Birinci Kısım - Meyve Risalesi - On Birinci Mesele

TaLHa

Nur-u Aynım
Yönetici
Birinci Kısım - Sayfa 120

ve Risale-i Nur’un kuvvetli burhanlarıyla ve şakirtlerin ihlâsı ile, izn-i İlâhî ile üzerinden kapılarını açtırıp beraat kazandıran ve o günde bize ve âlem-i İslâma bayram yaptıran ve hakikaten Risale-i Nur’ları nûrun alâ nûr olduğunu ispat ederek kıyamete kadar serbest okunup ve yazılmasına hak kazandıran,

Ve âlem-i İslâmın Kur’ân-ı Azîmüşşânın gıda-yı kudsîsiyle ve Nurun uhrevîtaamıyla ve şakirtlerinin iştihasıyla ekmek, su ve hava gibi bu Nurlara pek çok ihtiyacı olduğunu ve bu Nurları okuyup yazanlardan binler kişi imanla kabre girdiğini ispat eden ve kendisine mensup talebelerini hiçbir yerde mağlûp ve mahcup etmeyen ve elyevm Kur’ân’ın semâvî dersleriyle ve Risale-i Nur’un esasatıyla veşakirtlerinin zekâvetleriyle ve Meyvenin Onuncu ve On Birinci Mesele ve çiçekleriyle, firak ateşiyle gece gündüz yanan kalblerimizi âb-ı hayat ve şarab-ı kevsergibi o mübarek Mesele ve Çiçeklerle kalblerimizin ateşini söndürüp sürur ve feraha sevk eden,

Ve ey âlemin—Kur’ân-ı Azîmüşşa’nın kat’î vaadiyle ve tehdidiyle ve Risale-i Nur’un keşf-i kat’îsiyle ve merhum şakirtlerinin müşahedesiyle ve onlardaki keşfü’l-kubur sahiplerinin görmesiyle—en çok korktuğu ölümü, ehl-i iman için idam-ı ebedîden kurtarıp bir terhis tezkeresine çeviren ve âlem-i nura gitmek için güzel bir yolculuk olduğunu ispat eden ve kâfir ve münafıklar için idam-ı ebedî olduğunu bildiren Kur’ân-ı Mucizü’l-Beyânın, bin mu’cizat-ı Ahmediye Aleyhissalâtü Vesselâmve kırk vech-i i’câzının tasdiki altında ihbarat-ı kat’iyesiyle, ondan çıkan Risale-i Nur’un en muannid düşmanlarını mağlûp eden hüccetleriyle ve Nur şakirtlerinin, çokemarelerin ve tecrübelerin ve kanaatlerinin teslimiyle o korkunç, karanlık, soğuk ve dar kabri, ehl-i iman için Cennet çukurundan bir çukur ve Cennet bahçesinin bir kapısı olduğunu ispat eden ve kâfir ve münâfık zındıklar için Cehennem çukurundan yılan ve akreplerle dolu bir çukur olduğunu ispat eden ve oraya gelecek olan Münker, Nekir isminde melâikeleri


Aleyhissalâtü Vesselâm: Allah’ın salât ve selâmı onun üzerine olsunKur’ân-ı Azîmüşşan: şan ve şerefi büyük olan Kur’ân
Kur’ân-ı Mu’cizü’l-Beyan: açıklamalarıyla ve anlatımıyla benzerini yapmakta akılları âciz bırakan, mu’cize olan Kur’ânMünker Nekir: öldükten sonra insanları iman bakımından sorguya çekecek melekler
beraat: temize çıkma, suçsuz olduğunun anlaşılmasıburhan: mantıkî delil, kanıt
ehl-i iman: Allah’a ve iman esaslarına inanan kimseler, mü’minlerelyevm: bu gün
emare: belirti, işaretesasat: esaslar, prensipler
firak: ayrılıkgıda-yı kudsî: kutsal gıda
hakikaten: gerçektenhüccet: kesin delil
idam-ı ebedî: dirilmemek üzere sonsuz yok oluşihbârât-ı kat’iye: kesin haberler
ihlâs: içtenlik, samimiyet; ibadet ve davranışlarda sadece Allah’ın rızasını gözetmeizn-i İlâhî: Allah’ın izni
i’câz: mu’cize oluşkat’î: kesin bir şekilde
keşf-i katî: kesin keşif, kesin bir şekilde ortaya çıkarma, belirtmekeşfü’l-kubur: kabirdeki ölülerin hallerini görme
kâfir: Allah’ı veya Allah’ın bildirdiği kesin birşeyi inkâr eden kimsemağlup etmek: yenmek, galip gelmek
merhum: rahmete kavuşmuş, vefat etmişmuannid: inatçı, direnen
mu’cizât-ı Ahmediye: Peygamber Efendimizin (a.s.m.) gösterdiği mu’cizelermübarek: bereketli, hayırlı
münafık: iki yüzlü, inanmadığı halde inanmış görünen kimsemüşahede: gözlem
nûrun alâ nûr: nur üstüne nur, iyiden de iyisemâvî: İlâhî, Allah tarafından gelen
sürur: mutluluk, sevinçtaam: gıda, yiyecek
tasdik: doğrulama, onaylamaterhis: göreve son verme
tezkere: belgeuhrevî: âhirete ait
vaad: etmekvech-i i’câz: mu’cizelik yönü
zekâvet: zekîlikâb-ı hayat: hayat suyu
âlem-i nur: nur âlemiâlem-i İslâm: İslâm dünyası
şakirt: öğrencişarâb-ı Kevser: Cennetteki Kevser nehrinin sarhoş etmeyen leziz şarabı

 

TaLHa

Nur-u Aynım
Yönetici
Birinci Kısım - Sayfa 121

ehl-i hak ve hakikat yolunda gidenler için birer mûnis arkadaş yapan ve Risale-i Nur’un şakirtlerini talebe-i ulûm sınıfına dahil edip Münker, Nekir suallerine Risale-i Nur ile cevap verdiklerini merhum kahraman şehid Hâfız Ali’nin vefatıyla keşfeden ve hayatta bulunanlarımızın da yine Risale-i Nur ile cevap vermemizi rahmet-i İlâhiyeden dua ve niyaz eden ve Hazret-i Kur’ân’ı, Kur’ân-ı Azîmüşşanın kırk tabakadan her tabakaya göre bir nevi i’caz-ı mânevîsini göstermesiyle ve umumkâinata bakan kelâm-ı ezelî olmasıyla ve tefsiri olan Risale-i Nur’un Mu’cizat-ı Kur’âniye ve Rumuzât-ı Semâniye risaleleriyle ve Risale-i Nur gül fabrikasının serkâtibi gibi kahraman kardeşlerin ve şakirtlerin fevkalâde gayretleriyle Asr-ı Saadetten beri böyle hârika bir surette mu’cizeli olarak yazılmasına hiç kimse kadirolmadığı halde Risale-i Nur’un kahraman bir kâtibi olan Hüsrev’e “Yaz!” emir buyurulmasıyla, Levh-i Mahfuzdaki yazılan Kur’ân gibi yazılması ve Kur’ân-ı Azîmüşşanın hak kelâmullah olduğunu ve bütün semâvî kitapların en büyüğü ve enefdali ve bir Fâtiha içinde binler Fâtiha ve bir İhlâs içinde binler İhlâs ve hurufatının birden on ve yüz ve bin ve binler sevap ve hasene verdiklerini hiç görülmedik ve işitilmedik pek güzel ve hârika bir sûrette târif ve ispat eden ve Kur’ân-ı Mûcizü’l-Beyanın, bin üç yüz seneden beri i’câzını göstermesiyle ve muarızlarını durdurmasıyla ve Nurun gözlere gösterir derecede zâhir delilleri ile ve Nurşâkirtlerinin elmas kalemleriyle bu zamana kadar misli görülmedik Risale-i Nur’un dünyaya ferman okuyan ve en mütemerrid ve muannidleri susturan Yirmi Beşinci Söz ve zeyilleri kırk vech ile i’câz-ı Kur’ânî olduğunu ispat eden,

Ve ey Hazret-i Peygamber Aleyhissalâtü Vesselâmın hak peygamber olduğuna veumum yüz yirmi dört bin peygamberlerin efdali ve seyyidi olduğuna dair


Aleyhissalâtü Vesselâm: Allah’ın salât ve selâmı onun üzerine olsunAsr-ı Saadet: Peygamberimiz (a.s.m.) yaşadığı dönem, mutluluk asrı
Fâtiha: Kur’ân’ın ilk sûresi olan Fâtiha SûresiHafız Ali: (bk. bilgiler)
Hüsrev: (bk. bilgiler – Hüsrev Altınbaşak)Kur’ân-ı Azîmüşşan: şan ve şerefi yüce olan Kur’ân
Kur’ân-ı Mu’cizü’l-Beyan: açıklamalarıyla ve anlatımıyla benzerini yapmakta akılları âciz bırakan, mu’cize olan Kur’ânLevh-i Mahfuz: herşeyin bütün ayrıntılarıyla yazıldığı mânevî kader levhası
Mu’cizât-ı Kur’âniye: Kur’ân’ın mu’cizeliğini anlatan risale, Yirmi Beşinci SözMünker Nekir: öldükten sonra insanları sorguya çekecek melekler
Rumuzât-ı Semâniye: Risale-i Nur’un Yirmi Dokuzuncu Mektubunda yer alan Sekizinci Kısımefdal: en faziletli, en üstün
ehl-i hak ve hakikat: hak ve doğruluk üzere olan kimselerferman: buyruk, emir
fevkalâde: olağanüstügayret: çalışkanlık
gül fabrikası: (bk. bilgiler)hasene: sevap
hurufat: harfleri’câz: mu’cize oluş
i’câz-ı Kur’ânî: Kur’ân’ın mu’cizeliğii’câz-ı mânevi: mânevî mu’cizelik
kadir: güçlü, gücü yetenkelâm-ı ezelî: varlığının başlangıcı olmayan Allah’ın kelâmı, Kur’ân-ı Kerim
kelâmullah: Allah’ın kelâmı, sözükeşfetmek: gizli bir şeyi açığa çıkarmak
kâinat: evren, yaratılan herşeykâtip: yazar, yazan
melâike: meleklermerhum: rahmete kavuşmuş, vefat etmiş
misl: benzermuannid: inatçı, direnen
muarız: karşı gelenmu’cize: benzerini yapma noktasında başkalarını âciz bırakan olağanüstü şey
mûnis: canayakın, dostmütemerrid: inatçı, dik kafalı
nev: çeşit, türniyaz etmek: dua etmek, yalvarmak
rahmet-i İlâhiye: Allah’ın herşeyi kuşatan sonsuz rahmetisemâvî: İlâhî, Allah’tan gelen
serkâtib: baş kâtibseyyid: efendi
sûret: biçim, şekiltalebe-i ulûm: ilim talebeleri
tefsir: açıklama, yorumumum: bütün
vecih: yönzeyil: ilâve, ek
zâhir: açık, görünenİhlâs: Kur’ân’ın 112. sûresi olan İhlâs Sûresi
şakirt: öğrencişehid: Allah yolunda canını feda ede
 

TaLHa

Nur-u Aynım
Yönetici
Birinci Kısım - Sayfa 122

binler mu’cizelerini Mu’cizat-ı Ahmediye (a.s.m.) namındaki Risale-i Nur’u ile güzel bir surette ispat eden ve Kur’ân-ı Azîmüşşanın, Resul-i Ekrem Aleyhissalâtü Vesselâmın rahmeten li’l-âlemîn olduğunu kâinatta ilân etmesiyle ve Nurun baştan nihayete kadar onun rahmeten li’l-âlemîn olduğunu burhanlarla ispat etmesiyle ve oresulün ef’âl ve ahvâli, kâinatta nümune-i iktida olacak en sağlam, en güzel rehber olduğunu hattâ körlere de göstermesiyle ve Anadolu ve hususî memleketlerde Nurun intişarı zamanında belâların ref’i ve susturulmasıyla musibetlerin gelmesi şehadetiyle ve Nur şakirtlerinin gayet ağır müşkülâtlar içinde kemâl-i metanetle hizmet ve irtibatlarıyla o zâtın (a.s.m.) sünnet-i seniyyesine ittibâ etmek ne kadar kârlı olduğunu ve bir sünnete bu zamanda ittibâda yüz şehidin ecrini kazandığını bildiren ve sadakakaza ve belâyı nasıl def ediyorsa Risale-i Nur’un da Anadolu’ya gelecek kazayı, belâyı, yirmi senedir def ettiğini aynelyakîn ispat eden Üstad-ı Ekremimiz EfendimizHazretleri!

Şimdi şu Risale-i Nur’un beraeti, başta siz sevgili Üstadımızı, sonra biz âciz kusurlu talebelerinizi, sonra âlem-i İslâmı sürura sevk ederek ikinci büyük bir bayram yaptırdığından, siz mübarek Üstadımızın bu büyük bayram-ı şerifinizi tebrik ile ve yine üçüncü bayram olan Ramazan-ı Şerifinizi ve Leyle-i Kadrinizi tebrik, emsâl-i kesiresiyle müşerref olmaklığımızı niyaz ve biz kusurluların, kusurlarımızın affını rica ederek umumen selâm ile mübarek ellerinizden öper ve dualarınızı temenni ederiz, efendimiz hazretleri.

Isparta ve havalisinde bulunan Nur Talebeleri



endOfSection.gif
endOfSection.gif



Aleyhissalâtü Vesselâm: Allah’ın salât ve selâmı onun üzerine olsunAnadolu: (bk. bilgiler)
Isparta: (bk. bilgiler)Kur’ân-ı Azîmüşşan: şan ve şerefi yüce olan Kur’ân
Leyle-i Kadir: Kadir GecesiMu’cizat-ı Ahmediye: Peygamber Efendimizin (a.s.m.) gösterdiği mu’cizeleri anlatan, Mektubat’ta yer alan On Dokuzuncu Mektup
Ramazan-ı Şerif: Şerefli Ramazan ayıResul-i Ekrem: Allah’ın en şerefli ve değerli elçisi olan Hz. Muhammed (a.s.m.)
ahvâl: haller, davranışlaraynelyakîn: gözlem ve müşahedeye dayanarak, kuşkuya yer bırakmayacak şekilde bilme
bayram-ı şerif: şerefli, değerli bayramberaet: temize çıkma, suçsuz olduğunun anlaşılması
burhan: kesin delil, kanıtdef etmek: kaldırmak, gidermek
ef’âl: fiiller, işleremsâl-i kesire: bir çok örnek
gayet: son derecehavali: civar, çevre
hazret: saygıdeğerhususî: özel
intişar: yayılmaittiba etmek: tabi olmak, uymak
kemâl-i metanet: tam bir kararlılık, sabır ve sebatkâinat: evren, yaratılan herşey
musibet: belâ, dert, felâketmu’cize: Allah’ın izniyle peygamberler tarafından ortaya konulup bir benzerini yapmakta başkalarını âciz ve hayrette bırakan olağanüstü hâl ve hareket
mübarek: bereketli, hayırlımüşerref: şereflenme
müşkülât: zorluklarnam: ad
niyaz: dua etme, yalvarıp yakarmanümune-i iktida: örnek alınıp uyulacak nümune, örnek
rahmeten li’l-âlemîn: âlemlere rahmet olarak gönderilen Peygamberimizref: ortadan kaldırma
resul: elçi, peygambersadaka: Allah rızası için ihtiyaç sahibi kişilere yapılan yardım
suret: biçim, şekilsünnet-i seniyye: Peygamberimizin söz, fiil ve hareketlerine dayanan yüce prensipler
sürur: mutluluk, sevinçtebrik: mübârek kılma
umumen: bütünüyleÜstad-ı Ekrem: kerem sahibi üstad, hoca
âciz: güçsüz, zavallıâlem-i İslâm: İslâm dünyası
şakirt: öğrenci, talebeşehadet: şahitlik, tanıklık
şehit: Allah’ın yolunda canını fedan eden Müslüman
 

TaLHa

Nur-u Aynım
Yönetici
Birinci Kısım - Sayfa 123

Haddimden yüz derece ziyade olan bu mektup muhteviyatını tevazu ile reddetmek bir küfran-ı nimet ve umum şâkirtlerin hüsn-ü zanlarına karşı bir ihanet olması ve aynen kabul etmek bir gurur, bir enâniyet ve benlik bulunması cihetiyle, umum namına Risale-i Nur kâtibinin yazdığı bu uzun mektubu, on üç fıkraları ilâve edip, hem bir şükr-ü mânevî, hem gururdan, hem küfran-ı nimetten kurtulmak için size bir suretini gönderiyorum ki, Meyvenin On Birinci Meselesinin âhirinde “Risale-i Nurun Isparta ve civarı talebelerinin bir mektubudur” diye ilhak edilsin. Ben bu mektubu, bu tâdilâtile yazdığımız halde, iki defa bir güvercin yanımızdaki pencereye geldi. İçeriye girecekti. Ceylân’ın başını gördü girmedi. Birkaç dakika sonra başkası aynen geldi. Yine yazanı gördü, girmedi. Ben dedim: “Herhalde evvelki serçe ve kuddüs kuşu gibi müjdecileridir. Veyahut bu mektup gibimüteaddit mektupları yazdığımızdan, mübarek mektubun tâdili ilemübarekiyetini tebrik için gelmişler” kanaatimiz geldi.


Said Nursî

endOfSection.gif
endOfSection.gif



Ceylân: (bk. bilgiler)Isparta: (bk. bilgiler)
cihet: taraf, yönenâniyet: benlik, gurur
fıkra: bölümhüsn-i zan: güzel, iyi düşünce
ilhak etmek: eklemek, ilâve etmekkanaat: inanç
kuddüs kuşu: kumrukâtib: yazan, yazıcı
küfran-ı nimet: nimete karşı nankörlükmuhteviyat: içerik
mübarek: bereketli, hayırlımübarekiyet: bereketlilik, hayırlı olma
müteaddit: bir çok, çeşitlinam: ad
suret: biçim, şekiltevazu: alçakgönüllülük
tâdil: düzeltme, değiştirmetâdilât: değişiklik, düzeltme
umum: bütünziyade: çok, fazla
âhir: sonşükr-ü mânevî: mânevî şükür

 
Üst