Hasan Feyzi Yüreğil Ağabeyin Vefat Yıldönümü

uður1

Well-known member
Selamun aleyküm muhterem kardeşlerim,
Bugün Üstad Bediüzzaman Hazretlerinin kahraman talebelerinden Hasan Feyzi Yüreğil Ağabeyimizin, vefatının 65. sene-i devriyesi olması vesilesiyle, Hasan Feyzi Ağabeyimizin vefatından kısa bir süre önce yazdığı ve Üstad Hazretleri yerine vefat etme arzusunu beyan etmiş olduğu şiirini ve bu şiirin açıklamasını Necmeddin Şahiner Ağabeyimizin Son şahitler adlı kitabından alıntılayarak sizlerle paylaşıyorum. Hasan Feyzi Ağabeyimizin yazmış olduğu bu şiir aynı zamanda Risale-i Nur Külliyatının Tarihçe-i Hayat adlı kitabında da yer almaktadır. Risale-i Nur'un fedakar ve kahraman talebelerinden olan bu mübarek zatın samimi ve ihlaslı duasını Cenab-ı Hak kabule layık görmüş ki, Hasan Feyzi Yüreğil Ağabeyimiz "Ayrılık şiiri" olarak bilinen bu şiirini yazdıktan kısa bir süre sonra, 13 Kasım 1946 tarihinde henüz 51 yaşında olduğu halde vefat etmiştir. Cenab-ı Hak hayatlarını hizmet-i imaniye ve Kur'aniyede ihlas ve sebat ile geçirmiş olan bu ve emsali bütün kahraman Ağabeylerimizin kabirlerini nur makamlarını ebedi Cennet eylesin. Bizleri de Hasan Feyzi Ağabeyimiz ve emsali bütün nur kahramanlarının takip etmiş oldukları nurlu yoldan tüm hayatımız boyunca ayırmasın, amin.
Not: Yazılı olarak sizlere nakledeceğim bu şiiri ayrıca Barla'da ilahisinin melodisi üzerine okumuş olduğum şekilde video olarak da izlemek isterseniz, aşağıdaki linki tıklayabilirsiniz.


Dailymotion - Bir talebesinin Bediüzzaman'a Yazdığı Ayrılık Şiiri.wmv - Sanat Kanalı

Ayrılık şiiri
Bediüzzaman Said Nursî, Denizli hapsinden beraat ve tahliyeden sonra bir buçuk ay Şehir Palas Otelinde kalmıştı.
31 Temmuz 1944 Perşembe günü bir komiser refakatinde Denizli'den Afyon'a hareket etmişti. Bu hareket esnasında Hasan Feyzi Efendi, Üstad'ına: "Hazretinize buradan ayrılırken söylemiştim" başlığını taşıyan şu ayrılık şiirini takdım etmişti:
"Çekilip nur-u hidayet yine zindan olacak
"Yine fırkat, yine hasret, yine hüsran olacak
"Yine sen, yaş yerine kan akıtıp ağla gözüm
"Çünkü hicran dolu kalbim yerine hicran olacak
***
"Yine göç var diye mecnuna haber verme sakın
"Yine matem, yine zari, yine efgan olacak
"Açılan ol gül-ü tevhid, sararıp solsa gerek
"Kapanıp Kâbe-i irfan, yine viran olacak
***
"Haber aldım ki, yarın yâd olacakmış bize yar
"Ne büyük yâre ki kimler buna derman olacak
"Bu büyük derd ü elemden kime şekva edeyim?
"İşiten nâlemi, hep ben gibi nâlân olacak.
***
"O şifa bahş olan envarını sen çeksen eğer
"Bana kim nur verecek, kim bana Lokman olacak!
"O temiz pâk nefesin, âb-ı hayatı bu çölün
"Onu dûr etme ki her fert ona reyyan olacak
***
"Hele ol nur-u şerifin kime değmişse eğer,
"Küçücük zerre de olsa, meh-i tâban olacak.
"O lütufkâr, o keremkâr eli öptükçe benim
"Bu küçük kalbi hazinim yine handan olacak.
***
"Bab-ı feyzinden ırak olmayı asla çekemem
"Dahi nezrim bu ki canım sana kurban olacak.
"Nazarın erse garip başıma ey nur-u Hüda
"Bugün artık bu hakir bende de umman olacak.
***
"Bu anasır, yüzüne her ne kadar çekse hicap;
"Yine haksın, buna şahid yine Kur'an olacak
"Kab-ı Kavseynden alıp dersimi bildim ki ayân,
"O güzel nur-u bedi, âleme sultan olacak.
***
"Sakınıp Feyz-i bîçareye bahs açma bugün
Yeni baştan, yine şeydâ, yine giryan olacak."

Ayrılık şiirinin açıklaması
Hidayetin nuru çekilince, yine her taraf karanlık olacak, yine ayrılık, yine hasret, yine hüsran olacak.
Ey ağlayan gözlerim, yaş yerine kan akıtarak ağla, çünkü, ayrılıklarla dolu olan kalbim yine ayrılıklarla dolacak
Yine göç ve ayrılık var diye mecnuna haber verme sakın. Çünkü yine matem, yine feryat, yine inleyiş ve yine figanlar olacak.
Açılan tevhid gülü bu ayrılıktan dolayı sararıp, solacaktır. İrfan burcu, iman ocağı yine bu ayrılıktan dolayı viraneye dönecektir.
Ben işittim ki yarın sevgili bize yabancı olacakmış, bizden ayrılacakmış. Bu öyle büyük bir yara ki, bu yaraya kimler derman olabilecek?
Bu büyük dert ve elemden ben kime şikâyet edeyim, çünkü benim dert ve elemimi işitenler de benim bu inleyişim karşısında inlemeye başlayacaklar.
O şifa veren nurlarını eğer sen benden çekersen, bana kim nur verecek, beni kim aydınlatacak? Benim dertlerime kim Lokman olup, tedavi edebilecek?
Ey sevgili Üstadım, senin o temiz pâk nefesin bu çölün, bu kurak talebenizin hayat suyudur, can kaynağıdır, ne olur bu hayat menbaını benden uzaklaştırma, çünkü benim gibi her fert, her şahıs bu kaynaktan bana kana kana içip doyacaktır.
O şerefli nurun kime değmişse, o nurla şereflenenler küçücük bir zerre de olsalar, o nur sayesinde ışık saçan bir ay parçası olacaklardır.
O ulu sultanın lütuf ve kerem dolu mübarek elini öptükçe benim küçücük kalbim seinç sürûrla dolacak.
Ey büyük Üstad, senin feyizli kapından uzakta kalmaya asla dayanamam, bu ıraklığı çekemem.
Benim adağım, arzum ve dileğim şu ki, canım sana kurban olsun, hayatım sana feda olsun.
Senin bakışın benim garip başıma bir değse, sen bana bir nazar etsen ey Allah'ın nuru! O zaman bu küçük kul, o vakit, o nur sayesinde bir umman olacaktır.
Bu mevcudat yüzüne her ne kadar perde çekse, seni görmemezlikten gelse, sen yine haksın, buna şahid ise Kur'an'dır.
Ben dersimi Kab-ı Kavseynden aldım ve gayet açık bildim ki, bu güzel ve eşsiz nur bütün dünyaya sultan olacaktır.
Sakın! Bu bîçare Hasan Feyzi'ye herhangi bir bahis açma, çünkü bu Hasan Feyzi yeni baştan âşık olacak, yeniden ağlamaya başlayacaktır.
 
Üst