Bediüzzaman Said Nursi'nin mezarı niçin bilinmiyor?

NuruAhsen

Sonsuz Temâþâ
Bismillahirrahmanirrahim

Vasiyetnamenin Haşiyesidir
61327.jpg


Üstadımız âhir ömründe insanların sohbetinden men edildiği cihetle anladı ki:
"Bu zamanda şahsiyet cihetiyle insanlara zarar verecek haller var. Risale-i Nur'un mesleğindeki âzamî ihlâs için bu hastalık verilmiş. Çünkü bu zamanda şan, şeref perdesi altında riyakârlık yer aldığından, âzamî ihlâs ile bütün bütün enaniyeti terk lâzımdır. Dostlar uzaktan ruhuma Fatiha okusunlar, mânevî dua ve ziyaret etsinler.

Kabrimin yanına gelmesinler. Fatiha uzaktan da olsa ruhuma gelir. Risale-i Nur'daki âzamî ihlâs ile bütün bütün terk-i enaniyet için buna bir mânevî sebep hissediyorum. Kendini Risale-i Nur'a vakfetmiş olan, yanımda bulunanlardan nöbetle birer adam kabrimin yakınında olup, bu mânâyı, lüzumsuz ziyarete gelenlere bildirsinler." (Emirdağ Lahikası)

Bediüzzman Said Nursî


Benim kabrimi gayet gizli bir yerde…

…Hattâ bizler gördük ki, bu mübarek bayramda şiddetli hastalığı için talebelerine dedi: "Benim kabrimi gayet gizli bir yerde, bir iki talebemden başka hiç kimse bilmemek lâzım geliyor. Bunu vasiyet ediyorum. Çünkü, dünyada sohbetten beni men eden bir hakikat, elbette vefatımdan sonra da o hakikat bu surette beni mecbur ediyor."

Biz de Üstadımızdan sorduk:

"Kabri ziyarete gelenler Fatiha okur, hayır kazanır. Acaba siz ne hikmete binaen kabrinizi ziyaret etmeyi men ediyorsunuz?"

Cevaben Üstadımız dedi ki:

"Bu dehşetli zamanda, eski zamandaki firavunların dünyevî şan ve şeref arzusuyla heykeller ve resimler ve mumyalarla nazar-ı beşeri kendilerine çevirmeleri gibi, enaniyet ve benlik, verdiği gafletle, heykeller ve resimler ve gazetelerle nazarları, mânâ-yı harfîden mânâ-yı ismiyle tamamen kendilerine çevirtmeleri ve uhrevî istikbalden ziyade dünyevî istikbali hayal edinmiş olmaları ile, eski zamandaki lillâh için ziyarete mukabil, ehl-i dünya kısmen bu hakikate muhalif olarak mevtanın dünyevî şan ve şerefine ziyade ehemmiyet verir. Öyle ziyaret ediyorlar. Ben de Risale-i Nur'daki âzamî ihlâsı kırmamak için ve o ihlâsın sırrıyla, kabrimi bildirmemeyi vasiyet ediyorum. Hem şarkta, hem garpta, hem kim olursa olsun, okudukları Fatihalar o ruha gider.

"Dünyada beni sohbetten men eden bir hakikat, elbette vefatımdan sonra da o hakikat bu suretle, beni sevap cihetiyle değil, dünya cihetiyle men etmeye mecbur edecek" dedi.

Hizmetinde bulunan talebeleri (Emirdağ Lahikası)

Bediüzzman Said Nursî

SÖZLÜK:


ÂHİR : Son.
ÂZAMÎ : En fazla, en çok.
BENLİK : Kendini beğenmişlik
BİNÂEN : Bağlı olarak, dayanarak, -den dolayı, bu sebepten.
CİHET : Yön, taraf; vesile, sebep, bahâne.
ENÂNİYET : Benlik, gurur.
GAFLET : Dikkatsizlik, endişesizlik, vurdumduymazlık; nefsine uyarak Allah'ı ve emirlerini unutmak.
GARP : Batı.
HÂŞİYE : Dipnot.
HİKMET : Felsefe, ilim; gayeli olma, faydalılık.
MÂNÂ-İ HARF : Birşeyin Yaratıcısına bakan, onu târif eden ve tanıtan mânâsı.
MÂNÂ-İ İSMÎ : Birşeyin bizzat kendisine bakan ve kendisini tanıtan mânâsı.
MEN : Yasaklama, engelleme, mâni olma.
MEVTÂ : Ölü.
MUHÂLİF : Uymayan, zıt olan, karşı duran.
MUKABİL : Karşı, karşılık olarak, bedel.
MÜBÂREK : Bereketlenmiş, uğurlu, hayırlı.
NAZAR-I BEŞERÎ : İnsanların nazarı, bakışı.
RİYÂKÂR : Gösterişçi, içi dışı başka olan.
ŞAHSİYET : Bir kimsenin kendine ait özel halleri. Karakter sahibi olma.
ŞARK : Doğu.
VASİYET : Bir işi birisine havale etmek.
VASİYETNÂME : Sahip olduklarını, ölümünden sonrası için bir şahısa, ya da bir hayır müessesesine mânen bırakmak.
 

NuruAhsen

Sonsuz Temâþâ
Sorularla Risale-i Nur sitesinde yöneltilen bir soru ve cevabı:

Soru:


Üstad Bediüzzaman Said Nursi'nin mezarının yıkılacağını bilmesi ve bununla alakalı talebelerine vasiyet etmesindeki hikmet nedir? Üstad'ın şu an mezar yeri belli olsaydı ve insanların diğer islam büyüklerinin mezarlarını ziyaret ettigi gibi onun mezarını da ziyaret etseydi ne gibi bir sakınca olabilirdi ki?

Cevap:

Bediüzzaman Said Nursi, hayatta iken de diğer büyük zatlardan farklı olarak bir tarz ortaya koymuştur. Bunun nedeni ise çağın gereği ve ihtiyacından kaynaklanmıştır. Eskide şahıs zamanı idi ama içinde bulunduğumuz asır ise şahıs zamanı değil, şahsı manevi zamanıdır.

Mesela Komünizim, Sosyalizim, Sekülerizim, Liberalizm gibi manevi şahıslar ortaya çıkmış ve dine hücum etmişlerdir. Bunlara karşı verilecek cevabın da aynı sistemle olması lazımdır. Diğer taraftan eskiden devletler bir şahısla -Kral, İmparator, Padişahlıkla- idare edilirdi. Yani şahıs ön plandaydı. Ama asrımızda artık bu sistemler de değişti.

Şahıs yerine şahsı manevi olan meclisler, parlementolar kuruldu. Dolayısı ile Üstadımız da zamanın gereği olarak, dikkatleri kendine değil, şahsı meneviye çekmeye çalışmıştır. Bunu yaşarken yaptığı gibi, ölümünden sonra da yapmış oluyor. Zaten kendisi de vefatından önce mezarının bilinmemesi gerektiğini söylemiş ve hatta haber vermiştir. Dediği gibi de olmuştur. Hayatta iken teveccühten rahatsız oluyordu. Vefatından sonra da bu rahatsızığı yaşamak istemediğini ifade etmiştir.

Bediüzzaman, arkasında bir halife değil, Risale-i Nur Külliyatı gibi bir hazineyi bırakarak Hakk'ın rahmetine kavuştu. Hayatta iken, arzu etmediği bir hususun vefatından sonra gerçekleşmesini asla istemedi. Önce, gereksiz kabir ziyaretinin yapılmaması ikazında bulundu. "Dostlar uzaktan ruhuma fatiha okusunlar, manevi dua ve ziyaret etsinler. Kabrimin yanına gelmesinler. Fatiha uzaktan da olsa ruhuma gelir. Risale-i Nur'daki azami ihlas ile bütün bütün terk-i enaniyet için buna bir manevi sebep hissediyorum" dedikten sonra, kendisini Nurlara vakfetmiş birinin kabri başında nöbet tutarak, lüzumsuz ziyaret edenlere bu hususu bildirmesini ister.

Emirdağ Lahikası'nda yer alan, talebelerine yaptığı son dersinde ise, daha dikkat çekici ifadelere yer verir.
"Benim kabrim gayet gizli bir yerde... bir iki talebemden başka hiç kimse bilmemek lazım geliyor. Bunu vasiyet ediyorum. Çünkü, dünyada sohbetten beni men eden bir hakikat, elbette vefatımdan sonra da o hakikat bu surette beni mecbur ediyor."

Evet, Bediüzzaman'ı arayan Risale-i Nur sayfalarında bulabilir ve sohbet edebilir. Ruhuna fatiha göndermek isteyen herkes, bulunduğu yerde okumak suretiyle (mezarına uğramasına gerek kalmadan) gönderebilir ve göndermelidir.

Allah'a emanet olunuz...


 

ilimehli

Well-known member
Gayet aciklayici bir nedeni ve cevabi varmis muhterem Said Nursi hazretlerinin...
Insan bu kadarmi gosteristen ve kibirden kacar,muntazam bir ornek...

Rabbul Alemin bizleri gizli riyadan ve nefsimizin afetlerinden korusun,buyuklerimizi ornek alabilmeyi nasip etsin...

Ahsen baci,benden +rep guzel konunuz icin...
 
Üst