Günümüz gençliğinin bozulmasında en büyük etken nedir?

Günümüz gençliðinin bozulmasýnda en büyük etken nedir?


  • Kullanılan toplam oy
    74

medahms

Well-known member
Selamün Aleyküm.

Günümüz gençliğinin bozulmasında en büyük etken nedir?
secdegul2xg4.gif
secdemevlalz9.gif
secdegul1rh8.gif


<<<__SEÇENEKLER__>>>





1_EĞLEENCE MERKEZLERİ

2_MÜSTEHCEN BASIN

3_İNTERNET KAFELER

4_ZARARLI TV KANALLARI

5_ŞANS OYUNLARI

6_KİŞİNİN ARKADAŞ ÇEVRESİ

7_İSLAM DİNİNDEN UZAK KALMALARI

8_HEPSİ

9-HİÇBİRİSİ

BUYURUN YORUMLARINIZ?

cicek.gif

1allahoj1.gif
ehusna695un1.gif
glfe1.gif

EHLİBEYT AŞK-I
Bakıp seni gören başka cemali neylesin,
Dostluga eren sadık.
Başka misali neylesin

 

medahms

Well-known member
Gençlikteki Sancının Adı: Mânevi Boşluk
barjz9wj6.gif

Genç bir toplumuz. 70 milyonluk nüfusumuzun 26 milyonu 18 yaşın altında, yarısı da 20 yaşın altında. Dörtte üçü 40 ve daha aşağı yaşlarda. 65 yaş ve daha üstündekilerin toplam nüfusa oranı ise sadece yüzde 4.8.
Genç bir toplumuz ve gençliğimiz problemli. "Suçlu çocuk - Suçlu gençlik" bir problem olarak Türkiye'nin gündeminde. İlk öğretimde esrar kullanma yaşı 10-11'e inmiş durumda. Bu yaşlarda en az bir kere sarhoş olanların oranı yüzde 13.1. Sigara, alkol, bally çocukların dünyasında. İntiharlar var, cinayetler var, çeteleşme var.
Türkiye'nin geleceğinden endişe etmek için her şey var.
Oysa böyle bir genç nüfus, her ülke için büyük bir potansiyel olabilir.
Haşr Suresi, ayet 18:
"Her insan, geleceğe ne gönderdiğine baksın."
İnfitar Suresi, ayet 5:
"Her insan geleceğe ne gönderdiğini, geride ne bıraktığını bilecek."
Bu ayetlerle Allah Teala insana, dünya hayatı - ebedi hayat uyarısı yaptığı gibi, nesiller açısından "geleceği inşa" uyarısı da yapıyor.
Geleceğin taşları bugünden konuyor. Geleceğin toplumu bugünden inşa ediliyor, gelecek bugünkü çocukların - gençlerin yüreklerinde saklı.
Ne ekersen onu biçeceksin.
Bir tuba ağacına da su verebilirsin, bir zakkuma da...
Bir Fatih de büyüyebilir çocuklarımızın yüreğinde, bir eşkıya da...
Genç nüfus, sağlıklı yetişmezse büyük risk, bir atom bombası, sağlıklı yetişirse büyük imkan, bir rahmet yağmuru...
İnsan, bir ülkenin en önemli sermayesi... İnsan sermayesi de, onun insanlığa katkısı ile ölçülüyor.
Belki tüm dünya gençliği problemli, Ünlü psikolog Jung'un dediği gibi "Çağımızın nevrozu kollektif bir ruh yitimi." halinde.
Değerli bilim adamıPsikiyatr Kemal Sayar'ın dediği gibi "Modern şehrin üzerinde melekler dolaşmıyor."
Ama biz, gençliğin yüreğini dokuyacak ışıklara sahip olduğumuz halde problemlerle boğuştuğumuz için bu gerçeklik bizi daha çok yakıyor. Tüm dünya gençliğine sağlıklı bir yürek kıvamı sunacak potansiyele sahipken, problemlerle boğuşmak kahredici bir vakıa.
İstanbul sokaklarında uygulanan MOBESE sistemi, sokakları tarıyor ve görüntülüyor. Aynı uygulama New York'ta da devreye konmuş. Sokaklarda, metroda her yerde bir göz. Terör, gasb, soygun, elhasıl artan suçluluk, çareyi, bir anlamda her insanın başına bir polis dikme noktasına sürükledi. İnsanın insana karşı güvenlik ihtiyacı her geçen gün artıyor.
Şöyle bir soru:
-Acaba tüm insanlar çalsaydı, tüm insanlar gücü yettiği oranda şiddet uygulasaydı, tüm insanlar yalan söyleseydi... tüm insanlar, Kur'an'ın meleklere atfen bildirdiği endişe içinde "kan dökücü ve fesat çıkarıcı" olsaydı... bu sokak gözlemcileri yeterli olur muydu? Ya o kameraların başındaki insanlar fesatçı, kan dökücü olsaydı... MOBESE'ye de bir MOBESE lazım olmaz mıydı?
Yüreği ihmal eden yaklaşımlar...
İmanı görmezden gelen çareler...
Allah'a bağlılığı gözardı eden laik yönelişler...
"Tanrısız, öte dünyasız ahlak" üretmeye çalışan seküler zihniyetler...
Ve işte geldiğimiz nokta:
Her insana bir gözlemci...
İnsanın insandan korkusu bu.
"İnsan insanın kurdu" çünkü... İlahi ölçülerden koptuğunda...
Türkiye'ye döndüğümüzde...
Neden "suçlu çocuklar" üretmeye başladı ülkemiz?
Onların doğarken kir düşmemiş yüreklerine ne oldu? Nasıl çalındı, yağmalandı? Biz ne veremedik, anneler - babalar, okullar, sokaklar, ekranlar, balya balya gazeteler...
Ya da ne verdik ki, böyle cam kırıkları üzerinde yürümeye başladılar. Elleri kirlendi, ayakları çamura battı, yüreklerinde kara lekeler oluştu?
"Kaybolan bir gençlik" sorunu çıktı ortaya, neden?
Belki adını bile koymakta zorlanacağız bu belalı sürecin...
Çünkü kendi reçetelerimize karşı savaş açmak gibi bir kısır misyon yüklendi üzerimize, toplum olarak...
Yüreğini kurtarmak gerekiyor çocuklarımızın, gençlerimizin?
Ne ile kurtarılacak?
Bunun çaresi fizik bünyeyi imar edecek doktorlarda değil. Kir yüklenmiş yüreği kardiyolog tedavi edemiyor, ya da ölçüleri darmadağın olmuş bir dimağa, beyin cerrahının - nörologun bistürisi şifa sunamıyor.
Bir başka iksir gerekli.
Bir başka kalb doktoru.
Bir başka beyin inşacısı...
"Din kenarda dursun, biz çocuğun beynini, kalbini dokuruz!"
Yok öyle bir şey.
İnsanoğlu'nun yürek ve beyin inşasında kullanacağı malzemeler ya Rahman'dan gelecek ya Şeytan'dan...
Güzelliğin kaynağı Rahman, çirkinliğin rehberi Şeytan...
Yalan kötü mü?
Cinayet kötü mü?
Hırsızlık kötü mü?
Uyuşturucu kötü mü?
Bir "değer üreticisi" lazım tüm bu değer yargılarını belirleyip insana sunacak...
Kim o?
Ben, sen, o değil. İnsana kalsa binlerce izafi cümle söyler, birinden ötekine darmadağın edilen... Üzeri çizilen...
Sonra sorumluluk kime karşı?
MOBESE'yi kuran güce karşı... MOBESE görmezse? Orada dilediğin cürmü işle...
Oysa "Allah'ı görüyormuş gibi, sen O'nu görmesen de O'nun seni gördüğü"nü yüreklere kazıyan bir bilinç yüklenmek var.
MOBESE'siz ama, Rabbin nazarları altında bir hayat...
Bu bilinçle örülmüş bir yürek, bir dimağ, bir kişilik.
Yüreği manen boşaltılandan erdem beklemek abes.
Yüreğine hiçbir nur konmayandan, ışık üretmesini beklemek boş.
Eğitim sisteminiz, neyi neden yetiştireceğine karar verememiş ise, ya da ona yüklediğiniz ideolojik misyonla, "Laik profan insan - Kutsalı elinden alınmış, Kutsalla bağı kopmuş, Kutsal'ı referans olmaktan çıkarılmış insan" yetiştirme görevi vermişseniz, rüzgar ekmeye başlamışsınız demektir ki, biçeceğiniz tek şey fırtınadır.
İşte çocuklar, öyle bir fırtınaya tutulmuş, öyle bir anaforun içine düşmüş savruluyor önümüzde...
Adını koymak:
Manevi Boşluk.
İşte budur Türkiye'de de, dünyada da, insanın başına musallat edilen bela.
Yürekleri boşaltılıyor insanın.
Kur'an diyor ki:
"Rahman olan Allah'ı anmayı görmezlikten gelene, yanından hiç ayrılmayacak bir şeytanı arkadaş veririz. Şüphesiz onlar bunları yoldan alıkorlar, bunlar da doğru yola eriştiklerini sanırlar."
"Sonunda bize gelince arkadaşına: "Keşke benimle senin aranda doğu ile batı arasındaki kadar uzaklık olsaydı, sen ne kötü bir arkadaşmışsın!" der, pişmanlığın bugün size bir faydası olmaz, zira haksızlık etmişsiniz, şimdi azabda birleşiniz." (Zuhruf, 36 -39)
Bu ayetleri dünya boyutunda da düşünmek mümkün, ebedi hayat boyutunda da... Allah'ı anmaktan uzak olanın dostu Şeytan olur. Şeytan - ki Allah onu insan düşmanı olarak niteliyor- bir insanın yanı başında fısıldamağa başladığında da, onun bilincini tutsak eder ve onu "Hayvandan daha aşağı"lara, hayvanın yapmayı tasarlayamayacağı vahşetlere sürüklemek için elinden geleni yapar.
Aile, okul, sokak, medya...
Çocuk kişiliği bu dörtgen içinde oluşuyor.
Bu dörtlü içinde aile, en büyük duyarlılık, en büyük sorumluluk sahibi olmalı. Eğer anne - baba çocuklarını bir can yangını halinde yüreklerinde hissedebilirlerse, okula da, sokağa da, medyaya da nizam verebilirler. Devletin, hükümetlerin, medyanın kafasını toparlamasını da, eğitim sisteminin ve çocuğa taşınan mesajların sağlıklı hale gelmesini de anne - baba hassasiyeti sağlayacaktır. Herkesin evinin kapısının önünü süpürmesinin en gerekli olduğu andır bu an... Çocuklarımızın soluduğu sokak havasını, okul havasını, medya dalgalarını temizlemek en hayati görev haline gelmiştir.
Okulların cezaevi, eğitim kadrolarının gardiyan, çocukların muhtemel suçlu, anne - babaların cezaevi ziyaretçisi haline gelmesini istemiyorsak... Hergün çocuklarımızın gözüne korkuyla, endişeyle bakmayı istemiyorsak, bir uyuşturucu tuzağına tutulmasına razı değilsek, ıskartaya çıkarılmış varlıklara dönüşmesinden endişe ediyorsak...
Devletin yüreğinin kapısını daha yüksek vuruşlarla çalmalıyız...
Bir çocukta bir Fatih de saklıdır, bir cani de...
Yonta yonta onun içindeki Fatih'i bulan, tarihe adını yazdıracak... Çürüte çürüte çocuğun bir caniye dönüşmesine imkan hazırlayan, utancı, ezikliği, mağlubiyeti, hüsranı, pişmanlığı paylaşacak...
Bir gün insana "Bak bugünlere gönderdiğine" diye seslenilecek. Bugün gördüklerimiz dünlerden gönderilenlerdir, onlar içine düştükleri çırpınışlarla bize "Yarına ne gönderdiğine bak!" diye sesleniyor.


Yazar: Ahmed TAŞGETİREN
Kaynak: Altınoluk.


Bir baba, çocuğuna güzel terbiyeden daha iyi miras bırakamaz (Hadis-i Şerif)


"En kötünüz mescidden çıksın" denilse, benden önce kapıya çıkan olmaz. Ancak daha çabuk koşan olursa onu bilmem. (Malik bin Dinar)
Başkanlığı seven, iflah olmaz. (Fudayl bin İyad)
Her nimet sahibi hased edilir. Hased edilmiyen tek nimet, tevazudur. (Urve)
Tevazu güzeldir, zenginin tevazuu daha güzeldir. Kibir çirkindir, fakirin kibirli olması daha çirkindir. (İ. Gazalî)
4a6df6b4cdas3qu6dj6tz5.gif


 
günümüz gençliğinin en önemli problemi :

hak davalarının (((olmamasıdır))) , eğer dava ları olsada (((sımsıkı )))sarılmamalarıdır.

Ahirzamanda genç olmak DAVA adamlığını da nasıp eder
ebu cehil'liğede sebep olabılır
 

ziyakarababa

Well-known member
kardeş bende de ankete katıldım.
bence bu olumsuzluklar hep bu teknoloji.
buralarda derler sanırım teknoloji allah'ın belasıdır diye.
bu teknoloji her kesi birbirinden kopartıyor.
selam ve dua ile.
 

mihrimah

Well-known member
ben bu anketi onayladığımda gördüm ki herkez benim gibi düşünmüş...
sayfa altına inince sizin cevabınız önce şaşırttı...
ama düşündüm ki...yeni bir tartışma konusu açmak ya da bu '' hiçbirî'' nin altında başka bir şey var...
yorum bekliyorum sakıncası yoksa...:gül:

Soruna çare getirebilmek icin oncelikle sorunun ne oldugu ve nerden geldini cok iyi bilmek gerekir, belliki bu hicbirinin altinda cok onemli sebepler var,
aciklama istiyoruz :)


nasıl yani?? EĞLENCE MERKEZLERİ, MÜSTEHCEN BASIN,İNTERNET KAFELER,ZARARLI TV KANALLARI,ŞANS OYUNLARI, KİŞİNİN ARKADAŞ ÇEVRESİ,İSLAM DİNİNDEN UZAK KALMALARI..gençliğimizin bozulmasında hiç mi etkili değill??? anlayamadım kusura bakmayın :dft005:
Estf kardeş ne sakıncası olabilir elbetteki fikrimi açıklarım:)
Hepsi demedim çünkü bunlar bizim görebildiklerimiz, göremediğimiz bazen farkında olmadığımız bizi engelleyen bir çok unsur vardır.
Bence esas engeleyen etken kendini bilmemektir. Yani kişi kul olduğunu bilirse internet, gazete, tv, aşk, sevgi, gezme, vs. birçok etken ortadan kalkar..
Ankettede böyle bir şık yoktu o yüzden hiçbiri dedim:)
Bunlara iten sebep kul olduğunu bilmemektir yada bilmemekten ziyade idrakında olmamaktır.
İlim ilim bilmektir, ilim kendini bilmektir, sen kendini bilmezsen bu nice öğrenmektir;)
Ama doğru ama yanlış bu benim acizane fikrim...
selam ve dua ile...
 

VUSLAT

Well-known member
bence en büyük etken islamı yozlaşmış olarak gösterenler.dunya hayatının tatlı gosterılmesı.ahıret inancının tam oturmaması.ve en onemlısı ALLAH VE ONUN HABIBININ sevgısının gönullere tam olarak nakşedılememesi.
evet katılıyorum size... çarpıtmalar v.s.
Mihrimah abla açıklama için teşekkür ederim...sende haklısın...:dft012:
 

nurunalanur

Well-known member
Estf kardeş ne sakıncası olabilir elbetteki fikrimi açıklarım:)
Hepsi demedim çünkü bunlar bizim görebildiklerimiz, göremediğimiz bazen farkında olmadığımız bizi engelleyen bir çok unsur vardır.
Bence esas engeleyen etken kendini bilmemektir. Yani kişi kul olduğunu bilirse internet, gazete, tv, aşk, sevgi, gezme, vs. birçok etken ortadan kalkar..
Ankettede böyle bir şık yoktu o yüzden hiçbiri dedim:)
Bunlara iten sebep kul olduğunu bilmemektir yada bilmemekten ziyade idrakında olmamaktır.
İlim ilim bilmektir, ilim kendini bilmektir, sen kendini bilmezsen bu nice öğrenmektir;)
Ama doğru ama yanlış bu benim acizane fikrim...
selam ve dua ile...


haklısın kardeşimm :048: kendini bilmemek.. hiç düşünmemiştim.Alah razı olsun..
 

medahms

Well-known member
Gençleri daha küçüklükten itibaren kafalarına göre yetiştirenler şimdilerde kendi eserlerinden şikayetçi oluyorlar.
İçki, kumar, fuhuş, uyuşturucu, cinayet girdabında öğütülen gençler kimleri örnek alıyor? Genç denildiğinde akla gelen atiklik, çeviklik ve erdem şimdilerde uyuşturucu partilerinin, zehirli dumanları altında can çekişiyor…
Her tehlikeyi fark edecek zekaları olduğunu düşünüp meydanlarda nara atanlar, "Gençliğin kimlik sendromunu" anlamayacak kadar nasıl akılsız olabiliyorlar? Batılı olma sevdası, modernite, popüler kültür zırvalıkları altında ezilen gençler tam bir kimlik bunalımı içindeler.
Ve sürekli artan sapık yollar gençlerimizin beyninde derin akisli yaralar açmakta, onların karar verebilme yetilerini ellerinden almaktadır.
Allah gencin hangi şuurda olması gerektiğini açıkça beyan etmiştir. Fakat günümüzde daralan, sıkılan, çaresiz kalan, madde aleminde boğulan genç dua etmek şöyle dursun kendisini yaratan Allahtan bihaber yaşamaktadır.
sözde değil özde Müslüman olabilselerdi yeni nesil bu hale sürüklenmezdi
Osmanlı gibi bir cihan devletini topla, tüfekle yıkamayan batılı zihniyet öncelikle Osmanlı neslinin elinden Kur´an´ı, kalbinden imanı almak için toplanmışlardı İsviçrede. Aslında alınan bu kararı alanlar 5000 yıllık " Siyon" hayaline hizmet edenlerden başkası değildi. Siyonist emellerine ulaşmak için Osmanlı´dan Filistin alınmalı idi. O zaman başlatılan gençliği yıpratma hareketine zamanın Jöntürkleri kulp olurken bugün başkaları bu projeye kulp olmaktadır.
 

duygu_bulut

Well-known member
neticeler itibariyle değilde sebepler itibariyle bakmak lazım.. çünkü Rabbim üstadımızın da dediği gibi insanlığı eşrefi mahluk seviyesinde yaratmış ve Kendisinin c.c. küçük numuneleri olarak bizleri halk etmiştir. bu sebepten dolayı insanın bu seviyeyi koruyamamasındaki en büyük nedenin ailenin yetiştirememesinde buluyorum.
yahut çocuğun ailesinde örnek alabileceği bir model bulamamasından ötürü çevreye yönelmesi(bu modeli çevrede araması), çevreye yönelmesiylede yanlış ortamlarda soluk almasıyla ve özelliklede ergenlik dönemi gibi hassas bir dönemi -kötü,model alınamayacak- çevrenin etkisi altında geçirdiği zaman insanda kalıcı izler bırakabiliyor.
bu anket kalemlerinden hepsi sayılabilir fakat yanı sıra birçok sebepte sıralanabilir...
yorumlarda söylendiği gibi ilim kendini bilmekten geçiyor, kendini tanıyamayan insan başkalarının karakterlerine bürünebiliyor sonrasında bu insana malesef misyon yüklenemiyor,, israf-ı zaman olan internet, televizyon, oyunlar gibi unsurlar insanları kendini tanımaya bununla birlikte ilim öğrenmesine engel oluyor.. tabi kendini tanımamak bir neticedir, esas itibariyle zaman israfı unsurlar ve ailenin yetiştirme şekli sebep olarak etkili görüyorum... Allah razı olsun..
 

DÜZENL&#304;

Active member
evet bence İSLAM DİNİNDEN UZAK KALMALARI .islam dini her genç ögrence gençlik bu kadar.duyarsız olmaz din eğitimi taman yok olma gitiyor.her genç dini ögrenirse bence meseler ortan kalkar.ve daha bilinçli davranırlar
 
Üst