...Nasip olur mu bir daha kavuşmak?...

imported_mihrace

Active member
"Kim Allah Teala yolunda bir gün oruç tutsa, Allah onunla ateş arasına, genişliği sema ile arz arasını tutan bir hendek kılar.''

Peygamber müjdeleriyle sevinmiştik. Ramazan ayını Yüce Allah bize lütfetmişti,

“Bir daha ki Ramazana kim öle kim kala”

Sevmiştik seni Ey şehri ramazan. Sefa geldin diye methiyeler okumuştuk;

“Onbir aylık yoldan geldin, Müminlere misafir oldun,

Sefa geldin bize geldin, Ey Mübarek Ramazan

Çalışan kimseler kazanır, Müminler oruca özenir,

Oruç sevmeyenler dert kazanır, Sefa Geldin ey Mübarek Ramazan

Evvelin rahmet, evsatın mağfiret, Ahirin cehennemden azat ettirmek,

Sefa Geldin ey Mübarek Ramazan”

Buyurmuş Hazret-i Muhammeddiye.

Ama şimdi gidiyorsun, hem de onbir ay gelmemek üzere…

Alışmıştık sana, sahura kalkışla başlayan imsak vaktini aşmak korkusuyla bir yandan yemekle içmekle meşgul olup çocukluğumuzdan alıştığımız “ağzım burnum arıca, niyet ettim oruca” tekerlemesiyle niyet ediyorduk.

Kaptık mı Kur’an kitaplarımızı, mukabele dinlemeye gidiyorduk. Peygamber ve Cebrail aleyhisselamların sünnetini yerine getirmenin heyecan ve mutluluğunu duyarak dinliyorduk Kur’an bülbülleri hafızları.

Orucumuza zarar gelmesin diye dikkat kesiliyor, yalandan, gıybetten korunmanın yollarını zorlamaya çalışıyorduk.

Ramazanın kendine has heyecan ve telaşları da vardı.

Akşam iftarda yenecek şeylerin hazırlanışı ayrı bir telaş,

İftar vaktine yetişmek için gayret etmek ayrı bir telaş,

İftar vaktini beklemek ayrı bir telaştı.

Nasıl telaşlanmayalım ki,

“Oruçlunun iftar sevincinin, Rabbine kavuşma sevinciyle eş tutulduğu anın yaşanması anıdır ifrat vakti"

Öyle buyurmuş Âlemlere Rahmet Hazreti Muhammed Efendimiz.

"Oruçlu için iki sevinç vardır: Biri, orucu açtığı zamanki sevincidir; diğeri de Rabbine kavuştuğu zamanki sevincidir…”

Yemekler yenince akşam namazı, sonra gelsin çaylar, yine telaş, çünkü evin ahalisi teravih namazına gitme hazırlığına başlamıştır.

Böylece devam eden tatlı telaşlar bitti, ve gitti Aziz misafir. Gidiyor hem de, onbir ay gelmemek üzere…

Hüzünle birlikte elveda demek zamanı geldi çattı

“Ey Mübarek Kur'an ayı, Saimlere gufran ayı, Müminlere ihsan ayı,

Şehri Mübarek elveda!

Gündüzlerin rahmet idi, Gecelerin nimet idi, Âşıklara vuslat idi,

Şehri Mübarek elveda!

Hakkıyla kadrin bilmedik, Pek çok kusurlar eyledik, Nâdim olup tövbe ettik,

Şehri Mübarek elveda!




Elveda demek istemiyorsak da;

bir ömrü ramazan tadında yaşamak duasıyla

tekrar kavuşmak niyazıyla

-amin-
 

VUSLAT

Well-known member
güncelleme...:gül:

icon1.gif
...Nasip olur mu bir daha kavuşmak?...

"Kim Allah Teala yolunda bir gün oruç tutsa, Allah onunla ateş arasına, genişliği sema ile arz arasını tutan bir hendek kılar.''

Peygamber müjdeleriyle sevinmiştik. Ramazan ayını Yüce Allah bize lütfetmişti,

“Bir daha ki Ramazana kim öle kim kala”

Sevmiştik seni Ey şehri ramazan. Sefa geldin diye methiyeler okumuştuk;

“Onbir aylık yoldan geldin, Müminlere misafir oldun,

Sefa geldin bize geldin, Ey Mübarek Ramazan

Çalışan kimseler kazanır, Müminler oruca özenir,

Oruç sevmeyenler dert kazanır, Sefa Geldin ey Mübarek Ramazan

Evvelin rahmet, evsatın mağfiret, Ahirin cehennemden azat ettirmek,

Sefa Geldin ey Mübarek Ramazan”

Buyurmuş Hazret-i Muhammeddiye.

Ama şimdi gidiyorsun, hem de onbir ay gelmemek üzere…

Alışmıştık sana, sahura kalkışla başlayan imsak vaktini aşmak korkusuyla bir yandan yemekle içmekle meşgul olup çocukluğumuzdan alıştığımız “ağzım burnum arıca, niyet ettim oruca” tekerlemesiyle niyet ediyorduk.

Kaptık mı Kur’an kitaplarımızı, mukabele dinlemeye gidiyorduk. Peygamber ve Cebrail aleyhisselamların sünnetini yerine getirmenin heyecan ve mutluluğunu duyarak dinliyorduk Kur’an bülbülleri hafızları.

Orucumuza zarar gelmesin diye dikkat kesiliyor, yalandan, gıybetten korunmanın yollarını zorlamaya çalışıyorduk.

Ramazanın kendine has heyecan ve telaşları da vardı.

Akşam iftarda yenecek şeylerin hazırlanışı ayrı bir telaş,

İftar vaktine yetişmek için gayret etmek ayrı bir telaş,

İftar vaktini beklemek ayrı bir telaştı.

Nasıl telaşlanmayalım ki,

“Oruçlunun iftar sevincinin, Rabbine kavuşma sevinciyle eş tutulduğu anın yaşanması anıdır ifrat vakti"

Öyle buyurmuş Âlemlere Rahmet Hazreti Muhammed Efendimiz.

"Oruçlu için iki sevinç vardır: Biri, orucu açtığı zamanki sevincidir; diğeri de Rabbine kavuştuğu zamanki sevincidir…”

Yemekler yenince akşam namazı, sonra gelsin çaylar, yine telaş, çünkü evin ahalisi teravih namazına gitme hazırlığına başlamıştır.

Böylece devam eden tatlı telaşlar bitti, ve gitti Aziz misafir. Gidiyor hem de, onbir ay gelmemek üzere…

Hüzünle birlikte elveda demek zamanı geldi çattı

“Ey Mübarek Kur'an ayı, Saimlere gufran ayı, Müminlere ihsan ayı,

Şehri Mübarek elveda!

Gündüzlerin rahmet idi, Gecelerin nimet idi, Âşıklara vuslat idi,

Şehri Mübarek elveda!

Hakkıyla kadrin bilmedik, Pek çok kusurlar eyledik, Nâdim olup tövbe ettik,

Şehri Mübarek elveda!




Elveda demek istemiyorsak da;

bir ömrü ramazan tadında yaşamak duasıyla

tekrar kavuşmak niyazıyla

-amin-
 
Üst