Risale-i Nur Soru Cevap 22 : Dördüncü Lem'a (İkinci Bölüm)

TaLHa

Nur-u Aynım
Yönetici
[BILGI]
İKİNCİ NÜKTE

Resul-i Ekrem Aleyhissalâtü Vesselâm, küllî ve umumî vazife-i nübüvvet içinde bazı hususî, cüz’î maddelere karşı azîm bir şefkat göstermiştir. Zâhir hale göre o azîm şefkati o hususî, cüz’î maddelere sarf etmesi, vazife-i nübüvvetin fevkalâde ehemmiyetine uygun gelmiyor. Fakat hakikatte o cüz’î madde, küllî, umumî bir vazife-i nübüvvetin medarı olabilecek bir silsilenin ucu ve mümessili olduğundan, o silsile-i azîmenin hesabına, onun mümessiline fevkalâde ehemmiyet verilmiş.

Meselâ, Resul-i Ekrem Aleyhissalâtü Vesselâm, Hazret-i Hasan ve Hüseyin’e karşı küçüklüklerinde gösterdikleri fevkalâde şefkat ve ehemmiyet-i azîme,
blank.gif
1 yalnız cibillî şefkat ve hiss-i karâbetten gelen bir muhabbet değil, belki vazife-i nübüvvetin bir hayt-ı nuranîsinin bir ucu ve verâset-i Nebeviyenin gayet ehemmiyetli bir cemaatinin menşei, mümessili, fihristesi cihetiyledir.

Evet, Resul-i Ekrem Aleyhissalâtü Vesselâm, Hazret-i Hasan’ı (r.a.) kemâl-i şefkatinden kucağına alarak başını öpmesiyle,
blank.gif
2 Hazret-i Hasan’dan (r.a.) teselsül eden nuranî nesl-i mübarekinden, Gavs-ı Âzam olan Şah-ı Geylânî gibi çok mehdî-misal verese-i nübüvvet ve hamele-i şeriat-ı Ahmediye (a.s.m.) olan zatların hesabına Hazret-i Hasan’ın (r.a.) başını öpmüş. Ve o zatların istikbalde edecekleri hizmet-i kudsiyelerini nazar-ı nübüvvetle görüp takdir ve istihsan etmiş. Ve takdir ve teşvike alâmet olarak, Hazret-i Hasan’ın (r.a.) başını öpmüş.

Hem Hazret-i Hüseyin’e karşı gösterdikleri fevkalâde ehemmiyet ve şefkat, Hazret-i Hüseyin’in (r.a.) silsile-i nuraniyesinden gelen Zeynelâbidin, Cafer-i Sadık gibi eimme-i âlişan ve hakikî verese-i Nebeviye gibi pek çok mehdî-misal zevât-ı nuraniyenin namına ve din-i İslâm ve vazife-i risalet hesabına boynunu öpmüş,
blank.gif
3 kemâl-i şefkat ve ehemmiyetini göstermiştir.

Evet, zât-ı Ahmediyenin (a.s.m.) gayb-âşinâ kalbiyle, dünyada Asr-ı Saadetten ebed tarafında olan meydan-ı haşri temâşâ eden ve yerden Cenneti gören ve zeminden gökteki melâikeleri müşahede eden ve zaman-ı Âdem’den beri mazi zulümatının perdeleri içinde gizlenmiş hâdisâtı gören, hattâ Zât-ı Zülcelâlin rüyetine mazhar olan nazar-ı nuranîsi, çeşm-i istikbal-bînisi, elbette Hazret-i Hasan ve Hüseyin’in arkalarında teselsül eden aktab ve eimme-i verese ve mehdîleri görmüş ve onların umumu namına başlarını öpmüş. Evet, Hazret-i Hasan’ın (r.a.) başını öpmesinden, Şah-ı Geylânî’nin hisse-i azîmesi var.



Dipnot-1 bk. Buhârî, Fazailü Ashâb: 22; Müslim, Fazailü’s-Sahâbe: 56:60.

Dipnot-2 bk. Müsned: 5:47; et-Taberânî, el-Mu’cemü’l-Kebîr: 3:32, 22:274.

Dipnot-3 bk. İbni Mâce, Mukaddime: 11; Müsned: 4:172.



[/BILGI]




[DIKKAT]Soru 1: Peygamber Efendimiz a.s.v'ın külli ve umumi vazifei nübuvvet içinde bazı cüzi maddelere karşı azim şefkat göstermesini sırrı nedir?

Soru 2: Resulu Zişan s.a.v'in torunu Hz. Hasan r.a. ve Hz. Hüseyin r.a.'a gösterdiği şefkat ve merhamet dedelikten gelen bir şefkat ve merhamet miydi?

Soru 3: Hz. Muhammed a.s.v. efendimizin Hz. Hasan r.a.'ın kucağına alarak başını öpmesinin hadislere yer verilmesinin hikmeti ne olabilir?

Soru 4: Peygamber Efendimiz s.a.v'ın torunu Hz. Hüseyin r.a.'ın boynunu öpmesi elbette olması gereken bir hareket ve davranışken neden sahih rivayetler ile nakledilmiştir?

Soru 5: Ehli Beyte dair rivayetleride Hz. Hasan r.a. ve Hz. Hüseyin r.a.'a olan şefkat ve merhametteki gibi mukayesede bulunmak mümkün müdür?[/DIKKAT]
 
Son düzenleme:

pendüender

Well-known member
“Allâh Teâlâ’yı, sizi nîmetleriyle perverde kıldığı için sevin. Beni, Allâh’ı sevdiğiniz için sevin. Ehl-i Beyt’imi de beni sevdiğiniz için sevin!” (Tirmizî, Menâkıb, 31/3789)
Zeyd bin Erkam -radıyallâhu anh- şöyle anlatır:

“Birgün Rasûlullâh -sallâllâhu aleyhi ve sellem-, Mekke ile Medîne arasındaki Hum suyu başında ayağa kalkarak bize bir konuşma yaptı. Allâh’a hamd ü senâdan sonra bize nasîhatte bulundu. Sonra da şöyle buyurdu:

«–Ey insanlar! Ben de bir insanım. Yakında Rabbimin elçisi bana da gelecek ve ben O‘nun dâvetine icâbet edip gideceğim. Size iki mühim şey bırakıyorum. Biri, insanı doğruya götüren bir rehber ve nûr olan Allâh’ın Kitâbı Kur’ân’dır. Ona yapışın ve sımsıkı sarılın!..»

Efendimiz -aleyhissalâtü vesselâm- Kur’ân-ı Kerîm’e bağlılık husûsunda bâzı tavsiyelerde bulunduktan sonra sözlerine şöyle devâm etti:

«–Size bir de Ehl-i Beyt’imi bırakıyorum. Allâh’tan korkun da Ehl-i Beyt’ime hürmet gösterin! Allâh’tan korkun da Ehl-i Beyt’ime hürmet gösterin!»”

Yanındakiler Zeyd -radıyallâhu anh-’a:

“–Hazret-i Peygamber’in Ehl-i Beyt’i kimlerdir yâ Zeyd? Hanımları da Ehl-i Beyt’inden değil midir?” diye sorunca o:

“–Hanımları da Ehl-i Beyt’indendir. Fakat O’nun asıl Ehl-i Beyt’i, kendisinden sonra da sadaka almaları harâm olan Ali, Akîl, Câfer ve Abbâs’ın âileleridir.” dedi. (Müslim, Fedâilü’s-Sahâbe, 36)

Efendimiz Hazretleri her bakımdan insanların en üstünü idi.Allâh’ın cc bizzat terbiye ettiği Efendimiz -sallâllâhu aleyhi ve sellem-, nasıl bütün peygamberlerin efendisi oldu ise, Rasûlullâh’ın özel terbiyesine mazhar olan Ehl-i Beyt de diğer insanların seyyid ve seyyideleri olmuştur.Nitekim Hz Fatıma validemizin sevgili evlatlarından devam eden
Ehl-i Beyt’in, altın silsileleri, yâni Şâh Geylânîlere, Bahâeddîn Nakşibendîlere, Ahmed er-Rufâîlere ve daha nice evliyâ, asfiyâ, ebrâr ve mukarrabîne yansıyan güzel ahlakına Ehl-i Sünnetin her dönemde şahlanmasına vesile olan muhterem şahsiyetler İslam Alemine nezih hayatıyla örnek teşkil etmişlerdir.

Cenab-ı Hak ;

Gönüllerimize Peygamber Efendimiz’in, Ehl-i Beyt’inin, güzîde ashâbının ve onların izinden giden Hak dostlarının rûhâniyetlerinden hisseler ihsân eylesin!

Amin..
 

pendüender

Well-known member
Ehl-i Beyt Sevgisi Üzerine..

Hasan ve Hüseyin Efendilerimiz...

Bizler Elhamdüllillah elimizden geldiğince Allah-u Teala nın emrettiği isktikamette Resul-üzişan Efendimizin sevgisi ve muhabbeti ile hissdar olabilme çabası içinde bir hayat sürdürme çabası içindeyiz.

Hani derler ya kişi sevdiği ile beraberdir,sevdiğinin sevdiği herşeyi sever..

Üniversite yıılarımda buna gördüğüm bir rüya ile şahit oldum. Ayrıntıya girmeden bahsedeyim;rüyamda sorduğum soruya mukabil duyduğum ses ve aldığım verilmesi zor cevaplardan biri bana denildi.Suali önce rüyamda gördüğüm şahsa sormadan önce kendime sormuş ve ardısıra -aman ben kimim ki bana bu zor sualin cevabı verilsin- demiştim.Tam böyle düşünüriken evet bir nida kulaklarımda yankılandı..-Sen dediler Hasan la Hüseyin i sevdiğin için Alllah da seni seviyor....ve sualin cevabı daha ben karşımdakine sormadan verildi.ve gerçek şu ki ben o ruyada ne gördü isem çoğusunu yaşadım gerçek hayatta.(Bu manidar ruyadan şu payı biçtim;ben evladım olursa adını Hasan Hüseyin veririm derdim hep çevreme...evet kelimeler kifayetsiz...)
 

faris

Well-known member
Soru 1: Peygamber Efendimiz a.s.v'ın külli ve umumi vazifei nübuvvet içinde bazı cüzi maddelere karşı azim şefkat göstermesini sırrı nedir?

bazı cüzi maddelere örnek olarak ustad bediüzzaman resulu zişan a.s.v efendimizin torunlarını örnek göstermektedir. Ve bildiğiniz gibi peygamber efendimiz vefat ettiğinde bile o torunları daha çocuklardı yani islama dair her hangi bir icraatları olmamışdı bu nedenle Ustadımız Bediüzzaman cüzi maddelere örnek olarak göstermiştir. Azim şefkat göstermesinin sırrı ise hali hazırdaki zamana dair yaptıkları için değil gelecekte yapacakları icraatlar ve islamın hukukunu savunacaklarından sancaktarlık yapacaklarından dolayı azim şefkat hissi duymaktaydı..
 

faris

Well-known member
Soru 2: Resulu Zişan s.a.v'in torunu Hz. Hasan r.a. ve Hz. Hüseyin r.a.'a gösterdiği şefkat ve merhamet dedelikten gelen bir şefkat ve merhamet miydi?

Peygamber efendimiz a.s.v.'ın torunlarına olan sevgi ve şefkati dedelikten olmadığı mutlaktır. Dede torununu hali hazırdaki ve geçmişteki hal ve davranış ve hareketleri ile sevdiği gibi torunu olduğu içinde sever. Ancak hadisi şeriflerde görüyoruz ki peygamber efendimiz a.s.v. kendisinden sonra ehli beytinede hürmet gösterilmesini istemesinden, onların hali hazırdan ziyade istikbaldeki hallerini bildiğinden bunu ifade etmektedir. Nitekim Ustadımız Bediüzzaman r.a. peygamber efendimiz a.s.v.'ın büyük bir vazife içinde torunlarına gösterdiği bu sevgisinin onların gelecekteki icraatlarından dolayı tebrik niteliğinde olduğunu ifade etmekte..

Soru 3: Hz. Muhammed a.s.v. efendimizin Hz. Hasan r.a.'ın kucağına alarak başını öpmesinin hadislere yer verilmesinin hikmeti ne olabilir?

Baş öpmek her zaman bir tebrik ve takdir örneğidir. Ebeveynler evladlarının hareketlerini ve davranışlarını yaptıklarını tebrik etmek için başını sevgi için ise el veya yüzlerinden öperler. Peygamber efendimizin Hz. Hasan r.a. başından öpmesinin tebrik olduğunu bir hadisi şerif ile ifade edersek:

Peygamberimiz bir defasında Hz. Hasan’a hitap ederek, “Bu benim oğlumdur, şeref sahibi bir efendidir. Yakında Allah’ın oğlum vasıtasıyla Müslüman­lardan iki büyük fırkanın arasını ıslah edeceğini umuyorum.” buyurmuştu. (Buhârî, Sulh: 9; Tirmizî, Menâkıb: 31.)

Hz. Hasan r.a. Halifeliği esnasından Muaviye ile savaş meydanında karşı karşıya geldiğinde müslüman kanı dökülmemesi için halifelikten feragat etmişti. Bu Hadisi Şerif ile istikbale dair haber verildiği hali hazırda ise peygamber efendimiz a.s.v. Hz. Hasan r.a.'ın başını öperek bir nevi tebrik etmiş oluyor.

Ustadımız Bediüzzaman r.a. istikbale bakan kısmını ele aldığı için bizde bu kısmının izahına çalıştık. Zati diğer kısımların izahları çokça ifade edildiğinden ustadımız bediüzzaman bunu yinelemek yerine ifade edilmeyen boyutlarına değinmiştir.
 

teblið

Vefasýz
Soru 1: Peygamber Efendimiz a.s.v'ın külli ve umumi vazifei nübuvvet içinde bazı cüzi maddelere karşı azim şefkat göstermesini sırrı nedir

Alemlere rahmet olarak gönderilen Hz Nebi sav. elbette ki en büyük özelliği ŞEFKATLİ oluşudur.

Peygamberimiz (sav)'in yanında her karakterden, her düşünceden insan vardı. Ancak Peygamberimiz (sav) hayatı boyunca her biri ile tek tek ilgilenmiş, her birinin eksiklerini ve hatalarını düzeltmek için onları uyarmış, temizliklerinden imanlarına kadar onları her türlü konuda eğitmeye çalışmıştır. Onun bu şefkatli, sevgi dolu, anlayışlı ve sabırlı tavrı, birçok insanın kalbinin dine ısınmasına ve Peygamberimiz (sav)'e büyük bir içtenlik ve sevgi ile bağlanmalarına vesile olmuştur. Allah, Peygamber Efendimiz (sav)'in çevresindekilere gösterdiği bu güzel tavrını Kuran'da şöyle bildirmektedir:

Allah'tan bir rahmet dolayısıyla, onlara yumuşak davrandın. Eğer kaba, katı yürekli olsaydın onlar çevrenden dağılır giderlerdi. Öyleyse onları bağışla, onlar için bağışlanma dile. (Al-i İmran Suresi, 159)

Peygamber Efendimiz çok içli, şefkatli, anlayışlı, sevgi dolu bir insandı. Dostlarının, yakınlarının, kendisine tabi olan tüm müminlerin maddi ve manevi her türlü sorunu ile ilgilenir, sağlıkları, güvenlikleri, neşeleri için tüm tedbirleri alır, onlara koruyucu kanatlarını gerer, imanlarını ve takvalarını sürekli takviye ederek ahiret hayatlarını düşünürdü. Peygamberimiz (sav)'in bu tüm insanlığa örnek olan güzel özellikleri ayetlerde şöyle bildirilmektedir:


Andolsun size, içinizden sıkıntıya düşmeniz O'nun gücüne giden, size pek düşkün, müminlere şefkatli ve esirgeyici olan bir elçi gelmiştir. (Tevbe Suresi, 128)
"Ve müminlerden, sana tabi olanlara (koruyucu) kanatlarını ger." (Şuara Suresi, 215)
Peygamberimiz (sav)'in eğittiği müminler de onun güzel özelliklerini kendilerine örnek aldıkları için, Kuran'da da zikredilerek tüm insanlığa duyurulan fedakarlıklarda, şefkatli ve merhametli tavırlarda bulunmuşlardır. Bir ayette müminlerin birbirleri için yaptıkları fedakarlık şöyle anlatılır:


Kendilerinden önce o yurdu (Medine'yi) hazırlayıp imanı (gönüllerine) yerleştirenler ise, hicret edenleri severler ve onlara verilen şeylerden dolayı içlerinde bir ihtiyaç (arzusu) duymazlar. Kendilerinde bir açıklık (ihtiyaç) olsa bile (kardeşlerini) öz nefislerine tercih ederler. Kim nefsinin 'cimri ve bencil tutkularından' korunmuşsa, işte onlar, felah (kurtuluş) bulanlardır. (Haşr Suresi, 9)
 

TaLHa

Nur-u Aynım
Yönetici
Soru 4: Peygamber Efendimiz s.a.v'ın torunu Hz. Hüseyin r.a.'ın boynunu öpmesi elbette olması gereken bir hareket ve davranışken neden sahih rivayetler ile nakledilmiştir?

Hem Hazret-i Hüseyin’e karşı gösterdikleri fevkalâde ehemmiyet ve şefkat, Hazret-i Hüseyin’in (r.a.) silsile-i nuraniyesinden gelen Zeynelâbidin, Cafer-i Sadık gibi eimme-i âlişan ve hakikî verese-i Nebeviye gibi pek çok mehdî-misal zevât-ı nuraniyenin namına ve din-i İslâm ve vazife-i risalet hesabına boynunu öpmüş,
blank.gif
3 kemâl-i şefkat ve ehemmiyetini göstermiştir.

Hz Hüseyin r.a. o mubarek şehit. Kerbela hadisesi ile güçlü zayıfı ezer olan bir dönemde zulme karşı durmuş ve bir rivayete göre mubarek boynunu vurarak başını kesmişlerdir. Peygamber efendimizin s.a.v torunu Hz. Hüseyin r.a. boynunu öpmesindeki bir hikmeti bu olabilir ve başka hikmetleride bulunabilir.

Ancak burada Ustadımız Bediüzzaman Hz. Hüseyin r.a. boynunu öpmesindeki hikmeti Onun soyundan gelecek olan İslam Kahramanları ve alimlerinin hesabına boynunu öptüğünü ve şefkat ve ehemmiyetini bu hareketle gösterdiğini ifade ediyor.

Nitekim Hz. Hüseyin r.a.'ın soyundan gelen alimlere seyyid denilmektedir. Ve seyyid efendilerimiz arasında islama ışık tutmuş hususan Zeynelabidin r.a., Caferi Sıddık r.a. mertebesi yüksek alimlerin hesabına öptüğünü ifade ediyor ve o zatlarda olsalardı onlarda öperlerdi diyebiliriz.
 

faris

Well-known member
Soru 5: Ehli Beyte dair rivayetleride Hz. Hasan r.a. ve Hz. Hüseyin r.a.'a olan şefkat ve merhametteki gibi mukayesede bulunmak mümkün müdür?

Mumkun olabilir. Ancak Hz Hasan ve Hz Huseyindeki meaele gibi hususi soylemek zor. Cunku bu iki peygamber a.s.v torunu hem asri saadet doneminde cocuk olmalari ve dort buyuk halifeden sonrada islama sancaktarlik yapmalari ve onder olmalari ve ahirinde sehit olmalari ve arkalarında teselsül eden aktab ve eimme-i verese ve mehdîleri görmüş ve onların umumu namına başlarını öpmüş olmalari hasebiyle mukayese dahada zorlasiyor..
 
Üst