Hafızlık hocasının başlıca görevleri

kasif1

Well-known member
BAŞARILI HAFIZ YETİŞTİRME METODLARI

1. Eğitmen, Hafızlığa Elverişli Mekânlarda Hafızlık Yaptırmalı
2. Eğitmenin Kıraatı Düzgün ve Sağlam Olmalı
3. Eğitmen, Hafızlığın Önemini Talebelerine Aşılamalı
4. Eğitmen Zamanın Önemini Talebelerine İyi Öğretmeli
5. Eğitmen, Öğrencilerine Sevgi Göstermeli, Değer Vermeli
6. Eğitmen, Öğrencilerini Aşırı Baskı Altına Almamalı, Korkutmamalı
7. Eğitmen, Öğrencilere Bir Psikolog Gibi Davranmalı
8. Eğitmen, Talebelerine Adil Davranmalı ve Onlara Dua Etmeli
9. Eğitmen, Sorun Çözücü Olmalı
10. Eğitmen, Yeteneği ve İsteği Olan Öğrenciye Hafızlık Yaptırmalı
11. Eğitmen, Derse Giriş ve Dersten Çıkış Saatlerine Titizlilikle Uymalı
12. Eğitmen, Çalışma Planı Hazırlamalı
13. Eğitmen Talebeleri Mutlaka Deneme Sürecinden Geçirmeli
14. Eğitmen Hafız Yetiştirirken Alternatif Metotları da Denemeli
15. Eğitmen Talebelerin Ezberlerine Yardımcı Olmalı
16. Eğitmen Yardımcı Belletmen Sistemini Kullanmalı
17. Eğitmen Dersleri Dinlerken Defter ve Kalem Kullanmalı
18. Eğitmen, Talebelere Koro Halinde Ders Yaptırmalı
19. Eğitmen; Kaset, CD, VCD, Video Gibi Cihazlardan İstifade Etmeli
20. Eğitmen Her Talebeye Nasıl Davranacağını İyi Bilmeli
21. Eğitmen Sesi Güzel Olan Talebelere Ayrı Önem Vermeli
22. Eğitmen Öğrencilerin İzinlerini Uzun Tutmamalı
23. Eğitmen Talebelerine El Kaldırmamalı
24. Eğitmen Öğrencileri Aç ve Uykusuz Bırakarak Terbiye Etmemeli
25. Eğitmen; Sosyal, Kültürel İçerikli Programlar Düzenlemeli
26. Eğitmen, Talebelerini Ödüllendirmeyi İhmal Etmemeli
27. Eğitmen, Talebeleri İcazet Merasimi Yapılan Kuran Kurslarına Götürmeli
28. Eğitmen, Öğrencilere Başarı Öyküleri Anlatmalı
29. Eğitmenler, Hafızlık Sınavına Öğrencileri Motive Et­meli
30. Eğitmen, Hafızlık Sınavında Dereceye Girenleri Ödüllendirmeli
31. Eğitmen Kendi Çocuklarını Diğer Öğrencilerden Ayırmamalı, Ayrım yapmamalı
32. Eğitmen, Velilerle Sürekli İletişim Halinde Olmalı
33. Eğitmenler Kendi İçlerinde Tutarlı Olmalı
34. Eğitmen, Öğrencilerin Önceki Yıllarda Aldığı Eğitimleri Bilmeli
35. Eğitmen, Öğrencilerine Kitap Okumayı Aşılamalı
36. Eğitmen, Öğrencilerini Geleceğe Hazırlamalı
37. Eğitmen Sadece Nasihat Eden Değil, Yaşantısıyla Topluma Örnek Olmalı
38. Eğitmen Problemlerini Talebelere Yansıtmamalı
39. Eğitmen Talebelerine Sağlam Bir Bakış Açısı Kazandırabilmeli
40. Eğitmen, Zaman Zaman “Öyküler, Kıssalar ya da Fıkralar” Anlatarak Öğrencilerini Ders Çalışmaya Motive Etmeli


Yukarıdaki ana maddelerden bir kaçının açıklaması

6. Eğitmen, Öğrencilerini Aşırı Baskı Altına Almamalı, Korkutmamalı

Eğiticiler, öğrencilerine karşı alay, hakaret, aşağılama, korkutma, baskı, utandırma, suçlama, yıkıcı eleştiri, yok sayma, reddetme, yalnız bırakma, gibi duygusal istismara neden olabilecek davranışlardan uzak durmalıdır. Aksi takdirde baskı altında ezilen bir talebe geleceğe olan özgüvenini yitirir ve geleceği için daima endişe duymaya başlar.
Öğrenci, hocasının karşısında titreyerek konuşuyorsa veya hiç konuşamıyorsa hocasını gördüğü zaman ürküyor, korkuyorsa bunun sebebi hocaya gösterilen sevgi, saygı değil, hocanın talebeye özgüvenini kaybettirmesinden, baskı altında talebesini ezmiş olmasından kaynaklanmaktadır.
Aşırı baskı altına alınan, hocasından korkan öğrenci sadece hocadan değil aynı zamanda aldığı eğitimden de soğumaktadır. Kuran’ı gördüğünde aklına ,ezildiği, ya da kendisine sürekli sıkıldığı “o ders, o zaman” gelmektedir. Böylece o dersi bir daha görmek istememektedir ve mümkün olduğunca uzaklaşmaktadır. Bu gibi baskı gören öğrenciler, ileride ana-baba olduklarında kendi çocuklarının Kuran kurslarında din eğitimi almalarını istememektedir. Eğitimde mükemmellik seviyesine ulaşmamış bir hocanın yapacağı cahillik, bir kişiye değil nesillere mal olmaktadır. Bir de toplumda “dayakçı hoca” “Kuran kurslarında ilkel eğitim” gibi ifadelerin yayılmasına sebebiyet vermektedir.

Eğitici, talebesini bu şekilde baskı altında yetiştirdiği zaman, o talebe, sadece hafızlık döneminde değil, hafızlıktan sonraki dönemlerle de pısırık, kendisine özgüven duymayan, gelişime kapanık, dışa açılamayan bir ruh haline bürünecektir.
Aşırı baskı altında yapılan hafızlıktan sonra, öğrenci serbest kaldığında bu sefer tamamen Kuran’dan uzaklaşacak ve hafızlığını tekrar etmek istemeyecektir. Bunun da sebebi, talebe hafızlığını tekrar etmek istediği zaman, hafızlıkta gördüğü o baskıları hatırlıyor olmasıdır. Böyle olunca da talebe hafızlığını tekrar etmekten de soğuyacak, böylece aşırı baskı ile hafız olsa bile sonradan tekrar etmediği (veya edemediği) için Kuran’ı unutacaktır. Şimdi burada cevabı siz verin. Bu tür hocalar zorla hafız yaptığı için sevap mı işliyor, yoksa hafızlığın unutulmasına sebebiyet verdiği için günaha mı neden oluyor? Dinimizin “İşi ehline verin.” ilkesi bu konuda ne kadar da an­lamlıdır.
Dayakla veya aşırı baskı altında talebe yetiştirmeyi ilke edinen Kuran kursu hocalarımızın sayısı eskiye oranla epey azalmış olmakla birlikte henüz istenilen seviyeye geldikleri de söylenemez.
Bu söylediklerimizden öğrenci istediğini yapsın anlamı çıkmaz. Ya da hafızlık yaparken hiç mi sıkı kurallar olmaz? Tabi ki olur; ama ölçücünü ve gereğini bilmek şartıyla. Hafızlık hocalığı çok zor bir meslek olup, her baba yiğidin işi değildir. Yani hafızlık yapmak da yaptırmak da her kişinin değil, er kişinin kârıdır. Yabancı bir dilde olan bir kitabı, Kuran’ı Kerim’i ezberlemek kolay olmasa gerek. Belli bir baskı gerekebilir ama talebe hocanın karşısında titremeden, korkmadan konuşabilmelidir. Eğitmen bunu da baskı ile değil, kendisinin de uyduğu kuralla disiplinle sağlayabilmelidir.
Özetle eğitmen, talebelerine korku zehrini akıtmak yerine, onlara sevecen, samimi, candan ama disiplinli davranarak özgüven aşılamalıdır. Talebe hocasını gördüğü zaman korkmak yerine: “İşte aradığım örnek kişilik tipi bu!” diyebilmelidir. Bunun için hoca ne yapması gerekiyorsa araştırıp kendi­sini o şekilde donatmalıdır.

7. Eğitmen Öğrencilere Bir Psikolog Gibi DavranmalıEğitmen sabahleyin sınıfına girdiğinde talebelerine selam verip, hal hatır sorduktan sonra onlarla kısa bir motive edici sohbet etmelidir. Eğitmen böyle yapınca motive olan talebe dersine daha kolay konsantre olur ve dersini daha sağlam okur.
Talebe dersinde şayet yanlış okursa eğitmen kesinlikle talebelerine aşırı bir tepkide bulunmamalıdır. Çünkü hoca bağırıp çağırmakla sadece dersi okuyan talebenin motivasyo­nunu değil, diğer talebelerin de konsantresini bozmuş olur. Hatta kendilerine olan güvenlerin kaybolmasına neden olur. Bütün bunlardan anlaşılıyor ki hoca talebelerine adeta bir psikolog gibi yaklaşmalıdır.
Ayrıca eğitmen talebelerinden birisinin dersini zayıf okuduğu veya ders vermediğini gördüğünde onu sınıfta bütün arkadaşların yanında rencide ederek özgüven kaybına neden olacak davranışlarda bulunmamalıdır. İşte tam bu noktada holar tabir yerindeyse köpükle traş sistemini kullanmalıdırlar. Yani öğrenci ders vermediğinde ona hemen bağırıp çağırmayacak önce çocukta bulunan iyi yönlerini söyleyecek daha sonra uyarıda bulunacak. Hoca böyle yaparsa talebesinin daha verimli olmasını sağlar. Aksi takdirde köpük kullanmadan traş olan bir kişinin yüzü nasıl yıpranırsa çocuk da o şekilde yıpranmış, özgüveni kaybolmuş biri olur.
O halde hoca ne yapmalı? Şayet bir talebe dersini okumazsa önce etkili bir nasihatte bulunmalı, sonra dikkatinin kendisinde toplamasını sağlamalı, gerekirse şu cümlelere benzer konuşmalar yapmalı: “Bugün dersini veremedin. Ciddi bir sıkıntın mı var? Benim senin için yapabileceğim bir şey var mı? Ben sana güveniyorum. Bugün ders veremeyişin bir kaza idi. Bundan sonra derslerini çok daha ciddiye alacağına, yürekten çalışacağına inanıyorum.” Bu gibi cümlelerle talebeyi uyarmakla birlikte ders çalışmaya da motive etmiş olursunuz.
Bir diğer husus ise kesinlikle talebelerine ağza alınmayacak hakaretler, cümleler sarfetmeyiniz hatta bazı hatalar yapsalar dahi onları aşırı abartıp büyütmeyiniz. Sonuçta bir profesörü değil, bir çocuğu hafız yapmaya çalışıyorsunuz. Hele bu çocuk ergenlik çağına yeni girmişse onun psikolojisini çok iyi düşünün. O yaştaki çocuğa bağırmanın nasıl bir etki yapabileceğini tahmin edin bakalım.
Bakın Newton köpeğine nasıl davranırmış:
Newton kim olursa olsun kesinlikle bağırıp çağırmaz ve mazmış. Newton bir gece evinde pür dikkat çalışırken köpeği Diamond masanın üstündeki mumu devirmiş. Mum, Newton’un yıllardır emek vererek yazdığı notlarının üzerine düşmüş. Çok kıymetli notlar birden yanıvermiş. Yıllardır çalışarak hazırladığı birbirinden değerli bilimsel araştırma notları bir anda yok olmuş. Bu durum karşısında Newton hiçbir sinirlilik hali göstermemiş. Sadece köpeğine şunları söylemiş:
“Ah Diamond! Yaptığın yanlışın neleri kaybettirdiğini bir bilseydin, benden çok daha fazla üzülürdün.”

10. Eğitmen, Yeteneği ve İsteği Olan Öğrenciye Hafızlık Yaptırmalı
Galileo “İnsana hiçbir şey öğretemezsiniz; ancak kendi içinde bulacağını öğretebilirsiniz.”Bu cümlenin Fransızca meali şöyledir:
“Bir atı suya götürebilirsiniz ama ona zorla su içiremezsiniz!” Talebelerin zihin limitleri zorlanmalı ama zedelenmesine de asla izin verilmemelidir. Talebenin kapasitesi hafızlığa el verişli değilse ve de öğrencinin hafızlığa gönlü yoksa yani hafızlık yapmamaya karar vermişse kesinlikle hafızlığa başlatılmamalıdır.
“Hele bir hafızlığa başlasın belki ilerde açılır, düzelir. Yine de düzelmezse bir çaresine bakarız.” demek talebenin kendisine de haksızlıktır. Çünkü talebe hafızlığa başlamadan önce hocaların deneme amaçlı ezberlemesini istediği sayfaları ezberlemekten kaçıyorsa, günlük ezberini ihmal ediyorsa bu talebe hafızlığa başlatılmamalıdır. Her şeye rağmen talebe hafızlığa başlatılırsa ve hafızlıkta da başarısız olursa (ki genelde böyle olur) kendisine olan özgüvenini kaybeder bu sefer başka alanlarda da “Acaba yine mi başarısız olacağım?” endişesiyle hareket eder.
Kısaca şayet talebenin içinde tutku ve yetenek yoksa o talebeye temel dini bilgileri öğretip sonra da hangi alanda yeteneği varsa o alana yönlendirerek talebeye rehberlik yapmalıdır.
Ayrıca tutkusuz, yeteneksiz bir öğrenci hafızlığa başladığında ona dünyanın en uzman olan hocaları da ders verse o öğrenci başarılı olamaz. Yani öğrencilerin anne ve babaları çocuklarının hafız olmalarını istemesi yetmiyor, çocuklarının da hafızlığa uygun olması gerekiyor. Şayet çocuğun istek ve kabiliyeti yoksa o çocuğu zorla hafız yapmaya çalışmanın hiçbir anlamı kalmıyor. Bu durumda anne ve babaya düşen görev, çocuğunun yeteneği olan alanlarda eğitim alması için çocuğuna yardımcı olmaya çalışmak ve çocuğunu yönlendirmektir.
Tutkusuz, isteksiz ve yeteneksiz olan talebe, temel dini bilgileri öğrendikten sonra sırf Kuran kursu talebe sayısını bir sayı arttırmak için, kursta (daha fazla) tutuluyorsa, bu durum eldeki kaliteli talebelerin de azalmasına neden olabilecektir.

23. Eğitmen Talebelerine El Kaldırmamalı

Eskilerimiz “Dayak cennetten çıkmıştır.” inancıyla bir kişinin eğitileceğini savunuyorlardı. Bu batıl olan inanca “mübarek dayak” diyerek bir de manevi kılıfla dayağı kutsallaştımaya çalışıyorlardı. Hatta daha da ileri giderek Cennetten çıkan bir nesneye dokunmak, diye adlandırıyorlardı. Fakat işin gerçeği onların dediği gibi değildir. Aslında dayak cennetten kovulduğu için çıkarılmıştır, daha doğrusu çıkartılmıştır, demek çok daha doğru olacaktır. Çünkü cennette kötülere yer yoktur!
Peygamberimiz, hayatı boyunca bir tane talebeyi dövmemiş ve dövmeyi tavsiye de etmemiştir? Peygamberimizin bütün hadislerini inceleyin. Bir tanesinde talebeleri dövmeye yönelik cümle bulamazsınız. O halde Peygamberimizin yapmadığı bir işi eğitmenin de yapması doğru değildir. Kimi ho­calarımız “Ben talebemi Allah rızası için, onun daha başarılı bir öğrenci olması için dövüyorum!” demektedir. Aslında hacamın söylediği bu söz ne kadar çaresiz kaldığının bir göstergesidir.
Aslında dayak talebelerin istek ve arzusunu kırmaktan başka bir şey değildir.
Peygamber Efendimiz çocuğun yüzüne vurulmasını yasaklamıştır. Hafızlığa çalışan talebeler tenkit değil, takdir edilmelidir. Dayak yerine öğrenci teşvik edilmelidir.
Öğrencilerin izinlerini kısıtlama, oyun saatlerine sınırlama, gezip dolaşmasını yasaklama gibi cezalar verebilirsiniz. Ama talebelerinize el kaldırıp onları dövemezsiniz. Çünkü dayak atmak acizliğin bir sonucudur. Hiçbir hoca talebelerinin yanında bu kadar aciz bir duruma düşmemelidir. Bu konuda özellikle Kuran kursu hocası çok daha dikkatli olmalıdır.
Dayak yiyen talebelerden yüzde kaçı sonradan hocasının ziyaretinize gidip elini öpmüştür? Bayramlarda telefon açıp kaç tanesi hal hatır sormuştur? Kaç tanesi mübarek gün ve gecelerde mesaj çekip hocasının kandilini kutlamıştır? Şayet cevabınız olumsuz ise, nedeni ne olabilir dersiniz? Dinimizde hayvana bile gelişi güzel, istediğimiz şekilde vurmak yasakken, talebelere nasıl olur da hoca dilediği gibi, o anki psikolojisinin durumuna göre vurulabilir! Kuran öğrenene vurmak, Kuran’a yapılan yanlış bir davranışla eş değer değil midir?
Özet olarak hafızlık hocalarımızın yerine getirmesi gereken en önemli görev, öğrencileri dayakla kendilerinden soğutmak veya onları Kuran kurstan kaçırmak değil, sevgi ve ümit aşılayarak onlara hafızlığı sevdirmektir.
Sonuç olarak herkes biliyor ki dayak, eğitim sisteminde iyi bir metod değildir. Öğrencilerimizin yüreği sevgi çemberi ile kuşatılmalıdır.
Diğer maddelerin de açıklamalarını ayrıntıları ile birlikte BAŞARILI HAFIZ OLMA VE YETİŞTİRME METOTLARI; isimli kitabımdan okuyabilirsiniz.

alıntı

DEĞERLİ FİKİR VE DÜŞÜNCELERİNİZ İÇİN YORUMLARINIZI BEKLİYORUZ..
 

kasif1

Well-known member
80207237.png

1.Ders verimi açısından yardımcı hocasıyla beraber sınıfını yetiştirir.
2.Derse giriş ve özellikle çıkış saatlerine dikkat eder.
3.Derse güleryüzle girip selam verdikten sonra ortamı rahatlatmak için hal-hatır sorar.
4.Her öğrencisi için ayrı bir not çizelgesi tutar.
5.Ders alma adabına dikkat eder. (Ders adabı bölümü)
6.Ders alımı esnasında sayfaları kalemle takip eder.
7.Ders alırken talebeyi rahatlatmak için arada bir evet anlamında hafifçe başını sallar.
8.Ders alırken sinirli veya sıkıntılı görünmemeye dikkat eder.
9.Talebenin dersini sayfa sayısına uygun hızda okumasına azami dikkat gösterir.
10.Ders alırken ara ara talebenin yüzüne bakar.
11.Ders almanın sadece harf veya hareke yanlışı bulmak olmadığının bilincindedir.Tecvit ve mahreçlerin uygulanmasında titizlik gösterir.
12.Bütün dikkatini ders almaya verir.
 

kasif1

Well-known member
Kaliteli Bir Hafız Hocasında Bulunan Mesleki Özellikler

1.Ders veya sayfa dinlem
eyi sever.

2.Psikolojisi sağlamdır.
3.Sabırlıdır.
4.Kendine güvenir.
5.Dişlerinin bakımlı ve temiz olmasına özen gösterir.
6.Elbisesinin temiz ve sade olmasına özen gösterir.
7.Sınıfta taklit edilen bir model olduğunu unutmaz.
8.Öğrencilerine karşı nazik ve hoşgörülüdür.
9.Öğrencilerle aşırı senli-benli olmaktan kaçınır.
10.Örencilerini, özel hayatını anlatarak meşgul etmez.
11.Sınıfta bir şey yemek veya içmekten kaçınır.
12.Neşeli ve esprili olmakla beraber ders ciddiyetini korumayı bilir.
13.Öğrencilerine adil davranır ve onlara dua eder.
14.Velilelerle iletişim halindedir.
15.Öğrencilerine kitap okumayı sevdirir.
16.Söz ve davranışlarıyla öğrencilerini önemsediğini belli eder.
17.Öğrencilerine isimleriyle hitap eder.
 
Üst