Efendimiz ,Halkin Önüne Sacini ve Elbisesini Düzelterek Cikardi

Eyvàh!

Well-known member
Ashaptan bir cemaat Efendimiz’i (sas) ziyarete gelmişlerdi. Toplu halde mescidin bitişiğindeki hücresinin kapısına gelince, içeri giriş izni istemişlerdi. Allah Resûlü, o sırada içeride istirahat halinde idiler.

Ziyaretçilerinin geldiği kendisine haber verilince, derhal giyindiler ve misafirlerini karşılamak üzere kapıya doğru yürüdüler. Kapının hemen yanında, içi su dolu bir küp vardı.

Resûlüllah Efendimiz, kapıyı açmadan önce küpteki suya doğru eğildiler ve suya akseden kendi görüntüsüyle saçlarını güzelce düzelttiler, başlarındaki sarığa da muntazam bir şekil verdiler.
Resûlullah’ın kendisini ziyarete gelen bir grup

Müslüman’ı karşılamak için çıkarken kendisine bu şekilde çekidüzen vermesi, saç ve sakalını taraması, hanımı Âişe vâlidemizin hem dikkatini çekmiş, hem de garibine gitmişti, “Sen de mi süsleniyorsun Yâ Resûlâllah?” diye sormaktan kendini alamamıştı.

Âişe vâlidemizin bu sorusuna, İslâm’ın gerçek mânâsını şahsında yaşayarak bizlere de örnek olan Allah Resûlü bakınız ne cevap veriyor:
“Evet, ya Âişe! Bir Müslüman, kardeşlerinin karşısına çıkarken kendisine çekidüzen verip onlara çirkin bir görüntü ile muhatap olmaktan kaçınmalıdır.

Allah güzeldir, içi ve dışı temiz ve güzel olanı sever. Müslüman’ın diğer Müslüman kardeşlerine karşı güzel görünmesini ister.”

Dostlarımız ve din kardeşlerimizle karşılaşıp etrafımızla muhatap olurken, üstümüzü, başımızı, giyim ve kuşamımızı derleyip toparlamak zorundayız.

Aksi halde, bizim dağınıklığımız ve pejmürdeliğimiz sadece şahsımıza değil, mensubu olduğumuz dîne de mâl edilir. Muhatabımızda, bu hâl içinde bulunmamızı İslâmiyet emrediyormuş gibi olumsuz bir kanâat meydana gelebilir.


*Kılık kıyafeti kirli ve pejmürde olmak Müslümanlığa yakışmaz.


*Hırpanî giyim ve dağınıklık, tevâzu ve fazîlet belirtisi değildir.


*Efendimiz’in sünneti, temiz ve derli-toplu giyimle güzel görün
 
Üst