Muhakemat 2. Ders - Efendimizin (Sav.) Risaletine Hadsiz Deliller..

Huseyni

Müdavim

besmele.jpg


Esselamün aleyküm.

Bu ayın 3. dersi, Efendimiz aleyhissalatü vesselamın risaletinin, delilleri hakkında olacaktır. Dersimiz Onu salllalahu aleyhi vesellemi daha iyi tanımamıza vesile olsun inşaallah. Selam ve dua ile.


[BILGI]Salavat-ı bînihaye, ol Server-i Kâinat ve Fahr-i Âleme hediye olsun ki, âlem, envâ ve ecnâsıyla onun risaletine şehadet ve mu’cizelerine delâlet ve hazine-i gaybdan getirdiği metâ-ı âlîye dellâllık ediyor.

Güya âleme teşrif ettiğinden, herbir nevi, kendi lisan-ı mahsusuyla alkışladığı gibi, Sultan-ı Ezel, zemin ve âsumanın evtârını intak edip herbir tel başka lisanla mu’cizatının nağamatını inşad etmekle, o sadâ-yı şirin bu kubbe-i minâda ilelebed tanîn-endaz etmiştir.

Güya âsuman, kendi mirac ve melek ve kamerin elsine-i semaviyesiyle risaletini tebrik;

ve zemin, kendi hacer ve şecer ve hayvanın dilleriyle mu’cizelerine senâhân;

ve cevv-i feza, kendi cin ve bulutların işârâtıyla nübüvvetine beşaret ve sâyebân;

ve zaman-ı mazi, enbiya ve kütüp ve kâhinlerin rumuz ve telvihatıyla o şems-i hakikatin fecr-i sadıkını göstererek müjdeci;

ve zaman-ı hal, yani asr-ı saâdet, lisan-ı haliyle tabiat-ı Araptaki inkılâb-ı azîmin ve bedeviyet-i sırftan medeniyet-i mahzânın def’aten tevellüdünü şahit göstererek nübüvvetini ispat;

ve zaman-ı müstakbel, kendi vukuat ve fünununun etvar-ı müdakkikanesiyle onun mevkib-i ikbalini istikbal ve lisan-ı hakîmâne ile irşadatına teşekkür;

nev-i beşer kendi muhakkikleri ile, bahusus hatîb-i beliği ki, şems gibi kendi kendine burhan olan Muhammed’in (a.s.m.) lisan-ı fasihânesiyle haktan geldiğini ilân;

ve Zât-ı Zülcelâl kendi Kur’ân’ının lisan-ı beliğanesiyle ol Nebiyy-i Ümmînin ferman-ı risaletini kıraat ediyorlar ve okuyorlar.


Muhakemat[/BILGI]

[TAVSIYE]Diğer derslerimiz için: Risale Açıklamalı[/TAVSIYE]
 
Son düzenleme:

Huseyni

Müdavim
Cevap: Açıklamalı Risale Dersleri 30 - Efendimizin (Sav.) Risaletine Hadsiz Deliller.

Salavat-ı bînihaye, ol Server-i Kâinat ve Fahr-i Âleme hediye olsun ki, âlem, envâ ve ecnâsıyla onun risaletine şehadet ve mu’cizelerine delâlet ve hazine-i gaybdan getirdiği metâ-ı âlîye dellâllık ediyor.

Sonsuz salat ve selam kainatın serveri ve fahri alem olan efendimiz aleyhissalatü vesselama olsun. Kainat, mevcudat hep birlikte Onun asm. risaletine şehadet ediyor. Ve mu'cizelerine delalet ediyor. Ve gaybdan getirdiği kıymettar metalara dellallık ediyor. İnşaallah konunun devamında nasıl oluyor göreceğiz.
 

Huseyni

Müdavim
Cevap: Açıklamalı Risale Dersleri 30 - Efendimizin (Sav.) Risaletine Hadsiz Deliller.

Güya âleme teşrif ettiğinden, herbir nevi, kendi lisan-ı mahsusuyla alkışladığı gibi, Sultan-ı Ezel, zemin ve âsumanın evtârını intak edip herbir tel başka lisanla mu’cizatının nağamatını inşad etmekle, o sadâ-yı şirin bu kubbe-i minâda ilelebed tanîn-endaz etmiştir.

Her bir nevi, Efendimiz aleyhissalatü vesselamın, aleme teşrif edişini, kendilerine has dilleriyle alkışlıyorlar. Ve Sultan-ı Ezel olan Rabbimiz yerleri ve gökleri, Kainatın Efendisinin mucizeleri ile şirin bir sadayla konuşturuyor. Ve bu ses sonsuza kadar devam edecektir.
 

ASHAB-I BEDR

Well-known member
Cevap: Açıklamalı Risale Dersleri 30 - Efendimizin (Sav.) Risaletine Hadsiz Deliller.

Güya âsuman, kendi mirac ve melek ve kamerin elsine-i semaviyesiyle risaletini tebrik;

Güya gökyüzündeki semavi olan herşey kendi lisanlarıyla Miracı ile Peygamberliğini (a.s.m) tebrik ediyor.

ve zemin, kendi hacer ve şecer ve hayvanın dilleriyle mu’cizelerine senâhân;


Ve taştan toprağa, ağaca, hayvanata kadar tüm mahlukat da kendi lisanlarıyla mucizelerine sena etmektedir.
 
Moderatör tarafında düzenlendi:

ASHAB-I BEDR

Well-known member
Cevap: Açıklamalı Risale Dersleri 30 - Efendimizin (Sav.) Risaletine Hadsiz Deliller.

Peygamber Efendimizin (a.s.m ) Mucizelerine nazar edilmekte..

Günlük hayatın içinde Devleti temsil eden insanların bir yere gelişinde farklı olarak özel bir ilgi gösterildiğini görüyoruz.

Kainatın En Güzel Meyvesi,Cenab-ı Hakk'ın En Sevdiği Efendimiz Hz. Muhammed (s.a.v) 'in büyük sorumluluklar ve büyük imtihanlar içindeki konumuna,Peygamberliğine ( a.s.m ) kainattaki her alem ayrı bir sada ile karşılıyor ve tebrik ediyor.


ve cevv-i feza, kendi cin ve bulutların işârâtıyla nübüvvetine beşaret ve sâyebân;

ve zaman-ı mazi, enbiya ve kütüp ve kâhinlerin rumuz ve telvihatıyla o şems-i hakikatin fecr-i sadıkını göstererek müjdeci;


Cinlerin Efendimiz (a.s.m ) Kur'an-ı Kerim Okuyuşunu dinleyip müslüman olmalarıyla ( Cinler havaya yükselebilirler atmosferde ) Onun (a.s.m) müjdecisi oluyorlar.

Gelmeden evveli habercileri ortaya çıkarak müjdecisi oluyor.

Hz.İsa (a.s ) 'in kendisinden sonra gelecek olan Hz.Muhammed (s.a.v) 'i haber vermesi,

Hakikat Güneşinin doğmadan evvelki müjdelerini o dönemdeki bilginler dahi vermektedir.

Rahip Bahira'nın Peygamberlik müjdesini bildirmesi gibi...
 
Moderatör tarafında düzenlendi:

Huseyni

Müdavim
Cevap: Açıklamalı Risale Dersleri 30 - Efendimizin (Sav.) Risaletine Hadsiz Deliller.

Güya âsuman, kendi mirac ve melek ve kamerin elsine-i semaviyesiyle risaletini tebrik;

Gökyüzü ellerini Rabbine açtığı anda yağmurlar yağdırarak Efendimizin asm. risaletini tebrik ediyor.

Mi'rac en büyük bir mu'cizesi olmakla risaletini tebrik ediyor.

Cebrail aleyhisselam vahiy Rabbinden Ona asm. vahiy getiriyor. Bir beşer kelamından çok uzak olan bu mübarek sözler, Onun asm. Allah katında seçilmiş olduğunu, risalete vazifeli olduğunu gösteriyor.

Kamer bir elinin işaretiyle ikiye yarılarak yine Onun risaletini gösteriyor ve bu lisan-ı haliyle Onun asm. risaletini tebrik ediyor.
 

ASHAB-I BEDR

Well-known member
Cevap: Açıklamalı Risale Dersleri 30 - Efendimizin (Sav.) Risaletine Hadsiz Deliller.

ve zaman-ı hal, yani asr-ı saâdet, lisan-ı haliyle tabiat-ı Araptaki inkılâb-ı azîmin ve bedeviyet-i sırftan medeniyet-i mahzânın def’aten tevellüdünü şahit göstererek nübüvvetini ispat;

Ve Asr-ı Saadet dönemi; Onun (a.s.m) gelişiyle cahiliye döneminden çok büyük inkılabları hiçbir zorlama olmadan kabul ederek nübüvvetine yine zaman diliyle şahitlik etmiştir.

Bu asırda dahi kanun koymadan bazı kötü alışkanlıklardan uzaklaştıramazken müminin haramdan kaçınması zorlama olmadan topluma saadet ve huzur getirmektedir.

ve zaman-ı müstakbel, kendi vukuat ve fünununun etvar-ı müdakkikanesiyle onun mevkib-i ikbalini istikbal ve lisan-ı hakîmâne ile irşadatına teşekkür;

Ve gelecek zaman tüm zaman dilimlerini irşad eylediği için Ona (a.s.m) teşekkür ediyor ve edecektir.

nev-i beşer kendi muhakkikleri ile, bahusus hatîb-i beliği ki, şems gibi kendi kendine burhan olan Muhammed’in (a.s.m.) lisan-ı fasihânesiyle haktan geldiğini ilân;

ve Zât-ı Zülcelâl kendi Kur’ân’ının lisan-ı beliğanesiyle ol Nebiyy-i Ümmînin ferman-ı risaletini kıraat ediyorlar ve okuyorlar.

Her çeşit insan içinde dahi kendi araştırmacıları Onun (a.s.m) güneş gibi kainatı aydınlattığını açıklıkla ilan ediyor.

Hikmetleri öğrenmek için Yüce Kitabımızın Lisanı ile Onun (a.s.m) kainata tebliğ ettiği fermanı okuyorlar.

'Muhammed her zaman Evangelizm'in (Hıristiyanların) üstüne
çıkıyor. O, insanı Allah saymıyor ve kendini de Allah ile bir
tutmuyor. Müslümanların Allah'tan başka ilâhı yoktur ve
Muhammed onun peygamberidir. Burada hiçbir
muamma ve sır yoktur.'


Lev Nikolayeviç TOLSTOY

 
Moderatör tarafında düzenlendi:

ASHAB-I BEDR

Well-known member
Cevap: Açıklamalı Risale Dersleri 30 - Efendimizin (Sav.) Risaletine Hadsiz Deliller.

Hz. İsa (as)’nın müjdesi:


“Hatırla ki, Meryem oğlu İsa, ‘Ey İsrailoğulları! Ben size Allah’ın benden evvelki Tevratı doğrulayıcı ve benden sonra gelecek Ahmed adında bir peygamberi de müjdeleyici olarak (geldim)’ demişti. Fakat o, kendilerine apaçık deliller getirince ‘Bu, âşikâr bir büyüdür’ dediler.”

(Saf, 61/6).

Evet, Allah Resûlü (sav), sürpriz olarak ortaya çıkmış biri değildir. O daha gelmeden asırlarca önce haber verilen ve gelmesi bütün cihan tarafından beklenen bir Nebîdir.

-Sonsuz Nur-
 
Moderatör tarafında düzenlendi:

Huseyni

Müdavim
Cevap: Açıklamalı Risale Dersleri 30 - Efendimizin (Sav.) Risaletine Hadsiz Deliller.

ve zemin, kendi hacer ve şecer ve hayvanın dilleriyle mu’cizelerine senâhân;

Yeryüzü Efendimizin mu'cizeleriyle Efendimizin asm. rşsaletini sena ediyor.

Cehaletin babası birgün avucunun içine taşları almış, alay etmek için Efendimzin aleyhissalatü vesselamın karşısına çıkıyor. Diyor ki "Bil bakalım elimde ne var ? Bilirsen iman edeceğim." Buna mukabelen Kainatın Efendisi sav.: "Elindekiler benim kim olduğumu söylerlerse sözünde durur musun ?" Cehaletin babası "Evet" diyor. Ebu Cehilin elindeki taşlar dile geliyor ve şahadet getiriyorlar. Ebu Cehil yine sözünde durmuyor ve inanmıyor.

Eline aldığı bir avuç ve toprakla Rasulullah sallallahü aleyhi vesellem bir orduyu bozguna uğratıyor. Düşmandan bir kişi bile müstesna kalmadan bir avuç topraktan hepsininde gözüne giriyor. 1 وَماَ رَمَيْتَ اِذْ رَمَيْتَ sırrına mazhar oluyor. Taş ve toprak risaletini sena ediyor.

Yine ağaçlarla ilgili Efendimizin risaletini mucizane sena eden çok örnekler vardır.

Başta Tirmizî olmak üzere pek çok hadis âliminin Hazreti İbni Abbas’tan haber verdikleri bir mucizedir.
İbni Abbas dedi ki:


“Allah Resulü (asm) bir bedeviye dedi ki:


“Ben bu ağacın şu dalını çağırsam, yanıma gelse, iman edecek misin?” Bedevi


“Evet” dedi.


Allah Resulü (asm) çağırdı. O dal ağacının başından kopup, Allah Resulü’nün (asm) yanına geldi. Sonra Efendimizn (asm) emretti, yine yerine gitti.” 2

Hayvanların risaletini mucizane sena edişine bir örnek:

Hazret-i Ömer’den (ra) naklediliyor ki: Allah Resulü’nün (asm) yanına bir bedevî geldi. Elinde bir kertenkele vardı. Bedevi “Eğer bu hayvan sana şehadet etse ben sana iman getiririm, yoksa iman getirmem.” dedi. Allah Resulü (asm) o hayvana kendisinin kim olduğunu sordu. O hayvan da açık bir dille, peygamberliğini ilan etti, şehadet getirdi. 3

1. (Ey Muhammed) attığın zaman da sen atmadın…” Enfal Sûresi, 8;17.
2. Tirmizî, Menâkıb: 6; el-Mubârekforî, Tuhfetü’l-Ahvezî, no. 3707; el-Heysemî, Mecmeu’z-Zevâid, 9:10
3. ebrîzî, Mişkâtü’l-Mesâbîh, 3:199, no. 5949; el-Hâkim, el-Müstedrek, 3:606; el-Askâlânî, el-Metâlibü’l-Âliye, 4:125, no. 4127; el-Heysemî, Mecmeu’z Zevâid, 9:366-367; Ebû Na’îm, Hilyetü’l-Evliyâ, 1:368-369; İbni Kesîr, el-Bidâye ve’n-Nihâye, 6:147.
 

teblið

Vefasýz
Cevap: Açıklamalı Risale Dersleri 30 - Efendimizin (Sav.) Risaletine Hadsiz Deliller.

Allah (c.c) razı olsun hocam;

Bu kıssayı ilk okuduğumda çok etkilenmiştim..

Yazıkki Ebu cehil gibi kalpler yerdeki taşlardan daha sert daha katı ve içi boş..yerdeki taş bile iman ederken Ebu cehil gibi nasipsizlere acımamak elde değil!
 

ASHAB-I BEDR

Well-known member
Cevap: Açıklamalı Risale Dersleri 30 - Efendimizin (Sav.) Risaletine Hadsiz Deliller.

[NOT]
Müslim naklediyor: Hadîsin ravisi ise Hz. Ömer (ra) buyuruyor ki:

“Bedir’de bulunuyorduk. Allah Resulü, muharebe adına stratejisini tam tesbit etmiş ve kavganın cereyan edeceği yerleri dolaşıyordu. Bir ara yine gözleri aralanan gaybî perdelerin verasında ve bakışları istikbâl ufkunda eliyle bazı yerleri işaret ederek:

‘Burası Ebu Cehil’in öldürüleceği yer; şurası Utbe’nin, şurası Şeybe’nin ve şurası da Velid’in sırtının yere geleceği yer...’

Ve, daha birçok isim saydı.” Muharebeden sonra Hz. Ömer kasem ile diyor ki; “Allah Resûlü nereyi ve kim için işaret etmişse, hepsini o yerlerde ölü olarak bulduk”89.

Evet, hayatlarında Allah Resûlü’nü dilleriyle tasdik etmeyen bu insanlar, şimdi murdar cesetleriyle O’nun sıdkına ve doğruluğuna şehadette bulunuyorlardı.

Zira O haber veriyor ve verdiği haberler, santim şaşmadan aynen tahakkuk ediyordu.

-Sonsuz Nur-
[/NOT]
 
Moderatör tarafında düzenlendi:

ASHAB-I BEDR

Well-known member
Cevap: Açıklamalı Risale Dersleri 30 - Efendimizin (Sav.) Risaletine Hadsiz Deliller.

Hz. Peygambere ( s.a.v ) Tabi Olmak
ÂL-İ İMRÂN SÛRESİ 31 Ey Resulüm, de ki:

“Ey insanlar, eğer Allah’ı seviyorsanız, gelin bana uyun ki Allah da sizi sevsin ve günahlarınızı bağışlasın. Allah gafurdur, rahimdir (çok affedicidir, engin merhamet ve ihsan sahibidir).

Allah’ı sevmek, insanın yaratılışının en yüce hedefidir. Dolayısıyla İslâm’ın insanları kendisine doğru sevkettiği en yüksek gayedir.

Bu âyet şu kesin kıyası içeriyor:

“Eğer Allah’ı seviyorsanız, Habîbullaha uyacaksınız. Ona uyulmazsa demek ki Allah’ı sevmiyorsunuz”

Bunun zıddı şudur:

“Ben Allah’ı severim, ama emrini dinlemem, O’nun sevdiğini sevmem. O’nu sevenleri, O’nun yolunu gösterenleri, O’nun seçip gönderdiklerini sevmem” demektir ki, bu da:

“Ben, kendimden başka hiçbir şeyi sevmem; tevhid yolunda yürümek istemem” demektir.

Bu kâinatı kudret, kemâl ve cemâlinin tecellileriyle böylesine güzel yaratan, bunca nimetleriyle kullarına lütuflarda bulunan Allah, elbette onlardan bir teşekkür bekler. Elbette, insanlar içinde en seçkin birini onlara rehber ve mükemmel bir örnek yapar. Böylece ondaki güzelliklerin, öbür insanlara da yansımasını ister.


Kaynak : Kuran Meali - Prof.Dr. Suat Yıldırım
 
Moderatör tarafında düzenlendi:

ASHAB-I BEDR

Well-known member
Cevap: Açıklamalı Risale Dersleri 30 - Efendimizin (Sav.) Risaletine Hadsiz Deliller.

RESÛL-İ EKREM'İN PARMAKLARI ARASINDAN SU FIŞKIRIŞI VE BU SU İLE ÜÇ YÜZ KADAR KİMSENİN İÇMESİNE VE ABDEST ALMASINA DÂİR ENES İBN-İ MÂLİK HADÎSİ

Enes b. Mâlik Rivâyete göre, müşârün-ileyh demiştir ki:

Bir kere Nebî salla'llahu aleyhi ve sellem (Medîne çarşısının bir semti olan) Zevrâ'da iken (ikindi namazının vakti yaklaşmıştı ve abdest suyu arayıp bulamamışlardı. Bunun üzerine) Resûlullah'ın huzûruna bir kap (içinde bir miktar su) getirildi.

Müteâkıben Resûlullah elini kab(ın içindeki suy)a koydu. Hemen parmakları arasından su fışkırmağa başladı. Orada bulunan cemâat abdest al(ıncaya kadar devâm et)ti. (Enes İbn-i Mâlik'in râvîsi) Katâde der ki:

Ben, Enes İbn-i Mâlik'e:

- Orada kaç kişi idiniz? diye sordum.

O da:

- Üç yüz, yâhut üç yüz kadar, diye cevap verdi.

1465

SAHÎH-İ BUHÂRÎ MUHTASARI TECRİD-İ SARİH TERCEMESİ
 
Moderatör tarafında düzenlendi:

ASHAB-I BEDR

Well-known member
Cevap: Açıklamalı Risale Dersleri 30 - Efendimizin (Sav.) Risaletine Hadsiz Deliller.

Fitneden kaçmak;Hz. Peygamber'in haber verdiği fitneler

İSTİKBÂLE ÂİT PEYGAMBERİMİZİN HABERLERİNİ EN ÇOK NAKLEDEN HUZEYFE İBN-İ YEMÂN'IN MÜHİM BİR RİVÂYETİ

Huzeyfe b. el-Yemânî Rivâyete göre, şöyle demiştir:

Nâs, Resûlullah salla'llahu aleyhi ve sellem'e (geleceğe âit) hayır (lı işler) den sorarlardı. Ben de (tersine İslâm ümmetine gelecek) şerden -o şerrin bana erişmesinden korkarak- sorardım.

Bu endîşe ile bir kere:

- Yâ Resûla'llah! Biz vaktiyle câhiliyet devrinde şirk ve küfr içinde idik.

Sonra Allah'ın Peygamber'i şu İslâm umdeleriyle bize geldi. Bu hayır ve saâdetten sonra, gelecek bir şer ve fitne var mıdır? diye sordum.

Resûlullah:

- Evet vardır, buyurdu.

Ben:

- O şerden ve fitneden sonra bir hayır ve salâh var mıdır? dedim.

Resûlullah:

- Evet, bir hayır ve salâh vardır. Fakat onun içinde bâzı şerr-ü fesâd bulunacak (hayırı bulandıracak, safvetini bozacak) buyurdu.

Ben:

- O hayrın (temizliğini bulandıran) kiri nedir? diye sordum. Resûlullah:

- O devrin âmirlerinden bir zümre, ümmeti, benim sünnetim hilâfına idâre edecekler. Sen o devrin âmir ve vâlîlerinden bâzılarının hareketlerini (ma'rûf bulup) tasvîb, bâzılarının hareketlerini de (münker bulup) red edeceksin! buyurdu.

Ben:

- Yâ Resûla'llah! Bu karışık hayır devrinden sonra yine bir şerr-ü fesad devri hulûl edecek midir? dedim.

Resûlullah:

- Evet edecektir. O devirde bir takım dâîler (çığırtkanlar) halkı Cehennem kapılarına çağıracak. Her kim onların da'vetine icâbet ederse, onu Cehennem'e atacaklar, buyurdu.

Ben:

- Yâ Resûla'llah! Bu da'vetçileri bize vasfetseniz! dedim.

Resûlullah:

- Onlar bizim milletimizden insanlardır. Bizim dilimizle (bizim azîz duygularımıza seslenerek) konuşurlar. (Halbuki gönüllerinde hayırdan eser yoktur) buyurdu.

Ben:

- Yâ Resûla'llah! O (uğursuz) devir bana yetişirse (ben o devirde yaşarsam) nasıl hareket etmemi emredersiniz? dedim.

Resûlullah:

- İslâm cemâatine mütâbaat, ve onların devlet reîsine mutâvaat eyle! (Devlet reîsi zulmederse, seni divğr, malını alırsa bile sözünü dinle, itâat eyle!) buyurdu.

Ben:

- Yâ Resûla'llah! Onlar cemâat hâlinde değiller (de bozgunculukla parçlanmışlar) sa, başlarında devlet reîsi de yoksa, dedim.

Resûlullah:

- O fırkaların hepsinden ayrıl! (Evine çekil!). Velev ki bu i'tizâl, bir ağaç kökünü ısırman sûretiyle (meşakkatli) olsa bile. Artık ölüm erişinceye kadar bu i'tizâl üzere bulun! buyurdu.

1471
 
Moderatör tarafında düzenlendi:

Huseyni

Müdavim
Cevap: Açıklamalı Risale Dersleri 30 - Efendimizin (Sav.) Risaletine Hadsiz Deliller.

ve cevv-i feza, kendi cin ve bulutların işârâtıyla nübüvvetine beşaret ve sâyebân;


"Altıncısı: Resul-i Ekrem Aleyhissalâtü Vesselâm, küçüklüğünde Halime-i Sa'diye'nin yanında iken, Halime ve Halime'nin zevcinin şehadetleriyle, güneşten rahatsız olmamak için, çok defa üstünde bir bulut parçasının ona gölge ettiğini görmüşler ve halka söylemişler ve o vakıa sıhhatle şöhret bulmuş."

"Hem, Şam tarafına on iki yaşında iken gittiği vakit, Bahîra-yı Râhibin şehadetiyle, bir parça bulut Resul-i Ekrem Aleyhissalâtü Vesselâmın başına gölge ettiğini görmüş ve göstermiş."

"Hem yine bi'setten evvel, Resul-i Ekrem Aleyhissalâtü Vesselâm, bir defa Hatice-i Kübrânın Meysere ismindeki hizmetkârıyla ticaretten geldiği zaman, Hatice-i Kübrâ, Resul-i Ekrem Aleyhissalâtü Vesselâmın başında iki meleğin bulut tarzında gölge ettiklerini görmüş, kendi hizmetkârı olan Meysere'ye demiş. Meysere dahi Hatice-i Kübrâya demiş: "Bütün seferimizde ben öyle görüyordum."

On Dokuzuncu Mektup
 

Huseyni

Müdavim
Cevap: Açıklamalı Risale Dersleri 30 - Efendimizin (Sav.) Risaletine Hadsiz Deliller.

ve zaman-ı mazi, enbiya ve kütüp ve kâhinlerin rumuz ve telvihatıyla o şems-i hakikatin fecr-i sadıkını göstererek müjdeci;

Efendimiz Aleyhissalatü vesselamın risaletine delil olan sayısız mu'cizeleri sadece bulunduğu döneme münhasır değildir. Diğer Peygamberlerden aleyhisselam farklı olarak bütün zamanlara ve tüm kainata şamildir. Mesela kendinden önce gelen Peygamberler aleyhisselam Ondan asm. haber veriyor. Bununla birlikte Peygamber Efendimiz de kendinden önce gelen peygamberlerden haber veriyor. Sanki o Peygamberler (as.) ve kavimleri döneminde yaşamış gibi, onları görür gibi anlatıyor onların yaşadığı dönemleri.

Tevrat, İncil, Zebur O'ndan asm. haber veriyor.

Hüseyin-i Cisrî "Risâle-i Hamidiye"sinde yüz on dört işârâtı o kitaplardan çıkarmıştır. Tahriften sonra bu kadar bulunsa, elbette daha evvel çok tasrihât varmış.

On Dokuzuncu Söz

Doğumundan yakın bir zaman önce ve doğumu esnasında meydana gelen olaylar kahinlerle birlikte Onu asm. müjdeliyor.
 

Huseyni

Müdavim
Cevap: Açıklamalı Risale Dersleri 30 - Efendimizin (Sav.) Risaletine Hadsiz Deliller.

ve zaman-ı hal, yani asr-ı saâdet, lisan-ı haliyle tabiat-ı Araptaki inkılâb-ı azîmin ve bedeviyet-i sırftan medeniyet-i mahzânın def’aten tevellüdünü şahit göstererek nübüvvetini ispat;


Kainatın Efendisinin asm. yaşadığı döneme yani asr-ı saadete baktığımızda beşerin müthiş inkılaplar geçirdiğine şahit oluyoruz. İnatçı ve adetlerine mutaassıp, aşırı bağlı kavimleri, vahşiyane o cahiliye adetlerinden (kız çocuklarını gömmek gibi), çok kısa bir sürede ortadan kaldırdığı gibi, yerlerine en ali ahlakı, en güzel hasletleri getiriyor ki, tarihte bir örneği daha görülmemiş ve görülmeyecek. En güzel hasletlerle donattığı o sahabeler r.a. bütün ümmete üstad oldular. Bir sahabenin hayatını okuyup, o sahabeden südur eden güzel ahlakı kendimizde uygulasak, bunun doğruluğunu yaşayarakta anlamış olacağız.

Bunu yaparken herhangi bir şekilde onlara zulmetmemiş efendimiz aleyhiisalatü vesselam. 23 sene gibi kısa bir sürede yaptığı bu değişimde Onun asm. en çok merhametinin ön plana çıktığını görebiliriz. Bu yüzden ki sadece adetlerini bıraktırmakla kalmamış, onların hem akıl, hem kalp, hem ruh ve hem nefislerini teshir eylemiş. Baskı ve zulümle olsa idi elbetteki devam etmeyecekti. Oysa asırlar üzerinden geçmesine rağmen, Mahbub-u kulûb (kalplerin mahbubu), muallim-i ukul (akılların muallimi), mürebbi-i nüfus (nefislerin terbiye edicisi), sultan-ı ervah (ruhların sultanı) oldu ve olmaya devam ediyor elhamdülillah.

Sigara gibi küçücük bir adeti bile bugünün insanalrı türlü türlü yaptırımlara rağmen tamamen kaldıramıyorlar. En ufak bir fırsatta en ağır yasalar bile çiğneniyor. İşte Asr-ı saadette yaptığı bu büyük değişimler Onun asm. risaletine en büyük delillerdendir. Sahabeler adedince, yaptığı icraatler adedince "ente rasulüllah" demek icap eder.


Sorularla Risale | Risale-i Nur Külliyatı | On Dokuzuncu Söz
 

Huseyni

Müdavim
Cevap: Açıklamalı Risale Dersleri 30 - Efendimizin (Sav.) Risaletine Hadsiz Deliller.

ve zaman-ı müstakbel, kendi vukuat ve fünununun etvar-ı müdakkikanesiyle onun mevkib-i ikbalini istikbal ve lisan-ı hakîmâne ile irşadatına teşekkür;

Her dönem kendi özellik ve gerekleri ile Hazreti Peygamber (asv)'in davasını tasdik ve tahmid ediyor. Peygamber Efendimizin (asv) dönemine göre istikbal olan sonraki dönemler ve bu dönemin alim ve evliyaları, Peygamber Efendimizin (asv) imtiyaz ve güzelliklerini eserleri ile keşfedip aleme ispat etmişler ve onu bu şekilde istikbal edip, ona böyle teşekkür etmişler. Mesela Risale-i Nurlar bu eserlerden bir tanesidir.

Mevkib-i ikbal tabiri Peygamber Efendimizin (asv) istikbaldeki manevi temessülüne işaret ediyor. Evet onun maddi cesedi vefat etmiş olabilir, lakin manevi şahsiyetinin zaman ve mekan kaydı yoktur. O mazide Ahmet (asv), Asr-ı saadette Muhammed (asv) istikbalde Mustafa-yı Hüda (asv)'dır. İstikbaldeki o talihli kafile, Hazret-i Peygamberimizin (asv) ruh-u şerifi ve baki davasıdır.

Sorularla Risale
 

Huseyni

Müdavim
Cevap: Açıklamalı Risale Dersleri 30 - Efendimizin (Sav.) Risaletine Hadsiz Deliller.

nev-i beşer kendi muhakkikleri ile, bahusus hatîb-i beliği ki, şems gibi kendi kendine burhan olan Muhammed’in (a.s.m.) lisan-ı fasihânesiyle haktan geldiğini ilân;

Efendimiz aleyhissalatü vesselamın her hali kendi kendine dahi bir delildir. Mekke gibi azılı müşriklerin ortasında ortaya çıkıp "Lâ ilâhe illallah Muhammeden Rasulüllah" demek sıradan bir insan için kolay birşey değildir. Onun asm. bu tavrı, sıradan olmadığının, risalete vazifeli olduğunun en açık delillerindendir.

Çünkü O asm. söylediği şeyi, iddia ettiği davayı en azılı müşriklerin arasında söylüyor.

Koca Mekkeyi tek başına ya da birkaç kişiyle karşısına alıyor.

Ve muarızları o dönemin en vahşi insanları. O dönemin "cahiliye dönemi" ismini alması her türlü insanlık dışı icraatlerin had safhaya gelmesinden kaynaklandığını düşünürsek, Peygamberimiz sallallahü aleyhivesellem açısından, ne derece emniyetsiz bir durumda bu ilanı yaptığını daha net anlayabiliriz.

Ve insanların alışık olmadığı, unuttuğu şeylerden bahsediyor. Din diyor, Allah diyor, ahiret diyor, ölüm diyor vs.

Ve bunu yaparken en ufak bir heyecan, korku hissi yok.

Tamamen serbest bir şekilde, korkmadan, sıkılmadan, pervasızca, telaşsız ve samimane, büyük bir ciddiyetle, hasımlarının damarlarına dokundurarak davasını ilan ediyor.

Peygamberimizin asm. bu şekilde davranmasının arkasındaki gerçeği, ayet şu şekilde açıklıyor.

“O ancak kendisine vahyolunanı söyler.”(Necm Sûresi, 53:4.)


Abdullah ibni Selam r.a Resül-ü Ekrem aleyhissalatü vesselam Efendimize sadece bir kez bakıp "bu simada yalan yok" deyip kelime-i şehadet getirmiş ve müslüman olmuştur. Bu da Efendimizin asm. kendisinin risaletine olan delillerindendir.

Onun asm. peygamberliğinden önceki dönemde de bütün Mekke halkının güvenini kazanması ve El- Emin sıfatıyla anılması, risalete en elyak O asm. olduğunu gösterir.
 

ASHAB-I BEDR

Well-known member
Cevap: Açıklamalı Risale Dersleri 30 - Efendimizin (Sav.) Risaletine Hadsiz Deliller.

Dağın Rasulullah İçin Hareket Etmesi Ve Onun Emriyle Durması



Said İbn Zeyd şunu anlattı:

Rasûlullah (s.a.v.) Hıra'dayken, dağ hareket etti. Peygamber (s.a.v.) ayağıyla ona vurarak:

- "Sakin ol Hıra! Senin üzerinde ancak bir peygamber veya bir sıddîk yahut bir şehit bulunmaktadır"

dedi.

Peygamberin {s.a.v.) yanında Ebu Bekr, Ömer, Osman, Ali, Talha, ez-Zubeyr, Sa'd, Abdurrahman vardı. Dokuzuncunun adım vermemi is*teseydin, onun da adını verirdim, dedi. O'na, onun kim olduğunu bize söyle diye çok ısrar ettiler. Bunun üzerine "ben" diye cevap verdi.

[62]




[62] Müslim, fedailu's-sahabe, 49; Nesaî, kıtabu'İ-ahbas, 4; Taberani, Mu'cemu'l-Kebir, 1/16; Ebu Nuaym, Delailu'n-IMubuvve, 154; İbn Ebı Asım, Sunne, 2/618, 621; Beyhakî, Sunenu'l-Kubra, 6/167; Darekutni, Sünen, 4/198; İmam Ahmed, Musned, 1/88, 59; Buharî, Tarih, 8/105; Tarihu ibn Asakir, 5/363, 7/80, 435, 6/102.
Abdurrahman İbnü’l-Cevzi, Ashâbın Dilinden Peygamberimizin Hayatı, Uysal Kitabevi: 264.

 
Moderatör tarafında düzenlendi:
Üst