ışık üstü ışık Kâinatın yaratılış sebebi...

heysem

Well-known member
Kâinatın yaratılış sebebi, Allah'ın Sevgilisi, topyekun zaman ve mekân ve bütün mahlûkatın Peygamberi Cenâb-ı Muhammed' in nûru, ilk defa Hz. Âdem'in alnına nakşedildi...
Âdem peygamberin alnı bu nur ile güneş gibi pırıldadı. Bu nûr, bütün fezayı, zaman ve mekânı dolduran ışık üstü bir ışıktı...

Aziz ve Celil olan Allah, Havvâ'yı yaratıp Hz. Âdem' e verdikten sonra, Âdem'in Havvâ'ya geçen feyiz ile kırk çocukları oldu. Havvâ, her defasında ikiz doğuruyordu.. Yalnız Şit'i tek doğurdu... Peygamberlik böylece Hz. Âdem'den Şit'e geçti... Âdem peygamberin vefatından sonra Âdem evlâdına Şit Aleyhisselam vâsi oldu...

Muhammedi nur da, Âdem peygamberden, oğlu Şit peygambere geçti. Şit Aleyhisselam da oğluna, babasından aldığı ulvi öğüdü devretti ve dedi:

- Taşıdığın Muhammedi nuru tertemiz kadınlar yoluyla sahibine ulaştır ve kirli kadınlara yakınlık gösterme!.. Ve bu emaneti oğuldan oğla geçiriniz!..

İlk defa Âdem Aleyhisselam da karar kılan Muhammedi nur, peygamberden peygambere atlayarak Hazret-i İbrahim' e kadar geldi...

Oradan ve İsmail peygamberden şubelenip, nesil nesil uzadı ve sonsuzluk Nebisi Cenâb-ı Mustafa' ya oymaklık şerefinin sahibi Kureyş'in Hâşimi koluna gelip dayandı...

Tâ Hazret-i Âdem'den, İnsanlığın Efendisine baba olmak şerefini taşıyan Abdullah bin Abdülmuttalib'e kadar hal böylece kıvrım kıvrım devam etti. Ve süzüle süzüle esas sahibine. Cahiliyet pisliğinden korundu...

Allah'ın arslanı ve evliyalar sultanı Hazret-i Ali' den:

- Kâinatın Efendisi şöyle buyurmuşlardır: Ben nikâhtan doğdum, zinadan gelmedim... Âdem'den anam ve babama gelinceye kadar cahiliyetin o kirli fiilinden bana zerre bulaşmadı...

Muazzez sahabelerden Ebu Hureyre (r.a) nakli:

Varlığın sebebi olan Cenâb-ı Peygamber buyuruyorlar:

- "Ben , devirden devire ve aileden aileye intikal (ile İstıfa) eden Âdemoğulları soylarının en temizlerinden nakil olundum. Nihayet şu içinde bulunduğum (Haşimi) câmina (sın) dan neş'et ettim"

Bu hadis de İbn-i Abbas (r.a) Hazretlerinden:

Nebiyi Muhterem (s.av.) buyurdular:

- "Benim bütün neseb kollarımda zinadan eser yoktur. Allah (c.c) beni daima pâk babaların sulbûnden pâk annelerin rahmine geçirerek vücuduna getirdi. Neseb kollarımda ne zaman iki şube peydahlansa, ben o şubelerden hayırlısına geçerdim...

Yine İbn-i Abbas (r.a) dan nakil:

Allahın Resûlü buyurdular:

- Allah mahlûkatı yarattı; beni en üstünlerden, en iyi nesilden kıldı. Sonra kabileler arasında bir seçme yaptı; beni en iyi kabileden kıldı. Sonra batınlar arasında bir seçme yaptı, beni en iyi batından kıldı. Şu halde ben zat ve şahıs bakımından da soy bakımından da en ileriyim.
 

heysem

Well-known member
Kâinatın Efendisinin bir başka mübarek hadisleri. Şöyle buyurdular:
- Allah mahlûkatı arasında bir seçme yaptı. Onlardan Beni Âdem' i seçti. Sonra Âdem oğulları arasında bir seçme yaptı, onlardan Arabı seçti. Sonra Arablar arasında bir seçme yaptı. Onlardan Kureyşi seçti. Sonra Kureyş arasında bir seçme yaptı, onlardan Beni Haşimi seçti. Sonra Haşimoğluuları arasında bir seçme yaptı ve onlardan beni seçti (ve peygamber olarak gönderdi). Devamlı olarak, seçilen ve süzülen (kabilelerden) geldim. Dikkat edin. Kim arabı severse, bana olan sevgisi sebebiyle sevmiştir onları. Kim onlara buğz ederse, bana olan buğzu sebebiyle buğz etmiştir onlara.

Allah'ın Sevgilisi, topyekûn zaman ve mekânın ve bütün mahlûkatın Peygamberi buyuruyorlar:

- Allah İbrahim oğullarından İsmail'i, İsmail oğullarından da Beni Kinâne'yi Beni Kinâne'den Kureyş'i, Kureyş'ten Beni Haşim'i Beni Haşim'den de Beni seçmiştir (ve peygamber olarak göndermiştir)

Müslim yoluyla gelen şu hadis-i şerif de yukarıdakinin hemen hemen aynı. Allah'ın Sevgilisi buyuruyorlar:

- Şüphesiz ki yüce Allah, İsmail (a.s) ın evlâdı içinde Kinâne kabilesini süzüp çıkardı. Kinâne içinden de BENİ süzüp çıkardı...

Peygamberler peygamberinin şân ve şerefini pırıldatan ve yüksek faziletlerinden biri de şudur ki, kıyamet gününde de bütün insanlığın efendisidir. Bunu bizzat kendileri şöyle anlatırlar:

- Ben kıyamet gününde Âdemoğlunun seyidiyim. Ben kabri ilk yarılıp açılacak olan kimseyim. Ben, ilk şefaat ediciyim ve şefaati kabul olunacak ilk kimseyim...

Allah'ın Sevgilisinin dünyaya teşriflerinde kız veya erkek kardeş gibi hiçbir fert olan neseb ortağı olmadı. Âdem Aleyhisselâm'dan Hazret-i Abdullah'a gelinceye kadar halkalanan neseb zinciri kendisine gelince insanlığın Tavı ve âlemin fahri Cenâb-ı Mustafa, dünyaya, ana ve babasının biricik evlâdı olarak ayak bastı...

Âdem Aleyhisselâm'ın teslim aldığı İlahi meşale, sahibine, peygamber peygamber işte böyle geldi ve esas sahibinde karar kıldı...

Sensin âlemlere nûr, varlığı can Efendim,
Seni övmüş yaratmış, Ulu Yezdân Efendim,

Öyle bir güzelsin ki, sana Mustafa denir,
On sekiz bin âleme Sensin Sultan Efendim,

Semâ güneş, ay, yıldız. Senin nûr-i vechindir,
Vasfını belirtmeye yoktur imkân Efendim!

Seni senâ etmeye takat getiremez dil,
Senin şânında "Levlâk " dedi Rahmân Efendim!

Bir bir beyâna sebep var mı mu'cizatını?
Yetmez mi Şakk-i Kamer, nûr-i Kur'ân Efendim!

Senin ayağın tozu, Kâinata rahmettir,
Sana bağışlanmış bu şeref ü şân Efendim!

Senin vasfından akıl kırılmış, âciz kalmış,
Yuvasız serçe gibi hep perişan Efendim!

Senin Mülkün seyidi, güneşlerin Güneşi,
Seni gördü hayrete düştü Hassân Efendim!
 
Üst