Aile Reisi Ve Baba Olarak Hz. Peygamber (s.a.s.)

müdavim

Üye Sorumlusu
Hz. Peygamber in (s.a.s.) sünnetindeki ideal olan ailevi değerleri( karı-koca münasebetleri, terbiyevî, irşâdî, te dîbî siyaset, maddî-mânevî ihtiyaçların karşılanması vs.) tesbitte, öncelikle bu iki evliliğin esas alınması gerektiği kanaatindeyiz: Hz. Hatice ve Hz.Âişe.



Çünkü, Hz. Hatice ile olan evlilikte siyasi ve teşrii mülahazalardan ziyade, beşeri mülahazalar hakimdir. Normal olarak evlenmelerde birinci derecede rol oynayan hissiyat-ı gariziyyenin insan üzerinde müessir olduğu gençlik döneminde Hz. Peygamber (s.a.s.), sadece Hz. Hatice ile yetinmiş, ikinci bir evlilik ne yapmış ne de düşünmüştür.



Hz. Âişe ye gelince, Hz. Peygamber (s.a.s.) en çok onu sevmiş, onu takdir etmiştir. Üstelik âilevî hayatla ilgili pek çok teferruat onun vâsıtasıyla rivâyet edilmiştir.



Hz. Peygamber in (s.a.s.), Âişe yi çok sevmesi ya da taktir etmesi aynı zamanda gayri iradi bir durumdu. Hiçbir insanın kalbi temayüllere hakim olması söz konusu değildir, Ondan da beklenemez. Hz. Peygamber (s.a.s.) bu nedenle , farkına varmadan birini diğerlerinden çok sevebililrim, bu da haksızlık olur. Onun için ey Rabbim! Elimden gelmeyen bu hususta Senin rahmetine sığınıyorum diyerek istiğfarda bulunurdu.



Hz. Âişe, beraber kalma hususunda yaptığı taksimde Hz. Peygamber in (s.a.s.)hanımlar arasında hiçbirine imtiyaz tanımayıp, hepsine eşit davrandığını kesin bir dille ifade eder. Sefere çıktığı zaman beraberinde gelecek hanımları da kur a ile tesbit ederdi. Hayatının son günlerinde hanımlarının hücrelerini dolaşamayacak kadar hastalığı artınca, Hz. Âişe nin yanında sabit kalabilmek için, diğer hanımlarının rızasını almıştır. Hz. Peygamber (s.a.s.), hanımlar arasında uyguladığı adâlet ve eşitliğe hayatı boyunca riâyetetmiştir. İki istisna var ise de, her ikisi de rızâya dayanır: Birincisi, Hz. Sevde çok yaşlı olduğu için kendi arzusuyla gecesini Hz. Âişe ye vermiştir. Hz. Peygamber (s.a.s.) de bunu kabul etmiştir. İkincisi ise, yukarıda zikrettiğimiz, hayatının son günlerinde Hz. Âişe nin odasında kalmasıdır ki bütün hanımlar buna râzı olmuştur.
 

müdavim

Üye Sorumlusu
Hz. Peygamber adâleti gözetmesin de kim gözetsin Bakınız o, ne buyuruyor: Bir erkeğin nikahında iki kadın bulunur da, aralarında adâlet gözetmezse, kıyamet gününde bir tarafı felçli olarak diriltilir. Çünkü adâlet, Kur´an´ı Kerim in emridir: Bunlar arasında adâleti sağlayamayacak olursanız, o zaman bir kadın veyahut sahip olduğunuz câriye ile iktifâ ediniz. Bu şekilde adâletten sapmamağa daha yakın olursunuz. (4/Nisâ, 3), Ne kadar gayret ederseniz edin kadınlar arasında adâlete güç yetiremezsiniz... (4/Nisâ, 129)



Şunu belirtmekte fayda var. Mü minlerin anneleri arasında kıskançlığın sevki ile cereyan eden hadiseler,onları birbirlerine karşı insafsız olmaya sevk etmemiş, birbirlerini kötülemeye, aralarında uzun süren dargınlıklara sebep olmamıştır. Belki de, Rasûlullah her gece birinin evinde olmak üzere sistemleştirdiği akşam sohbetlerinden, bunu da hedeflemiş olmalıdır. Rasûlullah ın (s.a.s.)bu siyaseti hedefine öyle ulaşmıştı ki, hepsinin en çok kıskandığı Hz. Âişe nin aleyhinde değerlendirebilecekleri en iyi fırsat olan ifk hadisesi sırasında, hanımların hiçbirinden menfi bir ima bile vaki olmamıştır.



Netice olarak inananlar aile yaşayışında da Hz.Peygamber i (s.a.s.)örnek alıp, önder edinerek saadete ulaşırlar. Çünkü Allah, Kur´an´ı Kerim de, Gerçek şu ki, Allah ı ve âhiret gününü (korku ve umutla bekleyen) ve O nu her dâim zikreden kimseler için Allah ın elçisi güzel bir örnek teşkil eder. (33/Ahzâb, 21); Rasûlün size verdiğini alın, yasakladığından da sakının. (59/Haşr, 7) buyurur. (Ferahiye Sakarya)
 
Üst