Halimiz,

durmuþ göktekin

Active member
Halimiz;

Dermansız bir derde düşmüş gibiyiz. Derdimize derman bekliyoruz. Bugün hastalıklarımız dünden daha farklı görünüyor. Reçete mi yanlış, teşhis mi? Bilmiyoruz. Nedir bu çektiğimiz sıkıntı, ıstırap? Camilerde, ibadethanelerde bir safta, dışarıda ayrı, ayrı saflardayız. Boğuşmadığımız gün yok. Sükûnet yalnız camilerde sıkışıp kaldı. Camilerin dışında her yerde kavga, vurma, kırma, ölme ve öldürmedeyiz. Düşman Müslüman’a vuruyor. Müslüman dönüp yine Müslüman’a vuruyor. Nedir bu halimiz Allah’ım? Aklımız başımızdan gitmiş gibiyiz. Her şeyde Kaderin bir hükmü olduğu gibi, bunda da bir hükmü vardır muhakkak. Olup bitenler; yıllardır televizyonlarda, basında, konferans salonlarında tartışılıyor, konuşuluyor. Bir türlü çıkış yolu bulunamadı. Bize bir Çıkış yolu göster Allah’ım. Nefsimize zulmettik, affet bizi Allah’ım

İşimiz gücümüz çelişkili nutuklar atmak. Bir taraftan yapacağım, kucaklayacağım derken diğer taraftan vurmaya, kırmaya, yıkmaya devam ediyoruz. Daha ziyade birbirimizi, laf cambazlığı ve edebiyatla aldatıyor ve kandırıyoruz. “Hepinizi kucaklayacağım” derken, elimizdeki bıçağı, sarıldığımız kişinin göğsüne saplıyoruz. Bu kucaklamamı oluyor? Bu haller; boğulmakta olan bakire bir kızı kurtarıp sudan çıkardıktan sonra ırzına geçmekten farksız. Değil mi? İstenilen yere gelinceye kadar her şey mubah. Sonra ölçü kendimiz olunca insanların tepesine demir yumruk gibi iniyoruz. Normal görünüp, cinnet geçirenlerin haline benziyor halimiz. Bundan kurtar bizi Allah’ım!

Son zamanlarda cin çarpmışa döndük. Sanki kanunlar garip ve güçsüzler için çıkartılmış gibi işliyor. Güçsüz mü bir insan önce kardeşleri tarafından yeniyor. Gücün yetmiyorsa hakkını alamıyorsun, gücü yeten alıyor. Zayıf kuvvetlinin karşısında ezilmiş oluyor. Kuvvet hakta olacakken, hak kuvvette oluyor. Kanun suiistimal edildiği için işlevini kaybediyor. İnsan bozulduğunda her şey bozuluyor. Bir toplumda, testiyi kıranla suyu getiren aynı olduğunda bozulmayan bir şey kalmıyor. Müslümanlık her lafta, teröristlik Müslüman’da bir yafta. Helal ile haram karışmış, duruyor bir rafta. Allah bizi dünyaya, cehennem hayatı yaşayalım diye göndermemiştir. Şair Yıllar önce, halimizi şu mısralara dökmüş.

İnsan üş-beş damla kan, ırmak üç-beş damla su/ Bir hayata çaktık ki, hayata kurmuş pusu” (N.F.K) Başka gezegenlerden gelip hayatımıza pusu kurmadıklarına göre, biz kendimiz, kendi hayatımıza pusu kurmuşuz. Bu pusuyu kaldıracak da biziz. Allah derdin içine dermanını da koymuş. Büyükler bir söylemiş pir söylemiş. İnsan düştüğü yerden kalkar. Biz Ankara’da düşüp, İstanbul’dan kalkamayız. Eyyy akıl, dön gel, gir başımıza. Allah, aklımıza kıymet vermiş, biz ise kıymetini bilmiyoruz. Sen bizi affet ne olur aklımız, gir başımıza sana ihtiyacımız var. Yoksa sensiz, bize bu dünya dar.

Müslümanlık dört hece, bugün lafta mı? Lafta! / Camilerde huzurda, her şey güzel, bir safta, / Dışarıda, boynunda asılı duran yafta, / Yazıyor üzerinde, her birisi bir kaf’ta. / Ruhları uçmuş gitmiş, cesetleri ayakta. / Nefsine yenik düşen Müslüman’a bir bak da, / Serilmiş yatıyorlar yedikleri dayakla. / Sen gel de, böyle olan Müslüman’ı akla. / Herkes koşuyorken yol üstünde yatılmaz, / Müslümanlar kendinden olmayana katılmaz. / Merdane ölmeyenler bu meydana atılmaz, / İnananlar birlik olur hiçbir şeyden yılmaz. (DG)
14. 07. 2014
Durmuş Göktekin
 
Üst