EN cok sevilen talebe .

heysem

Well-known member
Üftâde Hazretleri’ne sonradan talebe olmuştu. Ama kısa sürede diğer öğrencileri geçti. Hocasının birinci talebesi oldu. Öyle ki Mahmut artık Hocasının yanından hiç ayrılmıyordu. Diğer arkadaşları da seviyorlardı Mahmut’u. Ama Hocalarının onu kendilerinden daha çok sevdiğini düşündükleri için az da olsa ona karşı kıskançlık duyuyorlardı.

Üftâde Hazretleri bir gün bütün öğrencilerini etrafına topladı.

— Evlatlarım, dedi, o yumuşak ve şefkatli sesiyle. Bugün hepinize bir görev vereceğim. Bu benim için önemlidir. Bu kuşları en kısa sürede kimsenin görmeyeceği bir yerde keserek bana getirin.
Güvercinleri alan talebelerin her biri bir yana gitti. Çok geçmeden gözden kayboldular. Herkes Hocalarının isteğini en kısa sürede yapıp geri dönmek için acele ediyordu. Tekrar geri dönmeye başladılar. İlk gelen çok sevindi. Birincinin kendisi olduğunu düşünmüştü. Bütün öğrenciler kuşları kesip geri döndüklerinde Mahmut hâlâ dönmemişti. Aslında kuşları kesip gelenler Mahmut’tan önce geldikleri için sevinç içindeydiler.

Üftâde Hazretleri öğrencilerini güzelce süzdü.
— Mahmut yok mu, dedi.

— Hayır Hocam daha gelmedi, dedi birisi.
Bir başkası,

— Hocam kesecek yer mi bulamadı acaba, diye sesli düşündü.

Onlar konuşadursun Mahmut içeri giriverdi. Onun girmesiyle gülüşmeler başladı.

— Bir kuşu bile kesememiş, diye sesler yükseldi diğerlerinden.

Mahmut çok utanmıştı. Hocasının verdiği görevi yerine getiremeyen tek öğrenci kendisiydi. Üftâde Hazretleri,

— Mahmut evladım, dedi. Sen geç kaldın. Hem kuşu kesmemişsin?

— Evet Hocam, çok özür dilerim. İstediğiniz şeyi yapamadım.

— Ama neden azizim Mahmut! Neden yapamadın?

Bunu Üftâde Hazretleri kadar diğer öğrenciler de merak ediyordu. Mahmut bir kuşu kesmekten korkacak birisi değildi. Öyleyse sebep neydi.
Mahmut, hocasının sorusuna cevap verdi:

— Hocam siz kimsenin görmediği bir yerde kesmemizi söylemiştiniz. Ben de kesmek isterdim. Ama Allah’ın görmediği yer var mı ki?
Mahmut bu sözleri söylerken ağlıyordu. Diğerlerinin ise sesi hiç çıkmıyordu.
İnsan Allah’ın görmediği hiçbir şey yapamazdı. Çünkü Allah karanlıkta kara karıncayı bile görmekteydi. Öğrencilerin suskun bakışları arasında Üftâde Hazretleri,

— İşte evlatlarım, dedi. Siz de gördünüz. Ben hepinizi seviyorum. Ama Mahmut başka.
Sonra Aziz Mahmut’a dönerek,

— Azizim Mahmut! Seni tebrik ediyorum. En doğrusunu sen yaptın, dedi.

Diğer arkadaşları da Aziz Mahmut’un başka olduğunu anladılar. O günden sonra da içlerindeki kıskançlık duygusundan kurtuldular.
 
Üst