Cinsiyet Değiştirmek veya Karşı Cinse Benzemeye Çalışmak

Elif_Gibi

Well-known member
Cinsiyet Değiştirmek veya Karşı Cinse Benzemeye Çalışmak

Cenab-ı Hakk’ın insanı en güzel surette halk ettiğini ve fıtrata sonradan yapılan müdahalelerin dinen yasak olduğunu yukarıda ifade etmiştik. Kadın veya erkeğin cinsiyetini değiştirmeye teşebbüs etmesi, fıtrata yapılacak en büyük bir müdahale olduğu için haramdır. Şeytan; “muhakkak onlara emredeceğim de onlar da Allah’ın yarattığını değiştirecekler” (Nisa Suresi, 4/119) şeklindeki küstahça ifadeleriyle, Allah’ın yarattığı fıtratı değiştirtmek suretiyle insanları baştan çıkaracağını haykırmıştı. Dolayısıyla cinsiyet değiştirmek şeytanın bu vesvese suretindeki emrine tabi olmaktır.
Peygamber Efendimiz (s.a.s) de birçok hadis-i şerifleriyle kadınları erkekleşmeye çalışmaktan, erkekleri de ne surette olursa olsun kadınlara benzeme gayretinden çok sert ifadelerle nehyetmiştir. Bu konuda varid olan hadislerden bazıları şu şekildedir:
“Üç kişi vardır, kıyamet günü Allah onlara nazar etmez: Anne ve babasının hukukuna riayet etmeyen kimse, erkekleşen kadın ve deyyus kimse.” (Nesâî, Zekat 69)
“Allah, erkeklere benzeyen kadınlara, kadınlara benzeyen erkeklere lânet etsin.” (Kenzü’l-Ummal, c. 16, s. 385).
“Allah'ın yaratışından nefret ederek kadınlara benzeyenlere Allah'ın öfkesi şiddetlidir.” (İbn Hacer, Fethü’l-bari, c. 9, s. 334).
10005.gif
kadın elbisesini giyen erkekle, erkek elbisesini giyen kadına lânet etti.” (İbrahim Canan, Kütüb-ü Sitte Tercümesi, c. 7, s. 493).

İbni Abbas anlatıyor: “Resûlullah (s.a.s) erkeklerden kadınlaşanlara, kadınlardan da erkekleşenlere lânet etti ve: “Onları evlerinizden çıkarın!” şeklinde ferman buyurdu.” (Buhârî, Libas 62, Hudûd 33).
Hz. Aişe (r.a) anlatıyor: “Bir kadın, perde gerisinden Resûlullah’a (s.a.s) eliyle bir mektup uzattı. Resûlullah (aleyhissalatu vesselam) elini derhal geri çekip: “Ne bileyim, bu el kadın eli midir, erkek eli midir?” buyurdu. Kadıncağız: “Kadın elidir!” deyince Hz. Peygamber (aleyhissalâtu vesselâm): “Sen kadın olsaydın, tırnaklarının rengini değiştirirdin” buyurdu. Bununla kına yakmayı kastetmişti.” (Ebû Dâvud, Tereccül 4)
Zikrettiğimiz hadis-i şeriflerdeki nehiy, kadının erkeğe, erkeğin de kadına benzemesinin en ileri derecesi olan ameliyat yoluyla cinsiyet değiştirmekten başlayıp, giyim-kuşam, süslenme, konuşma ve tavırlarla karşı cinse benzemeye kadar bütün davranışları içine alır. Kadın kendi konumunda kaldığı müddetçe güzel olduğu gibi, erkek de Allah’ın kendisine bahşettiği erkeklik hususiyetlerini koruduğu sürece güzeldir. Yoksa kadının giyim kuşamıyla, hal ve tavırlarıyla erkeğe benzemeye çalışması dinimizce yasaklandığı gibi, erkeğin de kadınlara özenip süslenip püslenmesi, kadınsı tavırlar sergilemesi, saçıyla başıyla kadını andıran hallere girmesi de aynı şekilde nehyedilmiştir.
Nitekim yukarıdaki bir hadis-i şerifte Efendimiz (s.a.s) kendisine mektup uzatan kadının ellerinin kınalı olmaması karşısında tepkisini ortaya koymuştur. Çünkü kına, kadını erkekten ayıran bir alâmet-i farikadır. Ancak hadis-i şerifte Efendimizin (s.a.s) tepkisine neden olan hususu sadece kınayla sınırlı tutmak hadisin manasını daraltmak olur. Cenâb-ı Hak fıtrat olarak kadın ve erkeği farklı yarattığı için, burada mühim olan kadın ve erkeğin meşru dairede kendilerine mahsus alâmet ve hususiyetlerini muhafaza etmeleridir. Peygamber Efendimizin (s.a.s) kadınların saçlarını tıraş etmelerini yasaklaması da (Tirmizî, Hacc 74) bu hususu destekleyen hadislerden birisidir. Dolayısıyla örfü de göz önünde tutarak her iki cinsin, kendileri olarak kalmaları, karşı cinse benzemekten kaçınmaları Allah’ın ve Resûlünün razı olduğu haldir.
 

Canan42

Yeni Üye
İSLAM’DA CİNSİYET DEĞİŞTİRME (DÜZELTME) AMELİYATLARI

Bilindiği üzere Edille-i Şeriyye (İslam’ın/İslam Hukuku’nun Kaynakları) 4’tür. Bunlar sırası ile şöyledir;
1. Kur’an
2. Sünnet
3. İcma-ı Ümmet
4. Kıyas-ı Fukaha

Bir Müslüman herhangi bir konuda öncelikle Kuran’a bakmalıdır eğer aradığı şeyin kesin cevabını orada bulamıyorsa sünnete yani hadislere bakmalıdır orada da yoksa ümmetin görüş birliğine bakıp fıkıh alimlerinin görüşlerini Kuran, hadis, akıl ve toplumsal menfaatler ile kıyaslayıp sonuca varmalıdır.

Kur’an’ı Kerim’de eşcinsellik başta olmak üzere zina, sübyancılık, ensest (aile arası ilişki) gibi bir çok büyük günahı pervasızca işleyen ve helak olmasının ‘en büyük’ sebebi olan Allah’ı ve Peygamber’i inkar edip ona eziyet etmek olan Lut Kavminden bahsedilmektedir. Elbette ki burda ki bahsedilen asıl konu öncelikle toplumsal ahlaksızlaşma ve toplumsal bozulmalardır bütün İslam Tarihçilerimiz ve ulemamız da bilirler ki Lut Kavmi sadece ve sadece eşcinsellik yüzünden helak olmamıştır bu, içki, zina, taciz, tecavüz gibi bir çok büyük günahın yanında günahlarından sadece bir tanesidir.
Eşcinsel ise İslam Hukukunda ve Tıbbi literatürde şu şekilde tanımlanmıştır;
“Ruhsal ya da bedensel, kendi cinsi ile cinsel ya da duygusal faaliyette bulunan pasif ya da aktif rolde bulunan kişi.”

Bütün dinlerde ve bütün toplumlarda bilindiği üzere kadın-kadın’a ya da erkek-erkeğe yapan da yaptıran da her ikisi de eşcinsellik yapmıştır ve eğer eşcinsel birey eğer erkekse kendini erkek olarak tanımlar ve erkeklerle pasif ya da aktif rolde beraber olur ve kendini kadın hissetmez kadın olarak algılamaz cinsiyet değiştirmek gibi operasyonlara teşebbüs etmez, onlar kendi cinsi ile münasebet kurar öyle ki karşı cinsin tavırları giyimi kendinde bulunmayan ve kendi biyolojik cinsiyetine uygun davranan giyinen milyonlarca eşcinsel bulunmaktadır. Bu olayın ruhsal olarak kadın hissetme ya da bedensel, hormonal problemi olmakla uzaktan yakından hiçbir alakası yoktur birey erkek olarak doğmuştur hormonları veya duyguları sebebiyle kendini kadın hissediyorsa Transeksüel Kadın, Kadın olarak doğmuş ama yine hormonları ve duyguları sebebiyle kendini erkek hissediyor ise Transeksüel Erkek’tir eşcinsel (gey) değildir. Bunun yanı sıra çift cinsiyet olarak da bilinen yani bireyin bedeninde hem erkeklik organı hem de kadınlık organı bulunan kişilere ise ‘Hermoafrodit’ ya da Türkçe tabirle ‘Erdişi’ denilmektedir.

Bütün bu tanımlardan sonra Kuran’ı Kerim’de eşcinsellik ile ilgili bu fiili hoş görmeyen ayetler olmasına karşılık Transeksüeller ve Erdişiler ile ilgili bir hüküm bulunmamaktadır. Edille-i Şeriyye gereğince Kur’andan bulamadığımız bir şeyi Sünnet mercisine yani hadislere danışmamız gerekmektedir.

Hadislere baktığımızda ise o dönemde bu operasyonlar olmadığı için ‘Cinsiyet değiştirme (düzeltme) operasyonları’ hakkında açık bir hüküm bulunmamaktadır.
İcma-ı Ümmet’e geldiğimiz de ise bugün ehl-i sünnet, şia-alevi, mezhepli ya da mezhepsiz bütün İslam dünyasını ele aldığımızda İslam Alimleri arasında kati bir ittifak mevcut değildir bu konuda farklı görüşler vardır. Şu halde Kıyas-ı Fukaha devreye girmektedir yani Fıkıh Alimlerinin görüşlerini öncelikle ayet, hadis ışığında değerlendirip akıl, ilim ve toplumsal menfaatler bakımından kıyas etmek değerlendirmek gerekmektedir.


Bu konuda bütün İslam Alimleri arasında 3 görüş mevcuttur;

1’inci görüşteki alimler;

Kişi çift cinsiyetli de olsa ruhsal olarak da karşı cinsten hissetse ameliyat olamaz demektedirler.

2’inci görüşteki alimler;

Eğer kişi çift cinsiyetli ise hormona mormona yahut da kişinin hislerine bedenine falan bakılmaksızın nerden hangi organından idrarını yapıyorsa ona göre hüküm verilmelidir demişlerdir (Çiş ile cinsiyet belirleme) ve bundan sonra ameliyat olabilirler demektelerdir. Ehl-i Sünnet içindeki ‘en yaygın’ ve kabul gören görüşte budur Erdişilerin ameliyat olabilir hükmü…

3’üncü görüşteki alimler;

Sorun hormonal, ruhsal ya da bedensel ne şekilde olursa olsun ameliyat ameliyattır eğer tıbben gerekli ise doktorlar inceler ve kararını o bireyle birlikte verirler. Yani bedensel, hormonal bir sorun varsa (çift cinsiyetli) ya da ruhsal olarak karşı cinsten hissediyor (transseksüel) ise bunun kararını bireyle birlikte doktorlar verir ve ameliyat aynı ameliyattır olabilirler demektedirler.

FIKIH ALİMLERİNİN GÖRÜŞLERİNİN KIYASI

1’inci görüşteki alimler, Kuran ve Sünnet ışığında çok yanlış düşünmektedirler ve bu görüşlerini de Kuran ve Sünnet’e değil tamamen kanaatlerine dayandırmaktadırlar. Bu görüş ilim çin’de de olsa gidip onu alınız, Derdinizin dermanını arayınız, kolaylaştırınız zorlaştırmayınız gibi bir çok hadisi şerifle ve Kuranın ruhu ile uyuşmamaktadır. Zaten oranlamak gerekirse %99 Ehl-i Sünnet alimleri de bu görüşte değillerdir ve mesela erdişi olarak yani çift cinsiyetli biri olarak yaratılmış birine tıbben ameliyatı mümkünken öyle kal sen demek zulümdür demektedirler.

2’inci görüşteki alimler, Çift cinsiyetli ise ameliyat olabilir diğer şekilde yani Erdişi (Ruhsal olarak karşı cinsten hissediyor) ise ameliyat olamaz demektedirler. Madem ki bu ameliyat Allah’ın yarattığını değiştirmek, (haşa) Allah’a sen yaratamamışsın ben daha iyi yaparım demek Allah’ın yarattığını bozmak oluyor ise çift cinsiyetli yaratılan kişilere ‘nasıl’ izin verebiliyorsunuz? Onları da Allah o şekilde yaratmıştır ve çoğunun hiçbir ağrısı ve sızısı da yoktur bedensel olarak o zaman onlar da Allah’ın yarattığını değiştirmiş ve haşa Allah’a sen yaratamamışsın ben daha iyi yaparım demek olmuyor mu? Öyle ki onlar layıkı ile bu dediğiniz lağv (boş söz)’lara cuk diye oturmuş olmuyorlar mıdır?

3’üncü görüşteki alimler, Sorun ruhsal ya da bedensel (hormonal) ameliyat ameliyattır tıbben gerekli ise doktorların insiyatifi ve bireyin topluma bir kadın ya da erkek olarak sağlıklı bir birey olarak kazandırılması şartıyla izin vermişlerdir ve Kuran ve Sünnet ışığında değerlendirilip Toplumsal Menfaatler de göz önüne alındığında en isabetli en adil görüş de budur (işi ehline bırakmak)….




HARAM’LIK İDDİASINA DAİR SUNULAN DELİLLER

Ne yazık ki bu deliller yüz binlerce kitaptan hadisten ve ayetten sadece iki tanedir 

1. ERKEĞE BENZEYEN KADINA KADINA BENZEYEN ERKEĞE LANET OLSUN HADİSİ HAKKINDA(!)

Bu hadisi şerifin sahihliği konusunda ihtilaflar olduğu gibi biz bu ihtilaflara ve hadisin senet tahliline girmeden bu hadisi (olayı) direkt olarak doğru (sahih) kabul ettiğimizi varsayarak önünü arkasını tam bir metin olarak bütün halinde okuyalım;

1902; "... Peygamber'in eşlerinden Ümmü Seleme (r.a)'den rivayet olunduğuna göre:
(Tâif seferi esnasında) Peygamber (s.a.a) onun yanına girmiş. O sırada (Ümmü Seleme'nin kardeşi Abdullah bin Ebî Ümeyye ve kölesi Muhannes (kadınsı) orada idiler. Efendimiz (s.a.a) Muhannesin (kadınsının) Abdullah bin Ebî Ümeyye'ye şöyle söylediğini işitti; "Eğer Allah yarın Tâif'in fethini müyesser eylerse ben sana öyle bir (genç) kadın göstereceğim (yâni senin için yakalıyacağım, sana ayarlayacağım) ki (semizlikten karnı) dört büklüm karşılar, sekiz büklümle de arkaya döner.
Bunun üzerine Resûlullah (S.a.a) :
«(Ey Mü'minler!) bu adamı evlerinizden çıkartınız.» buyurdu."
1903; Ebû Hüreyre: Şöyle demiştir:
Resûlullah (s.a.a) kadın numarası yapan erkeklere ve erkek numarası yapan kadınlara lanet etmiştir." buyurmuştur.
SÜNEN-İ İBN-İ MACE, Nikah Kitabı, Muhannes Babı
Şimdi burada peygamber çift cinsiyet, hormonal ya da ruhsal olarak cinsiyet değişikliği yapmış kişilere mi lanet etmiş oluyor? Eğer ki bu hadis eşcinselik ile ilgili ise HİÇ KADINA BENZEMEYEN BELKİ ÇOĞU ERKEKTEN DAHA ERKEKSİ DAVRANAN MAÇO KIRO DİYE TABİR EDİLEN AMA OĞLANCI OLAN YANİ OĞLANLARA ERKEKLERE GİDİP AKTİF OLAN YADA AP OLAN KİŞİLER eşcinsel değil midir ona lanet yok mudur o zaman :) elbette ki HAYIR dine görede yapan da yaptıran da eşcinseldir dünyanın her yerinde böyledir bu.. MESELE ŞU Kİ BU AYETİN EŞCİNSELLİKLE CİNSİYET DEĞİŞTİRMEK İLE BİR ALAKASI YOKTUR DURUM FARKLIDIR BURDA OLAY FARKLIDIR
Allah'tan korkun! Hadisleri ve ayetleri kafanıza göre yorumlamayın her ayetin bir iniş sebebi her hadisin bir söyleniş sebebi vardır. Hiç bir hadisi ve ayeti biz işimize geldiği gibi kendi görüşlerimizi desteklemeye alet edemeyiz!
Kadına benzeyen erkek erkeğe benzeyen kadın diye çevirdiğiniz kelime ise; tefe'ulun babının ismi mefuludür, biraz Arapça bilen birisi bu babın fiile verdiği anlamın;
1- Taklit etmek
2- Numara Yapmak
olduğunu bilir...
Bu hadiste geçen olayda da anlatıldığı üzere burada bahdesilen kişi aslında bir erkektir kadınlık ile ruhsal ve bedensel uzaktan yakından bir alakası yoktur ancak insanları kandırmak için kadınların arasına rahat girebilmek için numara yapmaktadır ve kadınların orasını burasını heyecanla şevkle tarif etmesinden ve tabiri caizse erkek muhabbeti yapmasından da anlaşılmaktadır bu. Peygamberin kızdığı olay da budur ve bunun üzerine emretmiştir ki; bu adamı evlerinizden çıkarın ve kadınlar da bunu bir daha aralarına almasınlar demiştir bu olay olana kadar o kadınsı (muhannesin) taif seferi gibi mübarek bir sefere katılması kadınlar arasında hatta peygamber eşinin yanında olması da başka bir konudur 
Taa o dönemde bile 1400 yıl önce kadınsılar ve bütün islam hukukçularına alimlerine göre özellikle çift cinsiyetli olanlar afedersiniz önlerinde hem kadınlık organı hem de ERKEKLİK ORGANIYLA KADIN hükmünde olup kadın gibi yaşar kadın gibi evlenir kadın gibi defnolunurlardı ve dışlanmazlardı Taif Seferi gibi kutsal mübarek her olaya alındığı görüldüğü üzere…
SENE 2015? Ya Bugün?


2. ALLAHIN YARATTIĞINI DEĞİŞTİRİRLER AYETİ

Bu ayetin iniş sebepleri ve Kuranda hilkat (yaratılma, yaratılış) kelimesinin kullanıldığı yerler bağlamında bu kelimenin anlamı nasıl anlamamız gerektiği yani yine Kurani ve Sünneti yorumlarla bu görüşün temelsiz ve bu ayetin bu olayla uzaktan yakından hiçbir bağlantısının olmadığının reddiyesi intro - islamquest sitesi tarafından yayınlanmıştır ve halen bu ameliyata karşı çıkan ve delil olarak da binlerce ayetin içinden çıkartabildikleri bu ayete zorlama yorum yapan bu gruptaki alimler tarafından cevap beklemektedir  bunu vermekle yetineceğiz.

Soru;
Acaba cinsiyeti değiştirmek Allahın yaratığını değiştirmek değil mi? “… Allah’ın yarattığını değiştirecekler…” (nisa 119) ayetini dikkate alarak cinsiyeti değiştirmek haram değil mi? Başka bir beyanla bazılarını erkek ve bazılarını da bayan olarak yaratan Allahın kendisidir. Cinsiyeti değiştirmekle Allah’u teala’nın hilkatini değiştirmek değil midir?

Ayrıntılı Cevap;
“Cinsiyeti değiştirme” bağlamında sorulan temel sorulardan birisi bu ameliyatın caiz olup olmadığı, uygun olup olmadığı ve kanuni olup olmadığıdır. Tabiidir ki düşünür ve söz sahibi olanlardan bir grup buna muvafık ve bir başka grupta buna muhaliftir. Ancak dikkat edilmesi gereken nokta şu ki tartışma konusu olan asıl konunun ne olduğu ve hangi tür cinsiyet değişimi caiz ve hangi tür cinsiyet değişimi caiz değildir Bunun açık ve net bir şekilde belirtilmesi gerekir.

Cinsiyet değişimin türleri:
Cinsiyet değiştirmesi birkaç kısımdır. En azında iki grup cinsiyet değiştirme peşindedir ki şunlardır:
1- İki cinsiyetli (Hermaphrodite) olan kimseler: Bu kimseler her iki cinsin tenasül organlarına sahiptir. Bu nedenle hüviyeti belirsizdir. Buradaki cinsiyet değişimi sahip olan tenasül organlardan hangisi münasip değil ya zayıf ya küçük ise onu tespit ederek alınır ve diğerini de güçlendirmek anlamındadır. Bu tür değişim eskilerden beri vardı şimdi de devam etmektedir ve hiç kimse buna muhalefet etmemiştir. Zira bunların hastalıkları belli ve sabittir. Hatta cinsiyet değiştirmesine muhalif olan ehlisünnet hukukçuları ve Hıristiyan Kiliseleri bile buna muhalefet etmemişlerdir. Aslında buradaki cinsiyet değiştirmesi bir tür tedavi ve iki cins arasında kalıp hangi cinsten olduğu belli olmayan kimseyi bu ameliyatla belirsizlikten kurtarmak anlamındadır.
2- Cinsiyet psikolojisine (Transsexual) yakalanmış kimseler: Ruhsal hastalıklara sahip olanların bir kısmı kendini muhalif cinse ait olduğuna inanırlar. Günümüz dünyasında bazı kimselerle karşı karşıyayız ki fiziksel olarak cinsiyetlerinde hiçbir sorun söz konusu değil ama sahip oldukları cinsiyeti kabullenemiyorlar. Başka bir beyanla ruhsal hastalıklı olan bu kimseler kendilerini kadın bilen erkekler veya kendilerini erkek bilen kadınlardır. Bu hastalık yaklaşık olarak dünyanın bütün Ülkelerinde müşahede edilmektedir. Belli bir coğrafyaya has değil. Bazen bu tür hatalıklara müptela olan hastalar intihara bile başvuruyorlar ki İran’da en az üç kişi hakkında bu durum rapor edilmiştir. Bazı psikologlar bunların tedavisi sadece cinsiyetlerini değiştirmekle mümkündür diyorlar. Bu tür hastalıklara (Transsexual) yakalanmış kimselerin kendi cinsiyetini değiştirmesi caiz olup olmadığı konusunda alimler arasında şiddetli ihtilaf var.
İmam Humeyni cinsiyet değiştirmenin haram olmadığına inanıyor. Kendisi şöyle buyuruyor: Zahiren cinsiyet değiştirmek; erkek kadına, kadın da erkeğe, hunsa (ya iki cinsiyetli olan bir kimse) iki cinsten birisine kendini tebdil etmesi haram değildir.[1]
Bunun yanı sıra İran İslam inkılâbından sonra 1984 yılında Feridun isminde bir şahıs teracinsiyet (Transsexual) hastalığına yakalanmış imam Humeyni’nin yanına gidiyor ve müptela olduğu ruhsal hastalığını anlatıyor ve cinsiyetini değiştirme konusunda imamdan fetva istiyor. İmam Humeyni kendisine vermiş olduğu fetva şöyle diyor: “cinsiyetini değiştirmek güvenilir olan doktor’un teşhisiyle olursa sakıncasızdır. İnşallah Allahın emanında olursun ve zikrettiğin kişilerde durumunuzu saygıyla karşılarlar”.[2]
Feridun bu fetvaya dayanarak cinsiyetini değiştirip kadına dönüşüyor. İsim olarak da “Meryem” ismini kendisi için seçyor.
İmam Humeyni’den sonra İran’ın siyasi ve dini lideri yani seyit Ali Hameynei de cinsiyetini değiştirme hakkında fetva vermiştir.[3] Bunun yanı sıra Şia âlimlerinden yaklaşık on kişiden daha fazla cinsiyetini değiştirme eyleminin caiz olduğuna inanıyor. Bunlardan bazılar şunlardır: Ayetullah seyit Ali Sistani, Ayetullah Mekarım-i Şirazi, Ayetullah Muhammed Fazıl-i Lenkerani, Ayetullah Huseyin Ali Muntezeri, Ayetullah Mehammed İbrahim Cennati, Ayetullah Yusuf Sanii, Ayetullah Muhammed Asıf Muhsini, Ayetullah Muhammed Mümin, Ayetullah Muhsin Harrazi ve… .[4]
Şia olan bu fakihlerin itikadına göre cinsiyette yapılan değişiklik Allahın hilkatinde tasarruf etme anlamında değildir. Asılında bu ameliyatın haram olduğuna dair herhangi bir delil yoktur. Başka bir beyanla dört edillei şeriyeye; yani “kuran, İslami rivayetler, akıl ve icmaa” göre cinsiyetini değiştirmenin haram olduğuna dair her hangi bir delil bulunmamaktadır diyorlar.
Bu görüşün karşısında Ehlisünnet ve Hıristiyan Kiliselerine mensup bazı âlimler bu eylemin haram olduğunu savunmuş. Bunlara göre cinsiyet değişimi Allahın yaratığını değiştirme anlamındadır. Ehli sünnetin bazı âlimleri “… Allah’ın yarattığını değiştirecekler…” (nisa 119) mealindeki ayete istinat etmişlerdir. Onların itikadına göre bu ayet esasınca cinsiyetini değiştirme Allahın yaratıklarını değiştirme anlamındadır. Kuranı kerim bu ameli şeytanın ameli olarak değerlendirmiş. Buna binaen haramdır.
Konuyu söz konusu olan ayetin orijinalini ve tercümesini zikrederek nüzul sebebi ve tefsiri hakkında kısa bir açıklama yapmaya çalışacağız.
Ayet: "Ve le üdillennehüm ve le ümenniyennehüm ve le amürrannehüm fe le yübettikünne azanel en'ami ve le amürannehüm fe le yüğayyirunne halkallah ve mey yettehiziş şeytane veliyyem min dunillahi fe kad hasira husranem mübina"
Tercüme: “Onları mutlaka saptıracağım, mutlaka onları kuruntulara sokacağım ve onlara emredeceğim de (putlara adak için) hayvanların kulaklarını yaracaklar. Yine onlara emredeceğim de Allah’ın yarattığını değiştirecekler.” Kim Allah’ı bırakıp da şeytanı dost edinirse, şüphesiz o apaçık bir hüsrana düşmüştür”.[5]
Nisa suresinin 119. Ayetten önceki ayetlerin tahlili:

Allah’ın yaratıklarını değiştirmekten maksadın ne olduğunu anlamak için söz konusu olan ayetten önceki üç ayeti incelemeliyiz.
1- Nisa suresinin 116. Ayeti:[6] Bu ayette çok büyük olan günaha; yani şirke işaret edilmiştir. Af ve bağışlanması kabul edilmeyen ve ondan daha büyük günah tasavvur edilmeyecek bir günah. Bu ayetin muhtevasının aynısı; biraz farklılıkla nisa suresinin 48. Ayetinde[7] zikredilmiştir.[8]
2- Nisa suresinin 117. ayeti:[9] Bu ayette şu noktaya değinilmiştir: Müşrikler o kadar dar düşüncelidirler ki varlık âleminin yaratıcısı olan Allah’ı bırakıp hiçbir eseri olmayan varlıkların karşısında eğilip secde ederler. Bazen de şeytan gibi bozguncu ve saptırıcı oluyorlar.[10]
3- Nisa suresinin 118. ayeti:[11] bu ayeti kerimede şeytan lanetlenmiş. Ve şeytan, “senin kullarından bir kısmını alacam” demiştir.
Konumuz olan 119. Ayetinde şeytan Allah’ın kullarından nasıl faydalanıyor ve onlardan pay alacaktır.
Konu olan ayete dikkatle “Allah'ın hilkatindeki değişlik”ten maksadın sadece zahiri ve fiziksel değiştirme değil bilakis değiştirmenin iki kısım olduğunu anlıyoruz: 1- zahiri ve fiziksel, 2- manevi; insanları saptırma ve arzularıyla meşgul ettirme gibi.
Her halükarda her iki tür değişiklik bu özelliğe sahip ve bu bağlamda ortaktırlar ki şeytanın hedefi doğrultusunda ve insanın fıtratını Allah u Teâlâ’ya kulluk yapmaktan saptırmaktır. Buna binaen şeytansal kastı, hedefi ve ilahi olamayan işleri içeren her çeşit değişiklik kötü ve gayri şer’idir.
İslam’dan önce cahiliyet döneminde bir deve bir kaç defa yavru yaptıktan sonra onun kulağı kesildikten veya yarıldıktan sonra putun yoluna bırakılıyordu. Bu eylemden sonra Araplar bu deveye binmekten ve kesmekten sakınıyorlardı. Böylelikle asıl itibarıyla bu deve put için vakıf edilmiş oluyordu. Bazı zamanlarda da Araplar hayvanın gözünü çıkarıp put için putun yoluna bırakıyorlardı.
Allah u Teala konu edilen ayetlerde bu tür eylemleri yasaklıyor ve bunu Allahın hilkatinde değişiklik olarak değerlendiriyor. Zira bu tür hayvanların yaratılışındaki hedef onların etlerinden yararlanıp ve onlara binin ve onlarla yük taşımaktır. Bu tür nimetler insanların kendilerinden yararlanması için yaratılmışlardır. Böylece insanlar onlardan yararlanarak güçlenip Allaha ibadet yapabilsinler diye. Bu hayvanlardan yaratılışlarından hedeflenen hedef dışında başa bir hedef izlenilirse yaratılışlarından gözetlenen hedefte saptırma olmuş olur. Bu tür saptırma hilkatte değişiklik yapılmış anlamındadır. Hilkatte yapılan her tür değişiklik mutlak bir şekilde beğenilmez ve şeytanın istek ve işlerinden olduğunu söylemek mümkün değil. Zira bazı işler; sünnet, yenidünyaya gelen çocuğun göbeğindeki şeridi kesmek, bedendeki fazla kılları almak, saçı kesmek gibi değişikleri yapmaktan bizi sakındırmamışla yetinmemiş bunun yanı sıra bu değişiklikleri yerine getirmekle emrolunmuşuz.
İmam Bakır ve imam Sadık’dan (a.s.) nakledilen rivayetler[12] esasınca “Allahın yaratığından” maksat Allahın dinidir. Buna delalet eden “Allah'ın yaratığında hiçbir değişiklik yoktur”[13] anlamında olan “la tebdile li halkillah” ayetidir. Buda Allahın dininde değişiklik yoktur anlamında olan “la tebdile li dinillah” anlamındadır. Başka bir beyanla Allah'ın dini tebdil edildiği takdirde ve onda inhiraf gerçekleştiği vakit Allahın hilkatinde değişiklik meydana gelmiş anlamındadır. Buna binaen “helal haram” ve “haram helal” edildiğinde Allah'ın dini değiştirilmiş ve bu Allahın hilkatinde yapılmış değişliğin reel örneklerinden biridir. Allah’u Teâlâ zikredilen ayeti kerimede bunu yasaklamış ve bunu Allahın hilkatinde değişiklik yapıldığı şeklinde değerlendirmiştir.
Buna binaen ayeti kerime şu konuya yöneliktir ki bazı şeyler has hedefler ve özel işler için yaratılmıştır. Her ne zaman bu asıl hedeflerinden ve bu asıl mesirlerinden saptırılırsa ilahi hilkatte değişiklik yapılmıştır anlamındadır. Örneğin; develer etlerinden istifade edilsin ve kendilerine binilsin ve yük taşınsın diye yaratılmışlardır. Her ne zaman insanlar ham Hayallarıyla onların etlerinden yararlanmayı kendilerine haram kılarlarsa bu bidat ve yasama yapmak anlamında ve benimsenmeyen bir değişikliktir.[14]
Başka bir beyanla ayeti kerime şu noktaya yöneliktir: Dinde yasama ve bidat kastıyla yapılan her çeşit değişiklik ve tebdil beğenilmez ve haramdır. Bu nedenle; evlilik mesirinde harcanması gereken şehvet eğer evlilik dışında bir yerde sarf edilirse bu benimsenmeyen bir değişikliktir.[15]
Bu açıklamayla tağyir ayetinin (nisa 119) kadın kendi cinsiyetini erkek cinsiyetine veya erkek kendi cinsiyetini kadın cinsiyetine değiştirme konusuyla alakalı olmadığı anlaşılmış oldu. Bu ayete dayanarak cinsiyet değişimi haramdır demek doğru değildir. Cinsiyet değiştirmenin caiz olduğu hakkında fetva veren âlimler de bu ayetin cinsiyet değiştirmenin haram olduğuna delalet etmediğini savunmuşlardır.
Bunun yanı sıra eğer ayetin zahiri boyutunu ölçü alarak yaratıklarda yapılan değişikliklerin haram olduğu kabul edilirsek insan oğlunun varlık aleminin her şeyinde gerçekleştirmiş olduğu değişiklikler de haram olmalı ve şeytanın işlerinden sayılmalı; dağlarda açılan tüneller, ormanlarda yapılan tasarruflar, yerin derinliklerine inip yer altındaki zenginliklerinden; petrol, gaz, değişik madenlerinden yararlanmak için yerde yapılan değişiklerin bütünü, uzaya gitmek ve insanın tabiatta gerçekleştirmiş olduğu binlerce değişiklilerin bütünü haram olduğunu söylemek lazım gelir.
Bu konular istisna edilmiştir ve tağyir ayeti bu tür reel örnekleri kapsamıyor denilebilinir. Ama bu durumda bu söz ekserin tahsis edildiğine neden olmuş olur. Yani şöyle denilmesi lazım gelir: Allah’ın yaratıklarında ve varlık aleminde her çeşit değişiklik yapmak haramdır, ama insanın eliyle varlık aleminde gerçekleşen milyonlarca değişiklik istisna edilmiştir. Yani genel olan bir hükmün kapsamında bir kaç mesele kalmış olur ki husyeyi çıkarma, kulağı kesme, gözü çıkarma ve bunlara benzer bir kaç konu haram olmuş olur.
Bunun yanı sıra cinsiyet değiştirme olayı cisimsel veya ruhsal nedenlerden yapıldığı neredeyse ittifak edilmiş bir konudur. Hastayı tedavi etmek için gerçekleştirilen her cinsiyet değiştirmesi ki tedavi etmek için başka bir yol ve seçenek de yoktur. Buna rağmen yine cinsiyet değiştirme Allah'ın yaratıklarında tasarruf etme ve değişiklik yapmak ve bunun şeytanın işi olduğunu söylemek gerçekten doğru mudur?


________________________________________
[1] İmam Humeyni, "tahrir'ul-vesile", baskı 1, Kum: darul-ilim, c. 2, s. 626 (mesailu muhdese).
[2] Kerimi Neba, Muhammed Mehdi, "berresi fıkhi ve hukuki tağyiri cinsiyet (payanname), behşi zamaim.
[3] Ayetullah Hamenei, "risalet-u ecvibetu'l-iastiftaat", merkezi tahkikati fıkhi kuvei kzaiye, kucinei arai fıkhi kazai, pasuh suali 5256, s. 70,
[4] Kerimi Neba, Muhammed Mehdi, "berresi fıkhi ve hukuki tağyiri cinsiyet (payanname), behşi zamaim.
[5] Ayetullah Mekarim Şirazi, "tefsiri numune", c. 4, s. 134.
[6] Şüphesiz Allah, kendisine ortak koşulmasını bağışlamaz. Bunun dışındaki günahları, dilediği kimseler için bağışlar. Allah’a ortak koşan, kuşkusuz, derin bir sapıklığa düşmüştür.
[7] Şüphesiz Allah, kendisine ortak koşulmasını asla bağışlamaz. Bunun dışında kalan (günah)ları ise dilediği kimseler için bağışlar. Allah’a şirk koşan kimse, şüphesiz büyük bir günah işleyerek iftira etmiş olur.
[8] Ayetullah Mekarim Şirazi, "tefsiri numune", c. 4, s. 132.
[9] Onlar, Allah’ı bırakıp ancak dişilere tapıyorlar. Hâlbuki (aslında) azgın bir şeytana tapmaktadırlar.
[10] A.g.e.
[11] Allah, o şeytana lânet etti ve o da, “Andolsun ki senin kullarından elbette belirli bir pay alacağım” dedi.
[12] Alıntı: Allame TABATABAİ, Hüseyin, "el-mizan fi tefsiril kuran", c. 5 s. 96.
[13] Rum, 30.
[14] KAİNİ, Muhammed, "elmebsut fil-mesaili et-tıbbıye", c. 1, s. 220.
[15] A.g.e.
 
Üst