Derdimiz, aklımız olmalı!

durmuþ göktekin

Active member
Derdimiz, aklımız olmalı!

Kuşun gücü kanatlarında, insanın gücü aklındadır. Kuş, kanatlarıyla, insan aklıyla uçar. Akıl insana hem derttir, hem de dermandır. Eline, diline, beline sahip çıkamayanlar için, akıl dert üstüne dert olur. Akıl; aklı akıllıca kullananlar için dermandır. Bugün, üzerinde yaşadığımız şu dünya âleminde, hayranlık duyduğumuz medeniyeti aklımızla kurduk. Yine bu medeniyeti aklımızla başımıza dert ettik. Hayatımıza aklımızla attığımız düğümler, kurduğumuz tuzaklar hep aklımızın eseri. Öyle işler yapıyoruz ki bazen dönüp yaptıklarımıza kendimiz bile şaşıyoruz. Çok Düşünmemek için aklımızı karartıyor ve kendimizi koruyamaz duruma geliyoruz. Yaratan, akıl sahiplerini muhatap almış. Aklı olmayanın dini yoktur. Dünyada insandan başka sorumluluk yüklenen başka bir varlık da yoktur. Sorumluluk adalet gerektirir. İnsan hayatını düzenleyen hak ve hukuktur. Hak ve hukukun olmadığı toplumlar kargaşa ve anarşiye düşer. Anarşi aklın gücünü kötüye kullanır. Maddi gücü olan zayıfı ezer, köleleştirir. Her akıllının, her söylediği ve her yaptığı iş akıllılık alameti olmadığı gibi, her delinin de her söylediği ve her yaptığı iş de delilik alameti değildir. Unuttuklarını, akıl akla getirir. Aklı iyi kullanmayan çok şeyini yitirir. Maziye bakanlar nice dost ve arkadaşlarını akılla hatırlar, bazılarını elemle anar, bazısını neşeyle yâd eder. Dostlar, arkadaşlar başka dünyalara dalmışlar. Pek çoğu senin dünyanda kaybolmuş. Bir yankıyla dolar başın, bir de seksene gelmişse yaşın, düne hasret, duyarsın, bugüne nusret dilersin. Ay dünyanın etrafında döndüğü gibi, akıl da kalp etrafında döner. İnsanın kendini bilmesi akıllılıktır. Aklın gücüne hiçbir şey engel olamaz. Yaratanın, en adil dağıttığı şey akıldır. Çünkü kimse aklından şikâyetçi değil. Bütün akıl sahipleriyle geçinebilmek aklın zaferidir. Her nimetin bir şükrü vardır. Akıl nimetinin şükrü de düşünmek ve öğüt almaktır. Aklını kaybetmeyen hiçbir şeyini kaybetmez. İnsan aklıyla düşünür ve Rabbini tanır ve O’nun resullerine tabi olur. Hak ile batılı, iyi ile kötüyü, güzel ile çirkini aklıyla birbirinden ayırır. Allah’ın emir ve yasaklarına uyar. Allah’ın verdiği nimetlerin kadir kıymetini bilir, şükürle Rabbine kulluk eder. Haram ve helal dairesinde bütün nimetlerden faydalanmaya çalışır. İlme ve fenne değer verir. Aklını ve zekâsını geliştirme nispetinde hayatını kolaylaştırır.

Bugün dünyada uzmanlaşmaya gidildiği için çok şeyleri bilmeye gerek kalmıyor. Ben de içinde bulunduğum toplum için diyorum ki; herkes kendini idare edecek kadar yanlışı, doğruyu, haramı helali biliyor. Şu bildiklerimizi yaşamaya çalışalım fazla bilgiye gerek kalmayacak, kurtulacağız. Gel gör ki, bildiklerimiz dilimizden halimize intikal etmiyor. Başkasının hakkı yenmeyecek, aldatılmayacak, çalınıp-çırpılmayacak, hile-hurda yapılmayacak. Kendimize yapılmasını istemediğimizi karşımızdakine de yapmayacağız. Bunları ve daha pek çoklarını bildiğimiz halde hayata geçirmiyoruz. O zaman bu günkü halden şikâyet etmeye hakkımız yok. Allah din göndermiş yaşamıyoruz. (Yaşayanlara sözümüz yok), Hâlbuki İslam dini insanlığı kurtaran bir din. İslam dininin yaşandığı dönemlerde toplumların kurtulduğunu kitaplardan okuyor bilenlerden dinliyoruz. Dinin her emri kurtarıcıdır. Şöyle bir örnekle meseleyi idrakinize biraz daha yaklaştırmış olayım. Son dönemlerin hadiselerinden, denize dökülmüş, can derdiyle çırpınan insanları düşünün. Helikopterler gelmiş denizde çırpınanlar için merdiven sallıyor. Sallanan merdivene kim tutunursa o kurtulacaktır, değil mi? Tutunmayan boğulup ölecektir. Durum bu kadar açık ve nettir. Geçen bir yazımda sadaka taşlarından bahsedip, yenen üzüm bedelinin çubuğuna bağlandığı devirleri yazmıştım. Başkasının hakkını yemeyen, çalmayan, aldatmayan, kandırmayan, kendisi için istediğini karşısındaki için de isteyen insanların yaşadığı toplum kurtulur. Dünyada Müslümanlar din yorgunluğu yaşıyor. Keyfiyetsiz bir din görüntüsü oluşmuş toplumda. Camilerde namaz kılınıyor, kimse kimseyle ilgilenmiyor. Ne hal-hatır soruluyor, ne bir-iki kelam ediliyor. Herkes süratle dağılıp gidiyor. Hacda bir-iki milyon Müslüman bir araya geliyor aynı şekilde. Herkes bireysel yaşıyor. Ortak bir lisan olmadığı için ayrı dil sahipleri birbirleriyle konuşamıyor, aynı dil sahipleri de kendi hallerinde gezip dolaşıyorlar. Keyfiyetten uzak bir kemiyet. Bunlara çözüm bulacak idarecilerin gündemi ve kaygısı da yok. İslam dünyası bir hercümerç içinde hayat mücadelesi veriyor. Ölenler öldüğüyle yaşayanlar dertleriyle baş başa kalıyor. Şu dünya gemisinde bazılarının şahsi kamaraları su almıyor olabilir. Ama dünya battığı zaman insan da hep birlikte helak olacak. Çünkü yaşayacak başka bir dünya yok! Derdimiz, aklımız olmalı!
10. 10. 2015
Durmuş Göktekin
 
Üst