اَللهُ لاَۤ اِلٰهَ اِلاَّ هُوَ الْحَىُّ الْقَيُّومُ
اِنَّ الدِّينَ عِنْدَ اللهِ اْلاِسْلاَمُ
ŞU DÜNYA ve dünya içindeki ruh-u insanî ve insanda dinin mahiyet ve kıymetlerini; ve eğer din-i hak olmazsa dünya bir zindan olması; ve dinsiz insan en bedbaht mahlûk olduğunu; ve şu âlemin tılsımını açan, ruh-u beşerîyi zulümâttan kurtaran Yâ Allah ve Lâ ilâhe illâllah olduğunu
Eski zamanda, iki kardeş uzun bir seyahate beraber gidiyorlar. Git gide ta yol ikileşti. O iki yol başında ciddî bir adamı gördüler. Ondan sordular: “Hangi yol iyidir?” O dahi onlara dedi ki: “Sağ yolda kanun ve nizama tebaiyet mecburiyeti vardır. Fakat o külfet içinde bir emniyet ve saadet vardır. Sol yolda ise serbestiyet ve hürriyet vardır. Fakat o serbestiyet içinde bir tehlike ve şekavet vardır. Şimdi intihaptaki ihtiyar sizdedir.”
Bunu dinledikten sonra, güzel huylu kardeş sağ yola “Tevekkeltü alâllah” deyip gitti ve nizam ve intizama tebaiyeti kabul etti. Ahlâksız ve serseri olan diğer kardeş, sırf serbestlik için sol yolu tercih etti. Zahiren hafif, mânen ağır vaziyette giden bu adamı hayalen takip ediyoruz:
İşte bu adam, dereden tepeden aşıp, git gide ta hâli bir sahrâya girdi. Birden müthiş bir sada işitti. Baktı ki, dehşetli bir arslan, meşelikten çıkıp ona hücum ediyor. O da kaçtı, ta altmış arşın derinliğinde susuz bir kuyuya rast geldi. Korkusundan
[NOT]
Dipnot-1 “Allah Teâlâ ki, Ondan başka hiçbir ilâh yoktur. Hayy Odur (Hayatı ezelî ve ebedî olan ve bütün varlıklara hayat veren Odur). Kayyum Odur (Bizzat kâim olan Odur. Varlığı sonsuza kadar devam eder, bütün varlıklar Onunla ayakta durur ve varlıkları Onunla devam eder).” Bakara Sûresi, 2:255.
Dipnot-2 “Şüphesiz ki Allah katında makbul olan din İslâm dinidir.” Âl-i İmran Sûresi, 3:19.
Dipnot-3 bk. A’lâ Sûresi, 87:14-19.
[/NOT]
Lâ ilâhe illâllah: Allah’tan başka ilah yoktur (bk. e-l-h) | arşın: yaklaşık 68 cm’lik bir ölçü birimi |
bedbaht: talihsiz, kötü talihli | din-i hak: hak din, İslâm (bk. ḥ-ḳ-ḳ) |
emniyet: güven (bk. e-m-n) | hâli: boş |
ihtiyar: irade, tercih (bk. ḫ-y-r) | intihap: seçme |
intizam: disiplin, düzen (bk. n-ẓ-m) | külfet: zorluk |
mahiyet: esas, nitelik | mahlûk: yaratık (bk. ḫ-l-ḳ) |
meşelik: orman | mânen: mânevî olarak (bk. a-n-y) |
nizam: düzen (bk. n-ẓ-m) | ruh-u beşerî: insan ruhu (bk. r-v-ḥ) |
ruh-u insanî: insan ruhu (bk. r-v-ḥ) | saadet: mutluluk |
sada: ses | sahra: ova, meydan |
tebaiyet: uyma, tabi olma | temsilî: kıyaslamalı benzetme şeklinde, analojik (bk. m-s̱-l) |
tevekkeltü alâllah: “Allah’a dayandım ve güvendim” (bk. v-k-l) | tılsım: sır, gizem |
zahiren: görünüşte (bk. ẓ-h-r) | zulümât: karanlıklar (bk. ẓ-l-m) |
âlem: dünya (bk. a-l-m) | şekavet: sıkıntı, mutsuzluk |
<tbody style="margin: 0px; padding: 0px;">
</tbody>
Son düzenleme: