Risale-i Nur Soru Cevap 10 : Cennet, Cehennem

ebrar172

Well-known member
"Kalbinde zerre miktar imanı bulunan cennete girecektir." mealindeki hadis ile "kırk vefiyattan birkaç kişinin kurtulmasını" -hem de cami cemaatı olmasına rağmen nasıl tevfik edebiliriz?


Hadiste ifade edilen "Kalbinde zerre kadar iman bulunan eninde sonunda cennette gider." hükmü, iman ile kabre gidenler için geçerlidir. Yani bir kişi ne kadar günah ve zulüm işlemiş de olsa, imanla kabre girdi mi bu imanı zerre kadar az da olsa elinde sonunda cennette gider demektir. Yoksa kabre imanını muhafaza edemeden giren birisi, ne kadar ibadet ehli de olsa cennete ebedi olarak giremez ve ebedi cehennemlik olur.

Mesela; birisi namaz kılıyor, oruç tutuyor, zekat veriyor; ama faiz bu zamanda gerekli diye faizi savunuyor. Bu kişi bu hali ile ölse ebedi cehennemliktir. Zira Allah’ın yasak kıldığı faizi savunuyor. Günümüzde Müslüman’ım dediği halde, Allah’ın şeriatına hakaret eden yığınla insan vardır. Hatta bunların bir çoğu cami cemaatidir. Bunlar bu hadisin kapsamına girmezler. Tabi dünya hayatında hatasını anlayıp tövbe edip tekrar iman eder ve bu hali ile ölürse, hadisin kapsamına girerler.

Öbür tarafta birisi ne namaz kılıyor, ne zekat veriyor, ne de oruç tutuyor; ama bunların hiçbirisini de inkar etmiyor ve İslam’ın bütün hükümlerine sahih olarak iman etmiş. Bu kişi şayet bu hali ile kabre girerse yapmadığı ibadetlerinin cezasını çeker, ama ebedi olarak cehennemde kalmaz, eninde sonunda cezasını çektikten sonra cennete girer.

İşte Peygamber Efendimiz (asv)'in "zerre kadar iman" dediği, bu halde olan insanlardır. Üstad'ın "kırk vefiyattan otuz sekizi kaybediyor" dediği zevat, imanı sahih olmayan kişilerdir. Yani zahiren Müslüman ve dindar ama kalbi açıdan öyle olmayanlar içindir.



[DIKKAT]"Herkesin, İmân mukabilinde, bu zemin yüzü kadar bağlar ve kasırlarla müzeyyen ve bâki ve daimî bir tarla ve mülkü kazanmak veya kaybetmek dâvâsı başına açılmış. Eğer İmân vesikasını sağlam elde etmezse kaybedecek. Ve bu asırda, maddiyyunluk tâunuyla çoklar o dâvâsını kaybediyor. Hattâ bir ehl-i keşif ve tahkik, bir yerde kırk vefiyattan yalnız birkaç tanesi kazandığını sekeratta müşahede etmiş; ötekiler kaybetmişler. Acaba bu kaybettiği dâvânın yerini, bütün dünya saltanatı o adama verilse doldurabilir mi?" (Şualar)[/DIKKAT]


Kırk vefiyattan birkaç kişinin kurtulması meselesi; tahkiki imanı elde edemeyen ve imanı taklitte kalan ve dünyanın afaki meselelerine dalmış insanların halini ifade ediyor. Bu zamanda dünyada en önemli vazife imanı kurtarmaktır, yani imanla kabre girmektir. İmanı taklitten tahkikiye çıkardıktan sonra farzları yapan ve büyük günahları işlemeyen kurtulur inşallah.

Yoksa imanı taklitte kalan bir insan, cami cemaati de olsa tehlike içindedir. Saadeti ebediyenin vesikası tahkiki imandır, imanda en küçük bir arıza ve şüphe, bütün amelleri iptal eder, ehemmiyeti kalmaz. Onun için imanı kavi hale getirmek, bu zamanın birinci vazifesidir. Çünkü taklidi iman bu zamanın fenden ve felsefeden gelen inkar hücumuna karşı duramıyor, dayanamıyor. Sarsılmaz ve dayanıklı iman olan tahkiki imanı elde edemeyenlerin çoğu, bu davayı kaybetmişler ve etmeye de namzettirler.


sorularlarisale
 

ebrar172

Well-known member
Cevap: Risale Soru Cevap: Cennet, Cehennem

"Cehennem ikidir. Biri suğrâ, biri kübrâdır. İleride, suğrâ kübrâya inkılâp edeceği ve çekirdeği hükmünde olduğu gibi, ileride ondan bir menzil olur." cümlesini izah eder misiniz?



Çekirdekler, zîhayattırlar, canlıdırlar. Ancak onların hayatı ve canlılığı bir insanın, bir hayvanın ve tekâmül etmiş bir ağacın veya her hangi bir bitkinin canlılığı gibi değildir. Bu bakımdan onlara "câmid" denilmektedir.

Burada câmid, kelime olarak; donmuş, durağan, aktif olmayan, hareketsiz, duran, mânâsındadır. Yoksa "kendisinde hayat olmayan" mânâsında değildir. Bu bakımdan bir çekirdeğin içinde (DNA'larında), programını taşıdığı zîhayat ağacın ya da bitkinin bütün programı ve şartları oluştuğunda da neticesi olacak olan ağaç ya da bitki yerleştirilmiştir. Keza cehennem çekirdeğinde de, cehennemi kübranın bütün şifreleri yerleştirilmiş durumdadır.

Dolayısıyla çekirdek, şartlarını bulduğu zaman hemen aktif hâle geçebilecek durumdadır, ölmüş değildir. Tâbiri câiz ise bir hayatın programı onun içinde sıkıştırılmış, winziplenmiştir, şartları hâiz olunca da bu hayatın tezahürleri açılmaya inkişâfa ve mütekâmil mânâda görülmeye başlar. Çekirdekler şayet ölmüş, hayatsız olsa, en münbit bir yere konsa ve diğer bütün şartlar da bulunsa neşv-ü nemâ bulamaz. Tıpkı, haşlanmış habbeler ve kavrulmuş veya çürümüş çekirdekler gibi.

Çekirdeklerin câmid oluşuna, yani aktif olmayışına şu misal verilebilir: Bazı mikroorganizmalar (bakteri ve mantar gibi), olumsuz şartlarda spor/inaktif formuna geçip yüzlerce yıl câmid bir halde kalıp, uygun şartlar hâiz olduğunda tekrar aktif hale geçebilmektedirler. İşte çekirdekte de hayatı netice verecek bir program bulunması sebebiyle hayat bulunmaktadır. Fakat hayatının canlığının tezahürleri insanın çıplak gözüyle görülememektedir. Bu bakımdan câmidir, yani aktif durumda değildir.

Misaller çoğaltılabilir, ancak bu kadarla iktifa ediyoruz. Çekirdeğe bütün habbeler ve nutfeler, yumurtalar kıyas edilebilir.

Bu dünya darü'l hikmet, ahirette darü'l kudret olduğundan, bu dünyada anlamamız ve kavramamız için sonuçlar sebeblere bağlanmıştır. Bundandır ki cehhennemi kübra denilen büyük cehennem, sebeb konumundaki çekirdeğine yani cehennem-i suğraya bağlanmıştır.




[DIKKAT]"Cehennem ikidir. Biri suğrâ, biri kübrâdır. İleride, suğrâ kübrâya inkılâp edeceği ve çekirdeği hükmünde olduğu gibi, ileride ondan bir menzil olur. Cehennem-i Suğrâ, yerin altında, yani merkezindedir. Kürenin altı, merkezidir. İlm-i tabakatü’l-arzca malûmdur ki, ekseriya her otuz üç metre hafriyatta, bir derece-i hararet tezayüd eder. Demek, merkeze kadar nısf-ı kutr-u arz, altı bin küsûr kilometre olduğundan, iki yüz bin derece-i harareti câmi, yani iki yüz defa ateş-i dünyevîden şedit ve rivayet-i hadîse muvafık bir ateş bulunuyor." (Mektubat)[/DIKKAT]
 

teblið

Vefasýz
Cevap: Risale Soru Cevap: Cennet, Cehennem

Cennet ve cehennem konusu öteden beri müslümanlar arasında hep merak edilip araştırılıp ve tarışılan bir konudur;

Bu konuda en özetle şöyle diyebiliriz..Her iki yöne gideceklerin akibeti mutlak surette yüce Allah'ın (c.c) takdiri ilahisidir..

esasında en başta şunu anlamak gerek sanıyorum ...Cennet e giden yol İlahi rızaya mazhar olabilmekten geçer..

Ve bu yeşil yolun anahtarıda İman anahtarıdır..Üstadımızın o güzel sözü ne kadar da manidardır;

Devir imanı kurtarmak devridir............

Demekkki asrın müslümanlarının ilk hastalığı ve tedavi görmesi gereken ilk etap İmandır..İman kalesi sağlamsa hiç bir poyraz yıkamaz bedeni inşl..

İmanın tehlikede olduğu bir dönemde böyle bir sözü, özellikle genç ve entellektüeller için son derece makul görmek gerekir.cennete gitmek istiyorsak şayet ilk ödevimiz üstadımızın işaret buyurduğu İman kalesinin tuğlalarını sıkı örmekten geçer...

Hakk aşığı yunus emrenin o güzel şiiride aklıma geldi konuyu düşündükçe;

....Cennet dedikleri üç beş huri ,başkasına ver onu..bana seni gerek seni..;

Evet kulun en güzel cenneti Yüce Allahın rızası cemallullahı değilmidir..bana göre en güzel cennet budur...
 

teblið

Vefasýz
Cevap: Risale Soru Cevap: Cennet, Cehennem

Altıncı Söz: "Allah, inananlardan, mallarını ve canlarını, Cennet karşılığında satın almıştır" mealindeki âyetten bizler ne anlamalıyız..Bu sorunun cevabını arayalım siz kıymetli kardeşlerimizle inşl..
 

ebrar172

Well-known member
Cevap: Risale Soru Cevap: Cennet, Cehennem

Altıncı Söz: "Allah, inananlardan, mallarını ve canlarını, Cennet karşılığında satın almıştır" mealindeki âyetten bizler ne anlamalıyız..Bu sorunun cevabını arayalım siz kıymetli kardeşlerimizle inşl..

Yüce Allah sonsuz Rahmet sahibidir.. Elhamdülillah..
Öylesine büyük bir lutüf ve merhamet ile davranmaktadır kullarına. Zaten kulun olmayan ve kula emanet edilmiş olanı tekrar kulundan satın alır tek sebeb kul kurtulsun kurtuluşa erenlerden olsun. Çünkü Allah kullarına kurtuluşa ermeleri için hertürlü kolaylığı göstermiştir. Fakat nefis ve şeytan vehimleriyle varlığının aslını unutan kul Allahın ona bedelsiz verip çok büyük bir bedel karşılığında satın aldığı canını malını ve dahi birçok hadsiz nimetleri Allaha satmak yerine dünyaya ve içerisindekilere tamah eder. Hiç ölmeyecekmiş gibi bu dünya için çalışır çabalar. Kazandığı malı kendinin eşi kendinin çocukları kendinin herşey kendinindir. Birşeyin içinde olmak o şeyi bizim yapmaz..

Bu herşeyi sahiplenip gerçek sahibi unutma durumunu ortadan kaldırmak için Allah hastalıkları, belaları ve bize şer görünen birsürü şeyi vesile olarak yaratmıştır. Kul ne zamanki çaresizliğe düşer o zaman anlar hiçbirşey onun değildir. Yolda giderken ulaşacağımız menzile kadar bizimle gelenler yol arkadaşlarımızdır onlara yol bitiminde sen benimsin benimle geleceksin diyebilir miyiz?

Bir evin içindeyken bu ev benim çalıştım aldım dersiniz fakat o ev yıkılacak ve diyelimki siz bunu biliyorsunuz. Bir adam gelse size dese ben yıkılacak olan bu evi almak istiyorum hemde karşılığında sana aklının almayacağı bir bedel teklif ediyorum.. Ne yaparsınız? bu ev benim vermem der misiniz?
İçinde sonsuz ruhumuzun ikame ettiği beden o evdir ve biz bu ev için hiçbir bedel ödememişken
Biliyorken yıkılacağını üstelik yıkılırsa yıkılsın vermem demek hangi aklın karıdır..


Fâniyim, fâni olanı istemem. Âcizim, âciz olanı istemem. Ruhumu Rahman'a teslim eyledim, gayr istemem. İsterim, fakat bir yâr-ı bâki isterim. Zerreyim, fakat bir şems-i sermed isterim. Hiç ender hiçim, fakat bu mevcudatı umumen isterim.




 

ebrar172

Well-known member
Osmanlıcadan Tercüme Edilen Bir Eserden alıntıdır


Müşrikler Peygamberimize sormaya devam ettiler; Ya Muhammed! Cehennemden ve derekatindan haber ver .Hak Teala Cehennem'i neden yarattı ve şu an nerededir ve her derekesi kimler içindir? dediler.


Hz.Fahr-i Kainat cevap verdi:Hak Teala kendi Hısmın'dan ve yedi kat olarak yaratti.Yedinci kat yerden aşağı yetmiş yıllık yol yarattı.Azaplarını biri birinden artık kıldı.Ve her biri bir diğerinden türlü yarattı.

Birinci kat Cehennemin adı Haviye yahut Esfeldir."Innelmünafikine fidderkilesfel""Münafıklar Cehennemin en esfeline girecekler"(Nisa 145)


İkinci derekenin adi Hutame'dir."Kella leyünebezenne filhutame vema edrake melhutame"(Hümeze 4)Bu dereke Firavun ile arkadaşlarının yeridir.

Üçüncü derekenin adi Sakardır."Zü messe sakar" bu dereke, Hak ve hakikati bilip insanları sapıttıran fasık ve zındıkların yeridir. (Kamer 48) O gün onlar, yüzükoyun ateşe sürüklenecekler. (Kendilerine) "Tadın bakalım,ne imiş, cehennemin dokunması?" denilecektir, denilmistir.

Dördüncü kat Cehennemin adi "Lezza"dır.Cenab-ı Kuran-ı Keriminde;"Kella inneha lezza"bu dereke Tersalar (büyük günahkarların)yeridir. (Mearic 15). "Hayır, hiç şüphe yok ki,o mühim ateştir:"

Besinci dereke`nin adı "Sa`ir" dir."Lev kane nesmau ev na'kilu ma künna fi ashabis-sair." (Mülk 10)"Ve diyecekler ki, eğer biz işitir olsa idik veya akıl eder olsa idik, biz bu çılgınCehennemin ashabi arasinda bulunmus olmazdik"Bu dereke saibiler ve Nasaraların münkir olanlarının yeridir.

Altıncı derekenin adi Gayyadır. Kuran-ı Kerimde;"Fesevfe yelgavne gayya"(Meryem 59)"Artık yakında Cehennem deresine yetişeceklerdir."Bu dereke sihirbaz (karı koca arasını ayıran ve insanlarıkandıran) ve şehevani çalgı çalanların gideceği yeridir.

Yedinci derekenin adı "Cehennem'"dir."Ve inne cehenneme lemevidühum ecma`inleha seb`ate ebvab likülli babin minhum cüzün maksüm"Bu dereke tevbesiz ölen ümmeti Muhammedler içindir.Bunlar günahları miktarı ceza çeker ve cennete geri dönerler.Bu derekenin azabı ehven ve hafif, ateşi diğer Cehennem'e nazaran daha azdır.Buna rağmen bu Cehennemi'n ateşi ve alevinden bir damla bu dünya'ya düşse, yahut bırakılsa, havalisinde olan mahlükatı beş yüz fersah yerdeki hepsini helak eder.Bu şekilde ateşi olan yetmiş bin şehir vardır.Her şehir de yetmiş bin Hane vardır. Her hane de yetmiş bin suffa(oda) vardır.Her yerleşim yerinde yetmiş bin mahzen vardır. Her mahzen de yetmiş bin sandık vardır.Her sandıkta yetmiş bin azab türü vardır.

Ne-uzu billah, birbirine benzemezler.Her biri bir diğerinden eseddir. Vah o kimselere ki, o Cehenneme girerler."Rebbena vekina azabennar.." Rabbimiz bizi o Cehennemden koru.
 

harp

Well-known member
çocukken, ne önemi vardı yalnızlığın
nasılsa oyuncaklarımız vardı oyunlarımız.
bilmezdik beş para etmezlere; oyuncak olduğunu insanların.
nasıl acıttığını bilmezdik ağlamanın
ne kadar zalim olduğunu ağlatanların...
çocuktuk sadece ve hep masumiyet kokardık....
 
Üst