İnanç Nedir?
- Konbuyu başlatan TaLHa
- Başlangıç tarihi
Kýrýk Testi
Well-known member
İnanç; Yaşama gücü, Ölümsüzlük iksiri.(zannımca)
FaKiR
Meþveret Bþk.
Agabey çalistigimiz yerden niye sor muyorsun mubarek?
Ben galiba "inanç" kelimesinin anlami bugun tekrar veya ilk kez bir daha ogrenmis oldum hemde hic beklemedigim birinden.
Bugun fransizca yaptigimiz risale sohbetlerimize, kendine ateist degil ama bir din arayisi icerisinde oldugunu soyleyen bir kardesimiz katildi. Tamamen ogrenme amaçli aramizdaydi. Hastalar risalesi dersine denk geldi arkadas. Dersten sonra kendini tanittiginda bir kac zamandir kendinde olan bazi degisiklerden bahsetti.
"Inançli biri degillim aslinda" diyordu, ailesi belirli bir dine mensup degil ve cocuklarina secme hakki birakmis.
Bu arkadas hep ustune basarak "inançli degilim aslinda" diyordu, "ama içimde bir kipirti var, oyle bir kipirti ki ne oldugunu bende bilmiyorum, nasil ifade edecegimide bilmiyorum ama bi cesit heyecan var içimde dine karsi, oyle farkli bi heyecanki ayaklarimi buraya getirdi, kendimi bi hos hissediyorum din bahis olunca ama ben inançli degilim" diyordu bu arkadas.
Bence arkadasin bahsettigi bu "kipirti" ve bu "heyecan" aslinda inancin ta kendisi. Rabbim hidayet nasip etsin, sizde dua edin ona insallah.
Isin ilginç tarafi, dersten sonra tesbihat kismina gecildiginde bu arkadas butun tesbihata eslik etti ve her defasinda "la ilahe illah" lafzini herkesten gür bir edayla seslendirdi.
Inanç oyle biseyki, dil yalanlar belki, akil anlamaz ama onun (inancin) isi kalpte biter. Bi kere islemisse kalbe kaçabilene ASK olsun.
Dua ile...
Son düzenleme:
İnanç her insanın duyduğuna yaşadığına göre değişir. Bir kelamı kibar olan "inandığın gibi yaşamazsan, yaşadığın gibi inanırsın" ve Hz. Mevlananın dediği gibi "ya göründüğün gibi ol yada olduğun gibi görün."
Adamın biri inancı şöyle ifade ediyor : "çocukken bir gün Allah'a bana bir bisiklet vermesi için dua ettim. sonra işlerin böyle yürümediğini anladım. bir bisiklet çaldım ve bu seferde her gece yatmadan önce Allah'a beni affetmesi için dua etmeye başladım."
Bazılarımız inancın birşeyleri elde etmek için olduğunu sanır bazılarımız ise kötü huylarımızın bağışlanması sanır. Halbuki Ustadımız Bediüzzaman imanı şöyle tarif ediyor:
Risâle-i Nur tahkîkî îmânı kazandırır
Bâzı mûterizler Risâle-i Nur'un kıymetini bir derece kırmak için demişler: "Herkes Allah'ı bilir. Adi bir adam, bir velî gibi Allah'a îman eder" diye Nur'ların pek yüksek ve pekçok kıymettar ve gâyet lüzumlu tahşidâtını ziyâde göstermek istemişler. Şimdi, İstanbul'da, daha dehşetli bir fikirde, anarşî fikirli küfr-ü mutlaka düşmüş bir kısım münâfıklar, Risâle-i Nur gibi ekmek ve suya ihtiyaç derecesinde herkes muhtaç olduğu îman hakîkatlerine ihtiyacı düşürmek desîsesiyle diyorlar ki: "Her millet, herkes Allah'ı bilir. Onu, daha yeni ders almaya ihtiyacımız çok yok" diye mukâbele etmek istiyorlar.
Halbuki, Allah'ı bilmek, bütün kâinatı ihâta eden Rubûbiyetine ve zerrelerden yıldızlara kadar cüz'î ve küllî herşey Onun kabza-i tasarrufunda ve kudret ve irâdesiyle olduğuna katî îman etmek ve mülkünde hiçbir şerîki olmadığına ve
kelime-i kudsiyesine, hakîkatlerine îman etmek, kalben tasdik ettirmekle olur. Yoksa, "Bir Allah var" deyip, bütün mülkünü esbâba ve tabiata taksim etmek ve onlara isnad etmek, hattâ hadsiz şerikleri hükmünde esbâbı mercî tanımak ve herşeyin yanında hazır irâde ve ilmini bilmemek ve şiddetli emirlerini tanımamak ve sıfatlarını ve gönderdiği elçilerini, peygamberlerini bilmemek, elbette hiçbir cihette Allah'a îman hakîkati onda yoktur. Belki küfr-ü mutlaktaki mûnevî cehennemin dünyevî tâzibinden kendini bir derece tesellîye almak için o sözleri söyler.
Evet, inkâr etmemek başkadır, îman etmek bütün bütün başkadır.
Evet, kâinatta hiçbir zîşuur, kâinatın bütün eczâsı kadar şâhitleri bulunan Hâlık-ı Zülcelâli inkâr edemez. Etse, bütün kâinat onu tekzib edeceği için susar, lâkayd kalır. Fakat, Ona îman etmek, Kur'ân-ı zîmüşşânın ders verdiği gibi, o Hâlıkı sıfatlan ile, isimleri ile umum kâinatın şehâdetine istinâden kalben tasdik etmek ve elçileriyle gönderdiği emirleri tanımak ve günah ve emre muhâlefet ettiği vakit kalben tevbe ve nedâmet etmek iledir. Yoksa, büyük günahları serbest işleyip, istiğfar etmemek ve aldırmamak o îmandan hissesi olmadığına delildir.
İslam alimleri hidayeti çok geniş olarak ele almışlardır. Bazı alimlere göre dört ana başlıkta bazı alimlere göre ise 2 ana 11 alt başlıkta ele alınabilmiştir. Ama özet olarak bahsedersek; beyan ve delalet ile tevfik ve ilham şeklinde olan hidayet denilebilir. İnşallah siz mubareklerin azim ve gayretleri beyan ve delaletleri tebliğ ile çok imanların kurtuluşuna vesile olursunuz.
Adamın biri inancı şöyle ifade ediyor : "çocukken bir gün Allah'a bana bir bisiklet vermesi için dua ettim. sonra işlerin böyle yürümediğini anladım. bir bisiklet çaldım ve bu seferde her gece yatmadan önce Allah'a beni affetmesi için dua etmeye başladım."
Bazılarımız inancın birşeyleri elde etmek için olduğunu sanır bazılarımız ise kötü huylarımızın bağışlanması sanır. Halbuki Ustadımız Bediüzzaman imanı şöyle tarif ediyor:
Risâle-i Nur tahkîkî îmânı kazandırır
Bâzı mûterizler Risâle-i Nur'un kıymetini bir derece kırmak için demişler: "Herkes Allah'ı bilir. Adi bir adam, bir velî gibi Allah'a îman eder" diye Nur'ların pek yüksek ve pekçok kıymettar ve gâyet lüzumlu tahşidâtını ziyâde göstermek istemişler. Şimdi, İstanbul'da, daha dehşetli bir fikirde, anarşî fikirli küfr-ü mutlaka düşmüş bir kısım münâfıklar, Risâle-i Nur gibi ekmek ve suya ihtiyaç derecesinde herkes muhtaç olduğu îman hakîkatlerine ihtiyacı düşürmek desîsesiyle diyorlar ki: "Her millet, herkes Allah'ı bilir. Onu, daha yeni ders almaya ihtiyacımız çok yok" diye mukâbele etmek istiyorlar.
Halbuki, Allah'ı bilmek, bütün kâinatı ihâta eden Rubûbiyetine ve zerrelerden yıldızlara kadar cüz'î ve küllî herşey Onun kabza-i tasarrufunda ve kudret ve irâdesiyle olduğuna katî îman etmek ve mülkünde hiçbir şerîki olmadığına ve
Evet, inkâr etmemek başkadır, îman etmek bütün bütün başkadır.
Evet, kâinatta hiçbir zîşuur, kâinatın bütün eczâsı kadar şâhitleri bulunan Hâlık-ı Zülcelâli inkâr edemez. Etse, bütün kâinat onu tekzib edeceği için susar, lâkayd kalır. Fakat, Ona îman etmek, Kur'ân-ı zîmüşşânın ders verdiği gibi, o Hâlıkı sıfatlan ile, isimleri ile umum kâinatın şehâdetine istinâden kalben tasdik etmek ve elçileriyle gönderdiği emirleri tanımak ve günah ve emre muhâlefet ettiği vakit kalben tevbe ve nedâmet etmek iledir. Yoksa, büyük günahları serbest işleyip, istiğfar etmemek ve aldırmamak o îmandan hissesi olmadığına delildir.
Emirdağ Lâhikası-I, s.199
Agabey çalistigimiz yerden niye sor muyorsun mubarek?
Ben galiba "inanç" kelimesinin anlami bugun tekrar veya ilk kez bir daha ogrenmis oldum hemde hic beklemedigim birinden.
Bugun fransizca yaptigimiz risale sohbetlerimize, kendine ateist degil ama bir din arayisi icerisinde oldugunu soyleyen bir kardesimiz katildi. Tamamen ogrenme amaçli aramizdaydi. Hastalar risalesi dersine denk geldi arkadas. Dersten sonra kendini tanittiginda bir kac zamandir kendinde olan bazi degisiklerden bahsetti.
"Inançli biri degillim aslinda" diyordu, ailesi belirli bir dine mensup degil ve cocuklarina secme hakki birakmis.
Bu arkadas hep ustune basarak "inançli degilim aslinda" diyordu, "ama içimde bir kipirti var, oyle bir kipirti ki ne oldugunu bende bilmiyorum, nasil ifade edecegimide bilmiyorum ama bi cesit heyecan var içimde dine karsi, oyle farkli bi heyecanki ayaklarimi buraya getirdi, kendimi bi hos hissediyorum din bahis olunca ama ben inançli degilim" diyordu bu arkadas.
Bence arkadasin bahsettigi bu "kipirti" ve bu "heyecan" aslinda inancin ta kendisi. Rabbim hidayet nasip etsin, sizde dua edin ona insallah.
Isin ilginç tarafi, dersten sonra tesbihat kismina gecildiginde bu arkadas butun tesbihata eslik etti ve her defasinda "la ilahe illah" lafzini herkesten gür bir edayla seslendirdi.
Inanç oyle biseyki, dil yalanlar belki, akil anlamaz ama onun (inancin) isi kalpte biter. Bi kere islemisse kalbe kaçabilene ASK olsun.
Dua ile...
İslam alimleri hidayeti çok geniş olarak ele almışlardır. Bazı alimlere göre dört ana başlıkta bazı alimlere göre ise 2 ana 11 alt başlıkta ele alınabilmiştir. Ama özet olarak bahsedersek; beyan ve delalet ile tevfik ve ilham şeklinde olan hidayet denilebilir. İnşallah siz mubareklerin azim ve gayretleri beyan ve delaletleri tebliğ ile çok imanların kurtuluşuna vesile olursunuz.
Kýrýk Testi
Well-known member
Aşk; Efendimizin miracı..
