Makbul Zekat ve Sadaka nasıl olur ?

Huseyni

Müdavim
[SUP][SUP]1[/SUP] [/SUP]( وَمِمَّا رَزَقْنَاهُمْ يُنْفِقُونَ ) Bu kelâmın mâkabliyle nazmını îcab ettiren münasebet ise:

Namaz [SUP][SUP]2[/SUP] [/SUP] عِمَادُ الدِّينِ yani dinin direği ve kıvamı olduğu gibi, zekât da İslâmın kantarası, yani köprüsüdür. Demek, birisi dini, diğeri asayişi muhafaza eden İlâhî iki esastırlar. Bunun için birbiriyle bağlanmışlardır.

Zekât ile sadakanın lâyık oldukları mevkilerini bulmak için birkaç şart vardır:

1. Sadakayı vermekte israf olmaması.

2. Başkasından alıp başkasına vermek suretiyle halkın malından olmayıp kendi malından olması.

3. Minnetle in’âmın bozulmaması.

4. Fakir olmak korkusuyla sadakanın terk edilmemesi.

5. Sadakanın yalnız mala ve paraya münhasır olmadığı bilinmesiyle, ilim, fikir, kuvvet, amel gibi şeylerde de muhtaç olanlara sadakanın verilmesi.

6. Sadakayı alan adam, o Sadakayı sefahette değil, hâcât-ı zaruriyesinde sarf etmesi lâzımdır.

Kur’ân-ı Kerim bu şartları, bu nükteleri insanlara sadaka olarak ihsan ve ihsas etmek için [SUP][SUP]3[/SUP] [/SUP] يُزَكُّونَ veya [SUP][SUP]4[/SUP] [/SUP] يَتَصَدَّقُونَ veyahut [SUP][SUP]5[/SUP] [/SUP] يُؤْتُونَ الزَّكٰوةَ gibi îcazlı bir ifadeyi terk edip, [SUP][SUP]6[/SUP] [/SUP] وَمِمَّا رَزَقْنَاهُمْ يُنْفِقُونَ gibi itnablı bir cümleyi ihtiyar etmiştir.

1. Teb’îzi ifade eden مِنْ israfın reddine;

2. مِمَّا ’nın takdimi, sadakanın kendi malından olduğuna;

3. [SUP][SUP]7[/SUP] [/SUP] رَزَقْنَا minnetin olmamasına (çünkü veren Allah’tır, kul ise bir vasıtadır);

4. Rızkın نَا ’ya olan isnadı, fakirlikten korkulmamasına;

5. Rızkın âmm ve mutlak olarak zikredilmesi, sadakanın ilim ve fikir gibi şeylere de şâmil olmasına;

6. [SUP]8[/SUP] نَفَقَ maddesi, alanın sefahete değil, hâcât-ı zaruriyesine sarf etmesine işaretlerdir.

Bütün muavenet ve yardım nevilerini hâvi olan zekât hakkında, sahih olarak Resul-i Ekrem Aleyhissalâtü Vesselâmdan [SUP][SUP]9[/SUP] [/SUP] اَلزَّكَاةُ قَنْطَرَةُ اْلاِسْلاَمِ hadis-i şerifi mervidir. Yani, Müslümanların birbirine yardımları, ancak zekât köprüsü üzerinden geçmekle yapılır. Zira yardım vasıtası zekâttır. İnsanların heyet-i içtimaiyesinde intizam ve asayişi temin eden köprü, zekâttır. Âlem-i beşerde hayat-ı içtimaiyenin hayatı, muavenetten doğar. İnsanların terakkiyatına engel olan isyanlardan, ihtilâllerden, ihtilâflardan meydana gelen felâketlerin tiryakı, ilâcı, muavenettir.


[SUP]1[/SUP] : “Ve kendilerine rızık olarak verdiklerimizden muhtaçların ihtiyaçlarını giderirler.” Bakara Sûresi, 2:3.
[SUP]2[/SUP] : “(Namaz) Dinin direğidir. (Tirmizi, İmân: 8; İbni Mâce, Fiten: 12; Müsned, 5:231, 237; el-Hâkim, el-Müstedrek, 2:76.)
[SUP]3[/SUP] : Tezkiye ederler; bir şeyi temizlerler.
[SUP]4[/SUP] : Sadaka verirler.
[SUP]5[/SUP] : Zekatlarını verirler.
[SUP]6[/SUP] : “Kendilerine rızık olarak verdiklerimizden muhtaçların ihtiyaçlarını giderirler.” Bakara Sûresi, 2:3.

[SUP]7[/SUP] : Rızık olarak verdik.
[SUP]8[/SUP] : Muhtaçlara dağıtırlar.
[SUP]9[/SUP] : “Zekât, İslâmın köprüsüdür.” el-Münzirî, et-Terğîb ve’t-Terhîb, 1:517.

 
Üst