Mektubat 4. Ders - Aşk-ı Mecazî - Aşk-ı Hakikî

ASHAB-I BEDR

Well-known member
Cevap: Açıklamalı Risale Dersleri 42 - Aşk-ı Mecazî - Aşk-ı Hakikî

[NOT]
Yoksa,
نَسُوا اللَّهَ فَاَنْسَيهُمْ اَنْفُسَهُمْ اُولئِكَ هُمُ الْفَاسِقُونَ -1-


sırrına mazhar olup, nefsini unutup, hayatın zevâlini düşünmeyerek hususî, kararsız dünyasını aynı umumî dünya gibi sabit bilip kendini lâyemut farz ederek dünyaya saplansa, şedit hissiyatla ona sarılsa, onda boğulur, gider. O muhabbet onun için hadsiz belâ ve azaptır.

Çünkü, o muhabbetten yetimâne bir şefkat, meyusâne bir rikkat tevellüt eder. Bütün zîhayatlara acır, hattâ güzel ve zevâle maruz bütün mahlûkata bir rikkat ve bir firkat hisseder; elinden bir şey gelmez, ye's-i mutlak içinde elem çeker.

Fakat gafletten kurtulan evvelki adam, o şedit şefkatin elemine karşı ulvî bir tiryak bulur ki, acıdığı bütün zîhayatların mevt ve zevâlinde bir Zât-ı Bâkînin bâki esmâsının daimî cilvelerini temsil eden âyine-i ervahları bâki görür; şefkati bir sürura inkılâp eder.

Hem zeval ve fenâya maruz bütün güzel mahlûkatın arkasında bir cemâl-i münezzeh ve hüsn-ü mukaddes ihsas eden bir nakış ve tahsin ve san'at ve tezyin ve ihsan ve tenvir-i daimîyi görür. O zeval ve fenâyı, tezyid-i hüsün ve tecdid-i lezzet ve teşhir-i san'at için bir tazelendirmek şeklinde görüp, lezzetini ve şevkini ve hayretini ziyadeleştirir.

El-Baki Hüvel Baki

Said Nursî



1- "Onlar Allah'ı unuttular. Allah da onlara kendi âkıbetlerini unutturdu. Onlar yoldan çıkmış kimselerin tâ kendisidir." (Haşir Sûresi: 59:19.)

2- Baki olan yalnız Allah'tır.
[/NOT]



Nefsimize saplanıp kaldığmızda onun kölesi oluruz.Köleliğimiz bizi bu dünyada sanki hiç ölmeyecekmiş gibi bir gafletin içine düşürür.Herşeyi gölgeler.Hakikatı gizlemeye adeta yarış edercesine hayatını faniliğinde öldürür.Böyle bir muhabbet hadsiz bela ve azabı da peşinde getirir.Gördüğümüz göreceğimiz tüm sefahatler bu dünyada asılı kalır ebedi dünyada ise hesabını ödetir.

Manevi alemimiz gittikçe karanlığa esir olur.Çünkü Allah (c.c) ayetlerinde bizlere ayan beyan bildirmiştir.Bu yüzden ruhen daralır içinde boğuluruz.Ki O dilemezse böle bir azaptan yine çıkacak yol yoktur.

Dünyaya ve eşyaya duyulan her muhabbet bizlerde onlara aşırı bağlanıp,hırs ile devam etme isteğini kamçılar.Oysa Allah (c.c) bizleri eşyanın hakikatını anlamaya talim etmek maksadıyla yarattı.Mana alemi ile O’na ulaşabilmeyi..

Muhabbetullahtan Marifetullaha giden bir mana alemine açılan kapıdan gidişimizi kendi elimizle kendimizin ziyan etmesi azaba da peşin peşin razı olmaktır.

Ustad Hazretleri de bunu şöyle ifade ediyor ;

“ Rızasıyla zarara gidene merhamet edilmez.”


Bunun aksine; hakiki muhabbeti Allah (c.c) yolunda harcayanlar zarara uğramayacaktır.Çünkü mü’min bilir ki; Allah’a duyulan muhabbet onun eşya üzerindeki,mahlukat alemindeki manaları çözümleyişidir.Karşısına çıkan hiçbir olaydan acı bir elem duymaz,duyamaz.Zira kadere iman var..Kazaya iman var..

Ustad bunu yine çok güzel ifade etmiş;
“Kadere inanan kederden emin olur.”

Kaygıları için hayatını harap etmez.Bu yol onun hikmet yolunu kapatır.Talim edileceği sahayı dünya yüzünde cehenneme çevirir yoksa…

Bunun için mü’min ömrünü lezzet almaya adayarak her durum için geçerli..Bir imtihan cihetinden yaklaşır.

Kemiyette keyfiyet aramak değildir sade gaye , aynı zamanda sabır ve tevekkül ve şükür ile de süslemektir murad edilen..

Allah (C.C) 'a iltica eden O'nun Adl,Hakim,Rahman ve Rahim isimlerinin içinde emniyetinden mesuttur.
 
Son düzenleme:

pendüender

Well-known member
Cevap: Açıklamalı Risale Dersleri 42 - Aşk-ı Mecazî - Aşk-ı Hakikî

Allah (c.c.) sevgisinin ne olduğunu tatmayanlar bilmezler, o muhabbeti tatmak yeteneği ve duygusu ise herkese nasip olmaz.
Çünkü lezzet her zaman idrak etmeye ve bilgiye bağlıdır. Allah (c.c.)’a muhabbet ise Allah (c.c.)’ı tanıma derecelerine göre ölçülür. Allah (c.c.)’ın sıfatlarını ve fiillerini çok iyi bilen Allah (c.c.)’ı da çok tanımış olacağına göre Allah (c.c.)’a muhabbeti de o kadar çok olur.​

Saadetin temel taşı, İslâm’ın ‘iman’ dediği Allah (c.c.)’ı marifet yani O’nu tanımaktır. Allah (c.c.)’ı az tanıyan az muhabbet sahibidir. Kalbi günahla dolu ve kirli olan da Allah (c.c.)’ı marifet lezzetinden yoksun olur.​

Bu yoksunluk tıpkı safra hastasının şekerin tadını alamamasına benzer,siz ona şeker verseniz o kişi yese bile şekerin tadını almaya muktedir olamaz.Bu lezzeti ona tarif etmeye kalksanız gene de gerçek tada varılamaz..Bu lezzete ancak safradaki hastalıktan kurtularak varılabilir.​
 
G

guest231

Misafir
Cevap: Açıklamalı Risale Dersleri 42 - Aşk-ı Mecazî - Aşk-ı Hakikî

aynı konudan en az 10 tane var
 
Üst