Buyrun Ankete...Bid'a ve Hurafelerin Hayatımızdaki Yeri

Üstadýnda belirttiði,dine zarar veren bid'a ve hurafelerin hayatýnýzdaki yeri nedir?

  • Her zaman içiçeyim.

    Kullanılan: 1 2.9%
  • Uzak durmaya çalýþýyorum.

    Kullanılan: 24 70.6%
  • Kesinlikle iþim olmaz.

    Kullanılan: 9 26.5%
  • Hiçbir fikrim yok.

    Kullanılan: 0 0.0%

  • Kullanılan toplam oy
    34

Huseyni

Müdavim
Günümüzde bid'alar ve hurafeler almış başını gidiyor. Aşağıda bir alıntıda olduğu gibi, Üstad risalelerde bir çok yerde bid'a lardan uzak durmamız, bunun yerine sünneti seniyyeyi ihya etmemiz yönünde bizleri uyarıyor.

Bu anketi düzenlemekteki amaç, bid'a lar ve hurafelerle ne kadar mücadele ediyoruz ya da ediyormuyuz? Amacımız bunu teşvik etmenin yanı sıra, gözlemlediğimiz bid'a ve hurafeleri paylaşarak, bu konuda bilgi sahibi olmak.

"Hem mektubunuzda yedi kebâiri soruyorsunuz. Kebâir çoktur; fakat ekberü'l-kebâir ve mûbikat-ı seb'a tâbir edilen günahlar yedidir: Katl, zina, şarap, ukuk-u vâlideyn (yani kat-ı sıla-i rahim), kumar, yalancı şehadetlik, dine zarar verecek bid'alara taraftar olmaktır." Barla Lahikası



BİD’A
Fıkhî terim olarak bid’a, dinin aslında olmadığı hâlde, din namına sonradan çıkmış olan adetlerdir. Bazı ulema, bid’anın tarifini “Peygamberimiz (asm) den sonra ortaya çıkan her şey” diye tarif eder. Diğer bir kısım ulema ise, “Peygamberimiz (asm)den sonra ortaya çıkmış, dinle alakalı mes’elelerde ilave veya eksiltmeyi netice veren, dinin aslına zarar veren amellerdir” demişler. Bu kısım ortaya çıkışların dine zarar verenlerine “bid’a-yı seyyie”, dine zarar vermeyen adet ve gelenek nev’inden olanlarına ise “bid’a-yı hasene" namını vermişlerdir.


Nitekim Bediüzaman Hazretleri de: “Ahkâm-ı ubudiyette (ibadetlerin hükümlerinde) yeni icadlar bid’attır. Bid’atlar ise, اَلْيَوْمَ اَكْمَلْتُ لَكُمْ دِينَكُمْ (Bu gün, sizin dininizi kemale erdirdim. Maide:3) sırrına münafi (zıt) olduğu için, merduttur (reddedilmiştir).

Fakat, tarikatte evrad ve ezkâr ve meşrebler nev’inden olsa ve asılları kitap ve sünnetten ahzedilmek (alınmak) şartıyla, ayrı ayrı tarzda, ayrı ayrı surette olmakla beraber, mukarrer olan (yerleşmiş) usul ve esasat-ı sünnet-i seniyyeye muhalefet ve tağyir etmemek (değiştirmemek) şartıyla, bid’a değillerdir. Lâkin bir kısım ehl-i ilim, bunlardan bir kısmını bid’aya dahil edip, fakat bid’a-i hasene namını vermiş.” diyerek bu konuya açıklık getirmiştir.



HURAFE
Hurafe lugatte; inanılmaz, uydurma, aslı esası olmayan, yalan hikaye ve rivayetler, sacma sapan sözler, efsaneler demektir. Cemisi, hurafat olarak gelir. Dini ıstılahımızda ise hurafe; İslamın aslında bulunmadıgı halde, sonradan uydurulan, yaygınlastırılan ve dinin aslındanmıs gibi gösterilen her cesit batıl inanıs ve adetler manasında kullanılır.

Bir baska ifadeyle hurafe, dinimizle alakalı bazı hususların, bilerek veya bilmeyerek yanlıs anlasılması veya yorumlanması neticesi, baska batıl inanıs ve mahalli adetlere de karısarak ortaya cıkan seylerdir. Bu nevi asılsız inanc ve davranıslar, daha cok eski batıl din ve inanıslardan gelen kalıntılar olarak ortaya cıkmaktadır. Müslümanın inanc ve ibadetinde, ahlak ve amelinde hurafelere yer yoktur.

15. Allah Resûlü sallallahu aleyhi ve sellem buyurdu:
"Size iki şey bıraktım, onlara sımsıkı sarıldığınız sürece asla sapıtmazsınız: Allahın "Kitâb"ı ve Allah Resûlünün "Sünnet"i."
Mâlik radıyallahu anh. Mâlik.

16. Allah Resûlü sallallahu aleyhi ve sellem buyurdu:
"Kim, benden sonra öldürülen sünnetimi diriltirse, beni sevmiş olur. Kim de beni severse, benimle beraber olur."
Ali radıyallahu anh. Rezîn.

17. Allah Resûlü sallallahu aleyhi ve sellem buyurdu:
"Ümmetimin bozulması zamanında kim sünnetime sımsıkı sarılırsa, şehîd sevabı alır."
Ebû Hureyre radıyallahu anh. Taberânî.

18. Allah Resûlü sallallahu aleyhi ve sellem buyurdu:
"Size öyle bir zaman gelecektir ki, o zamanda şu üçten daha değerli bir şey olmayacaktır: Helâl para, candan arkadaşlık yapılacak bir kardeş, uygulanacak bir sünnet."
Huzeyfe radıyallahu anh. Taberânî.

(alıntı)
 

ReþHa2

Well-known member
Sizce peruk takmak da bida mıdır?
Biz mesela başımızı açmak yerine altta başörtü görünecek şekilde peruk takıyoruz.
Bu şekilde kendimizi daha rahat hissediyoruz
Siz ne düşünüyorsunuz bu konuda?
 

VUSLAT

Well-known member
hani şeytan kulağına kurşun deyip , kulaklarını çekip bir yerlere vuruyorlar ya, işte öyle yapanlar Bid'a yapıyorlar...
öyle yapanlara diyorum ki, vuracak bir yer varsa oda kafandır, kafana vur da bir daha o hareketi yapma:011:
 

SeYeLaN

Well-known member
Sizce peruk takmak da bida mıdır?
Biz mesela başımızı açmak yerine altta başörtü görünecek şekilde peruk takıyoruz.
Bu şekilde kendimizi daha rahat hissediyoruz
Siz ne düşünüyorsunuz bu konuda?




Peruk İtalyanca peruca’dan alınmış olup takma saç manasındadır. Peruk imalinde sentetik saç kullanılmakla beraber daha çok tabii saçlar kullanılır. Bu tabii saçlar aralarına sentetik iplikler karıştırılmak suretiyle bir fileye bağlanarak ve istenilen şekle sokulur.(Meydan Larousse)

Saç takmak bazı hadis-i şeriflerle yasaklanmıştır. Bazı alimler her ne şekilde olursa olsun eğreti saç takmanın haram olduğuna hükümetmişler ise de ekseri fukaha “İnsan saçı takarsa haram olur, insan saçından başkasını takarsa beis yoktur” demişlerdir. Saçına insan saçı eklemek haramdır, ister kendi saçı olsun isterse başka bir insanın saçı olsun. Muhtar şerhi İhtiyar’da da böyle açıklanmaktadır.

Çünkü. Resülüllah (Sallallahu aleyhi ve sellem) “Saçına saç ekleyene ekletene vücuduna dövme yapana yaptırana, dişlerin başını inceltene, buna razı olana, yüzünden tüyleri aldırana ve alana ALLAH (Celle celaluhu) lanet etsin.” buyuruştur.(Fetavayı hindiyye c.2 sh.358-Dürulmuhtar c,6 sh.373)

Saçına saç eklemekte tezvir yani kandırma olduğu için ve insanın bir cüziyle menfaatlenmek olduğu için haramdır. Fakat Tatarhaniye’de “Kadın örgü ve perçemlerine deve tüyünden bir şeyi ilave ederse beis yoktur” (Reddül muhtar c.6 sh 373) denilmiştir.

Kadının saçına saç eklemesi hadis-i şerifte yasaklandığı için mekruhtur. Çünkü insanların bütün azalan mükkeremdir, insandan ayrılmış bir şeyle menfaatlennıek ona ihanet olur. Bunun için mekruhtur. “Hayvan kılı veya yünü olursa beis yoktur. Çünkü bu ziynet tarikiyle intifadır.”(Bedayi c.5 sh 125 / hediyetülalaiye s 245) Şafii’lere ve Hanbeli’lere göre kadın saçına insan saçı ekleyecek olursa ittifakla haramdır.

Çünkü insan oğlunun saçı ve diğer uzuvlarını kullanıp menfaatlenmek haramdır. İnsan saçının dışında başka temiz saç veya başka bir şey takarsa eğer kocası izin verirse caiz olur. Kocası izin vermezse veya kocasız ise caiz olmaz.(İslam fıkıh ansk. C.1 sh 228) Hanefiyyülmezheb olan Ruhulbeyan sahibi İsmail Hakkı Bursevi Hazretleri de ayni şeyi söylemiştir.(Ruhul beyan tefsiri c.2 s.228)

Kadın saçlarını örtmesi için peruk takması uygun olmaz. Çünkü baş örtüsü yalnız saçı değil kulak ve boynunu da örter. Halbuki peruk Örtmez. Ayrıca tesettürden maksat yabancılara karşı kadının cazibesini gizlemektir. Halbuki peruk insanın kendi saçı gibi göründüğü için onda cazibe vardır.
 

ReþHa2

Well-known member
Kadın saçlarını örtmesi için peruk takması uygun olmaz. Çünkü baş örtüsü yalnız saçı değil kulak ve boynunu da örter.

Seyelan kardeş dedim ya,
başörtünün üstüne takıyorum diye yani yanlardan başörtü görünüyor .
Okuldaki peruklu kızlara bi bakın komik oluyor hatta ,
ve burda amaç kendini güzel göstermek değil kii,
ayrıca sentetik yani insan saçı değil bizimki

yani saç dışındaki yerler altta eşarp olduğu için görünmüyor.
Buna ne diyeceksiniz?

 

Huseyni

Müdavim
Kadın saçlarını örtmesi için peruk takması uygun olmaz. Çünkü baş örtüsü yalnız saçı değil kulak ve boynunu da örter.

Seyelan kardeş dedim ya,
başörtünün üstüne takıyorum diye yani yanlardan başörtü görünüyor .
Okuldaki peruklu kızlara bi bakın komik oluyor hatta ,
ve burda amaç kendini güzel göstermek değil kii,
ayrıca sentetik yani insan saçı değil bizimki

yani saç dışındaki yerler altta eşarp olduğu için görünmüyor.
Buna ne diyeceksiniz?


goldenrosea sorunuzun cevabına buradan bakabilirsiniz. Fakat şunu belirtmek isterim ki, konumuz başörtüsünü tartışmak değildir. Bu konu ayrı bir konudur. Sadece "peruk takmak bid'a mıdır?" sorunuza cevap olması açısından bu paylaşımı uygun gördüm.

...Mümin erkeklerin kıyafet tarzı, bugün gelinen noktada sorgulanmamakta, konusu dahi yapılmamaktadır. Hassas noktamız olan başörtüsüne de çözüm (!) aranmaktadır. Yozlaşma ve uzlaşma adına olmadık kılığa sokulmaya çalışılan tesettür tarzı can çekişmektedir. Dini yaşamak için çözüm arayanlar öncelikle şunları sorgulamalıdırlar:

Birincisi,Baş örtüsü, müminelere buluğa ermekle mi farz oluyor, yoksa üniversiteye girmekle mi? Cevap ilki ise, bu sorun neden üniversitede kendini göstermektedir? Cevap ikincisi ise, bunun kur'an ve Sünnette yerini kim bulmuştur?

İkincisi,
başörtüsü konusu gündeme gelince neden herkes Nur/31.ayet-i hatırlıyor da Ahzap/59. ayet göz ardı ediliyor. Nur 31. ayette bahsedilen ziynet ve ziynet yerlerinin gizlenmesinden bahseden emrin, kadını cazip gösterecek süs yerlerine itiraz yok iken, bugün kadınların başlarındaki allı pullu güllü olmadık süslü eşarplarla kadını cazip gösteren kıyafetlerin tesettür maksadını taşımayacağı niçin anlamazdan geliniyor?

Üçüncüsü,
başörtüsünü dinin fer'i bir meselesi olarak görme hakkını birilerine hangi makam vermiştir. Evet, İman aslidir. Ancak amellerin tümünü fer'i görmek nekadar doğrudur. Kat'i farzlarla, zanni farzları, vacipleri, müekked sünnetleri, gayri müekked sünnetleri aynı kefeye koymak hangi ilmi usule sığar? Fıkıh usulünde, mutlak ve mukayyed hükümler arasında fark yoktur denilebilir mi? Başörtüsü emri mutlak bir emir değil midir? Kim niçin Allahu Teala’nın ayetlerine parantez açarak maksadın dışına çıkmaya çalışıyor? Bir müslümanın bir ameli terk etmemesi için illa ki o amelin terki mümini küfre mi götürmesi gerekir? Küfre götürmeyen her amel, istisnasız terk edilebiliyor ise dinin icrası nasıl gerçekleşecek? Neden Allah Rasulü (a.s.v.), başörtüsüne el uzatan yahudi kavme savaş açmıştır? Akaidin dışındaki tüm emirler, fer'i algılanacaksa niçin Hz. Muhammed (a.s.v.) sabah namazına gelmeyenlerin evlerini başlarına yıkayım" demiştir?

Dördüncüsü,
Buhari'de, Müslüm'de, Nesâi'de kayıtlı ayrıca Kettani'de mütevatir hadislerle kayıtlı Allah Rasulü (a.s.v.)’in "Allah, peruk takana da taktırana da lanet etsin" hadisi şerifi açık ve net ortada iken, birileri ümmetin gözünün içine baka baka nasıl oluyor da peruk fetvası verebiliyor? Allah'ın haramına helâl demek, buna da helâl olarak itikat etmek acaba kişiyi hangi noktaya getirir? Tesettürdeki maksadın kadının cezbiyetini gizlemek olduğu noktasında ulemanın ittifakı, ümmetin icmaı var iken, nasıl oluyor da kadını daha da süslü gösterebilen bir eşyanın kullanımına fetva verilebiliyor? Ve buna düşünülmeden tâbi olunuyor. Maksad zinet halini gizlemek olmasa idi, maksat müminenin kimliği olan örtü olmasa idi Ahzap suresi 59. ayet nerede kalacak idi. Eğer fasid fetvaya göre, maksat orijinal saç tellerini gizlemek ise kafasını usturaya vurarak saçlarını yok eden kadın tesettüre riayet etmiş olacak mıdır?

Peruk ile örtü emri yerine geliyor ise mahrem yerleri açık bir kadın resmi olan kumaştan dikilmiş bir elbise ile mümine kadın örtünmüş olur mu? Buna da bir fetva bulunmalı değil mi?


Eğer başörtüsü fer'i bir mesele ise elbise de fer'i değil midir? Bu yozlaşmanın sebebi, hoşgörü ve uzlaşma ise biz müminlerin bu müftülerden (!) beklentimiz şudur: Hoşgörü adına yahudi ve hıristiyanın en fer'i meselesine duyulan saygının bir kısmını da amelde asli meselemiz olan başörtüsüne de hassasiyetle yaklaşılmasıdır.


İbrahim Küçük (Alıntıdır.)




 

ReþHa2

Well-known member
Maksad zinet halini gizlemek olmasa idi, maksat müminenin kimliği olan örtü olmasa idi Ahzap suresi 59. ayet nerede kalacak idi. Eğer fasid fetvaya göre, maksat orijinal saç tellerini gizlemek ise kafasını usturaya vurarak saçlarını yok eden kadın tesettüre riayet etmiş olacak mıdı


Allah razı olsun ...Amaç sadece başıını örtmek değil baş örtmenin amacı zaten dikkat çekmemek bunu gözardı etmemek gerkiyor.Sadece baş örtüp kıyafetlerle çok dikkat çekmek de hoş değil..


başörtüsünü dinin fer'i bir meselesi olarak görme hakkını birilerine hangi makam vermiştir. Evet, İman aslidir. Ancak amellerin tümünü fer'i görmek nekadar doğrudur. Kat'i farzlarla, zanni farzları, vacipleri, müekked sünnetleri, gayri müekked sünnetleri aynı kefeye koymak hangi ilmi usule sığar? Fıkıh usulünde, mutlak ve mukayyed hükümler arasında fark yoktur denilebilir mi? Başörtüsü emri mutlak bir emir değil midir? Kim niçin Allahu Teala’nın ayetlerine parantez açarak maksadın dışına çıkmaya çalışıyor? Bir müslümanın bir ameli terk etmemesi için illa ki o amelin terki mümini küfre mi götürmesi gerekir? Küfre götürmeyen her amel, istisnasız terk edilebiliyor ise dinin icrası nasıl gerçekleşecek? Neden Allah Rasulü (a.s.v.), başörtüsüne el uzatan yahudi kavme savaş açmıştır? Akaidin dışındaki tüm emirler, fer'i algılanacaksa niçin Hz. Muhammed (a.s.v.) sabah namazına gelmeyenlerin evlerini başlarına yıkayım" demiştir?
 

VUSLAT

Well-known member
goldenrosea kardeşim...
örtülü olup da kendi ülkemizde sözde %99 u müslüman dediğimiz...
ve içinde yaşadığımız güzel ülkemizde malesef dinimizin emrini yerine,
getirmekten dolayı uğraşıyorlar bizimle...
bizde bu uğraşma adına verdiğimiz çaba cihad anlamını taşıyor...
Allah(c.c) hepimizi cihadını tamamlamış ve kazananlardan eylesin kardeşim...
Allah(c.c) yâr ve yardımcın olsun inşaAllah...selametle...
 

ReþHa2

Well-known member
Amin vuslat kardeşim,Allah razı olsun.
Belki de bu sorunlar bizim için tokat hükmünde.
Tesettüre ne kadar dikkat ediyoruz, sadece başını örtmekle tesettür olmuyor.
Şimdi bizler de okurken bir yandan düşünüyoruz peruk da bid a deniliyor ,sonra lanetli olduğu söyleniyor tereddüt ediyoruz .Çünkü biz peruğu süslenmek için kullanmıyoruz...Hangisi doğru hangisi yanlış bilemiyoruz
 
Üst