Nurlardan bahsederken Üstad'dan bahsetmek, onu övmek doğru olur mu ?

memluk

Hatim Sorumlusu
Risale-i Nur'dan bahisler okurken, hizmet ederken, Üstad'dan bahsetmek, onu övmek doğru olur mu acaba?


Risale-i Nurlar hakkı ile anlaşılmadan, Üstad Hazretlerin makam ve kıymeti de hakkı ile anlaşılamaz. Bu sebeple Üstadı tanımayan kişilere, öncelikle Risale-i Nurlar verilmelidir.
Verilirken de Üstad'ın belki ismi ve müellifi olduğu söylenebilir; ama onun manevi makam ve kıymetinden bahsetmek ters tepki doğurabileceği için, bahsetmemek daha uygun düşer. Bu yüzden muhatap Risale-i Nurların özüne vakıf oluncaya kadar, Üstad'ın manevi derece ve makamlarından bahsetmemek daha isabetli olur.

"Allah'a binlerce şükürler olsun ki, yirmi sekiz senedir dini siyasete âlet ithamı altında, kader-i İlâhî, ihtiyarım haricinde, dini hiçbir şahsî şeye âlet etmemek için beşerin zâlimâne eliyle mahz-ı adalet olarak beni tokatlıyor, ikaz ediyor; "Sakın" diyor, "iman hakikatini kendi şahsına âlet yapma tâ ki, imana muhtaç olanlar anlasınlar ki, yalnız hakikat konuşuyor.
Nefsin evhamı, şeytanın desiseleri kalmasın, sussun."

"İşte, Nur Risalelerinin büyük denizlerin büyük dalgaları gibi gönüller üzerinde husule getirdiği heyecanın, kalblerde ve ruhlarda yaptığı tesirin sırrı budur, başka bir şey değildir. Risale-i Nur'un bahsettiği hakikatlerin aynını binlerce âlimler, yüz binlerce kitaplar daha belîğane neşrettikleri halde yine küfr-ü mutlakı durduramıyorlar. Küfr-ü mutlakla mücadelede bu kadar ağır şerait altında Risale-i Nur bir derece muvaffak oluyorsa, bunun sırrı işte budur. Said yoktur. Said'in kudret ve ehliyeti de yoktur. Konuşan yalnız hakikattir, hakikat-i imaniyedir."
(1)

Üstadın burada Said yoktur. Said'in kudret ve ehliyeti de yoktur.” demesi, farklı bir meseledir. Yani Risale-i Nurların tesir ve kuvveti Allah’ın bir inayet ve ikramıdır, benim şahsi ilmimin bir neticesi değildir diyerek, tahdis-i nimette bulunuyor.

Yani Allah’a karşı temellük ve haksız sahiplenme davasında olmadığını beyan ediyor. Bu manevi bir haldir. Üstad Hazretleri burada Risale-i Nurlar ile olan münasebetini inkar edip ihfa etmiyor, yani kimliğini saklamıyor. Sadece kendinin Risale-i Nurlara bir vesile olduğunu beyan ediyor.

(1) bk. Emirdağ Lâhikası-II, (69. Mektup)
 

teblið

Vefasýz
Allah (c.c) razı olsun hocam..

üSTAD ; katiyen hodfüruşluğu, övünmeyi sevmezdi. Her türlü gösterişten uzak olarak hareket ederdi. Yapmacık hareketlerden kesinlikle hoşlanmazdı. İstanbul’daki ikametgâhının kapısına şöyle bir levha astırmıştı:

“Burada her müşkül halledilir, her suale cevap verilir; fakat sual sorulmaz.”

vE ŞU MUBAREK NASİHATİDE ONU ANLAMAYA YETERL, OLUR KANAATİNDEYİM;

“Mevtim hayatımdan ziyade dine hizmet edecek”
 
Üst