Büyük nimete kavuşmak için

İlim-irfan

Well-known member
İmam-ı Rabbani hazetleri buyurdu ki: “Bütün günahlara tevbe etmek nasip olur ve verâ ile takvâ yâni haramların ve şüpheli olanların hepsinden sakınmak müyesser olursa, büyük nîmet, yüksek devlet ele geçmiş olur. Bu, ele geçmezse, bazı günahlara tevbe etmek ve bazı haramlara verâ eylemek de nîmettir. Bu bazılarından kaçmanın bereket ve nûrları, belki hepsine sirâyet eder de, bütün günahlara tevbe etmeye ve tam verâ sahibi olmaya yol açar. ‘Bir şeyin bütünü ele geçmezse, hepsini elden kaçırmamalıdır’ buyuruldu. Yâ Rabbî, bize beğendiğin şeyleri yapmak nasip eyle! Bizleri senin dîninde bulunmaktan ve sana itaat etmekten ayırma!..”
Yine buyurdu ki: “Bir kimse, şu on şeyi, kendine farz bilmedikçe, tam verâ sahibi olmaz: Gıybet etmemeli. Müminlere sû-i zan etmemeli, kötü bilmemeli. Kimse ile alay etmemeli. Yabancı kadınlara, kızlara bakmamalı. Doğru söylemeli. Kendini beğenmemek için, Allahü teâlânın, kendisine yaptığı ihsânları, nîmetleri düşünmeli. Malını helâl yere harc edip, haramlara vermemeli. Nefsi, keyfi için, mevki makam istemeyip, buraları insanlara hizmet yeri bilmeli. Beş vakit namazı vaktinde kılmayı birinci vazîfe bilmeli. Ehl-i sünnet âlimlerinin bildirdiği îman ve işleri iyi öğrenip, kendini bunlara uydurmalı.”
Cezâyir’de yetişen, hadîs, kelâm, mantık ve kırâat âlimi Senûsî hazretleri zamânının en çok verâ sâhibi olanıydı. Dünyâya düşkün olanlarla berâber bulunmayı, onlarla görüşmeyi ve onlara yakın olmayı hiç sevmezdi. Bir defâsında talebelerinden birkaçı ile birlikte bir yerden geçiyordu. Süslü elbiseler giyinip, süslü atlara binmiş bâzı kimselerin oradan geçtiklerini gördü. “Bunlar da kim?” dedi. “Bunlar, âhireti akıllarına getirmeyen dünyâlık kimselerdir” dediler. Böyle hâllere düşmekten Allahü teâlâya sığındı ve yoluna başka bir yerden devâm etti. Yine bir zaman aynı kimselerle karşılaştı. Bu sefer yolunu değiştirmek imkânı yoktu. Bunun için, hemen bir duvarın arkasına geçti ve oraya gizlendi. Onlar geçip gidinceye kadar çıkmadı.



Hikmetler
Mehmet Oruç - Türkiye
23/11/2009
 
Üst