Bayram Ağabeyden birkaç hatıra

Nevzatt

Well-known member
Bediüzzaman Hazretlerinin uzun yıllar yakın hizmetinde bulunmuş olan Bayram Yüksel Ağabeyin, bu dönemle ilgili çok ibretli ve manidar hatıraları var. Necmeddin Şahiner’in “Son Şahitler” serisinde yayınlanan bu hatıraları, Lâhika sayfamızda bugünden itibaren tekrar neşrediyoruz. Ama teberrüken, birkaç küçük anekdotu da bu köşeden aktarmakta fayda görüyoruz.Bayram Ağabey anlatıyor:

ÜÇAYLARDA ÜSTAD

“Mübarek, muallâ Üstadımız Üçaylar girdiğinde Isparta’daki Nur talebelerine hatim için Kur’ân-ı Kerimi taksim ettirir, herkese birer cüz vererek vazife taksimi yapardı. Isparta, Sav, Kuleönü, Atabey, Bozanönü gibi mübarek nur hizmeti ile müşerref olmuş mübarek köylere cüzleri taksim ettirir, böylece mübarek şuhur-u selâsede her gün hatim indirilirdi. O zaman bütün duasını umum Nur talebeleri namına Üstadımız yapardı. Başta Peygamberimiz Aleyhissalâtü Vesselâm olmak ve Al-i Ashabı olarak bütün ehl-i iman ve Nur talebelerine bağışlardı.”

RAMAZAN GECELERİ

“Üstadımız Ramazan’ın on beşinden sonra kendisi yatmazdı, bizi de yatırmazdı. Hatta çok zaman gece kontrol ederdi. Eğer uyurken yakalarsa, bize su döker, uyandırırdı. Bizleri uyumamaya alıştırırdı. Mübarek geceleri ihya ettiğimiz zaman sabah namazı olduğuna kılar, yatardık.“ ‘Hem rivayet-i sahîha ile leyle-i Kadri nısf-ı âhirde, hususan aşr-i âhirde arayınız’ ferman etmesiyle, bu gelecek seksen küsur sene bir ibadet ömrünü kazandıran leyle-i Kadrin gelecek gecelerde ihmali pek kavî olmasından, istifadeye çalışmak böyle sevaplı yerlerde bir saadettir” diye bize dersler verirdi.“Üstadımız mübarek Ramazan’da daima evrad ve ezkârıyla meşgul olurdu, her gün bir cüz okurdu. Bizleri de teşvik ederdi. Bizler Ramazan’da muhakkak cüzlerimizi okurduk. Üstad fitresini bizlere verirdi. Bizlere de ‘Siz talebe-i ulûmsunuz, fitrenizi birbirinize devredebilirsiniz’ derdi. Biz de birbirimize devrederdik, o parayla buğday alırdık, Sav’da, bazan Kuleönü’nde ekmek yaptırırdık. Nafakamızı iktisatlı olarak harcardık.”

ZÜBEYİR AĞABEY VE GAZETE

“Zübeyir Ağabeyin gayreti erişilmez mertebede idi. Bizim anlayamadığımız meselelere o çok ehemmiyetle eğilirdi. Meselâ İttihad gazetesi çıktığında Zübeyir Ağabey Galata köprüsünde gazete satmıştı. Ankara’ya geldiğinde ‘Niye böyle yapıyorsun? Sen gazeteci mi oldun? Ne lüzum var da gazete ile meşgul oluyorsun? Bunlarla çocuklar meşgul olur, sen çocuk musun? v.s.’ Haddim olmayarak darılmıştım. Çok üzüldü. ‘Haklısın, ama Üstadı ve Risale-i Nur’u ne ile tanıtacağız? Üstadımız bizlere gazete okutturmuyor mu idi? Üstad sağcı neşriyatı takip etmiyor mu idi? Gazeteciliğin on seyyiesi olursa, yüz hasenesi olur. Bu iyi bir meslek değil, gazetecilikte insan kendisini harcar, çok zor bir meslek. Ben bunlara mani olamam. Üstadı dünyaya ilân edeceğim, dünyaya tanıtacağım diye bu tehlikeye atılıyorlar. Bizler aleyhinde olmayalım. Ben bunları teşvik için gazete sattım’ demişti.”

Allah hepsinden razı olsun. Kabirleri pürnur, mekânları Cennet olsun.

AMİN
 
Üst