Dört hak mezhebin imamlarının tasavvufla ilişkisi ne idi?

hüdai

Member
Dört hak mezhebin imamlarının tasavvufla ilişkisi ne idi? Onların bu husustaki görüşlerinden bahseder misiniz? Bîr de bu konuda "Numan'ın son iki yılı olmasaydı helak olmuştu!" sözü var. Bundan maksad nedir?
- Tasavvufu bir zühd, manevi bir eğitim, rabbanîlik ve ihsan manasına aldığımız zaman dört mezhep imamını bunun dışında görmek mümkün değildir. Çünkü mezhep imamları ve hadis uleması hep belli bir zühdi hayatın içindedirler. Dünya tamaı, şöhret ve şehvet onların sür'atle kaçıp uzaklaşmaya çalıştığı hususlardır. İmam-ı Azam'ın kadılığı kabul etmeyişi, ticarî hayatta helal kazanç tutkusu, İmam Malik'in Hz. Peygamber sevgisi, İmam Şafiî'nin zahid ve sûfîlere karşı takdirkar ifadeleri, İmam Ahmed'in Kitabu'z-zühd yazacak kadar zahidlik tutkusu, hep bu özelliklerinden dolayıdır. Nitekim İmam Gazzalî İhyau ulumi'd-din adlı eserinin başında ilmin faziletini anlatırken bu büyük imamların zühd ve takva hayatlarına da temas etmektedir. Tasavvufu tarikat ve şeyhe intisab ile seyr u sülûk manasında düşündüğümüz zaman dört imam devrinde henüz bu manada bir sistem gelişmemişti.
İmam-ı Azam'a atfen menakıb kitaplarında geçen ve Ca'fer-i Sadık'ı tanıdıktan sonra hayatında meydana gelen manevi değişikliği anlatmak üzere rivayet edilen: "Son iki yılım olmasaydı Nu'man helak olmuştu." sözü kendisinin ilme güvenmek gibi bir hataya düşeceğini; ancak Hz. Ca'fer'i tanıdıktan sonra işin zühd ve takva boyutunun da farkına vararak bu vartayı atlattığını ifade etmektedir. Bilindiği gibi Ca'fer-i Sadık ehl-i beyt imamlarından ve tasavvuf ricalindendir.
 
Üst