Sadeleştirme Analizi - Sekizinci Söz

Huseyni

Müdavim
Seksen ikinci cümle:

“Ey bu yerlerin hâkimi! O.M.

“Ey bu yerlerin hâkimi! S.M.


Tebrik ediyoruz..Bu cümle aynıyla muhafaza edilmiş.Bu cümle seksen cümle içinde aynen muhafaza edilen tek cümle olmaz özelliğine sahip. O yüzden tebrike değer olduğunu düşünüyorum. Bir tane de olsa lutfedip orjinaline hürmet göstermişler..

 

Huseyni

Müdavim
Seksen üçüncü cümle:

Senin bahtına düştüm. O.M.
Bahtına düştüm. S.M.


1. Baştaki "senin" kaldırılmakla tahrif edilmiş..
 

Huseyni

Müdavim
Seksen dördüncü cümle:

Sana dehalet ediyorum ve sana hizmetkârım ve senin rızanı istiyorum ve seni arıyorum.” O.M.

Sana sığınıyorum, senin hizmetkârınım, rızanı istiyorum ve seni arıyorum. S.M.



1. Bu cümlede sadece "dehalet" kelimesi alışık olmadığımız bir kelime. Ki bu kelime de cümle içinde az çok kendi manasını veriyor. Risale-i Nur'da değiştirilen her kelime tahrifattır. Bu tahrifat, bize biraz yabancı olan kelimeleri değiştirmekle birlikte, bilinenlerin de değiştirilmesiyle katmerli bir hale getirilmiştir.

2. "Ve sana hizmetkârım" "senin hizmetkârınım" şeklinde değiştirilmiş. "Ve" bağlacı kaldırılmış. Bu terkip çok anlaşılır olduğu halde tahrif edilmiş.."Sana hizmetkârım" ı "senin hizmetkârınım" şeklinde değiştirmenin nasıl bir faydası vardır ?

3. "Ve senin rızanı istiyorum" "rızanı istiyorum" şeklinde değiştirilmiş. Hem "ve" hem "senin" kaldırılarak tahrifat yapılmış.
 

Huseyni

Müdavim
Seksen beşinci cümle:

Ve bu niyazdan sonra, birden kuyunun duvarı yarılıp, şahane, nezih ve güzel bir bahçeye bir kapı açıldı. O.M.

Bu yakarıştan sonra birden kuyunun duvarı yarılır, şahane, nezih ve güzel bir bahçeye kapı açılır. S.M.


Yine çok rahatlıkla anlaşılabilen ve içinde bilmediğimiz tek bir kelime dahi olmayan bir cümle..Demek ki sadeleştirmenin anlaşılmamakla pek bir ilgisi yoktur. Anlaşılsa da, anlaşılmasa da tahrif edilen cümleler bunun bariz ispatıdır..


1. "Ve bu niyazdan sonra" "ve bu yakarıştan sonra" şeklinde değiştirilmiş. Birincisi;
cümlenin başındaki "ve" bağlacı kaldırılarak cümlede tahrifat yapılmış..İkincisi; Çevirinin doğru veya yanlış olduğuna dahi bakmadan, cümle içinde bir diğer kelime olan "nezih" kelimesi ile "niyaz" kelimesini kıyas edelim..Her iki kelime de cümle içinda gayet anlaşılabilir değil midir ve "niyaz" kelimesi, "nezih" kelimesinden daha çok bildiğimiz bir kelime değil midir ? O halde biraz daha az bildiğimiz kelimenin sabit bırakılıp, sıkça kullandığımız kelimenin değiştirilmesi tezat değil midir ?

2. "Birden kuyunun duvarı yarılıp" "birden kuyunun duvarı yarılır" şeklinde değiştirilerek tahrif edilmiş..

3. "Güzel bir bahçeye bir kapı açıldı" "güzel bir bahçeye kapı açılır" şeklinde değiştirilmiş. Orjinal cümledeki "bir" lerden birisi kaldırılmak ve fiildeki zaman geniş zamanla ifade edilmek suretiyle tahrifat yapılmış..

 

Huseyni

Müdavim
Seksen altıncı cümle:

Belki, ejderha ağzı o kapıya inkılâb etti ve arslan ve ejderha iki hizmetkâr suretini giydiler ve onu içeriye davet ediyorlar. O.M.

Ejderhanın ağzı o kapıya dönüşür ve aslan ile ejderha, iki hizmetkâr suretini alarak onu içeri davet eder. S.M.


1. Cümlede bize yabancı olan sadece "inkılâb" kelimesi var. O dahi temsilin buraya kadar olan kısmını takib eden biri için anlaşılır mahiyettedir..

2. "Belki, ejderha ağzı" terkibi "ejderhanın ağzı" şeklinde çevrilmiş. Orjinal cümlenin başındaki "belki" kesinliği ifade eden bir söylemdir..Tahrif edilmiş metinde ise, bu kesinlik manası kaybolmuştur..

3."O kapıya inkılâb etti" terkibi "o kapıya dönüşür" şeklinde değiştirilmiş. Fiildeki zaman değiştirilerek tahrif edilmiş..

4. "Ve arslan ve ejderha" terkibi "ve aslan ile ejderha" şeklinde değiştirilmiş. Ortadaki "ve" bağlacı hangi hikmete binaendir bilinmez, "ile" bağlacı ile değiştirilmiş..Tahrifçilerden tutarsız bir misal daha..

5. "İki hizmetkâr suretini giydiler" "iki hizmetkâr suretini alarak" şeklinde değiştirilmiş. "Suret giyme" "suret alma" şeklinde değiştirilerek tahrif edilmiş..

6. "Ve onu içeriye davet ediyorlar" "onu içeri davet eder" şeklinde değiştirilmiş..Cümlenin bu terkibin bir gerisinden başlayan değişiklik, "ve" bağlacının kaldırılmasını da netice vermiş. Ve "davet ediyorlar" "davet eder" şeklinde çevrilerek tahrif edilmiş.
 

Huseyni

Müdavim
Seksen yedinci cümle:

Hattâ o arslan, kendisine musahhar bir at şekline girdi. O.M.

Hatta aslan, adamın emrine amade bir at şekline girer. S.M.


1. "Hattâ o arslan" terkibi "hatta aslan" şeklinde değiştirilmiş, İşaret zamiri olan "o", muhtemelen gereksiz görülüp, kaldırılmış, tahrif edilmiş..

2. "Kendisine musahhar" terkibi "adamın emrine amade" şeklinde değiştirilerek tahrif edilmiş. Sanki "amade" "musahhar" dan çok kullanılan bir kelime..Eğer "amade" anlaşılan bir kelime ise cümle içinde; "musahhar" da gayet anlaşılır bir kelimedir. Ki düzenli bir risale okuyucusunun en sık karşılaştığı kelimelerden birisidir bu..Hem buradaki "adamın emrine" terkibi fazladan konmuştur..Yani şu kadarcık yerde hem manayı bozma, hem de lüzumsuz eklemeler yapılmak suretiyle tahrifat yapılmış. Yani en azından bu kadar tahrife girişilmişken, kelimelerin doğrudan manalarına olsun sadık kalınamaz mıydı ? Müellifinin rızası yok ki
bu kadar hatayı terkib etmişler bilerek ya da bilmeyerek..

3. "Bir at şekline girdi" terkibi, "bir at şekline girer" şeklinde, klasik, fiildeki zaman değiştirilmek suretiyle tahrif edilmiş..
 

Huseyni

Müdavim
Seksen sekizinci cümle:

İşte ey tembel nefsim ve ey hayalî arkadaşım! O.M.

İşte ey tembel nefsim ve ey hayalî arkadaşım!
S.M.

Olduğu gibi muhafaza edilen, bu risaledeki ikinci cümle bu yanılmıyorsam..
 

Huseyni

Müdavim
Seksen dokuzuncu cümle:

Geliniz, bu iki kardeşin vaziyetlerini muvazene edelim. O.M.

Geliniz, bu iki kardeşin vaziyetlerini karşılaştıralım. S.M.

Cümlede tek tahrif, cümlenin fiilinde yapılmış..Mana muhafaza edilmiş..
 
Z

Ziyaretçi

Misafir
Ey sevgili kardeş ben de senin değerlendirmelerini çok taraflı buluyorum. İnandığın doğrular uğruna hata bulman için bu kadar uğraşmanı anlamsız ve yersiz buldum. Ben bir öğretmen olarak asla orjinalleri Sarı Risalelere değişmem ama burada niyetin ne olduğuna bakmanızı ve İhlas Risalesini anlayarak bir daha okumanızı Zat-ı Alinizden isterim. Hürmetler...
 

TaLHa

Nur-u Aynım
Yönetici
Ey sevgili kardeş ben de senin değerlendirmelerini çok taraflı buluyorum. İnandığın doğrular uğruna hata bulman için bu kadar uğraşmanı anlamsız ve yersiz buldum. Ben bir öğretmen olarak asla orjinalleri Sarı Risalelere değişmem ama burada niyetin ne olduğuna bakmanızı ve İhlas Risalesini anlayarak bir daha okumanızı Zat-ı Alinizden isterim. Hürmetler...

Taraflı bulmanız gayet normal mutlak bir taraf olacaktır. Ama burada taraflı bulmanızda farklı bir anlam varki bunu ifade etmişsiniz, yani bir meselede hakikat nazarıyla değil kendi nazarını ele alarak hakikati perdeleyerek taraf tutmayı ima eder gibi.. Bu taraflı bulma meselesine örnek gösterebilir misiniz?

İkinci husus ise ihlas risalesini okumamızı tavsiye etmeniz güzel lakin burada ihlassızlık görmüşsünüzde yada ihlası kıran manilerden birkaçını görmüşsünüz ki bunu ifade ediyor gibi bir anlam çıkıyor. Bu meseleyede bir örnek gösterir misiniz.

Hatamızı gösterirseniz memnun olur hatalarımızı düzeltmiş oluruz, ancak üstü kapalı söylerseniz hatamızı göremeyiz.

[BILGI]Benim boynumda veya koynumda bir akrep bulunduğunu biri söylese veya gösterse; ondan darılmak değil, belki memnun olmak lâzım gelir.


Mektubat ( 64 )[/BILGI]
 

Huseyni

Müdavim
Ey sevgili kardeş ben de senin değerlendirmelerini çok taraflı buluyorum. İnandığın doğrular uğruna hata bulman için bu kadar uğraşmanı anlamsız ve yersiz buldum. Ben bir öğretmen olarak asla orjinalleri Sarı Risalelere değişmem ama burada niyetin ne olduğuna bakmanızı ve İhlas Risalesini anlayarak bir daha okumanızı Zat-ı Alinizden isterim. Hürmetler...

Değerli kardeşim evet bir tarafımız var ve inandığımız doğrularda var. Tarafımız Bediüzzaman hazretlerinin, Risale-i nurların ve üstad hazretlerinin varisleri olan talebelerinin tarafı ve onların bu konudaki fikirlerini de gayet doğru buluyorum. Haliyle bu çalışma da bunun bir neticesidir söylediğinzi gibi. Niyet olarak içine kendi hissimiz karışmışsa Allah affetsin. Amin.

Ancak hiçbir şekilde bu sadeleştirmeye kayıtsız kalmak ve yapılan işin içinde yapılan yanlışların o kadar mübalağalı yanlışlar olduğunu göstermememek sizce iyi niyet midir sorarım? Bu çalışmayı şu niyetle yaptık. Bediüzzaman hazretleri, Risalei nurlar ve varis ağabeyler sadeleştirme aleyhindeki fikirlerini açıkça beyan ettiler ve doğru bulmadıklarını yapılmaması gerektiğini söylediler. Buna rağmen ciddiye alınmadı ve sanki sadeleştirme doğru yapılan birşeymiş gibi diretildi. Biz de bizzat eserin kendisindeki hataları gösterdik ki doğrulukla ilgisi olmadığı bizzat anlaşılsın.

Şimdi sadece bu sözde bir ya da iki tane cümle orjinal halinde bırakılıp muhafaza edilmiş. Allah cc. için elinize orjinal sekizinci söz ü alın ve baştan buraya kadar olan kısmı okuyun. Bu bir iki cümle haricindeki cümleler anlaşılmaktan bu kadar mı uzak ve yerine getirilen cümleler, değiştirilen kelimeler bizzat o kelimenin ve cümlenin manası olarak mı ifade edilmiş, yoksa hiç değişmemesi gereken değişikliklerle iyice orjinalliği mi bozulmuş ? Elinizi vicdanınıza koyun bunu söyleyin. Yahu "bu" yu "şu" yapmanın nasıl ciddi bir mazereti olabilir ? Bunlar basit şeyler diyeceksiniz belki ama o halde neden bu kadar basit hatalar yapılmış, hangi amaçla yapılmış ? En azından sadece (bunu dahi tasvip etmiyoruz) bilinmeyen kelimelerin manası verilseydi de, diğer kısımları olduğu gibi bırakılsaydı, böyle titiz bir çalışma yapılmış olsaydı olmaz mıydı ? Bunu da mı yapamazlardı ? Ve biz de bu kadar eleştirecek nokta bulamasaydık olmaz mıydı ?

Madem onlar bunu ciddiye almamışlar, istedikleri gibi at koşturmuşlar, bir yerde değiştirdiklerini başka yerde muhafaza etmişler..Elbette biz de bundaki hataları "bundan okusam ne olur" diye düşünenler için, "okursanız çok şey kaybedersiniz" mesajını vermek gayesiyle göstereceğiz. Ve bu çalışma böyle bir niyetin eseridir. Bilhassa insafsızca yapılan değişikliklere biraz insafsızca eleştiri de bulunmuşsak eserin orjinaline olan taraftarlığımızdan ve onun cesedinin gözümüz önünde soyulmasına tahammül edemeyişimizdendir. Yoksa iman ve islam noktasında hepsi de kardeşimizdir. Ve benim bu cemaatin içinde çok samimi kardeşlerim de vardır. Onları tenzih ederim ancak bu işi yapanları da tebrik edecek değiliz ve uygulamanın bizzat yanlış olduğunu kendi eserlerinde dahi göstermek bizim için bir hata ise eğer, buna yol açanlar için daha büyük hatadır diye düşünüyorum.

Bu arada geçenlerde bir NT mağazasına gittim ve sadeleştirilmiş eserlerden bulamadım. Sevinmedim değil. İnşaallah dileriz bu işten tamamen vazgeçerler.
 

Huseyni

Müdavim
Bir de şunu söyleyeyim..

Empati denen birşey var. Sadeleştirme meselesinde abarttığımızı söyleyen kardeşlere bu empati denen şeyi yapmalarını rica ediyorum. Bir düşünün, bugün dersaneler kapatılacak diye sesinizi en ücra köşelere kadar duyurdunuz. Haklısınız ya da değilsiniz ayrı konudur fakat bu konu sizi nasıl ilgilendiriyor ve dersanelerin kapatılması sizi ne kadar acıtıyorsa ve bunun için nasıl bütün elinizdeki imkanlarınızı kullanmış ve kullanıyor iseniz; bizim de sadeleştirme meselesi içimizi acıtıyor. Biz de aynı hassasiyeti belki daha fazlasını bu konuda taşımaktayız ve bunun için müsbet olan her ne varsa bütün yolları deniyoruz ve bu faaliyet devam ettikçe de deneyeceğiz inşaallah. Allah cc. bu yolda ihlasımıza zarar ziyan vermesin, amin..
 
Üst