Hulusi YAHYAGİL: Vefatının 25. Yılında Rahmetle Anıyoruz..

Huseyni

Müdavim
İbrahim Hulusi Yayyagil - Vefatının 25. yılında rahmetle anıyoruz

Risâle-i Nur hizmeti içinde ihlâs ve sadakatiyle önemli bir mevki tutan Hulusi bey, Hazreti Üstad’ın
“Risâle-i Nur’un gayet ehemmiyetli bir şakirdi”1 senasına mazhar olmuştur.

İhlâs ve sadakatin bu dünyada, hususan uhrevî hizmetlerde “en mühim bir esas, en büyük bir kuvvet, en makbul bir şefaatçi ve en metin bir nokta-i istinad’’2 olduğu realitesiyle bakıldığında Hulusi beyin Nur hizmeti içindeki mazhariyeti daha iyi anlaşılacaktır.



HULUSİ BEY KİMDİR?


1896 yılının Ramazan-ı Şerif’inin birinci gecesi Elazığ’ın Kesrik köyünde dünyaya gelir.3 Askeriyenin çeşitli kademelerinde ordu mensubu olarak vazife yapar. Albay sıfatıyla ordudan emekli olur. 26 Temmuz 1986’da Hakk’ın rahmetine kavuşur.



ÜSTAD BEDİÜZZAMAN’I ZİYARETİ


1928’de Eğridir Askerî Dağ Talimgâh muallimliğine tayin edilen Hulusi bey, Hazreti Üstadı o yılın akabinde Barla’da iken ziyaret eder.


Resmî elbisesiyle Bediüzzaman’ı ziyaret eden Hulusi bey, bütün gücüyle Risâle-i Nur’un kudsî hizmetine girer, o nurla şereflenir. Bu konuda “Üstad Bediüzzaman Hazretlerini ziyaretim benim hayatımda büyük inkılab yaptı”4 diyerek hissiyatını dile getirir.


Barla kürsüsünde bütün insanlığa Kur’ân nurunu anlatan Üstad Hazretlerini, ilk olarak şöyle anlatır Hulusi bey:
“Üstad Bediüzzaman Hazretlerini işitmiştim, fakat bir şeyh olarak duymuş ve o şekilde tanıyordum. ‘Bu bir şeyhtir, intisap ederim’ diye düşündüm. O zaman ben kıdemli yüzbaşıydım. Bu düşünce saikiyle 14 Nisan 1929’da Eğridir’deki dağ talimgâhından üç tane at temin ettik. Müderris Mustafa Sarıbıçak, Mustafa Celle Hüseyin ve bir de askerî memurla yola çıktık.

“Barla’ya Hazret-i Ömer’in Kudüs’e girişi gibi girecektik. İne bine Karacaahmed Sultan’a kadar geldik. Orada abdest aldık, çok heycanlıydık, ya ‘Ben sizi kabul etmiyorum’ derse… Ben ne bileyim bu kadar âlicenaplık gösterecek? Kabul etmeyebilirdi, elhamdülillah kabul etti. Çok âlicenaplık gösterdi. Hiçbir şey söylemeden, içeri girer girmez kolumdan tutarak şöyle dedi: ‘Kardeşim, ben şeyh değilim, imamım. İmam-ı Gazalî, İmam-ı Rabbanî gibi imamım.’’
5

Bediüzzaman’ın bu âlicenaplığı karşısında yüreğine kor düşen Hulusi beyin o muhteşem deha karşısındaki hâlet-i ruhiyesi anlatılmaz bir hâl almıştı.



BEDİÜZZAMAN’DAN ALDIĞI DERS


Hulusi beyin, Üstad Bediüzzaman’ı ziyaretinden sonra ona karşı olan alâkası, ihlâsı ve bağlılığı kat kat artmıştır. Üstadı ziyaretinde aldığı hakikat derslerini şöyle ifade eder:


“Evet, İslâmiyet gibi bir âlî tarikatım, acz ve fakrı Allah’a karşı bilmek gibi bir meşrebim, Seyyidü’l-Mürselîn gibi bir rehberim, Kur’ân-ı Azîmüşşan gibi bir mürşidim, bir dakikada mertebe-i velâyete erişmek gibi ulvî bir netice almak mümkün olan askerlik gibi bir mesleğim var.

“Üstadım bana ve dinleyen her zevi’l-ukûle, ‘Tarikat zamanı değil, imanı kurtarmak zamanıdır. Beş vakit namazını hakkıyla edâ et; namazın nihayetindeki tesbihleri yap; ittibâ-ı sünnet et; yedi kebâiri işleme’ dersini vermiştir. Ben gerek bu derse, gerek Risâletü’n-Nur’la verilen derslere, Kur’ân’dan istinbat buyurarak gösterdiği hakikatlere karşı Allah’ın tevfikiyle cân ü dilden belî dedim, tasdik ettim ve bana böylece hakikat dersini veren bu zata da ömrümde ilk defa olarak Üstad dedim. Hatâ etmedim, isabet ettim.”
6


ÜSTADIN HULUSİ BEY ALÂKADARLIĞI


Üstad Hulusi beye olan alâkadarlığını “
Hulusi daima birinciliği muhafaza ediyor, birinci muhatap Hulusi’dir” gibi beyanlarının yanı sıra, “Mektubat’ın ekserisi ve Lem’âlar’ın bazıları ve Sözler’in âhirki risâleleri onun iştiyak ve gayreti ve çok yerinde pek mühim olan suallerinin cevapları olarak telif edildiğini”7 beyan eder.

Üstad yine bir ifadesinde Hulusi bey için
“Ben Isparta’dan mecburî ikamet için Barla’ya sevk edilirken daha motorda iken Barla’da ben sizi gördüm ve siz bana gösterildiniz’’8 der.

Risâle-i Nur hizmeti içinde ve Hazreti Üstad’ın nurlu dünyasında böylesi bir yere sahip olan Hulusi beye, Üstad Hazretlerinin Risâle-i Nur’da şu sözleriyle dahi alâkadarlığı görülür:


“Hulûsi Bey, benim yegâne mânevî evlâdım ve medar-ı tesellîm ve hakikî vârisim ve bir dehâ-yı nuranî sahibi olacağı muhtemel olan biraderzadem Abdurrahman’ın vefatından sonra, Hulûsi aynen yerine geçip o merhumdan beklediğim hizmeti, onun gibi ifâya başlamasıyla ve ben onu görmeden epey zaman evvel Sözler’i yazarken, onun aynı vazifesiyle muvazzaf bir şahs-ı mânevî bana muhatap olmuşcasına, ekseriyet-i mutlaka ile temsilâtım onun vazifesine ve mesleğine göre olmuştur. Demek oluyor ki, bu şahsı, Cenâb-ı Hak bana hizmet-i Kur’ân ve imanda bir talebe, bir muin tayin etmiş. Ben de bilmeyerek onunla onu görmeden evvel konuşuyormuşum, ders veriyormuşum.”9


HULUSİ BEYE HİTAP


Bediüzzaman, Hulusi beyi şu mübarek ifadelerle iltifatına mazhar kılar:


“Gayyur, ciddî, halis ve muhlis âhiret kardeşim’’10

“Sevgili kardeşim”11

“Aziz kardeşim, hamiyetli arkadaşım, gayretli talebem, sevgili biraderzadem’’12

“Aziz, sıddık, muhlis kardeşim’’13



SIKINTILARA MUKABİL


Her sıkıntısına mukabil Hulusi beyi mânevî himayesine alarak muhafazaya çalışan Üstad Bediüzzaman, onun her hali ile alâkadardır:
“Hulusi’nin bir gailesi var diye hissediyorum. Merak etmesin, Risâle-i Nur’un şakirtlerine inayet ve rahmet, nezaret ve himayet ederler. Dünyanın meşakkatleri madem sevap verir, geçerler; o musibetlere karşı sabır içinde şükürle, metanetle mukabele edilmek gerektir. Hem o, hem sizler bütün duâlarımda ve kazançlarımda benimle berabersiniz.’’14


HULUSİ BEYİN, ÜSTAD BEDİÜZZAMAN’A HİTABI VE HASRETİ


Bütün hayatını Bediüzzaman’a ve Nur hizmetine hasreden Hulusi beyin, Üstada hitap ve hasretini, şu satırlarda görmek mümkündür:


“Eyyühe’l-Üstadü’l-Aziz!’’15

“Üstad-ı muhterem efendim !’’16

“Aziz müşfik üstadım!’’17

“Sevgili üstadım!’’18



Dipnotlar:

1- Barla Lâhikası, s. 21
2- Lem’alar, s. 221
3- Tarihçe-i Hayat, Abdülkadir Badıllı, Timaş Yay, s. 622
4- Hatıralarla Bediüzzaman, Necmeddin Şahiner, Anahtar Yay., s. 33
5- Hulusi Bey, A.Özer yay, s.15
6- Barla Lahikası, s.25
7- Barla Lahikası, s.20
8- Son Şahitler-1, N.Ş., s. 321
9- Barla Lâhikası, Yeni Asya Neş., s. 21
10- Barla Lâhikası, Yeni Asya Neş., s. 133
11- Barla Lâhikası, Yeni Asya Neş., s. 134
12- Barla Lâhikası, Yeni Asya Neş., s. 136
13- Barla Lâhikası, Yeni Asya Neş., s. 164
14- Kastamonu Lâhikası, Yeni Asya Neş., s.14
15- Barla Lâhikası, Yeni Asya Neş., s. 49
16- Barla Lâhikası, Yeni Asya Neş., s. 93
17- Barla Lâhikası, Yeni Asya Neş., s. 94
18- A.g.e.



Mustafa ÖZTÜRKÇÜ
26.07.2011


İbrahim Hulusi Yayyagil - Vefatının 25. yılında rahmetle anıyoruz
 
Üst