Geciktirilen Namaz

enver

Yeni Üye
S A) ARKADAŞLAR
Geciktirilen namaz!!!
Geciktirilen Namaz!
Anneannesinin sözleri yankılandı kulaklarında: "Oğlum namaz hiç bu vakte bırakılır mı?" anneannesinin yaşı yetmişe dayanmış, ama ezan okunduğu vakit yerinden sıçrar, yaşından beklenmeyecek bir hızla abdest’ini alır ve namazını kılardı.Kendisi ise, nefsini bir turlu yenemiyordu. Ne oluyorsa, hep namaz son dakikalara kalıyor,bu sebeple namazını alelacele eda ediyordu. Bunu düşünerek kalktı yerinden, gözü saate kaydı. Yatsı ezanının okunmasına on beş dakika kalmıştı. Başını her iki yöne pişmanlıkla sallayarak, "yine geciktirdim namazı." Dedi kendi kendine.....Kıvrak hareketlerle abdest’ini aldı ve daha elini yüzünü tam kurulamadan kendisini odasına attı. Mecburen, hızlı hareketlerle namazı eda etti. Tesbihatını yaparken anneannesini düşünmeden edemedi. "bu halimi görse, tatlı-sert kızardı yine bana." dedi. çok seviyordu onu... Hele öyle bir namaz kılışı vardı ki, onu hep bir gökkuşağı hayranlığıyla seyrederdi. Namazda öyle bir mahviyeti vardı k
i... hicabından, renkten renge girerdi.O gün aksama kadar derse girmişti. Müthiş bir ağırlık vardı üzerinde. Duasını yaparken, başını ellerinin arasına alıp secdeye durdu. Namazdan sonra bir sure bu, sekil tefekkür,etmeyi severdi. Gözleri, kapanır gibi oldu. "Ne kadar da yorulmuşum." dedi. Daldı gitti öylece.Kıyamet kopmuştu. Mahşeri bir kalabalık vardı. Her yönü insanlarla doluydu. Kimi dona kalmış, hareketsiz bir şekilde etrafını izliyor; kimi sağa sola; koşturuyor, kimisi de diz çökmüş; başı ellerinin arasında bekliyordu. Yüreği yerinden fırlayacak gibi atıyor; adeta kafesinden kurtulmaya çalışıyor, soğuk soğuk; terler dököyordu. Hayattayken kıyamet, sorgu sual; ve mizan; hakkında çok şey duymuş ve ahiret; hayatı adına bu; kavramlar kendisi için; köşe taşı; olmuşlardı. Ama mahşer meydanında ki ürperti, korku ve bekleyişin bu denli dehşet vereceğin
i düşünmemişti.Hesap ve sorgu devam ediyordu. Bu arada; onun ismini de okudular. Hayretle; bir sağa, bir sola baktı. "Benim ismimi mi; okudunuz?" dedi dudakları titreyerek.Kalabalık birden; yarılmış, bir yol olmuştu önünde. iki kişi kollarına girdi. Mahşer; meydanının vazifelileri; oldukları belliydi. Kalabalık arasında şaşkın bakışlarla yürüdü. Merkezi bir yere; gelmişlerdi. Melekler; her iki yanından; uzaklaştılar. Başı önündeydi. Bütün hayati, bir; film şeridi gibi geçiyordu gözlerinin önünden... "şükürler olsun " dedi, Kendi kendine ve devam etti;" Gözlerimi dünyaya açtım, hep hizmet eden insanları gördüm. Babam; sohbetlerden sohbetlere koşuyor, malını İslam yolunda; harcıyordu. Annem eve gelen misafirleri ağırlıyor,yemek sofralarının biri kalkıp, bir yenisi kuruluyordu. Ben ise; hep bu yolda oldum. İnsanlara; hizmete çalıştım. Onlara Allah'ı; anlattım. Namazımı kıld
ım. Orucumu tuttum. Farz olan ne varsa yerine getirdim. Haramlardan kaçındım; "Kirpiklerinden aşağı gözyaşları; dökülürken, " Rabbimi seviyorum; en azından sevdiğimi zannediyorum."Diyordu. Ama bir yandan da "O'nun; için ne yapsam az, Cennet'i kazanmama yetmez." Diye düşünüyordu. Tek; sığınağı; Allah'ın rahmetiydi;Hesap sürdükçe sürdü. Boncuk boncuk; terliyordu. Sırılsıklam olmuş, zangır zangır titriyordu. Gözleri; terazinin ibresindeki neticeyi bekliyordu.Sonunda; hüküm verilecekti. Vazifeli melekler ellerinde bir kağıt, mahşer meydanında ki kalabalığa; döndüler. Önce ismi okundu.Artık ayakları tutmaz olmuştu. Neredeyse yığılıp kalacaktı. Heyecandan gözlerini kapamış; okunacak hükme kulak kesilmişti.Mahşeri kalabalıktan bir uğultu yükseldi. Kulakları; yanlış mı duyuyordu? İsmi cehennemlikler listesindeydi. Dizlerinin üstüne yığıldı. Hayretten dona kalmıştı "Olamaaaazzz" diye b
ağırdı. Sağa sola koşturdu. " Ben nasıl cehennemlik olurum? Hayatım boyunca hizmet eden insanlarla birlikte oldum. Onlarla beraber koşturdum. Hep Rabbimi anlattım." Diyordu:Gözleri sağanak olmuş, titrek vücudunu ıslatıyordu. Vazifeli iki melek kollarından tuttu. Ayaklarını sürüyerek ve kalabalığı yararak alevleri göklere yükselen Cehenneme doğru yürümeye başladılar. Çırpınıyordu. Medet yok muydu? Bir yardim eden çıkmayacakmıydı?Dudaklarından kelimeler kırık dökük,yalvarmayla, karışık döküldü.. "Hizmetlerim... Oruçlarım...Okuduğum Kur'anlar... Namazım... Hiçbiri beni kurtarmayacak mı?" diyordu. Bağıra bağıra yalvarıyordu. Cehennem melekleri onu sürüklemeye devam ettiler. Alevlere çok yaklaşmışlardı. Başını geriye cevirdi. Son çırpınışlarıydı.Resulullah (s.a.v.), "Evinin önunde akan bir ırmak içinde günde beş defa yıkanan bir insanı o ırmak nasıl temizler. günde beş vak
it namazda insanı günahlardan öyle temizler." Buyuruyordu. "Oysa ki benim namazlarım da mı beni kurtarmayacak?" diye düşünüyordu." Namazlarım...Namazlarım....Namazlarım." diye diye hıçkırdı. Vazifeli melekler hiç durmadılar. Yürümeye devam ettiler; cehennem çukurunun başına geldiler. Alevlerin harareti yüzünü yakıyordu. Son bir defa dönüp geriye baktı. Artık gözleri de kurumuştu. Ümitleri sönmüştü. Başını öne eğdi. iki büklüm oldu.Kollarını sıkan parmaklar çözüldü. Cehennem meleklerinden birisi onu itiverdi. Vücudunu birden bire havada buldu. Alevlere doğru düşüyordu. Tam bir iki metre düşmüştü ki, bir el kolundan tuttu.Başını kaldırdı. Yukarıya baktı. Uzun beyaz sakallı bir ihtiyar onu düşmekten kurtarmıştı. Kendisini yukarıya çekti. Üstündeki başındaki tozu silkerek ihtiyarin yüzüne baktı."Siz de kimsiniz?" dedi. İhtiyar gülümsedi: "Ben senin namazlarınım.""Neden bu
kadar geç kaldınız ? Son anda yetiştiniz. Neredeyse düşüyordum." Dedi...ağlayarak...ihtiyar yüzünü gererek, tekrar güldü; başını salladı;
" Sen beni hep son anda yetiştirirdin, .. hatırlamadın mı?"Secdeye kapandığı yerden başını kaldırdı. Kan ter içinde kalmıştı. Dışarıdan gelen sese kulak kabarttı. Yatsı ezani okunuyordu. Bir ok gibi yerinden fırladı.
Abdest almaya gidiyordu...
Peygamberimiz efendimiz Resulü Ekrem inde (s.a.v.) buyurduğu gibi “Namaz dinin direğidir” takva üzere bir hayat yaşayamasakta, günahlar içerisinde bir ömür sürsekte, asla ve kat’a namazlarımızı değil kılmamak geciktirmeyelim bile. İşlediğiniz günahlar sebebiyle şeytanın “günahla namaz bir arada olurmu” telkinleri ile rehavet göstermeyelim. Günde bin defa haramda işleseniz, bin defa nefsinizin kurbanı olsanız vakit girdiği zaman alın abdestinizi ve kılın namazınızı dostlarım. Belki bir ay belki bir yıl belki on yıl sürer ama o namaz devam ettiğiniz sürece sizleri kötü amellerinizden parça parça alıkoyacaktır. Özellikle yaz aylarının kanımızı hareketlendirdiği bu dönemlerde cemaatımıza daha bir sıkı sarılalım. Çünkü şeytanlar birlik halinde dostlarım. Tek olarak bu dini yaşarsak bizi kolay avlarlar, bizde birlik olur ve hocamızın, mürşidimizin emirleri ile cemaat olarak hareket edersek daha az yara ile bu belalardan kurtuluruz..İNŞ.
 
Üst