Kur'an Hakkında Ne Dediler?

Zuhr

Talebe
Murat İNCEİMAMOĞLU
irfanmektebi


8_.jpg

Alman filozoflardan Johan Jacob Reisig (bazı Arapça eski eserleri basan bir kimse) diyor ki:
“Biraz Arapça öğrenen bazı kimseler, Kur’ân ile istihzaya kalkışıyor. Fakat bunlar Kur’ân’ın te’sirli, fasih ve inananları elektrikleyen okunuşunu dinlemiş olsalar, Hazret-i Peygamber’in Ashâbına Kur’ân anlatırken kullandığı, akıllara hayret verici lisanı duysalar, Allah’ın huzurunda secdeye kapanırlar ve hepsi de “Ya Resûlallah! Bizim elimizden tut ve bizi senin ümmetine dahil olmak şerefinden mahrum etme, derlerdi.”

İngiliz bilginlerinden H. Leider, Müslümanların bugünkü medeniyet üzerindeki etkilerinden bahsederken der ki:
“İslam çocukları tahsillerine Kur’ân ile başlıyorlardı. Çünkü Kur’ân bütün din ve dünya faziletlerinin kaynağıdır. Fakat bu mekteplerin yanlarında yine Kur’ân’ın ilhamıyla felsefe ve hikmet dersleri okunan medreseler vardı, sonradan bu medreseler üniversite olmuştur. Bundan dolayıdır ki, Afrika’nın o zamanlar dünyanın en karanlık noktası denen köşeleri, maddî terakkîler itibariyle, çağdaşı olan Avrupa ülkelerinden çok yüksek bulunuyordu.”
Peygamberimizin en büyük mûcizesi olan Kur’ân-ı Kerîm sadece Müslümanların değil başka din tâbilerinin de tasdik ve takdirini görmüştür. Kur’ân bütün insanlığa gönderildiği için tesiri de bu ölçüde geniş olmuştur.
İslâm dinine girmeyen bazı mütefekkirler, Kur’ân’ın semavî bir kitap olduğunu bazıları da insanlar için bir ahlâk kitabı, bir terbiye kitabı olduğunu kabul etmişlerdir. Üzerindeki ortak görüş ise Kur’ân dünyada tesiri en fazla olan, en fazla okunan bir din kitabıdır.

Aşağıda bir kısım Avrupalı müsteşrikler, din adamları, Asyalı düşünür ve devlet adamları ile ansiklopedi ve gazetelerde Kur’ân lehine yazılan yazı ve görüşlere yer verilmiştir:
 

Zuhr

Talebe
PRENS BİSMARK

Alman devlet adamı Prens Bismark, Kur’ân hakkında demiştir ki:


quotation-marks-new.jpg
Muhtelif devirlerde insanları idare etmek için Allah tarafından gönderildiği söylenen bütün indirilmiş ve semâvî kitapları tam ve etraflı sûrette tetkik ettimse de hiçbirinde bir hikmet ve isabet göremedim. Bu kanunlar, değil bir cemiyeti, bir hane halkının saadetini bile temin edecek mahiyetten pek uzaktır. Lâkin Müslümanların Kur’ân’ı bu kayıttan âzâdedir. Ben, Kur’ân’ı her cihetten tetkik ettim. Her kelimesinde büyük hikmetler gördüm. Müslümanların düşmanları, bu kitabın Muhammed’in sözü olduğunu iddia ediyorlarsa da, en mükemmel ve hatta mütekâmil bir dimağdan böyle hârikanın doğacağını iddia etmek, hakîkatlere göz yumup kin ve garaza âlet olmak mânâsını ifade eder ki, bu da ilim ve hikmetle bağdaşmaz.”




quotation-marks-new.jpg
Ben şunu iddia ediyorum ki, Muhammed mümtaz bir kuvvettir. Kudret elinin böyle ikinci bir vücûdu, imkân sahasına getirmesi ihtimalden uzaktır.”


quotation-marks-new.jpg
Ben sana çağdaş olamadığımdan müteessirim, yâ Muhammed! Öğreticisi ve nâşiri olduğun bu Kitap, senin değildir. O, İlâhîdir, O’nun ilâhî olduğunu inkâr etmek, mevzu ilimlerin batıl olduklarını iddia etmek kadar gülünçtür. Bunun için insanlık senin gibi mümtaz bir kudreti bir defa görmüş, bundan sonra görmeyecektir. Ben sevgi dolu huzurunda derin bir hürmetle eğilirim.”




 

Zuhr

Talebe
BARTELEMİ SENTİER

Bartelemi Sentier "Muhammed’in Hayatı” adlı eserinde şöyle der:

quotation-marks-new.jpg
Kur’
ân’a Arap dilinin kıyas kabul etmez şâheseri gözüyle bakılabilir. Şeklin düzgünlüğü ve güzelliği, bütün âlemin müttefikan verdiği rey gereğince mevzuunun azametine müsavîdir. Fikirlerden önce kalpler O’na kapılıp sarılır.”
 
Üst