Said Nursi'nin Anlattığı Hikaye Bana Ders Oldu

ASHAB-I BEDR

Well-known member

294369_10150295847024672_696779671_7526006_6181616_n.jpg


Son Şahitler’den Kemal Taner
,Bediüzzaman‘la olan görüşmesini anlatıyor…

“Hapishaneye yanına görüşmeye gitmiştim. Namazı yeni kılmış, tesbih çekiyordu. Elini öptükten sonra kendilerine dedim ki:‘Efendim, size birçok keramet gösterir, diyorlar.

Halbuki ben sizden herhangi bir harikal hal ve veziyet görmedim. Eğer böyle birşey gösteriyorsanız, bana da gösterin, meselâ şu elinizdeki tesbih kendi kendine yürüsün.’
“Bediüzzaman tebessüm etti. Bana temsilî şu hikâyeyi anlattı:“Bir adamın çok sevdiği, sevimli, sevgili bir tek oğlu varmış.

Adam bu kıymetli yavrusuna, çok değerli bir hediye almak için, kuyumcu dükkânına götürmüş, Çok çeşitli elmas ve mücevherattan hangisini beğenir ve isterse oğluna alacakmış.

“Mücevherat dükkânında, kuyumcu adam, dükkânı süslemek için; tavana, çok çeşitli renklerde, kırmızı, yeşil, mavi, mor, pembe, sarı her renkte büyük balonlar asmış.


Çocuk dükkâna girince mütemadiyen tavandaki balonlara bakarak, ‘Baba ben bu balonlardan isterim’ diye tutturmuş, başlamış ağlamaya.

Adam, ‘Oğlum, ben sana çok pahalı ve kıymetli, elmas, mücevher alacağım’ diyormuş, Çocuk ise, ‘Ben balon isterim’ diye ağlayıp duruyormuş.

Bu misali bana anlatan Bediüzzaman, sözlerine devamla:
[NOT]
Ben Kur’ân’ın elmas ve mücevherat dükkânının bekçisiyim, dellalıyım.

Ben baloncu değilim.

Benim dükkânımda, benim pazarımda, Kur’ân’ın ebedi ve ölümsüz elmasları var.

Ben bunlarla meşgulüm.

Ben Kur’ân nurunu ilân ediyorum, balonculuk yapmıyorum
‘ dedi.



[/NOT]
“Bediüzzaman’ın ne demek istediğini anlamıştım, yaptığım hareketten dolayı mahçup olmuştum.”


Necmettin Şahiner, Son Şahitler
 
Allah razı olsun, ashabı bedir kardeş birilerinden keramet beklemek değil fakat bazen şekerleme diyebileceğimiz rüyalar veya harikulade haller yaşama isteği geliyor, bunu aşmanın bu halden çıkmanın yolu ne ola acaba? bilglendirirseniz minnet duyarım :003: ZAHİD
 

ASHAB-I BEDR

Well-known member
Allah razı olsun, ashabı bedir kardeş birilerinden keramet beklemek değil fakat bazen şekerleme diyebileceğimiz rüyalar veya harikulade haller yaşama isteği geliyor, bunu aşmanın bu halden çıkmanın yolu ne ola acaba? bilglendirirseniz minnet duyarım :003: ZAHİD

Ecmain Olsun Kardeşim,

Hepimiz insanız ve bazen yüreğimize su serpecek sözler,nasihatler veya bazı hadiseler görmeyi murad ediyoruz.

Görmek hissiyatımız aslında zahiren görmekten yana olunca, batın tarafı hep açıkta kalıyor.Ardındaki hakikate kilitlenmeyi unutuyoruz belki de zamanla...

Şehadet Aleminin içinde gayb alemini görebilmek için Kur'an'a yolculuk etmek gerektiğine inanıyorum.

Bu yolculuğu yapabilmeyi istemek esas aslında mühim olan...

Bu yolculuğa çıkanlar hiç ruh alemleri boş dönmemişler.Üstad gibi Kur'an deryasından incilerle,sedeflerle çıkabilenleri anlamaya ve yaşamaya gayret inşaAllah...

Bu gayreti gösterenlere elbet Cenab-ı Hak her manayı açar.Tesbih de yürür , tesbihi çeken de ...

Kur'an da tüm cevaplar var.Her açtığımızda bizimle konuştuğunu bilebilsek...


Meşguliyetler ne kadar Kur'An-ı Kerim istikametinde olursa o istek ve haller de o tarafa sürüklenir şahsi fikrim.


Tabi uygulayanlardan olabilmek duasıyla...
 

ASHAB-I BEDR

Well-known member
Evet uygulamaya koymak çok önemli, bilakis onun için soruyorum, Allah razı olsun,
gurbetteyim dua eder dua beklerim,
selametle kalın...

Allah (c.c) cümlemizden Razı Olsun.Ümitsizliğe yer yok Elhamdülillah hepimiz için...Yokluğumuzu bildikçe Var Olan Allah bize kapılarını açar inşaAllah..

Rabbim duanıza duamızı karşı kainatın cümle duasına dahil etsin inşaAllah !...

Amin..


Aşağıdaki kıssayı da bu duamıza ihlas hesabından katalım inşaAllah...


[NOT]Zünnûn-i Mısrî k.s. anlatıyor:

Bir gün bir doktorun yanına uğradım, etrafında kadın ve erkeklerden oluşan bir topluluk vardı. Her birine hastalıklarına uygun ilaçları tarif ediyordu.

Yaklaşıp selam verdim, o da selamımı aldı. Sonra ona dedim ki:

– Allah Tealâ sana merhamet etsin. Günah hastalığının ilacını bana tarif eder misin?

Doktor oldukça mahirdi. Yaklaşık bir saat kadar başını öne eğip sustu. Sonra başını kaldırarak şöyle dedi:

– Sana bu hastalığın ilacını tarif etsem anlayabilir misin?

– Evet, inşallah anlarım, dedim.

Doktor:

– Fakr kökünü, sabır yaprağını, tevazu dalını, huşu meyvesini, muhabbet bitkisini, sekinet hurmasını, heybet ve sıdk çiçeklerini topla. Bunları bir araya getirdiğinde söyleyeceklerimi harfiyyen uygula.

Önce bu topladıklarının üzerine İslâm hükümlerinin suyunu dök, altını ise iştiyak ve aşk ateşiyle tutuştur, azametle alevlendir.

Ta ki hikmet köpükleri köpürsün. Saf bir fikir ile durulduğu vakit rıza süzgecinden geçir ve zikir kâsesine boşalt.

Ayrıca içine nasuh tevbesi ilave et. Amelini görme ve bunu halvet dükkânında iç.

İçtikten sonra vefa suyu ile ağzını çalkala, açlık ve takva misvakı ile dişlerini misvakla.

Üzerine kanaat elmasını kokla ve son olarak da Allah Tealâ’nın dışındaki şeylerden yüz çevirme mendiliyle dudaklarını sil.

İşte bu ilaç günahları yok eder ve gaybı en iyi bilen yüce Allah’a yaklaştırır.


(Abdullah b. Esad Yâfiî, Ravzu’r-Riyâhîn fî Hikâyeti’s-Sâlihîn)
[/NOT]
 
Üst