Tevhid

[Ahmet.1]

Sivrisineğin gözünü halkeden, Güneş'i dahi o halketmiştir. Mektûbat

 

[Ahmet.1]

Bir şeyden her şeyi yapmak ve herşeyi birtek şey yapmak, herşeyin hâlıkına has bir iştir. Sözler

 

[Ahmet.1]

Bak çeşmelere, çaylara, ırmaklara... Yerden, dağlardan kaynamaları tesadüfî değildir. Sözler

 

[Ahmet.1]

Evet bir kavun çekirdeğini halk eden zât, bilbedahe kavunu halk edendir; ondan başkası olamaz. Şuâlar

 

[Ahmet.1]

Bir elmayı, bir adama hakikî rızk olarak vermek; bütün yeryüzünü bütün meyvelerle dolduran o zât verebilir. Ve o, ona hakikî Rezzak olur." Sözler

 

[Ahmet.1]

Bir elmayı halkedecek; elbette dünyada bütün elmaları halketmeye ve koca baharı icad etmeye muktedir olmak gerektir. Sözler

 

[Ahmet.1]

Baharı icad etmeyen, bir elmayı icad edemez. Zira o elma o tezgâhta dokunuyor. Bir elmayı icad eden, bir baharı icad edebilir. Sözler

 

[Ahmet.1]

Çekirdeği yapan, onun üstünde ağacı o yapar; ve ağacı yapan, onun üstünde meyveleri dahi o icad eder. Lem'alar

 

[Ahmet.1]

Semavat sahifesini güneş ve yıldızlarla yazan kudretle, bal arısıyla karıncanın sahifelerini hüceyrat ve zerrat ile yazan kudret birdir. Mesnevî-i Nuriye

 

[Ahmet.1]

Sen kendi cismine ve a'zalarına ve onlardaki eğri büğrü yerlerin meyvelerine ve faidelerine bak! Kemal-i hikmet içinde kemal-i kudreti gör. Sözler

 

[Ahmet.1]

Her şeyi yapamayan hiçbir şeyi yapamaz ve birtek şeyi halkeden, her şeyi yapabilir. Sözler

 

[Ahmet.1]

Kâinata Rab olan, kâinat içinde mazlum küçük mahlukların dertlerini görmek, feryatlarını işitmek gerektir. Dertlerini görmeyen, feryatlarını işitmeyen, "Rab" olamaz. Sözler

 

[Ahmet.1]

"Bir harf kâtibsiz olmaz" bildikleri halde, nasıl bir harfinde bir kitab yazılan şu kâinat kitabını, kâtibsiz zannediyorlar. Sözler

 

[Ahmet.1]

Gözümüzle görüyoruz; Birisi var ki, bize zemin yüzünü rahmetin binlerle hediyeleriyle doldurmuş, bir ziyafetgâh yapmış. Şuâlar

 

[Ahmet.1]

Ben şu evi nasıl yaptım ve tanzim ettim; Öyle de, şu dünya hânesini birisi yapmış ve tanzim etmiş. Sözler

 

[Ahmet.1]

Tevhidin en kuvvetli delili ve kudretin en hayretli mu’cizesi, sûretleri açmasıdır. Şuâlar

 

[Ahmet.1]

Bütün mevcûdatın muntazam sûretlerini basit maddeden yapmak ve açmak, vahdeti bedahetle isbat eder. Şuâlar

 

[Ahmet.1]

Her eser-i Samedanî, bir mektub gibi, bir Sâni'-i Zülcelal'in esmasını bildirir. Nakıştan manaya geçsen, esma yoluyla Müsemmayı bulursun. Sözler

 

[Ahmet.1]

Sinek kanadından tâ semavat kandillerine kadar o derece ince bir intizam gözetilmiş ki, sinek kanadı kadar şirke yer bırakılmamış. Sözler

 

[Ahmet.1]

Semavat sahifesini güneş ve yıldızlarla yazan kudretle, bal arısıyla karıncanın sahifelerini hüceyrat ve zerrat ile yazan kudret birdir. Mesnevî-i Nuriye