ehemmiyetlidir. Güçlü, kuvvetli olabilirsiniz.
Kılıç kullanmakta çok maharetli olabilirsiniz. Vurduğunuzu devirip, savaş meydanında fırtına gibi esiyor olabilirsiniz. Ama zırhınız yoksa, kalkan kullanmıyorsanız küçük bir darbe ile yok olabilir ve dahası savaş meydanını terk etmek durumunda kalabilirsiniz. Önemli olan işte tam da budur, ayakta kalabilmek ve mücadeleye devam etmek.

Evet , savaş tüm hızıyla devam ederken Cebrail as çıka gelir ve Resul-ü Ekrem asm’a zırhı çıkar bunu oku der. Oku dediği zırh anlamına gelen Cevşen-i kebir duası. Savaş meydanında nazil olması da bir hayli merak konusu. Korunma, ayakta kalabilme önemli demiştik, işte bu dua korunma için okunacaktı, Cenab-ı Hakkın hıfz ve himayesine nail olunmak için taşınacaktı.

Yaşadığımız dönemde artık savaşlar çok sık olmuyor ve karşı karşıya çarpışma da yapılmıyor.
Şimdi diplomasi ile ve siyaset ile savaşılıyor. Düşmanlarımız eskisi kadar çok ama neredeler? Nerden hücum edecekler? Bilmiyoruz. Bediüzzaman Said Nursi hazretleri konu ile ilgili şöyle demektedir:

’ Bana ızdırab veren, yalnız İslâm'ın maruz kaldığı tehlikelerdir. Eskiden tehlikeler hariçten gelirdi; onun için mukavemet kolaydı. Şimdi tehlike içeriden geliyor. Kurt, gövdenin içine girdi. Şimdi mukavemet güçleşti. Korkarım ki cem'iyetin bünyesi buna dayanamaz, çünki düşmanı sezmez. Can damarını koparan, kanını içen en büyük hasmını dost zanneder. Cem'iyetin basiret gözü böyle körleşirse, iman kalesi tehlikededir. İşte benim ızdırabım, yegâne ızdırabım budur.
Tarihçe-i Hayat ( 628 )

işte bu şartlarda korunma lüzumu bin kat daha artmaktadır.
Evet şimdi cevşen okumanın ve onun manevi kal’asına sığınmanın tam zamanı. Cevşen-ül kebiri bir zırh gibi boynumuza asalım ve tesirini göstermesi için ve görünmeyen düşmanlara karşı bize koruyucu olması için her gün okuyalım. Gaflet sebebi ile ben her gün okuyamıyor olsam da, her dakika üstümde taşımaya dikkat ediyorum. 9 ağustos Perşembe günü iftarımı açıp, koltuğa şöyle bir yaslandıktan sonra, boynumda taşıdığım cevşeni çıkarıp masanı üstüne koyunca bu yazdıklarım aklıma düştü, medar-ı istifade olması niyetiyle…


Fatih Ekinci
 
Üst