Cenab-ı Hakk'ın zîşuur mahlukları ve...

Ahmet.1

Well-known member
Ey sevaba hırslı ve a'mal-i uhreviyeye kanaatsız insan! Bazı Peygamberler gelmişler ki, mahdud birkaç kişiden başka ittiba edenler olmadığı halde, yine o peygamberlik vazife-i kudsiyesinin hadsiz ücretini almışlar. Demek hüner, kesret-i etba' ile değildir. Belki hüner, rıza-yı İlahîyi kazanmakladır. Sen neci oluyorsun ki, böyle hırs ile "Herkes beni dinlesin" diye vazifeni unutup, vazife-i İlahiyeye karışıyorsun? Kabul ettirmek, senin etrafına halkı toplamak Cenab-ı Hakk'ın vazifesidir. Vazifeni yap, Allah'ın vazifesine karışma. Hem hak ve hakikatı dinleyen ve söyleyene sevab kazandıranlar, yalnız insanlar değildir. Cenab-ı Hakk'ın zîşuur mahlukları ve ruhanîleri ve melaikeleri kâinatı doldurmuş, her tarafı şenlendirmişler. Madem çok sevab istersin, ihlası esas tut ve yalnız rıza-yı İlahîyi düşün. Tâ ki senin ağzından çıkan mübarek kelimelerin havadaki efradları; ihlas ile ve niyet-i sadıka ile hayatlansın, canlansın, hadsiz zîşuurun kulaklarına gidip onları nurlandırsın, sana da sevab kazandırsın.
A'mal-i uhreviye: Ahirete ait ameller, ahiretle ilgili işler.
Mahdud: Sınırlı, hudutlu, az sayılı.
İttiba: Uyma.
Vazife-i kudsiye: Kutsal ve mübarek görev.
Hadsiz: Sınırsız, sayısız.
Kesret-i etba': Taraftarların ve uyanların çokluğu.
Rıza-yı İlahî: Allah’ın(cc) rızası, Allah’ın(cc) memnunluğu ve hoşnutluğu.
Vazife-i İlahiye: İlahi vazife, Allah’ın(cc) görevi.
Zîşuur: Şuur sahibi, bilinç sahibi, şuurlu, bilinçli.
Ruhanî: Ruha ait, ruh ile ilgili, ruh cinsinden görünmez varlık.
Melaike: Melekler.
İhlas: İçten, gönülden, samimi, Allah’ın(cc) emirlerini Allah(cc) emrettiğinden dolayı ve rızası için yapmak.
Esas: Temel.
Mübarek: Uğurlu, hayırlı, bereketli.
Efrad: Fertler, kişiler, erler.
Niyet-i sadıka: Sadık niyet, doğru niyet, emredilen şekilde doğru bir anlayış.


Lemalar
 
Üst