AbdÜlmuttalİb'İn rÜyasi ve zemzem kuyusu

heysem

Well-known member


5675.jpg
Vaktiyle Amr bin Hâris 'in tâbirleri Allah 'ın evi Kâbe 'de türlü fesada kalkmış, yüce Allah da bunların üzerine bir düşman musallat ederek onları ezdirmiştir... Mekke 'den kaçan bu topluluğun fesatçı reisi, tam kaçacağı an, Kâbe 'nin bütün hazinelerini Zemzem kuyusuna atmış ve üzerine taş, toprak dökerek hazinenin ve kuyunun izini silmişti. O zamandan beri Zemzem belirsiz bir haldeydi...

İbn-i İshak 'ın, ilim ve hikmet kutbu Hz. Ali 'den rivayetine göre: Abdülmuttalib, bir gün, Kâbe 'nin yanında Hıcır 'da uyuyordu. Rüyasında biri gelip:
- Tayyibe 'yi kaz! dedi:
Abdülmuttalib sordu:
- Tayyibe nedir?
Cevap alamadı... Adam bir şey söylemeden gitti...
Abdülmuttalib ertesi günü aynı yerde yine uykuya dalmıştı. Bir gün evvel rüyasında gördüğü zat tekrar geldi:
- Berre 'yi kaz, dedi.
Yine cevap alamadı...
Ve yine aynı yerde, aynı rüya, aynı adam... Bu defa da:
- Mamnûne 'yi kaz, dedi.
Ve yine uçup gitti...
Dördüncü gün Abdülmuttalib yine aynı noktada uyumakta.
Yine aynı adam, yine aynı rüya,yine aynı hâl:
- Zemzem nedir?
Bu defa cevap aldı:
- Zemzem, hiç kesilmez, dibine erilmez, hacıların su ihtiyacını karşılayacağı bir sudur. O, kurbanların kanları, tersleri dökülen yer arasındadır. Alaca kanatlı bir karga, orayı gagalar, orada karınca yuvası da var!.. Abdülmuttalib, gördüğü bu rüyalar üzerine Zemzem 'i açıp meydana çıkarmak için işe koyuldu. Yanına oğlu Hâris 'i alarak Zemzem 'in bulunduğu yeri kazmaya başladı.
 

heysem

Well-known member
Abdülmuttalib 'in o zaman Hâris 'ten başka çocuğu yoktur...

Kureyş uluları, bu hâli haber alınca gelip başına dikildiler ve haykırdılar:
- Ey Adülmuttalib! O, babamız İsmail 'in kuyusudur. Onda bizimde hakkımız vardır. Bizi de bu işe iştirak ettir!..
Abdülmuttalib itirazı yapıştrdı:
- Yapamam! Bu, bana sizsiz tahsis olunmuş ve aranızda ancak bana verilmiştir!
- Ey Abdülmuttalib! Sen, bize mi kafa tutuyor, boyun eğmiyorsun? Sen, yalnız başına bir kimsesin. Tek oğlundan başka destekleyicin yok...
- Bunu bana mı söylüyorsun? Senin baban Nevfl benim babam Hâşim 'in himayesinde değilmiydi?
- Sen de amcam Muttalib 'e teslim edilinceye kadar Neccar oğullarından dayılarının yanında böyle idin!..

Abdülmuttalib sıkı bir çember içine alınmıştır artık...Zemzem 'i açmak dâvası Abdülmuttalib için öyle bir çile oldu ki, avaz avaz bağırdı:
- Sen, demek beni az ve yalnızlıkla ayıplıyorsun öyle mi?
Ve Allah 'a ahdetti:
- Allah 'ım! Bana mübarek kuyuyu meydana çıkarmak gücünü ver. Bu işe yardım etmeleri için de on oğul ihsan et. Muvaffak olursam oğullarımdan birini sana kurban edeyim. Adağım olsun!..
Yüce Allah, Abdülmuttalib 'in duasını kabul etti. Abdülmuttalib 'in birisi Abdullah, on erkek çocuğu dünyaya geldi... Abdülmuttalib onlarla kuvvet kazandı... Mübarek kuyu, rüyadaki işaretle bulundu, açıldı, temizlendi... Sular pırıl pırıl kaynamaya ve taşmaya başladı...
Kuyunun içinden eski kılıçlar, zırhlar ve altından geyik heykelleri çıktı...
Peygamber dedesi Abdülmuttalib 'in şöhret ve şerefi iklim iklim yayıldı...
Kureyş 'in uluları yine Abdülmuttalib 'in karşısına dikildiler ve dediler:
- Ey Abdülmuttalib! Buna seninle ortağız... Bunda, bizim de hakkımız vardır!..
Abdülmuttalib:
- Hayır, dedi; hakkınız yoktur! Bununla beraber, ben yine uysallık yapayım. Aramızda kur 'a çekelim...
- Nasıl, ne şekilde?
- İki kur 'a Kâbe için, iki kur 'a benim için, iki kur 'a sizin için çekeriz! Kur 'ada kime ne çıkarsa o onu alır, çıkmayan da mahrum kalır!..
- Doğrusu, bizim için çok insaflı davrandın!

Bunun üzerine hemen işe koyuldular. Kâbe 'nin içinde kur 'a çektiler. Altından geyik heykelleri Kâbe 'ye, kılıç ve zırhlar da
Abdülmuttalib 'e çıktı...
Bu tecelliden Kureyş 'in gözleri hayretle açıldı...
Abdülmuttalib, altın heykelleri Kâbe 'nin kapısı üzerine koydu.
Kılıç ve zırhlarla saç hâline koydurup, Kâbe'nin kapısını kapattı. Böylece ilk defa Kâbe'yi altınla süslemek şerefini de elde etti... Zemzem, öteden beri mübarek ve kutlu... Ve Kâbe 'nin mübarek unsurlarından biri... Hacıların da kümelendiği yer...
 
Üst