Göktürk Yazıtları ; Türk adının geçtiği
ilk Türk metin olup; taşlar üzerine yazılmış ilk , Türk devlet adamlarının millete hesap vermesi, milletle
hesaplaşması, devletin ve milletin karşılıklı vazifeleri, Türk nizamının, Türk
töresinin, Türk medeniyetinin, yüksek Türk kültürünün büyük vesikası, Türk
askerinin dehasının, Türk askerlik sanatının esasları, Türk feragat ve
faziletinin büyük örneğidir.
Türk içtimai hayatının yüksek tablosu, Türk
hitabet sanatının şaheseri, hükümdara ne eda ve ihtişamlı hitap tarzı… Türk
Milliyetçiliğinin temel kitabı. Bir kavmi bir millet yapabilecek eser, Türk yazı dilinin ilk
örneği ve başlangıcını miladın ilk asırlarına çıkartan delil, Türk ordusunun
kuruluşunu ilk asırlara götüren vesika… İnsanlık aleninin sosyal muhtevası, Türk
feragat ve faziletinin büyük örneğidir.
Danimarkalı bilgin, V. Tomsen
1893te Orhun Yazıtını çözmeyi başarmıştır. Son
olarak Türk bilgini, Talat Tekin , Amerikada Orhun
Türkçesinin bir gramerini ve kitabenin bir neşrini
yapmıştır.
Kitabelerde, Bilge Kağan ve Kül
Tiginin kahramanlıklarından söz eder:
“Ey Türk Oğuz Beyleri,
üstten gök çökmedikçe, alttan yer delinmedikçe, bil ki Türk Milleti, Türk yurdu,
Türk Devleti, Türk töresi bozulmaz. Ey ölümsüz Türk Milleti! Kendine dön! Su
gibi aktığın kanına, dağlar gibi yığdığın kemiklerine layık ol!
Ey
milletim! Bil ki ben, zengin ve parlak bir millete han olmadım. Zayıf ve zavallı
bir milletin başına geçip tahta oturmadım. Kardeşim Kültigin ve yeğenlerim olan
iki prens ile ant içtik. Babamın, amcamın, hayatlarını verdikleri milleti
uğrunda biz de bütün gücümüzle çalıştık.
Başına geçtiğim Türk
Milletinin şan ve şevketi için gece uyumadım, gündüz oturmadım ölesiye,
bitesiye çalıştım. Tanrı yardım etti, bahtım yar oldu, öldü sanılan milletimi
dirilttim, yoksul milletimi zengin ettim. Türk Milletini bütün milletlerden
üstün kıldım!”
Moğolistan, Sibirya ve Yedisu eyaletlerinde bulunan bu
yazıtların içinde mezar taşları, kayalar ve üzeri yazılı çeşitli eşyalar
önemlidir. Bütün bu yazıtlar, Orhundan Tunaya, Yakutistandan
Gobiye kadar olan bölgeye yayılarak, bu bölgenin Türk kültürünü meydana
getirdi. Yazıtlarda Tanrı soyundan olduğuna ve Tanrı buyruğuyla başa geçtiğine
inanan kağan, budunun yoksul ve güçsüz döneminde kağanlığa geldiğini belirterek
onlara kazandırdığı ganimet, yağma, zenginlik ve savaşçı olanaklarıyla değerini
övgüyle onaylatmaktadır.
Ayrıca işlenen başlıca düşünceler şunlardır:
hükümdarlığı zamanında kazanılan savaş zaferleriyle övünç, bağımsızlık
koşullarının ancak Ötüken bölgesinde kalmakla sağlanabileceği konusunda
uyarılar…
Türk tanrısının, Türk ilini koruduğu konusunda kesin inancın
tekrarları, kağanlığın kuruluş ve kurtuluşunda emeği geçen yiğit Kültiginin
savaş yazılma nedeni olarak kazanılmış zenginlik ve varlık öğelerini
hatırlatma…
Kültigin anıtında doğal bir sevginin acısıyla insanca
konuşan, alçak gönüllü ve içten davranan Bilge Kağan, ölen kardeşinin ve onun
yas törenini ayrıntılarıyla anlatır, gerçekçi ve hak tanıyıcıdır. Kendi adını
taşıyan yazıtta, gücünü artırmış bir kağan olarak Kültiginin adını anmaz.
“Gökte yaratılmış Türk Bilge Kağan” diye söze başlar, yalnız kendisinden söz
eder, aynı tarih olayları özetini kişisel yeteneklerine ve gücüne bağlayarak
açıklar.
Ötüken, Oğuz Destanından Tiyanşan Dağları ile Orhun Havzası
arasında bulunduğu belirtilen kutsal bölgedir. Oğuzların hâkimiyeti altında olan
Ötükende önemli kararlar alınır, tanrılara kurbanlar sunulurdu. Ötüken,
ormanlık geniş bir alandı. Türk hâkimiyetini temsil eden bu ormana yabancıların
girmesi ile Türk Devletinin sona ereceğine inanılırdı. Ötüken bozkır
orduları için bir üs ve mühimmat merkeziydi. Daha sonra bu bölgede Uygur Devleti
kuruldu. 840ta Uygur Devletinin ortadan kalkması, bozkır hâkimiyetinin
Ötüken''e bağlı olduğu inancından yıkılmasına sebep oldu.