Tarihci

Marmara Tarih
Kıymet binden bire nasıl düşüyor?

"Üçüncü hasâret: Bütün o kıymetdar cihâzât-ı insâniyeyi
hayvanlıktan çok aşağı bir derekeye düşürüp hikmet-i İlâhiyyeye iftira ve zulmettin." 6. söz den alıntı..

Yeteri kadar anlayamayan kardeşlerimiz olmuş umarım açıklayabiliriz..bütün o kıymettar cihazatın değerlerinin düşürülmesine bir örnek:

İnsan üzerinde kullanılması için hassas yapılmış ince ve keskin bir alettir neşter.. insan üzerinde kullanılacağından dolayı kullanan kişiye ve hastaya fazla zorluk ve zarar vermemesi için çok keskindir, neresi isteniyorsa o bölgeyi rahatça keser.. ve bu neşter kıymetlidir..

Şimdi siz bu hassas aleti alır bununla kömür ocağına girer kömür çıkarmaya çalışırsanız o kıymetli bıcağı kara kömüre vurursanız o neşteri amacı dışında kullanmış olursunuz ve o kıymetli alet tasarımına uygun olmayan işte çarçabuk yıpranır ve kıymeti de düşer..bu şekilde o ince hassas neşteri kaba kazma niyetine kullandınız..

İşte siz binler kıymeti olan bir aleti yapılış (yaratılış) amacı dışında kullandnız ve ali gayelerle üretilmiş(yaratılmış) aletleri adi işlerde zayi edip kıymetini binden bire düşürdünüz...

Mesela gözlerimiz Allah ın yeryuzundeki sanatlarını esmasını temaşa etmek için ve bizi bu şekilde Allah a yaklaştırması ve imanımızı katlaması için verilmişken biz onları harama bakma işinde kullanıyoruz ve bize veriliş gayesi ali bir gaye iken biz o kıymetli gözleri kendimize ahirette de dunya da da zarar verecek adi bir işte kullanıyoruz.. bu şekilde bizim gözümüzle bir hayvanın gözü arasında fark kalmamış oluyor.. alayı illiyundan taaa hayvan mertebesinden de aşağı esfeli safiline düşürmüş oluyoruz.. neden hayvandan da şağı şu yüzden; havanlara imtihan ve gunah yoktur yani haram yoktur dolayısıyla harama nazar da söz konusu değildir, hayvanlar gözlerini sadece hayatlarını idame ettirmek için kullanırlar.. biz insanlar gözlerimizi esma ı ilahiyeyi temaşa için kullanmaz sadece hayatımızı idame ettirmek için kullansak o zaman hayvan ın derecesine indirmiş oluruz bizim gözlerimiz ile hayvanların gözleri arasında fark kalmaz, eğer birde harama bakıyorsak o zaman hayvandan da aşağı indirmiş oluruz..

işte bize verilen bir cihazın yaratılış gayesine uygun kullanılmadığında kıymetinin alayı illiyundan esfeli safiline düştüğünü gördük.. yeryuzunde Allah ın sanatlarını görüp bizi tefekküre sevkeden imanımızın katlanmasına sebeb olan gözler nerde?? bunu yapmayıp harama bakmada kullanılan bize dunyada ve ahirette cürmler yükleyen bizi cehenneme yaklaştıran gözler nerde?

aynı şekilde bunu tüm azalara kıyas edebilirz.. dil ile ilgili de üstadın dediği gibi bu helaldir yiyebilrisin, bu haramdır yememelsin diyen matbahı ilahiyenin ali bir memuru nerde..? bu acıdır yeme bu tatlıdır ye diyen işkembenin adi bir bekçisi nerde?

işte biz ilki gibi dilimizi yaratılış amacına uygun kullanırsak kıymeti pek yüksektir
eğer yaratılış amacı dışında kullanırsak haram helal her şeyi dilimizle tadarsak o zaman eşşeğin dilinden farkı kalmaz çünkü eşşekte haram helal ayırmaz temiz necis ayırmaz ...... böylece dilimizin kıymeti ona yaptırdığımız iş nispetindedir... vesselam..



Bilal Fındıkçı
..
 

þualar

Active member
neden hayvandan da şağı şu yüzden; havanlara imtihan ve gunah yoktur yani haram yoktur dolayısıyla harama nazar da söz konusu değildir, hayvanlar gözlerini sadece hayatlarını idame ettirmek için kullanırlar.. biz insanlar gözlerimizi esma ı ilahiyeyi temaşa için kullanmaz sadece hayatımızı idame ettirmek için kullansak o zaman hayvan ın derecesine indirmiş oluruz bizim gözlerimiz ile hayvanların gözleri arasında fark kalmaz, eğer birde harama bakıyorsak o zaman hayvandan da aşağı indirmiş oluruz..



Evet, insana verilen bütün cihazât-ı acîbe, bu ehemmiyetsiz hayat-ı dünyeviye için değil, belki pek ehemmiyetli bir hayat-ı bâkiye için verilmişler. Çünkü, insanı hayvana nisbet etsek, görüyoruz ki, insan, cihazât ve âlât itibâriyle çok zengindir, yüz derece hayvandan daha ziyâdedir. Hayat-ı dünyeviye lezzetinde ve hayvanî yaşayışında, yüz derece aşağı düşer. Çünkü, her gördüğü lezzetinde binler elem izi vardır. Geçmiş zamanın elemleri ve gelecek zamanın korkuları ve her bir lezzetin dahi elem-i zevâli, onun zevklerini bozuyor ve lezzetinde bir iz bırakıyor. Fakat hayvan öyle değil; elemsiz bir lezzet alır, kedersiz bir zevk eder. Ne geçmiş zamanın elemleri onu incitir, ne gelecek zamanın korkuları onu ürkütür; rahatla yaşar, yatar, Halikına şükreder.
Demek, ahsen-i takvîm sûretinde yaratılan insan, hayat-ı dünyeviyeye hasr-ı fikr etse, yüz derece, sermâyece hayvandan yüksek olduğu halde, yüz derece, serçe kuşu gibi bir hayvandan aşağı düşer. Başka bir yerde bir temsil ile bu hakikati beyân etmiştim. Münâsebet geldi, yine o temsili tekrar ediyorum. Şöyle ki:
Bir adam, bir hizmetkârına on altın verip "Mahsus bir kumaştan bir kat elbise yaptır" emreder. İkincisine bin altın verir, bir pusula içinde bâzı şeyler yazılı o hizmetkârın cebine koyar, bir pazara gönderir.
Evvelki hizmetkâr, on altın ile, âlâ kumaştan mükemmel bir elbise alır. İkinci hizmetkâr, divânelik edip evvelki hizmetkâra bakıp, cebine konulan hesab pusulasını okumayarak, bir dükkâncıya bin altın vererek, bir kat elbise istedi. İnsafsız dükkâncı da kumaşın en çürüğünden bir kat elbise verdi. O bedbaht hizmetkâr, seyyidinin huzûruna geldi. Ve şiddetli bir te’dib gördü ve dehşetli bir azab çekti.
İşte, ednâ bir şuuru olan anlar ki, ikinci hizmetkâra verilen bin altın, bir kat elbise almak için değildir; belki, mühim bir ticaret içindir. Aynen onun gibi, insandaki cihazât-ı mâneviye ve letâif-i insaniye ki, herbirisi hayvana nisbeten yüz derece inbisat etmiş. Meselâ, güzelliğin bütün merâtibini fark eden insan gözü ve taamların
bütün çeşit çeşit ezvâk-ı mahsusalarını temyiz eden insanın zâikà-i lisâniyesi ve hakàikın bütün inceliklerine nüfuz eden insanın aklı ve kemâlâtın bütün envâına müştak insanın kalbi gibi, sâir cihazları, âletleri nerede? Hayvanın pek basit, yalnız bir iki mertebe inkişaf etmiş âletleri nerede?


Allah razı olsun,güzel bi noktaya değinmişiniz...
 

necim

Member
İstifadeli olmuş,Allah razı olsun...

"Kıymetin binden bire düşmesi" ifadesindeki "kıymet" kelimesini eşya ve hadiseye tevcih ettirdiğimde,o eşye ve hadisenin hakikat boyutunda tasarrufunu anlıyorum...Kumarda para kaybeden birinin ağlaması ile harama bilfiil yönelen birini gören şahs-ı muhteremin ağlaması elbette farklıdır...Lakin her ikisinde de ağlama eyleme bizzat gerçekleşmiştir...Lakin hakiki ağlama ikincisidir tabiki...
Demek ki birşeyin kıymeti o şeyin hakiki boyuttaki tasarrufu oluyor. Birinici adamın ağlaması "kıymetin binden bire düşmesidir"...(bu arada ağlamak pek bi kıymetlidir...)
 

zeyhak_

Well-known member
Kıymet binden bire nasıl düşüyor?

"Üçüncü hasâret: Bütün o kıymetdar cihâzât-ı insâniyeyi
hayvanlıktan çok aşağı bir derekeye düşürüp hikmet-i İlâhiyyeye iftira ve zulmettin." 6. söz den alıntı..

Yeteri kadar anlayamayan kardeşlerimiz olmuş umarım açıklayabiliriz..bütün o kıymettar cihazatın değerlerinin düşürülmesine bir örnek:

İnsan üzerinde kullanılması için hassas yapılmış ince ve keskin bir alettir neşter.. insan üzerinde kullanılacağından dolayı kullanan kişiye ve hastaya fazla zorluk ve zarar vermemesi için çok keskindir, neresi isteniyorsa o bölgeyi rahatça keser.. ve bu neşter kıymetlidir..

Şimdi siz bu hassas aleti alır bununla kömür ocağına girer kömür çıkarmaya çalışırsanız o kıymetli bıcağı kara kömüre vurursanız o neşteri amacı dışında kullanmış olursunuz ve o kıymetli alet tasarımına uygun olmayan işte çarçabuk yıpranır ve kıymeti de düşer..bu şekilde o ince hassas neşteri kaba kazma niyetine kullandınız..

İşte siz binler kıymeti olan bir aleti yapılış (yaratılış) amacı dışında kullandnız ve ali gayelerle üretilmiş(yaratılmış) aletleri adi işlerde zayi edip kıymetini binden bire düşürdünüz...

Mesela gözlerimiz Allah ın yeryuzundeki sanatlarını esmasını temaşa etmek için ve bizi bu şekilde Allah a yaklaştırması ve imanımızı katlaması için verilmişken biz onları harama bakma işinde kullanıyoruz ve bize veriliş gayesi ali bir gaye iken biz o kıymetli gözleri kendimize ahirette de dunya da da zarar verecek adi bir işte kullanıyoruz.. bu şekilde bizim gözümüzle bir hayvanın gözü arasında fark kalmamış oluyor.. alayı illiyundan taaa hayvan mertebesinden de aşağı esfeli safiline düşürmüş oluyoruz.. neden hayvandan da şağı şu yüzden; havanlara imtihan ve gunah yoktur yani haram yoktur dolayısıyla harama nazar da söz konusu değildir, hayvanlar gözlerini sadece hayatlarını idame ettirmek için kullanırlar.. biz insanlar gözlerimizi esma ı ilahiyeyi temaşa için kullanmaz sadece hayatımızı idame ettirmek için kullansak o zaman hayvan ın derecesine indirmiş oluruz bizim gözlerimiz ile hayvanların gözleri arasında fark kalmaz, eğer birde harama bakıyorsak o zaman hayvandan da aşağı indirmiş oluruz..

işte bize verilen bir cihazın yaratılış gayesine uygun kullanılmadığında kıymetinin alayı illiyundan esfeli safiline düştüğünü gördük.. yeryuzunde Allah ın sanatlarını görüp bizi tefekküre sevkeden imanımızın katlanmasına sebeb olan gözler nerde?? bunu yapmayıp harama bakmada kullanılan bize dunyada ve ahirette cürmler yükleyen bizi cehenneme yaklaştıran gözler nerde?

aynı şekilde bunu tüm azalara kıyas edebilirz.. dil ile ilgili de üstadın dediği gibi bu helaldir yiyebilrisin, bu haramdır yememelsin diyen matbahı ilahiyenin ali bir memuru nerde..? bu acıdır yeme bu tatlıdır ye diyen işkembenin adi bir bekçisi nerde?

işte biz ilki gibi dilimizi yaratılış amacına uygun kullanırsak kıymeti pek yüksektir
eğer yaratılış amacı dışında kullanırsak haram helal her şeyi dilimizle tadarsak o zaman eşşeğin dilinden farkı kalmaz çünkü eşşekte haram helal ayırmaz temiz necis ayırmaz ...... böylece dilimizin kıymeti ona yaptırdığımız iş nispetindedir... vesselam..



..

abi Allah cc razı olsun hoşnut olsun...
 

Tarihci

Marmara Tarih
İstifadeli olmuş,Allah razı olsun...

"Kıymetin binden bire düşmesi" ifadesindeki "kıymet" kelimesini eşya ve hadiseye tevcih ettirdiğimde,o eşye ve hadisenin hakikat boyutunda tasarrufunu anlıyorum...Kumarda para kaybeden birinin ağlaması ile harama bilfiil yönelen birini gören şahs-ı muhteremin ağlaması elbette farklıdır...Lakin her ikisinde de ağlama eyleme bizzat gerçekleşmiştir...Lakin hakiki ağlama ikincisidir tabiki...
Demek ki birşeyin kıymeti o şeyin hakiki boyuttaki tasarrufu oluyor. Birinici adamın ağlaması "kıymetin binden bire düşmesidir"...(bu arada ağlamak pek bi kıymetlidir...)


Ecmain olsun teşekkür ederim..

Evet aynen dediğiniz gibi.. bu katkınızdan ötürü de ben teşekkür ederim..
 

bikes

Member
Kıymet binden bire nasıl düşüyor?

"Üçüncü hasâret: Bütün o kıymetdar cihâzât-ı insâniyeyi
hayvanlıktan çok aşağı bir derekeye düşürüp hikmet-i İlâhiyyeye iftira ve zulmettin." 6. söz den alıntı..


..

Allah razı olsun.. Diyelim ki örnek göz verdiniz harama bakmakla kıymetini binden bire düşürdük peki bu hikmet-i İlahiyeye nasıl iftira ve zulmetmek oluyor?
 
Üst