Risale-i Nur'dan Nasıl Yetişebilirim?

topraktoprak

Well-known member


Bu suale, kısaca, çok merakla, ciddi gayret ve sadakatle, bolca okuyup dinlemekle ve sistemli çalışmakla diye cevab verebiliriz. Bu kısa cevabın izahı için, yetişmenin maddî ve manevî sebeblerini iki başlık altında inceleyeceğiz. Risale-i Nur’dan yapılacak ilmi çalışmalardan iyi bir verim alınabilmesi için, öncelikle manevî ve ruhî bazı şartların yerine getirilmiş olması gerekir. Bu nedenle önce manevî sebeblerden başlıyoruz.

Risale-i Nur’dan Yetişmenin Manevî Sebebleri
1- Merak: Bediüzzaman Hazretleri “Merak ilmin hocasıdır.” der. Hakikaten insan, en iyi merak ettiği şeyi öğrenir. Merakın verdiği ilgi ve muhabbetle elde edilen bir bilgi, hem çok iyi anlaşılır, hem de zihinde çok iyi yerleşir. Talebeler, okul hayatlarında merak duydukları dersleri, zor da olsa kolayca geçtiklerini, merak veya sevgi duymadıkları derslerde, basit de olsa nasıl zorlandıklarını iyi bilirler. Bu yüzden, kişi kendisine Allah’ın bir ihsanı olan merak duygusunu lüzumsuz şeyler üzerinde israf etmeyip ilim tahsili üzerine yönlendirmelidir. Merakı artırıcı ve canlı tutucu tedbirler almak da bu noktada çok çok faydalı olacaktır. Mesela mütalaa esnasında aklımıza takılan sualleri, bir yere kaydederek veya zihnimizde taşıyıp erbabı ile karşılaştığımızda sormak, ya da ilmî müzakere ortamlarına rağbet etmek gibi…

2- Ciddi Gayret: İlmi talebi için ciddi ve ihlâslı bir gayret içinde olmak lazımdır. Arabca bir atasözünde, “Men talebe ve cedde, vecede” denilmiştir. Üstad Bediüzzaman’ın bu atasözüne verdiği mana şudur: “İhlâs ile kim ne isterse Allah verir.”(1) Yine “Allah’ın ilmi isteyene, zenginliği ise kendi dilediğine vereceği” meşhur bir sözdür. İlim için gereken ciddi taleb ve gayreti göstermeden arzu edilen derecede yetişilemeyeceği açıktır.


3- İstikrar: Söz konusu ciddi çalışmanın sarsılmaz bir sebat ve istikrarla devam etmesi de şarttır. Bir zaman gayrete gelip ciddi çalışmak, daha sonra bu hali kaybetmek ve kısa süren gayretlerin ardından uzun kopuşlar yaşamak gibi istikrarsızlıklara düşmemek için dikkatli olmalıdır. İstikrarlı çalışma, ilim tahsili gibi her şeyde de çok mühim olduğundandır ki, Resul-ü Ekrem Efendimiz (asm), “Bilin ki, Allah katında amellerin en sevimlisi, az da olsa devamlı olanıdır.” (2) buyurarak Müslümanları, işlerinde devamlı ve istikrarlı olmaya teşvik etmiştir.


4- Sadakat: Risale-i Nur talebeliğinde sadık olmak da bu kıymetli marifetullah derslerinden yetişmenin mühim bir şartıdır. Sadakatin kerameti vardır. Sadık talebe olmak, o marifet ve hakikatlerin bizlere açılmasına bir vesile olur. Sadık dostların arasında fazla mesafe olmadığı gibi, Risale-i Nur da sadık talebelerine kendini daha fazla açar. Badiüzzaman Hazretleri’nin meşhur Yazı Mektubu’nda, “Bir sene bu dersleri anlayarak ve kabul ederek okuyan bu zamanın mühim hakikatli bir âlimi olabilir.” (3) demesi dikkate şayandır. Üstad’ın bu cümlede, yalnız anlamayı yeterli görmeyip kabul etmeyi de ilave etmesi bu sadakate işaret ediyor denilebilir. Yani, Risale-i Nur’u sadakatle okuyan âlim olabilir, başkası olamaz demektir.


5- Dua: Her hayırlı işimizde dua ile Allah’tan yardım istemek en büyük kulluk vazifelerimizden biri olduğuna göre, elbette hayırlı bir ilim için de Allah’a çokça yalvarmamız gerekir. Kur’an-ı Kerim’de, “Rabbim! İlmimi artır! de!” (4) buyurarak bizzat Yüce Rabbimiz bizlerden ilim için dua etmemizi istiyor. Biz de bu kudsî emre uyarak ilmimizi artırması için hep dua etmeliyiz ve Nur Talebeleri’nin daimî bir duası olan “Allahım! Bize sevdiğin ve razı olduğun şekilde Kur’anın sırlarını öğret ve bizi her an ve zamanda Kur’an’ın hizmetinde muvaffak eyle.” diye beş vakit namazımızın ardından içten gelerek yalvarmalıyız. Rabbimiz rahmetiyle dualarımızı kabul buyurur inşallah…


Risale-i Nur’dan Yetişmenin Maddî Sebebleri


1- Osmanlıca okuma süratini hızlandırmak: Risaleleri Kur’an harfleriyle yazılmış olan orijinal nüshalarından okuyor isek, öncelikle Osmanlıca okuma süratimizin iyi bir seviyeye gelmesi lazım. Ta ki zihnimiz, cümlelerin bütününe çabuk ulaşıp manayı kolayca kavrayabilsin. Ayrıca, Kur’an’ın mukaddes harfleri ile yazılmış olan Risalelerin orijinal nüshalarından daha fazla feyiz alındığı malum ve meşhur bir hakikattir. Bunun gibi, o kudsî harflerin bereketiyle, Risalelerden alınan feyizlerin daha kalıcı ve ruhu daha terbiye edici bir ilim olarak zihinlere yerleşeceği de bir gerçektir.


2- Osmanlıca lügat bilgisini artırmak: Osmanlıca lügat bilgimizin gelişmiş olması Risaleleri anlamayı hızlandırmak için şarttır. Öyle olmalı ki, bir lügati gördüğümüzde, mesela ‘fevk’ kelimesini gördüğümüzde, zihnimiz hiç duraksamadan “üst” manasını anlamalıdır. Lügatlere vukûfiyette bu seviye yakalanmadıkça, mütalaa ettiğimiz sayfaya ince bir sis perdesi arkasından bakmış gibi oluruz. Bu da anlatılan manaları hakkıyla anlamamıza engel olur.

3- Risaleleri gazete gibi aceleyle okumamak: Okurken acele etmeden, kelimeleri, cümleleri anlaya anlaya ilerlemek. Birkaç satır ilerledikten sonra, geri dönüp anlatılanları zihninde toplamak. Anlaşılamayan yerleri bir yere kaydederek bilenlere sormak gerekir. Risaleleri bu şekilde teenni ve özenle okuma gereğine işaretle Hazret-i Üstad, “Risaleleri gazete gibi okumayınız.” der. Bizleri acele okumaya sevk eden şey, daha çok sayfa okuma düşüncesidir. Hadiste bildirildiği gibi, “Teenni Allah’tan, acele ise şeytandandır.” (5) Şeytan, yapılan işlerin kalitesini düşürerek o işin hayra hizmetini engellemek için, insanı daima aceleye teşvik eder. Şeytan’ın bu desisesine karşı uyanık olmak lazımdır.


4- Çok okumak: Teenni ile yapılan bu asıl mütalaanın yanında, ikinci bir mütalaa tarzını ayrıca sürdürmek de çok faydalı olacaktır. O da yukarıdakine nispetle daha hızlı bir okumadır. Bu tarz ile daha çok sayfa ilerleyerek, hem Osmanlıca denilen İslam harfleriyle okumayı hızlandırmak, hem Risale-i Nur’un üslubuna iyice alışmak, hem de Risale-i Nur’un geneli hakkında daha çabuk ve daha çok malumat sahibi olmak gibi faydalar temin edilmiş olur. Fakat bunda dahi manadan bütünüyle kopmamaya dikkat edilmelidir.


5- Her gün düzenli okumak: Düzenli mütalaalar yaparak, hem Risaleyi anlama kabiliyetimizi, hem de bilgilerimizi artırabiliriz. Nur Talebeleri’nin mürşidleri, Kur’an hakikatlerinin manevî bir tefsiri olan Risale-i Nur’dur. Bunu daima zihnimizde bulundurarak, hemen her gün o şeyhimizin ders ve terbiyesini, Risalelerin kapağını açıp okumakla almamız gerektiğinin farkında olmalıyız. Buna teşvik için, Hazret-i Üstad meşhur Şeker Mektubu’nda şöyle der: “Benimle hakikat meşrebinde sohbet etmek ve görüşmek isteyen adam, hangi risaleyi açsa; benimle değil, Kur’an’ın hizmetkârı olan üstadıyla görüşür ve iman hakikatlerinden zevkle bir ders alabilir.” (6)


6- Elinde kalem bulundurmak: Okuma esnasında elinde muhakkak kalem bulundurmalı, uygun yerlere notlar alınmalıdır. Eğer kitab üzerine not alıyor isek, sayfada kirli, çirkin bir görüntü oluşmamasına dikkat edilmelidir. Bu hem okunan risaleye hürmetin, hem sonraki zamanlarda o notlardan faydalanabilmenin bir gereğidir. Önemli gördüğümüz kelimeler renkli kalemlerle boyanabilir. Bu şekilde elinde kalemle okumak dikkati hep canlı tutacaktır.


7- Fihrist çıkarmak: Fihrist çıkarmak için ayrı bir defter tutmak. Okuduğumuz risalelerin kısa fihristlerini çıkarmak, hem hangi bilginin nerede bulunduğu noktasında daha bilgili olmaya, hem o risaledeki tafsilatlı bilgilerin kısa cümleler altında hıfz edilmesine hizmet eder. Bu noktada yeni basılan Risalelerin başlarına konan fihristlerden de yazmak veya ezberlemek gibi güzel çalışmalar yapılabilir. Bediüzzaman Hazretleri’nin bütün Risalelerin tafsilatlı bir fihristini çıkardığı Onbeşinci Lem’a ve Onuncu Şua Risalelerinden oluşan ‘Fihrist Mecmuası’ da bu noktada çok faydalı olabilecek bir eserdir.


8- Özet çıkarmak: Fihrist çıkarmaktan daha ileri bir çalışma ise, okuduğumuz yerin kısaca özetini çıkarmak ve bu özetlerden oluşan bir defter tutmaktır. Bu çalışma çok çok faydalı olmakla beraber, epeyce zaman alacağından mütalaa miktarını oldukça düşürebilir. Bunu mütalaa için bolca zamanı olanlara, ya da bir risaleyi iyice anlamak ve hâkim olmak isteyenlere tavsiye edebiliriz.

9- Ders ve toplu mütalaalara katılmak: Bolca Risale-i Nur dersi dinlemek ve bir risaleyi anlamak için yapılan toplu mütalaalara katılmak Risale-i nur’dan yetişmenin en kestirme yollarındandır. Ders dinlemek, Risale-i Nur’dan daha yetişkin olanların bilgi ve tecrübelerinden istifade imkânı sağlar. Toplu mütalaalar ise, yalnız yapılan mütalaalara göre çok daha öğreticidirler. Bediüzzaman Hazretleri bu toplu istifadelere teşvik için Nur Dershaneleri açılmasını tavsiye ederek şöyle demiştir: “Nur Şâkirdleri mümkün olduğu kadar her yerde küçücük "Dershane-i Nuriye" açmak lâzımdır. Gerçi herkes kendi kendine bir derece istifade eder, fakat herkes her bir mes'elesini tam anlamaz. Hem îman hakikatlerinin izahı olduğu için, hem ilim, hem mârifet, hem ibadettir. Eski medreselerde beş on seneye mukabil, inşâallah Nur Medreseleri beş on haftada aynı neticeyi te'min edecek ve yirmi senedir ediyor.” (7)

10- Öğrenilen hakikatleri paylaşmak: Öğrendiğimiz konuları, çevremizle sohbet mevzuu yapmak ve başka insanların o hakikatlerden faydalanması için fırsatları değerlendirmek gerekir. Bu, bir yandan öğrenilen ilimleri pekiştirir, bir yandan da Risale-i Nur’dan yetişmenin en mühim bir gayesi olan insanların imanlarına hizmet edilmiş olur. Bu vazifeyi Hazret-i Üstad şöyle ihtar etmiştir: “Her şakirdin vazifesi, yalnız kendi imanını kurtarmak değil; belki başkasının imanlarını da muhafaza etmeye mükelleftir. O da hizmete ciddî devam ile olur.” (8)

11- Risale-i Nur’dan ders yapmak: Başkalarına ders yapmak da çok tesirli bir yetişme vesilesidir. Ders yapan kişi, karşısındakilere o risaleyi izah etme çabası içine girdiği için, kalben, ruhen ve zihnen o bilgilerden en fazla kendisi istifade etme fırsatı yakalar. Bu hikmete binaen, Risale-i Nur’u açıp ders yapmaktan çekinmemek ve bu noktada kendini geliştirmeğe çalışmak elzemdir.

Burada saydığımız maddelere, Risalelerde geçen ayet ve hadislerin metin ve manalarını ezberlemek gibi daha başka çok maddeler de eklenebilir. Biz mümkün mertebe ana başlıklar üzerinde durmaya çalıştık. Bütün bunların hulasası şudur ki, Risale-i Nur’la kalben, zihnen ve fiilen ne kadar çok meşgul olunursa, yetişmek de o nispette artacaktır. Allah cümlemize Kur’andan gelen bu iman hakikatlerinden azamî istifadeyle yetişip din-i mübin-i İslam’a ve insanların imanına en etkili ve en hâlis bir surette hizmet edebilmeyi nasib eylesin. Amin…


(1) Osmanlıca Lem’alar, Yirminci Lem’a, s. 157
(2) Müslim, Münafikun, 78
(3) Lem’alar, Yirmi Birinci Lem’a, s. 175
(4) Taha Suresi, 114. ayet
(5) Tirmizi, Birr, 66
(6) Kastamonu Lahikası, s. 25
(7) Sikke-i Tasdik-i Gaybî, s. 3
(8) Kastamonu Lahikası, s. 202

Alıntı...
 
Üst