Nokta

Huseyni

Müdavim
Cevap: Nokta - Sayfa: 336


Nokta’
nın ikinci kısmı, haşir ve melâike ve beka-yı ruha ait olduğundan, bu hakikatleri kerametli Yirmi Dokuzuncu Söz ve Onuncu Söz gayet parlak bir surette izah ettiğinden, onlara havale edilerek buraya derc edilmedi. Üçüncü kısım ise, on dört dersten ibaret Nurun İlk Kapısı namıyla ayrıca neşredildi.

Said Nursî

endOfSection.gif
endOfSection.gif



beka-yı ruh: ruhun bâkiliği, ölümsüzlüğüderc edilmek: yerleştirilmek
gayet: son derecehakikat: gerçek
havale edilmek: gönderilmekhaşir: öldükten sonra yeniden diriltilip Allah’ın huzurunda toplanma
izah etmek: açıklamakkeramet: Allah’ın bir ikramı olarak verilen olağanüstü şey
melâike: meleklernam: isim
neşredilmek: yayımlanmaksuret: şekil

<tbody>
</tbody>
 

Huseyni

Müdavim
Cevap: Nokta - Sayfa: 337


Münderecât hakkında

Bu mühim mecmuanın cümle-i mukaddematından olan bir “İ’lem” de:


“Bu risale, bazı âyât-ı Kur’âniyenin şuhudî bir nevi tefsiridir. Ve ondaki meseleler Kur’ân-ı Hakîmin bahçesinden koparılmış çiçeklerdir. Bu risalenin ibaresindeki icmal ve îcaz ve fehmindeki zahirî müşkilât, sana tevahhuş vermesin. Tekrar tekrar mütalâa et, tâ ki
blank.gif
1 لَهُ مُلْكُ السَّمٰوَاتِ وَاْلاَرْضِ ve emsali tekrarat-ı Kur’âniyenin sırrı sana açılsın.


Ey kàri! Bu mecmuadaki tevhidin burhanları ve mazharları, birbirine ihtiyaç bırakmıyor zannetme. Çünkü, ben herbir burhana, herbir makam-ı mahsusta ihtiyaç hissettim. Harekât-ı cihâdiyem beni öyle bir mevkie ilcâ ediyordu ki, o mevkide, o anda bir kapı açmaya mecbur kalıyordum. Çünkü, o dehşetli anda diğer açık kapılara dönmek müyesser olmuyordu. Hem o seyahat-ı acibede rastgeldiğim nurlara, delâlet etmek için değil, belki hatırlamak için işaretler koydum. Bazan büyük bir nura bir işaret koyuyordum.”

“İlâ ahir” diye ne kadar güzel bir mukaddemeyi ve bir hülâsayı, bu mecmua, adeta şifre gibi bir anahtarı karilerine takdim ediyor.

endOfSection.gif
endOfSection.gif


Bu Mesnevî-i Nuriye’deki risalelerin isimleri Reşhalar, Katre, Hubab, Habbe şeklinde gidiyor. Eğer Katre risalesinin âhirinde merhum Şeyh Safvet Efendinin yazdığı gibi, herbir risaleye bir takriz yazılsaydı, o merhumun “Bu bir katre değil, bir bahrdır” dediği gibi biz de derdik:


“O bir lem’a değil, bir şemstir. O bir reşha değil, bir bahrdır. O bir zühre değil, bir cinandır. O bir hubab değil, bir ummandır.”

endOfSection.gif
endOfSection.gif



[NOT]Dipnot-1 “Göklerin ve yerin mülkiyeti Onundur.” Furkan Sûresi, 25:2.
[/NOT]

Habbe: dane, tohum; bu eserde yer alan bir bölümHubab: su üstündeki kabarcık; bu eserde yer alan bir bölüm
Katre: damla; bu eserde yer alan bir bölümKur’ân-ı Hakîm: her âyet ve sûresinde sayısız hikmet ve faydalar bulunan Kur’ân
Reşhalar: sızıntılar; bu eserde yer alan bir bölümbahir: deniz
burhan: güçlü ve sarsılmaz delilcinan: cennetler, bahçeler
cümle-i mukaddemat: girişlerdeki bir cümle; girişdelâlet etmek: delil olmak
emsal: benzerlerfehim: anlayış
harekât-ı cihâdiye: cihad etmek için yapılanlarhülâsa: özet
i'lem: bil ki!ibare: metin, ifade
icmal: özetlemeilcâ etme: mecbur etme; zorlama
ilâ âhir: sonuna kadarkàri: okuyucu
lem'a: parıltımakam-ı mahsus: hususî, özel yer, derece
mazhar: ayna, görünme yerimecmua: belli bir konuda kaleme alınan yazıların toplandığı eser
merhum: Allah’ın rahmetine kavuşmuş, vefat etmiş kişimukaddeme: başlangıç
münderecat: içindekiler; muhtevâmütalâa etmek: okumak, incelemek
müyesser: kolaylıkla yapılanmüşkilât: zorluklar
nevi: çeşitnur: aydınlık
risale: küçük çaplı kitapseyahat-ı acibe: acaib seyahat; hayrete düşüren yolculuk
takriz: birşeyi veya bir eseri beğendiğini söyleme ve bu gayeyle yazılan yazıtefsir: açıklama, yorum
tekrarat-ı Kur'âniye: Kur’ân’ın tekrarlamaları, Kur’ân’da tekrarlanan konular, bölümlertevahhuş: korkma, ürküntü
tevhid: birleme; herşeyin bir olan Allah’a ait olduğunu bilme ve inanmaumman: okyanus
zahirî: görünüştezühre: çiçek
âhir: sonâyât-ı Kur'âniye: Kur’ân âyetleri
îcaz: az sözle çok mânâlar ifade etmeŞeyh Safvet Efendi: (bk. bilgiler)
şems: güneşşuhudî: görerek, şahit olarak

<tbody>
</tbody>

 
Üst