Tahir büyükkörükçü hocaefendi ve bediüzzaman hazretleri

ABDULLAH4

Forum Yöneticisi
TAHİR BÜYÜKKÖRÜKÇÜ HOCAEFENDİ VE BEDİÜZZAMAN HAZRETLERİ


Abdurahman Büyükkörükçü hocamızla 29.06.2011 tarihinde Konya Erenköy’deki evlerinde kısa bir görüşme nasip oldu. İnşallah daha teferruatlı bir söyleşiyi ileride yapacağız. Bu vesile ile hem hocamıza, hem beraber hocamızın evine gittiğimiz başta Nureddin bey olmak üzere KON TV yetkililerine teşekkür ederim



Kıymetli ziyaretçilerimiz, bir devrin en meşhur hatiplerinden merhum Tahir Büyükkörükçü Hocaefendi'yi Mart ayında Rahmet-i Rahman'a uğurlamıştık. Hocamız son senelerini hastalıklarla geçirdiğinden ziyaret etmek nasip olmamıştı. Taziyesi için Konya- Erenköy'deki evlerine gittiğimizde, değerli evladı Abdurrahman Büyükkörükçü hocamızla tanışmak ve bir söyleşi için söz almak nasip olmuştu.


Abdurahman Büyükkörükçü hocamızla 29.06.2011 tarihinde Konya Erenköy'deki evlerinde kısa bir görüşme nasip oldu. İnşallah daha teferruatlı bir söyleşiyi ileride yapacağız. Bu vesile ile hem hocamıza, hem beraber hocamızın evine gittiğimiz başta Nureddin bey olmak üzere KON TV yetkililerine teşekkür ederim.

Bu kısa söyleşide Tahir Büyükkörükçü hocamızın Üstad Bediüzzaman ile alakalı görüşlerini okuyacaksınız. Cenab-ı Hak her iki büyüğümüze rahmetiyle muamelede bulunsun. Saygılarımla.

Abdurrahman Hocamız, Tahir Hocaefendi'nin Bediüzzaman hazretlerine sevgisine şöyle ışık tuttular;
"Efendim, babacığım, Bediüzzaman Hazretlerini çok sever, onun hayat hikâyesini yakından bilir, onun gerçek bir mücahid olduğuna inanır, o sebeple de çok severdi.

Bediüzzaman hazretlerinin çektiği çile malum. Babacığımın da hayatı çilelerle geçti. Yani ortak kaderleri vardı. O yönüyle de ayrıca takdir ederdi. İmam-ı Azam'ın İmam Ebu Yusuf'a söylediği gibi, altının, gümüşün, incinin yakutun kadru kıymetini o ile meşgul olan bilir.

Merhum babacığım, Bediüzzaman Hazretlerini çok sever, ona yerine göre "ilmi dünyayı dolduran insan" yerine göre "yarım dünya" derdi. Ve her fırsatta kendisine hayranlığını ifade ederdi. Ve de onun hayat mücadelesini hemen her kürsüde, her vaazında Akif'den, Mevlana'dan olduğu gibi, Bediüzzaman'dan da bir şeyler naklederdi. Özellikle özel sohbetlerinde bunu görüyoruz.

Her sohbetinde üstadın güzel yönlerini anlatır, Hazretin şu sözünü ise mutlaka vurgulardı; "Bütün dünyalığımı sol elime alabilmeliyim. Sağ elim tesbihime boş kalmalı."

Ben babacığımın şöyle dediğini çok duymuşumdur; "İnşallahu Rahman, onu sevdiğini iddia edenlerden çok daha fazla seviyor olarak huzur-u ilahiye varacağız."

Hani "onu seviyoruz" diyen gruplar, cemaatler var ya. Tabii onlar da bizim kardeşlerimiz. Onlar da seviyorlar, muhlisler ama mesela babam Nakşî idi. Fakat diyordu ki; "Onların Bediüzzaman'a olan sevgilerinden inşallah daha önde olarak onlarla beraber olacağız."

Asıl anlatacağım şey ise şudur; Konyamızda Bediüzzaman Hazretlerinin kardeşi Abdülmecid Efendi öğretmenlik yapmış. Babacığımla tanışmışlar, sevişmişler. Abdülmecid Efendi'nin vefatında(1967) Kapı Camiinin Kürsüsünde namazdan önce babam vaaz etmiş. Biliyorsunuz, Abdülmecid Efendi Üçler Mezarlığında medfundur..


Babam derdi ki; "O gün güzel, bereketli bir vaaz oldu. Gece rüyamda Bediüzzaman hazretlerini gördüm. Hazretle bir yolda beraber yürüyoruz. Benim de onun da üzerinde pardösü var. Yan yanayız. Ellerimizi birbirine kenetlemişiz. Ama şöyle görüyorum. Kan onun vücudunda deveran ediyor. Kolundan gelip benim koluma giriyor. Aynı kan benim vücudumda deveran ediyor, Bediüzzaman hazretlerinin vücuduna geçiyor."

Babacığım bu rüyayı gözyaşlarıyla bize anlatırdı. Karşılıklı bir sevgi var ki, Cenab-ı Hak böyle bir rüyayı lütfetmiş.
Bediüzzaman hazretlerinin o zor şartlardaki mücadelesine babam hayrandı. Mesela Bediüzzaman hazretleri sakal bırakmamış ve evlenmemiş. Sünnetlerin tatbiki konusunda babacığımın çok ciddi bir titizliği vardı. Bu konuda hayatı boyunca kimse taviz verdiğini ben duymadım.


Ama Bediüzzaman hazretleri bu konuda müdafaa ediyor ve kendisinden naklen diyordu ki; "Ben nasıl evleneyim? Hayatımın yüzde doksanı cezaevlerinde, hapishanelerde geçmiş. Aile hukukuna riayet edemezdim ki. Onun için evlenemedim.

Her girdiğimde sakalımı keseceklerdi. Resul-i Ekrem(Sallalahu aleyhi ve sellem) bir sünneti onların elinde ihanet aleti olmasın, oyuncak olmasın. Onun için sakal koymadım" ifadeleriyle Bediüzzaman hazretlerini, koca üstadı müdafaa ederdi.

İzninizle bir hatıra daha aktarayım. Bizim Konya'da bir ağabeyimiz var; Ömer Alay Bey. Halen hayattadır. Kendisi diyor ki; "Vaktiyle Şarka bir yolculuk yapmıştık. Çok yaşlı bir zatla karşılaştık. Bediüzzaman Hazretlerinin medrese arkadaşlarındanmış.

Bize anlattıklarından birisi de şu; "Molla Said, Kur'an okurken, okuduğu Kur'an sahifesinin arkasına elini koyardı.
"Said niye böyle yapıyorsun. Niye elini koyuyorsun?" dedik. Dedi ki; "Eğer elimi koymazsam, alttaki sayfayı da görüyorum. Yazılar birbirine karışıyor".

Bu da hoş bir hatıradır. Yani Bediüzzaman hazretleri aynı zamanda kerametleri de olan, çok büyük bir Allah dostu, bir has kul, bir büyük mücahid. Onun için bütün varlığımızla kendisi seviyoruz. Onların sözleri bizim için hüccet, onların sevgisi de Cennete girmenin vesile ve vasıtasıdır. Çünkü kişi sevdiğiyle beraberdir. Onları severek inşallah cennette oluruz diye düşünüyoruz."

SalihOkur/cevaplar.org
 
Üst