Kainatın Efendisini (asm) Okuyoruz

ademyakup

Well-known member
Cevap: Risale Analizi: Kainatın Efendisini (asm) Okuyoruz

ALTINCI REŞHA
İşte, o zat(PEYGAMBER EFENDİMİZ HAZRETİ MUHAMMED MUSTAFA S.A.V.),


bir saadet-i ebediyenin(EBEDİ SAADETİN,CENNET HAYATININ) muhbiri(HABERCİSİ), müjdecisi,

bir rahmet-i bînihâyenin(SONSUZ RAHMETİN,CENNET BİR NEVİ SONSUZ RAHMETTİR) kâşifi(KEŞFEDİCİSİ) ve ilâncısı

ve saltanat-ı Rububiyetin(RUBUBİYET SALTANATININ,TÜM MAHLUKATI TERBİYE EDEREK KEMALE ERDİREN VE ERDİRECEK İSTİDATLARI,KABİLİYETLERİ VEREN) mehâsininin(GÜZELLİĞİNİN) dellâlı(İLANCISI), seyircisi

ve künûz-u esmâ-i İlâhiyenin(ALLAHIN İSİMLERİNİN GİZLİ HAZİLERİNİN) keşşâfı, göstericisi olduğundan,

böyle baksan-yani ubûdiyeti(KULLUĞU) cihetiyle(YÖNÜYLE)-

onu bir misal-i muhabbet(SEVGİ ÖRNEĞİ),

bir timsal-i rahmet(RAHMETİN ÖRNEĞİ,AYNASI,ALEMLERE BİR RAHMET OLARAK GÖNDERİLMESİ),

bir şeref-i insaniyet(İNSANLARIN EN ŞEREFLİSİ,İNSANLARIN MAHLUKAT ÜZERİNDE ŞEREFLİ OLMASINA SEBEB OLAN),

en nuranî(NURLU) bir semere-i şecere-i hilkat(YARATILIŞ AĞACININ MEYVESİ OLARAK) göreceksin.

Şöyle baksan—yani risaleti8PEYGAMBERLİĞİ) cihetiyle(YÖNÜYLE)—

bir burhan-ı hak(HAKKIN DELİLİ),

bir sirac-ı hakikat(HAKİKATIN LAMBASI,AYDINLATICISI),

bir şems-i hidayet(HİDAYET GÜNEŞİ),

bir vesile-i saadet (SAADETİN GELMESİNE,CENNETİN YARATILMASINA SEBEB OLARAK)görürsün.

İşte, bak: Nasıl berk-i hâtıf(ŞİMŞEK) gibi, onun nuru şarktan(DOĞUDAN) garbı(BATIYI) tuttu.

Ve nısf-ı arz(YERİN YARISI) ve hums-u beşer(İNSANLARIN BEŞTEN BİRİ),

onun hediye-i hidayetini kabul edip hırz-ı can etti.

Bizim nefis ve şeytanımıza ne oluyor ki, böyle bir zâtın bütün dâvâlarının esası olan Lâ ilâhe illâllah’ı, bütün meratibiyle(MERTEBELERİYLE) beraber kabul etmesin?
 

ademyakup

Well-known member
Cevap: Risale Analizi: Kainatın Efendisini (asm) Okuyoruz

YEDİNCİ REŞHA
İşte, bak: Şu cezire-i vâsiada(GENİŞ YARIMADA DA,YANİ MEKKE VE CİVARLARINDA)

vahşî ve âdetlerine mutaassıp(SIKI BAĞLI)

ve inatçı muhtelif akvâmı(MİLLETİ),

ne çabuk âdât ve ahlâk-ı seyyie-i vahşiyânelerini(VAHŞİ KÖTÜ AHLAKLARINI,YOL KESMELERİ,ZORLA BAŞKASININ MALLARINI ZAPTETMELERİ,DİRİ DİRİ KIZLARINI GÖMMELERİ,SU GİBİ İÇKİ İÇMELERİ,HAYASIZ,AHLAKSIZ,SÖVMELİ KONUŞMALARINI)

def’aten(BİRDEN BİRE) kal’ ve ref’ ederek(KALDIRARAK),

bütün ahlâk-ı hasene (GÜZEL AHLAKLA) ile teçhiz edip(DONATIP)

bütün âleme muallim (HOCA,ÖĞRETMEN) ve medenî ümeme(MİLLETLERE) üstad eyledi.

Bak, değil zahirî bir tasallut(SATAŞMA),

belki akılları, ruhları, kalbleri, nefisleri fetih ve teshir ediyor(ETKİLİYOR).

Mahbub-u kulûb(KALBLERİN SEVGİLİSİ),

muallim-i ukul(AKILLARIN ÖĞRETMENİ),

mürebbi-i nüfus(NEFİSLERİN TERBİYECİSİ),

Sultan-ı ervah (RUHLARIN SULTANI) oldu.
 

Ukbaa

Well-known member
Cevap: Risale Analizi: Kainatın Efendisini (asm) Okuyoruz

ALTINCI REŞHA
İşte, o zat, bir saadet-i ebediyenin muhbiri, müjdecisi, bir rahmet-i bînihâyenin kâşifi ve ilâncısı ve saltanat-ı Rububiyetin mehâsininin dellâlı, seyircisi ve künûz-u esmâ-i İlâhiyenin keşşâfı, göstericisi olduğundan, böyle baksan-yani ubûdiyeti cihetiyle-onu bir misal-i muhabbet, bir timsal-i rahmet, bir şeref-i insaniyet, en nuranî bir semere-i şecere-i hilkat göreceksin. Şöyle baksan—yani risaleti cihetiyle—bir burhan-ı hak, bir sirac-ı hakikat, bir şems-i hidayet, bir vesile-i saadet görürsün.
İşte, bak: Nasıl berk-i hâtıf gibi, onun nuru şarktan garbı tuttu. Ve nısf-ı arz ve hums-u beşer, onun hediye-i hidayetini kabul edip hırz-ı can etti. Bizim nefis ve şeytanımıza ne oluyor ki, böyle bir zâtın bütün dâvâlarının esası olan Lâ ilâhe illâllah’ı, bütün meratibiyle beraber kabul etmesin?

bikaç sorum olacak..

- En nurani bir semere-i şecere-i hilkat derken eğer bu ibaredeki meyveden kasıt Efendimiz ise ağaç neye işaret ediyor?

- ''Lâ ilâhe illâllah'' kelime-i tevhidindeki mertebeler nelerdir? Bütün meratibi kabul etmek nasıl oluyor?
 

LEVLAK

Well-known member
Cevap: Risale Analizi: Kainatın Efendisini (asm) Okuyoruz

En nurani bir semere-i şecere-i hilkat derken eğer bu ibaredeki meyveden kasıt Efendimiz ise ağaç neye işaret ediyor?

Ben cümlenin içinde sorunuzun cevabı var diye düşünüyorum ama yanlışsa Risale bilgisi daha geniş olan kardeşler düzeltsinler inş. Tamlamayı ters çevirecek olursak kelime manası; yaradılış ağacının meyvesi oluyor. Dolayısıyla ağaç hilkat, meyve Efendimiz a.s.m. oluyor.
 

La-Tahzen

Well-known member
Cevap: Risale Analizi: Kainatın Efendisini (asm) Okuyoruz

Levlak kardeşin de dediği gibi zaten sorunun içinde cevap kardeşim..

külliyatın da çoğunda geçtiği üzere kainat ne olursa Habib-i Zişan onun en yükseği..
yaratılanlar ne ise Nebi-i alişan en müntehası..
hangi cihetten nazar edilirse edilsin kusurdan müberra Aleyhissalatü vesselam..
her hareketi hikmetin her sözü rahmetin en yüksek timsali..
yer ve gök taşından toprağına ağacından yaprağına ecramı-ı ulviyeden kamere kadar bunu tasdik edip amenna ve sadakna deyip tasdik ve şehadet ederken insanoğluna ne oluyor ki haşa inkar etsin..divane de olsa inkar edemez haddi değildir vesselam...
 

ademyakup

Well-known member
Cevap: Risale Analizi: Kainatın Efendisini (asm) Okuyoruz

Birde binbir isimle cevşende anlatması,la ilahe illallahı.

Binbir isimle Allah var,Allah var,Ondan başka ilah yoktur.

Allah Alimdir,Hakimdir,rahimdir diye ta 1001 isimle anlatması,

buda tevhidin mertebeleri oluyor.la ilahe illallah,kısacası TEVHİD DEMEKTİR.

Tevhidi tüm mertebeleri ile bize ders veren Kuran ve Peygamber efendimizdir.

“Ehl-i imanın, hususan ehl-i tarîkatın her vakit tekrarla Lâ ilâhe illâ Hû demeleri, tevhidi yâd ve ilân etmeleri gösterir ki, tevhidin pek çok mertebeleri bulunuyor.
“Hem tevhid, en ehemmiyetli ve en halâvetli ve en yüksek bir vazife-i kudsiye ve bir fariza-i fıtriye ve bir ibadet-i imaniyedir. Öyle ise, gel, bir mertebeyi daha bulmak için, bu ibrethânenin diğer bir menzilinin kapısını daha açmalıyız. Çünkü aradığımız hakiki tevhid, yalnız tasavvurdan ibaret bir marifet değildir. Belki,
ilm-i mantıkta tasavvura mukàbil ve marifet-i tasavvuriyeden çok kıymettar ve burhanın neticesi olan ve ilim denilen tasdiktir.
“Ve tevhid-i hakiki öyle bir hüküm ve tasdik ve iz’an ve kabuldür ki, herbir şeyle Rabbini bulabilir. Ve herşeyde Hâlıkına giden bir yolu görür. Ve hiçbir şey huzuruna mâni olmaz. Yoksa, Rabbini bulmak için her vakit kâinat perdesini yırtmak, açmak lâzım gelir. Öyle ise haydi ileri!” diyerek, kibriya ve azamet kapısını çaldı. Ef’âl ve âsâr menziline ve icad ve ibdâ âlemine girdi. Gördü ki, kâinatı istilâ etmiş beş hakikat-ı muhita hükmediyorlar, bedahetle tevhidi ispat ederler.

Anladığım kadarıyla,
 

ademyakup

Well-known member
Cevap: Risale Analizi: Kainatın Efendisini (asm) Okuyoruz

Üstad Hazretleri Tevhidin mertebeleri 7.şua da Ayetül kübra da 33.tane beyan etmiştir.

Bunları risalei nurun ayrı ayrı yerlerinde izahda etmiştir.

33.sözde yani pencereleri risalesinde,2.şua da,3,şuada,4.şuada,tabiat risalesinde,20.mektup da

vesaire tevhidi tüm mertebeleri ile izah etmiştir.

katre risalesinde
Öyle bir Allah ki, vücub-u vücud ve vahdetine, şu kitab-ı kebir denilen âlem, bütün yazıları ve fasıllarıyla, sahifeleriyle, satırlarıyla, cümleleriyle, harfleriyle şehadet ettiği gibi; şu insan-ı kebir denilen kâinat da, bütün âzâsıyla, cevahiriyle, hüceyratıyla, zerratıyla, evsafıyla, ahvaliyle delâlet eder.
Yani bu kâinat, ihtiva ettiği bütün envâıyla لاٰۤ اِلٰهَ اِلاَّ اللهُ

ve o âlemlerin erkânıyla لاٰۤ خَالِقَ اِلاَّ هُوَ;
ve o erkânın âzâsıyla لاٰ صَانِعَ اِلاَّ هُوَ;

ve o âzanın eczâsıyla لاٰ مُدَبِّرَ اِلاَّ هُوَ;

ve o eczânın cüz’iyatıyla لاٰ مُرَبِّىَ اِلاَّ هُوَ;

ve o cüz’iyatın hüceyratıylaلاٰ مُتَصَرِّفَ اِلاَّ هُوَ ;

ve o hüceyratın zerratıyla لاٰ خَالِقَ اِلاَّ هُوَ;

ve o zerratın tarlası olan esiriyle لاٰۤ اِلٰهَ اِلاَّ هُوَ söyleyerek,

bütün envâıyla,
erkânıyla,
âzâsıyla,
eczâsıyla,
hüceyratıyla,
zerratıyla,
esiriyle,
elli beş lisanla vücub-u vücud ve vahdetine şehadet ve delâlet eder.

Bu 55.lisanla tevhide işaretlerini ,risalei nurun çok yerlerinde izah ediyor.
 

akna

Well-known member
Cevap: Risale Analizi: Kainatın Efendisini (asm) Okuyoruz

YEDİNCİ REŞHA
İşte, bak: Şu cezire-i vâsiada(GENİŞ YARIMADA DA,YANİ MEKKE VE CİVARLARINDA)

vahşî ve âdetlerine mutaassıp(SIKI BAĞLI)

ve inatçı muhtelif akvâmı(MİLLETİ),

ne çabuk âdât ve ahlâk-ı seyyie-i vahşiyânelerini(VAHŞİ KÖTÜ AHLAKLARINI,YOL KESMELERİ,ZORLA BAŞKASININ MALLARINI ZAPTETMELERİ,DİRİ DİRİ KIZLARINI GÖMMELERİ,SU GİBİ İÇKİ İÇMELERİ,HAYASIZ,AHLAKSIZ,SÖVMELİ KONUŞMALARINI)

def’aten(BİRDEN BİRE) kal’ ve ref’ ederek(KALDIRARAK),

bütün ahlâk-ı hasene (GÜZEL AHLAKLA) ile teçhiz edip(DONATIP)

bütün âleme muallim (HOCA,ÖĞRETMEN) ve medenî ümeme(MİLLETLERE) üstad eyledi.

Bak, değil zahirî bir tasallut(SATAŞMA),

belki akılları, ruhları, kalbleri, nefisleri fetih ve teshir ediyor(ETKİLİYOR).

Mahbub-u kulûb(KALBLERİN SEVGİLİSİ),

muallim-i ukul(AKILLARIN ÖĞRETMENİ),

mürebbi-i nüfus(NEFİSLERİN TERBİYECİSİ),

Sultan-ı ervah (RUHLARIN SULTANI) oldu.


anladıklarımızı paylaşmaya
Yedinci Reşha'dan devam edelim inşaallah
 

akna

Well-known member
Cevap: Risale Analizi: Kainatın Efendisini (asm) Okuyoruz

buradaki def'aten kelimesi aslında çok etkileyicidir
bir insana bağlı olduğu bişeyleri bıraktırmak zaman alır
heleki toplum söz konusysa yıllar alır
ama Efendimiz asm öyle güzel bir ahlakla ahlaklandırılmış ki
yüzüne bakan inanıyor teslim oluyordu
huzuruna çıkan bir yahudi aliminin "Bu simada yalan olamaz" diyerek, görür görmez müslüman olması gibi

ya da Efendimiz asm'ı öldürmek için yola çıkan Hz Ömer'in (ra) bir anda iman ederek geri dönmesi gibi
nitekim Üstad Hz Lemeat'te izah etmiştir

...Şerâite bakıyor, ona göre değişir. Bâzan tedricî gider. Bâzan dahi oluyor barut gibi zulmânî; birdenbire fışkırıyor.
Nurânî bir nâr olur; bâzı olur bir nazar, fahmi elmas ediyor. Bâzı olur bir temas, taşı iksir ediyor. Bir nazar-ı peygamber
Birden bire kalbeder bir bedevî cahil, bir ârif-i münevver
Eğer mîzan istersen: İslâmdan evvel Ömer, İslâmdan sonra Ömer.
Birbiriyle kıyası: bir çekirdek, bir şecer. Def'aten verdi semer, o nazar-ı Ahmedî, o himmet-i Peygamber...
 

akna

Well-known member
Cevap: Risale Analizi: Kainatın Efendisini (asm) Okuyoruz

mahbub-u kulub yani kalplerin sevgilisi

o kadar sevmişler ki
"Anam babam sana feda olsun ya Rasulallah" cümlesi aslında açıkça gösteriyor

yakınlarda dinlemiştim
bir gün Efendimiz asm Hz Cabir'e (ra) gidip akşama ashabıyla geleceklerini haber veriyor
Hz Cabir o kadar seviniyor ki hemen hanımına gidip müjdeyi veriyor
hanımı "Efendimiz asm hanemizi şereflendirecek" diye çok seviniyor ve hazırlık yapmaya başlıyor
evlerinde hiçbirşeyleri yok
bir tane hayvanları var ve belkide geçim kaynakları
onu kesip ikram etmeye karar veriyorlar
hanımı hayvanı pişirirken, hayvanın nasıl kesildiğini gören çocuklar ellerine bıçağı alıyor ve
büyük çocuk aynı şekilde kardeşini kesiyor, küçük orada ölüyor
bahçede evladının bedenini gören anne düşünüyor
"şimdi ben bunu beye söylesem üzülür, akşam Rasulullaha hissettirir en iyisi söylemeyeyim" diyor
çocuğu sarıp bir odaya kaldırmaya karar veriyor
vefat eden çocuğu ile ilgilenirken
büyük çocuk elindeki bıçağın üzerine düşüyor ve döndüğünde onun da cansız bedeni ile karşılaşıyor
aynı şekilde onuda sarıp diğerinin yanına götürüyor

Efendimiz asm'a o kadar çok muhabbeti var ki
en ufak bir huzursuzluk rahatsızlık duysun istemiyor

akşam oluyor, tabii yolda Cebrail As Efendimiz asm'a olanları anlatıyor
Hz Cabir (ra) ile birlikte eve teşrif ediyorlar
sofraya oturuyorlar, Efendimiz asm çocukları soruyor
Hz Cabir'de gidip hanımına soruyor
hanımı diyor ki: "rahatsızlık vermesinler diye yan odaya aldım"
gidip aynen aktarıyor
biraz sonra Efendimiz asm "çocukları da getir yesinler, yanımızda otursunlar" buyuruyor
Hz Cabir hanımına gidip Efendimiz asm'ın tekrar tekrar sorduğunu söyleyince, hanımı olanları anlatıyor
"olurda sen üzülürsün, Rasulullaha hissettirirsin diye demedim" diyor
Hz Cabir "İyi düşünmüşsün, ben gidip çocukların yattığını söyleyeyim" diyor
Efendimiz asm aldığı cevaba mukabil "Beni çocukların yanlarına götür" buyuruyor
içeri giriyor, dua ediyor ve çocuklar kalkıyor Allahın izni ile
ikisinin de elinden tutmuş odadan çıkarıyor çocukları


dinleyince çok etkilenmiştim
bu nasıl bir muhabbet
evlatlarından, nefslerinden öte sevmişler her zaman
olması gerektiği gibi
Rabbim cc bizlerede öyle muhabbet edebilmeyi nasip etsin inşaallah
çünkü Kişi sevdiği ile beraberdir
 

Müstefid

Member
Cevap: Risale Analizi: Kainatın Efendisini (asm) Okuyoruz

mahbub-u kulub yani kalplerin sevgilisi

o kadar sevmişler ki
"Anam babam sana feda olsun ya Rasulallah" cümlesi aslında açıkça gösteriyor

yakınlarda dinlemiştim
Hz Cafer (ra) idi sanırım yanlış olmasın inşaallah
bir gün Efendimiz asm kendisine gidip akşama ashabıyla geleceklerini haber veriyor
Hz Cafer o kadar seviniyor ki hemen hanımına gidip müjdeyi veriyor
hanımı "Efendimiz asm hanemizi şereflendirecek" diye çok seviniyor ve hazırlık yapmaya başlıyor
evlerinde hiçbirşeyleri yok
bir tane hayvanları var ve belkide geçim kaynakları
onu kesip ikram etmeye karar veriyorlar
hanımı hayvanı pişirirken, hayvanın nasıl kesildiğini gören çocuklar ellerine bıçağı alıyor ve
büyük çocuk aynı şekilde kardeşini kesiyor, küçük orada ölüyor
bahçede evladının bedenini gören anne düşünüyor
"şimdi ben bunu beye söylesem üzülür, akşam Rasulullaha hissettirir en iyisi söylemeyeyim" diyor
çocuğu sarıp bir odaya kaldırmaya karar veriyor
vefat eden çocuğu ile ilgilenirken
büyük çocuk elindeki bıçağın üzerine düşüyor ve döndüğünde onun da cansız bedeni ile karşılaşıyor
aynı şekilde onuda sarıp diğerinin yanına götürüyor

Efendimiz asm'a o kadar çok muhabbeti var ki
en ufak bir huzursuzluk rahatsızlık duysun istemiyor

akşam oluyor, tabii yolda Cebrail As Efendimiz asm'a olanları anlatıyor
Hz Cafer (ra) ile birlikte eve teşrif ediyorlar
sofraya oturuyorlar, Efendimiz asm çocukları soruyor
Hz Cafer'de gidip hanımına soruyor
hanımı diyor ki: "rahatsızlık vermesinler diye yan odaya aldım"
gidip aynen aktarıyor
biraz sonra Efendimiz asm "çocukları da getir yesinler, yanımızda otursunlar" buyuruyor
Hz Cafer hanımına gidip Efendimiz asm'ın tekrar tekrar sorduğunu söyleyince, hanımı olanları anlatıyor
"olurda sen üzülürsün, Rasulullaha hissettirirsin diye demedim" diyor
Hz Cafer "İyi düşünmüşsün, ben gidip çocukların yattığını söyleyeyim" diyor
Efendimiz asm aldığı cevaba mukabil "Beni çocukların yanlarına götür" buyuruyor
içeri giriyor, dua ediyor ve çocuklar kalkıyor Allahın izni ile
ikisinin de elinden tutmuş odadan çıkarıyor çocukları


dinleyince çok etkilenmiştim
bu nasıl bir muhabbet
evlatlarından, nefslerinden öte sevmişler her zaman
olması gerektiği gibi
Rabbim cc bizlerede öyle muhabbet edebilmeyi nasip etsin inşaallah
çünkü Kişi sevdiği ile beraberdir


Bu zât Hz. Câbir bin Abdullah (r.a.) 'dır. Gerçekten çok etkileyici bir örnek Allah razı olsun. Efendimiz(s.a.v) çocukları getirince; sevinçleri onların dirilmesine değil,Efendimiz' in (s.a.v.) karnını doyuracak olmasınadır. İşte "Anam babam sana feda olsun" sözünün hakkı da bu olsa gerek. Bizlere de nasib olsun inşaallah...
 

akna

Well-known member
Cevap: Risale Analizi: Kainatın Efendisini (asm) Okuyoruz

Bu zât Hz. Câbir bin Abdullah (r.a.) 'dır. Gerçekten çok etkileyici bir örnek Allah razı olsun. Efendimiz(s.a.v) çocukları getirince; sevinçleri onların dirilmesine değil,Efendimiz' in (s.a.v.) karnını doyuracak olmasınadır. İşte "Anam babam sana feda olsun" sözünün hakkı da bu olsa gerek. Bizlere de nasib olsun inşaallah...

amin elfu elfi amin
ayrıca düzelttiğiniz içinde Allah cc razı olsun kardeş
 

teblið

Vefasýz
Cevap: Risale Analizi: Kainatın Efendisini (asm) Okuyoruz

Efendimiz asm'ın akılları, ruhları, kalbleri, nefisleri fetih ve teshir etmesine başka ne gibi örnekler gösterebiliriz ?


Benim en etkilendiğim olaylardan biri şudur;

Hz Peygamber (s.a.v) Medineden ,Mekke'ye hicret edeceği gece ;azgın müşrikler haber alırlar ;ve Efendimiz'in (sav) evinin önünde pusuya yatarlar;Öldürmek için korkunç planlarını devreye koymak üzereler;

Allah'ın (c.c.) yardımylada bu hain planı Efendimiz (sav) haber alırlar;

Ve o gece Yatağına Hz Ali(ra) yatar;Örtüyü üzerini iyice kapatıncaya kadar örter;Ve tabiki Efendimiz (sav) ve hz Ebubekr(ra) hicret yolculuğunda;

Sizlercede malumdur bu muhteşem olay;

İşte bu mesele beni her okuduğumda çok etkilemiştir;Bu sevginin adı nedir derseniz ?

sanırım en güzel tabir ÖLÜMÜNE SEVMEK, ÖLÜMÜNE ADANMAKTIR derim....
 

La-Tahzen

Well-known member
Cevap: Risale Analizi: Kainatın Efendisini (asm) Okuyoruz

Efendimiz asm'ın akılları, ruhları, kalbleri, nefisleri fetih ve teshir etmesine başka ne gibi örnekler gösterebiliriz ?



Tarihçilerin ittifakla naklettikleri rivayete göre, Ömer (r.a)'in müslüman oluşu şöyle gerçekleşmişti:

Ömer, Resulullah (s.a.s)'ı öldürmek için onun bulunduğu yere doğru giderken, yolda Nuaym b. Abdullah ile karşılaştı.
Nuaym ona, böyle öfkeli nereye gittiğini sorduğunda o, Muhammed (s.a.s)'i öldürmeye gittiğini söylemişti.
Nuaym, Ömer'in ne yapmak istediğini öğrenince ona, kızkardeşi ve eniştesinin yeni dine girmiş olduğunu söyledi ve önce kendi ailesi ile uğraşması gerektiğini bildirdi.
Bunu öğrenen Ömer (r.a), öfkeyle eniştesinin evine yöneldi.
Kapıya geldiğinde içerde Kur'an okunmaktaydı.
Kapıyı çalınca, içerdekiler okumayı kesip, Kur'an sayfalarını sakladılar.
içeri giren Ömer (r.a), eniştesini dövmeye başlamış, araya giren kızkardeşinin aldığı darbeden dolayı burnu kanamıştı.
Kızkardeşinin ona, ne yaparsa yapsın dinlerinden dönmeyeceklerini söyleyerek kararlılığını bildirmesi üzerine, ona karşı merhamet duyguları kabarmaya başlamış ve okudukları şeyleri görmek istediğini söylemişti.
Kendisine verilen sahifelerden Kur'an ayetlerini okuyan Ömer (r.a), hemen orada imân etti ve Resulullah (s.a.s)'ın nerede olduğunu sordu.
O sıralarda müslümanlar, Safa tepesinin yanında bulunan Erkam (r.a)'ın evinde gizlice toplanıp ibadet ediyorlardı.

Resulullah (s.a.s)'ın Daru'l-Erkam'da olduğunu öğrenen Ömer (r.a), doğruca oraya gitti.
Kapıyı çaldığında gelenin Ömer olduğunu öğrenen sahabiler endişelenmeye başladılar.
Zira Ömer silahlarını kuşanmış olduğu halde kapının önünde duruyordu.

Hz. Hamza: "Bu Ömer'dir. iyi bir niyetle geldiyse mesele yok. Eğer kötü bir düşüncesi varsa, onu öldürmek bizim için kolaydır" diyerek kapıyı açtırdı. Resulullah (s.a.s), Ömer (r.a)'ın iki yakasını tutarak;

"Müslüman ol ya ibn Hattab! Allahım ona hidayet ver!" dediğinde, Ömer (r.a), hemen Kelime-i Şehadet getirerek imân ettiğini açıkladı (ibn Sa'd, Tabakatu'l Kübra, II, 268-269; Üsdül-Ğâbe, IV, 148-149; Suyûtî, Tarihu'l-Hulefa, Beyrut 1986, 124 vd.).

Rivayetlere göre Ömer (r.a)'ın müslüman oluşu, Resulullah (s.a.s)'ın yapmış olduğu; Allahım! islâmı Ömer b. el-Hattab veya Amr b. Hişam (Ebû Cehil) ile yücelt" şeklinde bir duanın sonucu olarak gerçekleşmişti (ibnul-Hacer el-Askalânî, el-isâbe fi Temyîzi's-Sahâbe, Bağdat t.y., II, 518; ibn Sa'd, aynı yer; Suyûtî, a.g.e., 125).

Ömer (r.a), risaletin altıncı yılında müslüman olmuştur. O, iman edenlerin arasına katıldığı zaman müslümanların sayısı yetmiş seksen kişi kadardı (ibn Sa'd, aynı yer).

Mekkeli müşriklerin, gösterdiği zorbaca tepkiden dolayı müslümanlar, Beytullah'a gidip namaz kılamıyor ve ancak gizlice bir araya gelebiliyorlardı. Ömer (r.a) müslüman olunca doğruca Beytullah'ın yanına gitti ve müslüman olduğunu haykırdı. Orada bulunanlar şiddetli tepki gösterdi. Ancak o, müşriklere karşı savaşını sürdürerek onların, müslümanlara gösterdiği muhalefeti kırdı ve bir avuç müslümanla birlikte herkesin gözü önünde Beytullah'ta namaza durdu. Onun bu şekilde saflarına katılması müslümanlara büyük bir moral desteği sağlamıştı. Abdullah ibn Mes'ud'un; "Ömer'in müslüman oluşu bir fetihti" (Üsdül-Ğâbe, IV,151; ibn Sa'd, a.g.e., III, 270) sözü bunu açıkça ortaya koymaktadır. Taberî'nin ibn Abbas'tan tahric ettiği bir hadise göre, müslümanlığını ilk ilân eden kimse Hz. Ömer (r.a) olmuştur (Suyûtî, a.g.e.,129). Ömer (r.a) benliğini kuşatan imanın verdiği heyecanla, küfre karşı açık ve net bir şekilde, hiç bir tehdide aldırış etmeden mücadele ediyordu. Müşrikler, şecaat ve kararlılığını eskiden beri bildikleri için ona sataşmaya cesaret edemiyorlardı.

Müslüman olduktan sonra sürekli Resulullah (s.a.s)'ın yanında bulunmuş, onu korumak için elinden gelen gayreti göstermiştir.

bildiğiniz üzere onu öldürmek isteyenler sonradan müslüman olmuş hatta zehirlemek için önüne konulan pişmiş et bile dile gelmiştir..kainata teshir eden bir mizaç vermiş Yaradan ..
 

akna

Well-known member
Cevap: Risale Analizi: Kainatın Efendisini (asm) Okuyoruz

anladıklarımızı paylaşmaya
Sekizinci Reşha'dan devam edelim inşaallah

[BILGI]
SEKİZİNCİ REŞHA
Bilirsin ki, sigara gibi küçük bir âdeti, küçük bir kavimde, büyük bir hâkim, büyük bir himmetle, ancak daimî kaldırabilir. Halbuki, bak: Bu zat, büyük ve çok âdetleri, hem inatçı, mutaassıp, büyük kavimlerden, zahirî küçük bir kuvvetle, küçük bir himmetle, az bir zamanda ref edip, yerlerine öyle secâyâ-yı âliyeyi—ki dem ve damarlarına karışmış derecede sabit olarak—vaz ve tesbit eyliyor. Bunun gibi daha pek çok harika icraatı yapıyor.
İşte, şu Asr-ı Saadeti görmeyenlere, Ceziretü’l-Arabı gözlerine sokuyoruz. Haydi, yüzer feylesofu alsınlar, oraya gitsinler, yüz sene çalışsınlar! O zâtın o zamana nisbeten bir senede yaptığının yüzden birisini acaba yapabilirler mi?
[/BILGI]
 

akna

Well-known member
Cevap: Risale Analizi: Kainatın Efendisini (asm) Okuyoruz

Efendimiz asm'ın az bir zamanda yerleştirdiği yüksek ahlaki değerlere neler misal verebiliriz?
Yani O'ndan (asm) öncesi ve sonrasına bakarsak neler söyleyebiliriz?
 

Huseyni

Müdavim
Cevap: Risale Analizi: Kainatın Efendisini (asm) Okuyoruz

Efendimiz asm'ın az bir zamanda yerleştirdiği yüksek ahlaki değerlere neler misal verebiliriz?

Yani O'ndan (asm) öncesi ve sonrasına bakarsak neler söyleyebiliriz?



Efendimiz aleyhissalatü vesselamdan önce doğru bir inanç sistemi yoktu. İnsanlar putlara, yıldızlara, ateşe, tahtalara vs. ilah diye tapınıyorlardı. O asm 23 sene de tevhid inancını Arap yarımadasının Üstadın tabiriyle başına geçirmiştir.

Yine insanlar sınıf sınıftı ki zengin - fakir, efendi - köle, güçlü - zayıf, bilgili - cahil gibi çok sınıflar mevcuttu. Güçsüzlerin hiçbir hak ve hukuku yoktu. Bir mal gibi alınıp satılıyorlardı. İyi bir sahibe düşmek bu insanlar için tek mutluluk kaynağı idi. Yani ben şunun kölesi olayım gibi bir tercih şansları dahi yoktu. Efendimiz 23 senede insanları birbirine kardeş yaptı. Müminler ancak kardeştirler ayetini insanların iliklerine işleyecek derecede ders verdi. Kölelerle efendilerin muhakemeleri eşit şartlar altına alındı. Kölenin haklı olduğu yerde efendi cezayı çekmeye mahkum edildi. Hakkın güçlüye ve zengine göre değişmesi son buldu.

Havastan avama zulüm, avamdan havassa kin ve nefret had safhadaydı. Kabileler arasında birbirlerine kin ve düşmanlık mevcuttu. Bu büyük düşmanlık yerini 23 senede kardeşliğe bıraktı. Havastan avama merhamet, avamdan havassa da itaat ve hürmet hasletleri yerini aldı.


Kız çocukları canlı bir şekilde defnediliyordu. Zira kız çocuğu sahibi olmak utanç sebebiydi. Kendilerini dünyaya getiren sebeblerden biri anne olan insanlar, aynı şekilde neslin devamına sebeb olacak kız çocuklarına baba olmayı, utanç sebebi sayacak kadar vahşette ileri gitmişlerdi. Kadın alınıp satılan bir meta'dan başka birşey değildi. Fuhşa zorlanıp, üzerlerinden para kazanılıyordu ve bir kadın bir keç erkekle müşterek bir hayat yaşayabiliyordu. Üvey anneler baba öldüğünde oğula miras bırakılıyordu tıpkı bir mal gibi. Kainatın nuru, güneşi efendimiz aleyhissalatü vesselam, rahmet peygamberi şanı yüce nebi risalet vazifesini aldığı andan itibaren kadın gerçek anlamda hak ve hukukla tanıştı. Dünyada değersiz bir mahluk gibi görünen kadınlar ve kız çocukları erkekler, kadar sosyal hayatın içerisine girmeye hak kazandılar.

Bu kadar zulmün olduğu bir yer ve dönemde elbette içki, kumar, zina, hırsızlık, zevk-ü sefa alemleri tartışmasız bir şekilde vardı.

Ayrıntılarına girmediğimiz bu bir kaç maddelik ahlaki çöküntü o zamanın insanlarının kangren gibi dem ve damarlarına karışmış; adeta vazgeçilmezleri olmuştu. 23 sene bu kesin vazgeçilmezliği, yerle bir etti ve insanları esfeli safilin mertebelerinden, alayı illiyyin mertebelerini kazanacak liyakate erdirdi. Sonsuz salat ve selam olsun Efendimize...
 
Üst