EFENDİMİZ'E(A.S.M.) Benzemenin Tarzı Namaz

zerrat

Well-known member
:037:

Namaz o kadar muhteşem bir İlâhi hikmettir ki, bunun genel kavramına iyice sıcak yaklaşmadıkça, sıradan bir ibadet gibi telakki ettikçe, namaz kılmasını beceremeyiz. Namazlarımızdaki aksamaların, namazlarımızdaki arzu edilen noktalara varamayışların temel sebepleri, namazın o mücessem, muazzam hikmetini fark etmemekte ısrar edişimizdir. Namaz ibadetinin nasıl verildiği İslamiyette çok
önemlidir. Bunun iki büyük önemi vardır.

Birincisi; Cenab-ı Hakkın namaz ibadetini Resulullaha, ilk ayetin geldiği gün emretmesidir. Ondan dolayıdır ki, pazartesi günü Efendimiz, yayılımına ilişkin yeryüzüne yansımasıyla, o gün aynı anda namaz başlamış, Hz. Hatice ile birlikte ilk namazını kılmış ve ta ki Miraçta bütün mü'minlere farz olan ikinci bir emir gelene kadar eksiksiz devam etmiştir. Demek ki namazın özünde Kur'an ile senkron var. Kur'an gelmiş, namaz gelmiş. Bu, çok önemli bir şey.

"İkra" (oku) kelimesinin içerisinde namaz da vardır. O oku kelimesinin sırrı içerisinde "Sen evrenleri oku, bütün bilinmeyenleri oku, bütün bilinmeyenleri anlat" sırrı vardır ki, bu sırrın içerisinde namaz da vardır. Namazın, İslâmiyetin bu kadar yerleşik mihveri olma özelliğinden sarf-ı nazar ederek onu sadece İslâmiyetin beş şartından biri olarak görmek gaflettir. Namaz; İslâmiyetin de, ahlâk-ı Muhammedinin de mihveridir. Ahlak-ı Muhammedi dediğimiz zaman bir huy, bir görünüş, bir yaşayış biçimi tanımamız akla geliyorsa bunun mihveri de namazdır.

Fahr-i Kâinat Efendimizin en büyük özelliği, namazında Allah'a yakînlikte getirdiklerini ümmetine aktarmasıdır. Bu bakımdan namaz fevkalade önemlidir. Namazın özellikle de Miraçta veriliş şekli önemlidir. Bunu belki biliyoruz ama, görmezlikten geliyoruz. Efendimiz Miraçta, Cenab-ı Hak, "Ne istersin habibim" dediği zaman, "Salih kullarını da buraya, yani huzuruna getir" diyor. Onun üzerine de Cenab-ı Hak, "Öyleyse namaz kılsınlar" buyuruyor. İnceliğe bakınız.

Efendimiz bütün mü'minleri Allah'a takdim etmek, Allah'ın sıcak iklimine, muhteşem hikmetlerine götürmek için ricada bulunuyor. Cenab- ı Hak da buna mukabil olarak namazı emrediyor.

Bu bize gösteriyor ki, ahlak-ı Muhammedinin en büyük sırlarından biri olan Miraç keyfiyetini dahi Efendimiz, mü'minlere infak etmek istiyor. Bu infakın sırı namazla cereyan ediyor. Resulallah Efendimiz bütün mü'minlere demek istiyor ki: "Ey mü'minler! Siz bana benzemek istemiyor musunuz? Benim sırrımın en önemli noktalarından birisi, huzur-u İlahide, Kâb-ı Kavseyn sırrı içerisinde Cenab-ı Hakkın bütün güzelliklerini, ihtişamını seyretmek değil midir? İşte Cenab-ı Hak bunu size namaz şeklinde döndürüyor" Binaenaleyh namaz, özünde tamamıyla ahlâk-ı Muhammedînin temelidir.

Pek çok mü'min, Efendimizin bir sünnetini yerine getirmek için, kabiliyeti nisbetinde gayret sarf eder. Bir sakal bırakmak da sünnet niyetiyle yapıldığı zaman yadırganmamalı. Ama, unutmamak gerekir ki, ahlâk-ı Muhammesinin temelinde namaz sırrı yatmaktadır.

Namaz kılmak emr-i Kur'anîdir. Bu emir, "Miraç namazı. kılın" şeklinde değildir. Yani bir mü'min çok yücelmiş. Allah'a yakîn olmuş bir namazı kılmakla zorunlu kılınmamıştır. Çünkü bu çok zor bir şeydir. Cenab-ı Hak böyle bir mükellefıyet yükletseydi, hiçbirimiz namaz kılamazdık. Ama, taklit de olsa merdiven merdiven çıkarak Miracın bir anlamı merdivendir) "Bana yaklaşın" diyor. Efendimiz'e Benzemenin Tarzı Namaz.

Yine Yüce Kitabımızda başka bir olayın tanıtımı sırasında, Allah, "Beni görmüşçesine, hûşû bulana kadar namaz kılmadıkça onların günahlarını affetmem" diye Samirînin tuzağına düşen Yahudiler için emir veriyor. Demek ki insanlar namazın bu merdivenlerini aşarak Allah'a yakîn olma sırrını kavramadıkça, yaptıkları hataları bu dünyada bırakarak gidemezler. Onun vebalini ahirete bırakmak ise çok zordur. Namaz bir anlamda burada yaptığımız hataların tümünü eriten bir esrardır. Binaenaleyh namazı ne kadar anlatsak, ne kadar sıcak kucaklasak azdır.

Ben bir insanın Müslümanlıkla irtibatında temel eksen olarak namazı kabul ederim. Pek çok dostum beni memnun edecek şekilde imana yaklaşımlarını aktardıklarında, onlara ilk sorduğum soru, "Namaz kılıyor musun?" olur. Çünkü eğer namaz kılmıyorsa nefsiyle oynaşıyor demektir. Oynaşsın, dursun. Bugün yaklaşır, yarın uzaklaşır, ama namaz kılıyorsa İslâmın eksenine elini uzatmış demektir. Bu, çok önemli bir şeydir.

Namazı sıradan bir ibadet, kulluk görevi, din emri olarak sınırlandıramayız. İnsan olmanın vasfı, Efendimize benzemenin tarzıdır namaz.

"Namaz kılıyorum. ama bir şeye benzemiyor" veya "Allah'a layık namaz icra edemiyorum" diye namazdan sarf-ı nazar edemeyiz. En cılız şekilde kılsak dahi, "Böyle cılız namaz kılınır mı?" demeyeceğiz. Zira her rekat namaz bir sonraki namazın anahtarıdır. Her kılınan namaz ileride kılınacak namazları büyüten, güzelleştiren bir hikmettir. Ne kadar cılız olursa olsun namaza eksiksiz devam etmeliyiz.


Dr.Haluk Nurbaki



 
Üst